Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/602 E. 2022/612 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ANKARA
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2021/602 Esas
KARAR NO : 2022/612

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23.11.2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından …. Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine kefil olduğu iddiası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapıldığını, ancak müvekkilin anılan senetler nedeni ile sorumluluğu ve dolayısı ile davalı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını, davanın niteliğinin müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine dair menfi tespit davası olduğundan, arabuluculuk kurumuna başvurulmasına gerek olmadığını, davalının takibe konu ettiği senetlerin düzenlenme tarihleri dikkate alındığında, müvekkil şirketin düzenleme tarihlerinde müşterek imza ile temsil ve ilzam olunduğunu, 13.03.2015 tarihli şirket genel kurulunda … ve …’ ün müşterek imza ile şirketi temsil etmesine karar verildiğini, davalının takibe konu ettiği senetlerin düzenleme tarihi dikkate alındığında müvekkil şirket bakımından sorumluluk doğurabilmesi için şirket kaşesi üzerinde hem …’ın hem de …’ün imzasının bulunması gerektiğini, icra takip dosyası incelendiğinde; takibin dayanağı olan senetlerde şirketin ikinci kefil olarak yer aldığı ve kaşenin üzerinde sadece tek bir imzanın bulunduğunu, dolayısı ile kaşe üzerindeki imzanın şirket yetkililerinden birine ait olsa dahi tek imza ile müvekkili şirketin borçlandırılmasının mümkün olmadığını, icra takibine konu senetlerde yer alan tek imzanın düzenleme tarihi itibari ile müvekkil şirketi borçlandırmaya yeterli olmayacağı açık olduğundan müvekkili şirketin kefil sıfatının bulunmadığını, imzanın …’a ait olması halinde …’ın şahsi sorumluluğunun söz konusu olacağını, şirkete karşı herhangi bir talepte bulunulamayacağını, müvekkilinin takibe konu senetler nedeni ile herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, şirketin temsil ve ilzamında yapılan değişikliğe dair toplantıya davalının bizzat iştirak ettiğini, dolayısı ile takip dayanağı senette yer alan imzanın müvekkili borçlandırmaya yeterli olmadığını pek tabii bildiğini, buna rağmen müvekkili şirket aleyhine takipte bulunduğunu, davalının takibinde hem haksız hem de kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin …. Esas sayılı dosyası ile takibe geçilen alacak ve tüm ferileri (senetler) nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhinde huzurda açılan haksız ve kötü niyetli menfi tespit davası nedeniyle “… adresine tebligat yapılmadığını, dava dilekçesi ve eklerinin 21. Maddeye göre muhtara tebliğ edildiği 20/01/2022 tarihinde müvekkilinin yurt dışında olduğunu, bu nedenle yapılan tebligatın usulsüz olarak yapıldığını, huzurdaki davanın varlığından 30/05/2022 tarihinde haberdar olunduğu için öğrenme tarihinin bu tarih olarak düzeltilmesini, müvekkile yapılan tebligat usulsüz olup bu sebeple takibi öğrenme ve dava dilekçesinin tebliğ tarihinin 30/05/2022 olarak düzeltilmesini, basit yargılama usulüne tabi davalarda kanunun amir hükmü gereği işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa davanın açılmamış sayılacağını, HMK’nun 320. maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davanın esasen de yerinde olmadığını, anılan icra takibine konu senetlerin taraflar arasında imzalanan 12.03.2015 tarihli hisse devir sözleşmesine dayalı olarak hisse devir bedelinin tahsili amacıyla tanzim edilip müvekkiline verildiğini, dolayısıyla borcun doğumunun 12.03.2015 tarihi olup, bu tarihte temsil ve ilzama yönelik çifte imza gereksiniminin bulunmadığını, 12.03.2015 tarihli hisse devir sözleşmesinde hisse devir bedeline ilişkin tanzim edilen “… tarafından imzalı 15/08/2015 vade tarihli 130.000,00 TL miktarlı, … tarafından imzalı 15/08/2015 vade tarihli 70.000,00 TL miktarlı, … tarafından imzalı 15/08/2015 vade tarihli 200.000,00 TL miktarlı senetler karşılığı ödenecektir.” ibaresinden de anlaşılacağı üzere icra takibine konu senetlerin sözleşmenin imzalandığı tarih olan 12.03.2015 tarihinde tanzim edilerek müvekkiline hisse devir bedelinin tahsili amacıyla verildiğini, huzurdaki davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup icra takibinin açıldığı 13.06.2016 tarihinden tam olarak beş buçuk yıl sonra açıldığını, senet üzerindeki imzalara ilişkin aradan geçen 5,5 yıllık süreçte herhangi bir itirazda bulunulmamış olup imzaların davacı tarafa ait olduğu ve senetlerin usulüne uygun olarak düzenlendiğinin zımni olarak kabul edildiğini savunarak, öncelikle usulsüz tebligat nedeniyle usulsüz tebliğ itirazlarının kabulüne, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine ve davacı taraf aleyhinde %20 oranından az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilerek, haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, …. Esas sayılı dosyasına konu senetlerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
İncelenen tüm dosya ve evrak kapsamı itibari ile; Davalı tarafça ileri sürülen usulsüz tebligat ile davanın açılmamış sayılmasına ilişkin itirazlar yargılama sırasında 13.09.2022 tarihli celsede yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiş olmakla, usuli meselelerin çözülmüş olmasından sonra davada çözümü gereken esasa ilişkin yön; davacı şirketin …31. İcra Müdürlüğünün 2016/12780 Esas sayılı takip dosyasına dayanak teşkil eden kambiyo senedi niteliğindeki bonolardan dolayı borçlu olup olmadığı, senetler üzerine davacı şirketi temsilen atılan imzanın davacı şirketi bağlayıp bağlamadığı, söz konusu senetlerin davacı şirket yönünden geçerli bir borç ilişkisi doğurup doğurmadığı hususlarının tespiti noktasındadır.
Dava konusu edilen icra takibi incelendiğinde; Alacaklının davalı … olduğu, borçluların ise …, … … İnşaat San.ve Tic.A.Ş. olduğu, takibin dayanağının 15.05.2015 tanzim tarihli 130.000,00 TL bedelli bono ile 01.06.2015 tanzim tarihli 200.000,00 TL bedelli bono olup, söz konusu bonolarda davacı şirketin kefil olarak belirtildiği, şirket kaşesinin üzerinde tek bir imzanın bulunduğu görülmüştür.
Davacı şirket açtığı işbu menfi tespit davasında; davalının, takibe konu ettiği senetlerin düzenleme tarihleri dikkate alındığında müvekkil şirketin düzenleme tarihlerinde müşterek imza ile temsil ve ilzam olunduğunu, 13.03.2015 tarihli şirket genel kurulunda … ve …’ ün müşterek imza ile şirketi temsil etmesine karar verildiğini, davalının takibe konu ettiği senetlerin düzenleme tarihi dikkate alındığında müvekkil şirket bakımından sorumluluk doğurabilmesi için şirket kaşesi üzerinde hem …’ın hem de …’ün imzasının bulunması gerektiğini, icra takip dosyası incelendiğinde; takibin dayanağı olan senetlerde şirketin ikinci kefil olarak yer aldığı ve kaşenin üzerinde sadece tek bir imzanın bulunduğunu, dolayısı ile kaşe üzerindeki imzanın şirket yetkililerinden birine ait olsa dahi tek imza ile müvekkili şirketin borçlandırılmasının mümkün olmadığını, icra takibine konu senetlerde yer alan tek imzanın düzenleme tarihi itibari ile müvekkil şirketi borçlandırmaya yeterli olmayacağı açık olduğundan müvekkili şirketin kefil sıfatının bulunmadığını ileri sürmüş, davalı ise yaptığı savunmada; icra takibine konu senetlerin taraflar arasında imzalanan 12.03.2015 tarihli hisse devir sözleşmesine dayalı olarak hisse devir bedelinin tahsili amacıyla tanzim edilip müvekkiline verildiğini, dolayısıyla borcun doğumunun 12.03.2015 tarihi olup, bu tarihte temsil ve ilzama yönelik çifte imza gereksiniminin bulunmadığını, 12.03.2015 tarihli hisse devir sözleşmesinde hisse devir bedeline ilişkin tanzim edilen “… tarafından imzalı 15/08/2015 vade tarihli 130.000,00 TL miktarlı, … tarafından imzalı 15/08/2015 vade tarihli 70.000,00 TL miktarlı, … tarafından imzalı 15/08/2015 vade tarihli 200.000,00 TL miktarlı senetler karşılığı ödenecektir.” ibaresinden de anlaşılacağı üzere icra takibine konu senetlerin sözleşmenin imzalandığı tarih olan 12.03.2015 tarihinde tanzim edilerek müvekkiline hisse devir bedelinin tahsili amacıyla verildiğini, huzurdaki davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirtmiştir.
Davaya konu icra takibine dayanak yapılan senetler, kıymetli evrakın bir alt türü olan kambiyo senedi niteliğindeki bono olup, kıymetli evrakın niteliği gereği senette yer alan hak ile bu hakkın oluşumuna neden olan temel borç ilişkisi birbirinden bağımsız olup, senet temel borç ilişkisinden soyutlanıp, bağımsız bir varlık kazandığından kambiyo senetleri sebebe bağlı olmayıp, illetten mücerret senetlerdir. Ayrıca, kambiyo senedi yasada düzenlenen sıkı şekil şartlarına bağlı olup, bu şekil şartları içinde düzenlenen senetteki alacak hakkı, kambiyo senedinden doğan alacak hakkı niteliğini taşır. Kambiyo senedinde yer alan beyan ve imzalar da birbirinden bağımsız olup, imzaların istiklali ilkesi geçerlidir.
Davaya konu somut olayda; Davacı şirketin 12.03.2015 tarihli yönetim kurulu toplantısında, … ve …’ün 3 yıl müddetle şirket müdürü olarak görev yapmalarına ve müşterek atacakları imzaları ile şirketi en geniş şekilde temsil ve ilzam etmelerine karar verilmiş olup, yönetici … aynı tarihte … Noterliğinden, yönetici … ise … …. Noterliğinden imzalarının tescil ve ilanı için onaylanması talebinde bulundukları görülmüştür. Davacı şirket takibe konu bonolara kefil gösterilerek imza atmış olup, kambiyo senedinde borçlu dışında senedin ön yüzünde imzası bulunanlar kambiyo senedine aval vermiş olup, aval, kambiyo senetlerine özgü bir tür müteselsil kefalettir.Takibe konu senetler, 15.05.2015 ve 01.06.2015 düzenlenme tarihli bonolar olup, senetlerin düzenlendiği tarihte senetlere aval veren davacı şirketin müşterek imza ile temsil ve ilzamı gerekirken, takibe konu senetlerde şirket unvanının yazılı olduğu kaşe üzerinde tek bir imzanın bulunduğu görülmüştür.Bu durumda, takibe konu senetlerdeki şirket unvanı üzerine atılan tek bir imzanın şirketi borçlandırmaya yeterli olmayacağı, yapılan borçlandırma işleminin şirketi bağlamayacağı, davalının savunmasında ileri sürdüğü, icra takibine konu senetlerin 12.03.2015 tarihli hisse devir sözleşmesinde belirlenen hisse devir bedeline ilişkin olup, senetlerin sözleşmenin imzalandığı tarih olan 12.03.2015 tarihinde tanzim edilerek davalıya hisse devir bedelinin tahsili amacıyla verildiğine yönelik savunma, kambiyo senetlerinin illetten mücerret olması ve üzerinde yazılı bulunan şartlara sıkı sıkıya bağlı olması nedeniyle yerinde görülmeyip, senetlerin düzenlenme tarihi olarak senette gösterilen tarihte, davacı şirketin ancak çift imza ile temsil ve ilzam edilmesinin mümkün bulunması karşısında, somut olayda tek imza ile şirketin kambiyo senedine aval veren sıfatı ile borç altına sokulmasının mümkün olmadığı, davacı şirketin imza eksikliğini ileri sürmesinin, somut olayda hakkın kötüye kullanılması veya şirketin kendisine sağlanan bir faydadan sonra kendi yükümlülüğünü yerine getirmesi gereken zamanda şekil eksikliğini ileri sürerek kendisine sağlanan faydayı karşılıksız çıkarma çabası olarak kabulünü gerektiren bir durumun mevcut olmadığı anlaşılmakla, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, takip dosyasına, davacı şirkete ilişkin olarak ticaret sicil müdürlüğünden CD ortamında gönderilen bilgilerin çözümü amacıyla alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davasının kabulü ile, davacı şirketin …. Esas sayılı dosyası ile takibe geçilen alacak ve tüm ferileri yönünden borçlu olmadığının tespitine, ancak takip alacaklısı olan davalının, davacı şirketin çift imza ile temsiline ilişkin kararın alındığı 12.03.2015 tarihli şirket yönetim kurulu toplantısında bulunmadığı, bu nedenle şirket hakkında takibe geçmekte kötü niyetli olduğunun kabulünün mümkün bulunmadığı belirlenmekle, davacının, davalının kötü niyeti tazminatı ile sorumlu tutulmasına ilişkin isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine karar vermek gerekmekle, varılan hukuki sonuca ve yukarıda açıklanan esaslara uygun olarak davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile,
Davacının …. Esas sayılı dosyası ile takibe geçilen alacak ve tüm ferileri yönünden BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının davalının kötü niyeti tazminatı ile sorumlu tutulmasına ilişkin isteminin yasal koşulları bulunmadığından REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 22.542,30 TL nispi karar ve ilam harcından dava açıldığı sırada alınan 59,30 TL harç ile tamamlama harcı olarak alınan 5.576,27-TL harcın toplamı olan 5.635,57-TL’nin mahsubu ile kalan 16.906,73-TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 59,30-TL başvurma harcı, 8,50-TL vekalet harcı ve 59,30 TL peşin harç ile tamamlama harcı olarak yatırılan 5.576,27-TL olmak üzere toplam 5.703,37-TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafça yargılama gideri olarak yapılan bilirkişi ücreti karşılığı 500,00-TL, tebligat- posta giderleri karşılığı 250,75-TL, dosya kapak masrafı karşılığı 3,50-TL olmak üzere toplam 754,25-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı davasını bir vekil vasıtası ile takip ettiğinden harçlandırılan dava değeri olan 330.000,00 TL üzerinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen oranlar üzerinden hesaplanan 49.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7- Davanın niteliği gereği arabuluculuk şartına tabi olmayan davalardan olmakla, bu konuda yapılan bir gider bulunmadığından arabuluculuk giderine ilişkin bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde …BAM’da İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.