Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/543 E. 2021/625 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/543 Esas
KARAR NO : 2021/625

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 19/12/2013
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2021
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 2007 -2009 yılları arasında imzalanmış sistem kullanım anlaşması bulunmadığını, … ile tüm trafo merkezleri bazında sistem kullanım anlaşmalarının ilk defa 2010 yılının 3. ayı içerisinde yapıldığını, tanzim edilen faturaların içeriğini oluşturan cezaların temelini teşkil eden akdedilmiş bir sistem kullanım anlaşması bulunmadığını, sistem kullanım anlaşması imzalanmış olsaydı bile anlaşmanın 10. maddesinde “Cezai Şartlar: kullanıcının ilgili mevzuat, taraflar arasında imzalanan bağlantı anlaşması ve bu anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlal etmesi, ihlali …’ın uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içinde sona erdirmemesi durumunda … aşağıda belirlenen cezai şartları uygulayacaktır. …’nin uğradığı zararlar ayrıca tazmin edilecektir.” denilmekte olduğunu, uyarıda bulunulmadan cezai düzenlemelerin uygulamaya konulduğunu yine elektrik piyasasında iletim ve dağıtım sistemlerine bağlantı ve sistem kullanımı hakkında tebliğin 5. maddesi b/2 bendinde maksimum enerji alış ve veriş kapasiteleri ile ilgili anlaşma hükümlerine uyulmaması halinde …’ye ihlalin düzeltilmesi yönünde bildirimde bulunulma yükümlülüğü getirildiğini, fider açma cezalarının da her türlü düzenlemede sistem ihlaline yönelik gruplandırma içinde demand aşım ihlali ile birlikte olması nedeniyle aynı koşulun fider açma ihlalleri ile de ilgili olduğunun kabulü gerektiğini, kurumun kendisi tarafından tek taraflı olarak hazırlanan yöntem bildiriminin 1.5. maddesi ile yaptığı düzenlemenin yönetmelik ve tebliğe aykırı bir düzenleme olduğunu, Anayasa’nın 73. maddesinin 3. fıkrasında vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, maddenin 4. fıkrasında da vergi, resim harç ve mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisinin Bakanlar Kurulu’na verilebileceği hükümlerinin yer aldığını, bir kamu kuruluşu olan …’nin cezai yaptırım uygulayabilmesi için yasalarda açıkça düzenleme yapılması, şartları, esasları ve çerçevesinin çok açık olarak belirlenmesi gerektiğini, şirketlerinin %100 oranındaki TEDAŞ’a ait olan hisselerinin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/04/2010 tarih ve 2010/25 sayılı kararı uyarınca 31/05/2010 tarihinde imzalanan hisse satış sözleşmesi ile özel sektöre devredildiğini, ceza faturalarının ait olduğu 2007 – 2009 arasındaki dönemlerde OEDAŞ hisselerinin kamuya ait bulunduğunu, … ile TEDAŞ arasında 08/03/2007 tarihinde imzalanan protokolde kamu mülkiyetlerindeki dağıtım şirketlerinin personel yetersizliği ve yatırım ödeneklerin kısıtlılığı nedenleriyle gerekli alt yapının tamamlanmamış olması, eleman yetersizliğinden dolayı bakım onarım faaliyetlerinin istenilen seviyede yapılamaması dikkate alınarak sistem kullanım anlaşması ve yöntem bildiriminin 1.5 maddesinde yer alan cezai hükümlerin 3 yıl süreyle uygulanmaması kararı alındığını, bu protokol ile tarafların fiiliyatta hemen gerçekleştirilmesi çok zor olan sistemlerin yapılamaması nedeniyle bir süreliğine birbirlerini ceza uygulamasından muaf kıldıklarını, dava konusu cezaların bir kısmının davalı …’nin rölelerinin şirketleri ile koordine edilmeden yapılan ayarlamalardan kaynaklanmakta olup, röle ayarları yapılırken mevcut hat karakteristikleri ve özel şartların göz önüne alınarak ve dağıtım şirketleri ile koordineli olarak yapılmaları gerektiğini, şirketlerinden kaynaklı fider açmaları olabileceği gibi … kaynaklı hatalı açmaların da olabildiğini, ocak 2007 – aralık 2009 tarihleri arasında gönderilen faturalara dayanak teşkil eden fider açmalarının … kaynaklı olma ihtimaline binaen bu durumun ispat edilebilmesini isteme haklarının olduğunu, ceza faturalarının ekinde bulunan muhteviyat çizelgelerinde belirtilmiş olan, günlük açmalara ilişkin şirketleri tarafından doğruluğunu teyit edecek bilgi ve belge bulunmadığını, dava konusu 2007 – 2009 dönemine ilişkin ihlal iddialarına yönelik yaptırımların olaylardan 3 – 5 yıl geçtikten sonra gönderildiğini, bu döneme ait tahakkuk ettirilen faturaların, faturaların dönemselliği ilkesine de aykırı olduğunu belirterek davalı … tarafından düzenlenerek şirketlerine gönderilen A580324, A580303, A580282, A580261, A580241, A580221, A580201, A580181, A580161, A580142, A580122, A580103, A580083, A580064, A5800440, A580024, A580003, A579881, A579961, A579942, A579920, A579897, A579878, A579858, A579838, A579818, A579798, A579778, A579758, A579737, A579717, A579697, A579674, A579643, A579609, A579575 nolu fider açmaya ilişkin sistem kullanım ceza faturalarının haksız olduğunun tespiti ile faturaların iptali isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; sistem kullanım ceza faturalarının muhatabının TEDAŞ genel müdürlüğü olması gerektiğiyle ilgili olarak teşekkülleri tarafından tüm işlemlerinin Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. tüzel kişiliği için yapılmakta olduğunu, bu kapsamda şirketin hisselerinin kime ait olduğu konusunun teşekküllerini ilgilendirmemekte olup, şirket ile TEDAŞ genel müdürlüğü arasında çözüme kavuşturulması gerektiğini, davacı şirketin bölgesinde elektrik dağıtımı, perakende satış hizmeti veren ticari bir kuruluş olduğunu, sistem kullanım anlaşması imzalanmasa da davacının iletim sistemine bağlı olarak faaliyet göstermesi, iletim sistemini kullanması nedeniyle müvekkili teşekkül ile ticari ilişki içerisinde olduğunu, iletim sistemini kullanmakta olan kullanıcıların iletim sisteminde arz güvenilirliği ve kalitesinin sağlanması amacıyla yöntem bildiriminin 1.5 maddesinde yer alan ihlallerle karşılaşılması halinde ilgili cezai işleme tabi olduklarını, taraflar arasında Ocak 2007 – Aralık 2009 dönemleri için geçerli olmak üzere imzalanmış bir sistem kullanım anlaşması bulunmadığını, dava konusu fider açması olayının OEDAŞ sorumluluk alanı dışındaki dağıtım şebekesinde bulunan bölümde bir arıza oluşması durumunda … trafo merkezindeki OEDAŞ dağıtım sistemini besleyen fiderdeki algılayıcıların arıza akımını fark ederek ayarlanan süre içerisinde … fider kesicisine otomatik kesme komutu göndermesi ile fider kesicisinin açması şeklinde ortaya çıktığını, fider açmasındaki tek ve kesin nedenin dağıtım şirketi olan OEDAŞ sistemindeki arıza olduğunu, elektrik dağıtım şirketleri ile 2006 – 2007 yılları arasında sistem kullanım anlaşmalarının henüz imzalanmamış olması nedeniyle 21/12/2006 tarihli ve 1029 sayılı EPDK kurul kararı ile onaylanarak 01/01/2007 tarihinde yürürlüğe giren yöntem bildiriminde gerekli düzenleme yapıldığını ve 1.5 maddesinde kuruluşları ile sistem kullanım anlaşması imzalamamış olan kullanıcıların yarattığı ihlal hallerinde gerekli yaptırımların uygulanabilmesinin hüküm altına alındığını, ocak 2007 – aralık 2009 dönemleri arasında sistem kullanım ceza faturalarının aylık olarak düzenlendiğini, söz konusu ihlal hallerine ilişkin olarak şirket ile kuruluşları arasında sistem kullanım anlaşması imzalanana kadar yöntem bildiriminin 1.5 maddesinde yer alan hükümler doğrultusunda gerekli yaptırımların uygulandığını, bu maddede herhangi bir yaptırım uygulanmasına ilişkin hüküm bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Dava; davalı tarafından 2007 – 2009 dönemine ilişkin olarak; 25/12/2012 tarih 12560 sayılı yazı ile bildirilen Fider açma cezasına ilişkin toplam 1.658.776,76 TL’lik 26 adet ceza faturasından dolayı borçlu olunmadığının tespiti isteğine ilişkindir.
Mahkememizin 2013/826 esasına kayıtla yapılan yargılama sonucu; sistem kullanım anlaşmasının imzalanmadığı dönemde sistem kullanıcılarına uygulanacak düzenlemelerin EPDK tarafından genel düzenleyici işlemlerle belirlendiği, iletim sistemine zarar veren eylemlere cezai şart uygulanacağına dair tek düzenlemenin yöntem bildirimi olduğu, yöntem bildiriminde yer alan düzenlemenin kanuni bir dayanağının bulunmadığı, genel düzenleyici işlemle getirilen cezaların kanuni bir dayanağının olması gerektiği, yöntem bildirimini uygulayan … bir özel hukuk tüzel kişisi ve yaptığı işlem de özel hukuk nitelikli olsa da işlemin dayanağının mutlaka kanuna uygun olması gerektiği, tebliğ ve yöntem bildiriminin taraflar arasındaki ilişkiyi belli yönleriyle düzenlediği, taraflar arasındaki ilişkiyi her yönüyle düzenleyen metnin iletim sistemi sistem kullanım anlaşması olduğu, her ne kadar sistem kullanıcısı ile … arasında sistem kullanım anlaşması imzalanmamış olsa da iletim sistemi fiilen kullanıldığından anlaşmanın taraflar arasındaki ilişkiye uygulanması gerektiği, yöntem bildirimine göre uygulanan cezanın aslında sistem kullanım anlaşmasından kaynaklandığı, olaya sistem kullanım anlaşmasının uygulanması gerektiği, fatura konusu dönemden sonraya ilişkin sistem kullanım anlaşmasının cezai şartlar başlıklı 10. maddesinde ihtar şartının öngörüldüğü, uyarı yapılmaksızın ceza tahakkuk ettirilemeyeceği, anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önceki döneme ilişkin olsa da uyarı olmaksızın cezai şart uygulamasının yapılamayacağı, olayda ihtar koşuluna uyulmadan ceza tahakkuk ettirildiği, bu nedenle ihtar göndermeden ve süre verilmeden uygulanan cezai şartın hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmakla, bilirkişi heyetinin aksi yöndeki görüşlerine katılınmayarak açılan davanın kabulüne ilişkin 01/07/2015 tarih, 2015/471 sayılı karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26/11/2020 tarih, 2018/1685 esas, 2020/3849 karar sayılı ilamı ile onanmış, davalı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 28/04/2021 tarih, 2021/3535 esas, 2021/2044 karar sayılı ilamı ile onama ilamı kaldırılarak mahkeme kararı bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında, “İlk derece mahkemesinin ve Dairemizin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür. ” denilmiştir.
Mahkememizin 2021/543 esasına kayıtla bozma ilamına uyularak yargılama sürdürülmüştür.
Dava, taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşması uyarınca davalı tarafından düzenlenen ve davacı tarafça ödenen ceza faturalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme, uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği ve tüm dosya kapsamına göre;
02/12/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanunun 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek Madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Mahkememizin ve Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 26/11/2020 tarihli karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargı yolunun caiz olmaması (davaya bakmaya idari yargının görevli olması) nedeniyle davanın usulden reddine,
Alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin alınan 28.327,80 TL’den mahsubu ile artan 28.268,50 TL harç bedelinin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Bozma öncesi kararla davalıdan tahsiline karar verilip vergi dairesine yazılan 84.983,24 TL harçla ilgili tahsilatın yapılmaması, yapılmış ise iadesi hususunda ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 145,88 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup A.A.Ü.T. madde 7/1 uyarınca 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair oybirliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/10/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …