Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/624 E. 2022/17 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.

ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/624 Esas
KARAR NO : 2022/17

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … …
DAVALILAR : 1- … – T.C. No:… – …
2- … – … – …
3- … – T.C. No:… – …
VEKİLİ : Av. …..

DAVA : Hisse Senedi Devrinin İptali ve Tespit
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
KARAR TARİHİ : 19/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/01/2022
DAVA : Davacı vekili …Asliye …. Hukuk Mahkemesinin 2020/174 esasına kaydedilen dava dilekçesinde; müvekkili ile davalılardan … …’nın evli olup 30/06/2019 tarihinde açılan boşanma davalarının devam ettiğini, müvekkilinin davalı şirkette 2.400.000/10.000.000 oranında nama yazılı payı bulunduğunu ve %24 hisse sahibi olduğunu, davalılardan … …’nın 2.600.000/10.000.000, …’ın 5.000.000/10.000.000 payı bulunduğunu, anonim şirketin 02/07/2015 tarihli genel kurul kararına göre sermayesinin 10.000.000 pay olup tamamının ödendiğini, 2.400.000 paya isabet eden 2.400.000,00 TL’nin davacıya ait olup hisse senetlerinin nama yazılı olduğunu ve Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, en son 26/08/2016 tarihli olağan gelen kurulda diğer ortak … ve … …’nın bizzat bulunduğunu, davacının temsil edildiğini, 13/12/2017 tarihli olağan genel kurulda davacının hissesinin ortadan kaldırıldığı ve davacıya ait hissenin davalı … …’nın hissesine ilave edildiği ve davacının adının bu genel kurulda yer almadığını, müvekkilinin boşanma davası açtıktan sonra …Ticaret Odasına yaptığı başvuruda ortaklık payının usulsüz olarak davalı … …’ya devredildiğini öğrendiğini, müvekkili tarafından bu devrin yapılmadığını ve ne şekilde yapıldığı konusunda açıklama yapılması için şirkete ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurulduğunu, belgelerin kendisine verilmediğini, hisselerin hukuka aykırı olarak davacının iradesi dışında devredildiğini, müvekkili tarafından davalıya hiç bir şekilde yazılı yada sözlü olarak pay devri yapılmadığını ve bu konuda vekalet verilmediğini, davalı … …’nın hukuka aykırı şekilde üzerine aldığı davacı hisselerini boşanmanın maddi sonuçlarından kaçınmak amacıyla muvazaalı olarak kız kardeşinin eşi olan diğer davalı …’a devrettiğini, … üzerinde bulunan 2.400.000 pay üzerine 3.kişilere devir ve temlikinin ve herhangi bir borçlandırıcı tasarrufun önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verildiğini ve …Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirildiğini belirterek ihtiyati tedbirin devamına, davacının iradesi dışında davalı … … ve … adına devredilen 2.400.000/10.000.000 … Un ve İrmik San. Tic. A.Ş. hissesinin davalı … adına olan kaydının iptaline, davacıya ait olduğunun tespitine ve …Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesinde; şirket hisselerinin tamamının devir tarihinde hamiline yazılı olduğunu, davacının hisselerin nama yazılı olduğuna dair ileri sürdüğü ilanın hatalı olduğu ve sehven yayınlandığını, bir sonraki gazetede düzeltme ilanı olarak yayınlandığını, davacının hamiline yazılı hisse senetlerini devrederek şirketten ayrıldığını ve devrin hukuka uygun olduğunu, davacının devam eden boşanma davasına delil yaratmaya çalıştığını, tüm eylem ve davranışlarının çelişkili davranma yasağı ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının hamiline yazılı hisselerin mülkiyetini devrettiğini, aksi durumda dahi bu durumun şirkete ve …’a karşı ileri sürülemeyeceğini, yıllardır süregelen düzende şirketle ilgili hiçbir iş ve işleme katılmayan, yapılan genel kurul toplantılarına neden çağrılmadığını sorgulamayan davacının eşi ile boşanma aşamasına geldikten sonra dava ikame ederek haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, tedbir kararına itiraz ettiklerini ve yatırılacak teminatın harca esas değer uyarınca belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Dava; davalı şirketteki pay devrinin irade dışı gerçekleştiği iddiası ve diğer davalıya muvazaalı bir şekilde devredildiği iddiası ile hisse devrinin iptali, davacıya ait olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
….. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucu; 15/09/2021 tarihli 2021/456 sayılı karar ile davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve işlerden olduğu Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı gereğince “… Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin … ilinin mülki sınırları (… Batı Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç)” olarak belirlendiğinden dava dosyasının görevli ve yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmesine, mahkeme esasının bu şekilde kapatılmasına, dosyanın resen görevli ve yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve dosya tevzi müdürlüğüne gönderilmiş, mahkememizin 2021/624 esasına tevzi edilmekle yargılama mahkememizce sürdürülmüştür.
HMK’nun 1.maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1—c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden haşka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir.
Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı taktirde davanın mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir, bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş olan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü için yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararında “… Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinin … ilinin mülki sınırları (… Batı Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç)” olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, Kurul tarafından bu kararın 01/09/2021 tarihinden önce açılan davalara uygulanıp uygulanmayacağı hususunun açıkça belirtilmediği anlaşılmıştır.
Yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağı ile ilgili olup bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek amaçlıdır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, yeni bir mahkemenin faaliyete geçildiği tarihten önce derdest bulunan davaların istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile görev alanına alınan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Kanuni Hakim İlkesi, Doğal Hakim İlkesi, bu husustaki Anayasal Düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında; Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararıyla … Asliye Ticaret Mahkemesi Yargı Çevresinin … ilinin mülki sınırları olarak (… Batı Ağır Ceza Mahkemesi Yargı Çevresi hariç) belirlendiği, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için olacağı ve de 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemenin elindeki ticaret mahkemesinin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan …Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olmakla dava tarihi nazara alınarak görevli ve yetkili mahkeme …Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olduğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Dava tarihi de nazara alınarak görevli ve yetkili mahkeme …Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olmakla davanın usulden reddine,
Mahkememiz kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması halinde (tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde) dosyanın ilgili … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Mahkememiz kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde dosyanın merci tayini için … Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı iş ve duruşma yoğunluğu nedeniyle oy birliğiyle verilen kararın hüküm özeti açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …