Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. …8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/48
KARAR NO : 2022/508
HAKİM : … …
KATİP : … …
Av. … – …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2021
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; A… (“Prime Mobile” olarak anılacaktır.) unvanlı şirketin, dava dışı … Dış Ticaret ve Danışmanlık Ltd. Şti. unvanlı şirkete muhtelif ebat ve koşullarda toplam 50.000 kutu tek kullanımlık nitril muayene eldiveni siparişi verdiğini, buna göre, …; istenilen nitelikteki ürünleri Prime Mobile’a teslim etmeyi, Prime Mobile ise yapılacak tedarik karşılığında 450.000 USD ödeme yapmayı kabul ve taahhüt ettiklerini, … tarafından düzenlenen 13 Haziran 2020 tarihli KGPI0105 sıra no’lu proforma faturaya istinaden Prime Mobile tarafından taahhüt edilen 450.000 USD nin 250.000 USD lik kısmının … hesabına aktarıldığını, … ile Alemdar Global Tic. ve Dan. Ltd.Şti. arasında düzenlenen 06.07.2020 tarihli temlik sözleşmesi gereği … Dış Ticaret ve Danışmanlık Ltd. Şti.’nin, tüm hak ve yükümlülüklerinin Alemdar Global Tic. ve Danışmanlık Ltd. Şti.’ne geçtiğini, söz konusu temlik ve nakil işleminin, Prine Mobile’in bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleşmiş olup, akabinde, 08.07.2020 tarihinde Müvekkil Şirket ile Prime Mobile arasında, aynı hükümleri içerir bir sözleşme akdedildiğini, … hesabına, aktarılan 250.000 USD para Müvekkili Şirketin hesabına yatırıldığını, netice itibariyle, Müvekkil Şirket, 450.000 USD bedel karşılığında, Prime Mobile’e 50.000 kutu tek kullanımlık nitril muayene eldiveni tedarik etmeyi taahhüt ettiğini, sözleşme bedelinin 250.000 USD lik kısmını ise peşin olarak tahsil ettiğini, Müvekkil Şirket, Prime Mobile’a karşı taahhüt ettiği edimini ifa edebilmek amacıyla … Ambalaj Reklam Gıda ve San Tic. Ltd. Şti. ile 20.08.2020 tarihinde “satın alma sözleşmesi” imzalamış olup, İngilizce dilinde tanzim edilen bu sözleşmeye göre …, istenilen ebat ve özellikte 50.000 kutu tek kullanımlık nitril muayene eldivenini tedarik ederek New Jersey Limanına teslim etmeyi, Müvekkili Şirket ise bu edim karşılığında 410.000 USD ödemeyi taahhüt ettiklerini, tarafların, emtianın New Jersey limanına ulaşmasından sonra ifa edilmesi kaydıyla ödemenin banka garanti mektubu aracılığıyla yapılması hususunda mutabık kaldıklarını, müvekkil şirketin, bu sözleşmeden doğan bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 31.08.2020 tarihinde Davalı … lehine, Türkiye İş Bankası nezdinde 410.000 USD değerinde garanti hesabı açtırarak teslimatın yapılmasını beklemeye başladığını, Davalı …’ın, bir müddet sonra, Vietnam menşeli tedarikçi şirket ile ödeme yöntemi konusunda ihtilafa düştüklerini ifade ederek Müvekkili Şirket ile imzalamış olduğu sözleşmede kararlaştırılan ödeme şeklinin değiştirilmesini talep ettiğini, Prime Mobile’a karşı yükümlülüklerini yerine getirebilmek, ticaretini sürdürmek isteyen müvekkili şirketin, davalının bu talebini kabul etmek zorunda kaldığını, bunun üzerine 07.09.2020 tarihinde … ile Müvekkili Şirket arasında yeni bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmede yalnızca ödeme yöntemi ve teslimat şeklinin değiştirildiğini, imzalanan yeni sözleşme uyarınca Müvekkil Şirketin banka nezdindeki garanti mektubunu iptal ettirerek 14.09.2020 tarihinde akreditif hesabı açtırdığını, açılan akreditife göre; malların yüklenme vadesi 30,09.2020 ve akreditifin geçerlilik tarihinin ise 09.10.2020 olarak belirlendiğini, ne var ki …’ın belirtilen süreler içerisinde yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğini beyan ederek süre uzatımı talep ettiğini, …’m talebi üzerine 29.09.2020 tarihinde akreditifin revize edildiğini, malların yükleme vadesinin 06.10.2020 ve akreditifin geçerlilik tarihinin ise 15.10.2020 olarak değiştirildiğini, …’ın talebi üzerine akreditif 01.10.2020 tarihinde bir kez daha revize edildiğini, malların yükleme vadesi 06.10.2020 olmak kaydı ile sadece akreditifin geçerlilik tarihinin 20.10.2020 olarak değiştirildiğini, malların yükleme vadesi olan 06.10.2020 tarihinde herhangi bir yükleme yapılmadığı gibi, davalı tarafından 07.10.2020 tarihinde Yapı Kredi Bankası Cennet Mahallesi Şubesine yazılan yazı ile 410.000 USD tutarlı LC (Akreditif) ile ilgili kullanım hakkından vazgeçildiğinin beyan edildiğini, daha açık bir ifade ile sözleşmeden doğan edimini vadesinde yerine getirmeyen Davalının, Yapı Kredi Bankası Cennet Şubesine hitaben yazmış olduğu yazı ile edimini hiç ifa etmeyeceğini yazılı olarak da beyan ettiğini, davacının edimini ifa etmeyeceğini kesin bir biçimde anlayan Müvekkili Şirketin 22.10.2020 tarihinde …36.Noterliği’nden keşide etmiş olduğu 11352 yevmiye no.lu ihtarname aracılığıyla sözleşme ilişkisini sonlandırarak uğramış olduğu zararın tazminini talep ettiğini, ihtarnameye herhangi bir yanıt vermeyen Davalının, Müvekkili Şirket’in uğramış olduğu zararı tazmin etmeye de yanaşmadığını, taraflar arasında imzalanan 07.09.2020 tarihli Satın Alma Sözleşmesi’nin 3. Maddesinde, ürünlerin yükleme ve teslim tarihi, teslimat ve ödeme koşulları kesin ve net bir biçimde kararlaştırıldığını, sözleşmenin 5. Maddesinde ödeme yöntemi olarak belirlenen akreditifin koşullarının hüküm altına alındığını, Sözleşmenin 10. Maddesinde satıcı tarafından teslimatta gecikmenin hüküm ve sonuçlarının belirlendiğini, 14. Maddede ise fesih yetkisi tanımlandığını, müvekkili şirketin, işbu sözleşmeden doğan bütün edimlerini eksiksiz bir biçimde yerine getirdiğini, Davalının ödeme yöntemini değiştirmek, yükleme tarihini uzatmak, teslim tarihini revize etmek gibi türlü taleplerine onay vererek sözleşme konusu işin eda edilmesini sağlamaya Sözleşmenin 10.3. maddesinde, “satıcının malları 12 iş günü içerisinde yüklememesi veya malların akreditif düzenlendiği tarihten 45 takvim günü içerisinde teslim edilmemesi durumunda, alıcı kendi takdirine bağlı olarak bu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir ve bunun sonucunda uğradığı zararları talep etme hakkına sahip olacaktır. ” düzenlemesi yer almakta olup Davalı’nın taraflarca kararlaştırılan süreler içerisinde edimini ifa etmemesi ve akreditif üzerindeki haklarından feragat ederek edimini hiç ifa etmeyeceğini yazılı olarak beyan etmesi sebebiyle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sonlandırılarak işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, davalı’nın Sözleşme kapsamında taahhüt ettiği yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin birçok açıdan maddi zarara uğradığını, müvekkili şirket ile Prime Mobile arasında yapılan sözleşme gereği malların son yükleme tarihi 30.09.2020, teslim tarihi ise 28,10.2020 olarak belirlendiğini, Prime Mobile tarafından talep edilen malları tedarik edip teslim etme yükümlülüğü altına giren müvekkili şirketin, Davalı’nın sözleşmede da taahhüt ettiği edimini yerine getirmemesi sebebiyle diğer muhatabına karşı da yerine getiremediğini, işbu ticari ilişki nedeniyle elde edeceği gelirden mahrum kaldığını, müvekkili şirket ile Prime Mobile arasında kurulan sözleşme gereği teslim edilecek ürünler karşılığı Müvekkili Şirkete toplam 450.000 USD ödeme yapılması kararlaştırılmış olup, bu bedelin 250.000 USD si peşin olarak tahsil edildiğini, Müvekkili Şirket ile … arasında imzalanan sözleşme gereği Müvekkili Şirketin …’a ödeyeceği bedelin ise 410.000 USD olduğunu, dolayısıyla Müvekkili Şirket’in, Prime Mobile ile yapmış olduğu ticari iş karşılığı 40.000 USD kazanç sağlaması gerekirken Davalının kusuru nedeniyle bu kazancın elde edilemediğini, davalı’nın üstlendiği edimini yerine getireceğine güvenen Müvekkil Şirket, bu güveni nedeniyle diğer sözleşmesel muhatabına karşı edimini yerine getiremediğini, davalının, ilk sözleşmenin imzalandığı 20.08.2020 tarihinden 22.11.2020 tarihine dek, sözleşme koşullarında, akreditif hükümlerinde, yükleme tarihinde, teslim tarihinde türlü değişiklikler talep ederek Müvekkil Şirket’i edimini ifa edeceğine inandırmış, bu inanç çerçevesinde müvekkili şirketin Davalı’dan gelen revize taleplerine olumlu yanıt verdiğini, dolayısıyla davalının söz konusu tavır ve davranışlarıyla Müvekkil Şirket’in başka tedarikçi ile anlaşarak edimini ifa etmesinin deönüne geçtiğini, bu kapsamda Müvekkil Şirket’in uğramış olduğu her türlü zarar ve ziyanın davalı’dan tahsili gerektiğini, müvekkili Şirket’in Prime Mobile’a yapmış olduğu cezai şart ödemesinin Müvekkili Şirket ile Prime Mobile arasında imzalanan sözleşmenin 6.3. maddesi uyarınca Müvekkili Şirket, talep edilen mallan belirlenen süre içerisinde teslim edememesi halinde sözleşme bedelinin %64 ü oranında cezai şart ödemeyi kabul ettiğini, davalının kusuru nedeniyle Prime Mobile’a karşı taahhüdünü yerine getiremeyen Müvekkil Şirketin 18.000.00 USD Cezai şart bedelini Prime Mobile hesabına ödemek zorunda kaldığını, Müvekkili Şirketin bu zararının Davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin, davalının edimini ifa etmemesi nedeniyle 9.811.35 USD masraf ve KKDF ödemek zorunda kalmış olup, davalının bu bedeli tazmin etmesi gerektiğini, müvekkili Şirket ile Davalı arasında kurulan sözleşme ilişkisi gereği Müvekkil Şirket tarafından akreditif hesabı açıldığını, Davalı’nın revize ve uzatma talepleri nedeniyle akreditifte tam 3 kez değişikliğe gidildiğini, Müvekkil Şirketin, akreditif açma/kapama ve revize talepleri nedeniyle 2.283.75 USD bedel ödemek zorunda kaldığını, davalı’nın edimini yerine getirmemesi sebebiyle Prime Mobile tarafından gönderilmiş olan 250.000 USD’nin iadesi zorunluluğu hasıl olmuş, söz konusu iadenin yapılması nedeniyle 7.059.10 USD KKDF yükümlülüğü doğduğunu, bu yükümlülüğün mecburen Müvekkili Şirket tarafından yerine getirildiğini, ayrıca 250.000 USD’nin iadesi için banka tarafından 340.50 USD swift (döviz transferi) masrafı kesildiğini, son olarak Müvekkil Şirket tarafından gönderilen 18.000 USD cezai şart bedeli için kesilen 128 USD swift masrafi da Müvekkili Şirket tarafından ödendiğini, davalının kusuru nedeniyle ortaya çıkan bu söz konusu masrafların tamamının davalıdan tahsili gerektiğini, dilekçe ekinde sunulan hesap özetinde akreditif açma/kapama/revize işlemleri, davalı’nın, Sözleşme şartları uyarınca yükümlendiği edimini yerine getirmemesi sebebiyle ortaya çıkan Müvekkili Şirket zararına istinaden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; Kazanç Kaybı Zararının şimdilik 2.500 USD’lik kısmının, fiili ödeme tarihindeki TC Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının, temerrüt tarihi olan arabuluculuk başvuru tarihinden itibaren işleyecek yıl vadeli dolar hesabına uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte Davalıdan tahsiline, müvekkili Şirket’in cezai şart bedeli olarak ödediği bedelin şimdilik 2.500 USD’lik kısmının, fiili ödeme tarihindeki TC Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının, temerrüt tarihi olan arabuluculuk başvuru tarihinden itibaren işleyecek yıl vadeli dolar hesabına uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte Davalı’dan tahsiline, müvekkili şirket’in davalının kusuru nedeniyle yapmak zorunda kaldığı masraflar ve ödediği KKDPF bedelinin şimdilik 2.500 USD’lik kısmının, fiili ödeme tarihindeki TC Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının, temerrüt tarihi olan arabuluculuk başvuru tarihinden itibaren işleyecek yıl vadeli dolar hesabına uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, …36.Noterliğinden 22.10.2020 tarih ve 11352 yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkili ile aralarında akdedilmiş olan 07.09.2020 tarihli sözleşmeyi feshettiğini, davacı tarafın dilekçesinde, anılan sözleşme uyarınca 14.09.2020 tarihinde akreditif hesabı açıldığını, açılan akreditife göre malların yüklenme vadesinin 30.09.2020 olduğu ve akreditifin geçerlilik tarihinin ise 09.10.2020 olarak belirlendiğini ifade ettiğini, yine dava dilekçesinde, müvekkili … tarafından yapılan talep doğrultusunda 29.09.2020 tarihinde akreditif revize edilerek, malların yüklenme vadesinin 06.10.2020 ve akreditifin geçerlilik tarihinin ise 15.10.2020 olarak belirlendiğinin ifade edildiğini, müvekkili … tarafından yapılan talep doğrultusunda ise 01.10.2020 tarihinde akreditifin bir kez daha revize edildiğini ve bu revizyon sonrasında malların yüklenme vadesinin 06.10.2020 ve akreditifin geçerlilik tarihinin ise 20.10.2020 olarak belirlendiğinin beyan edildiğini, davacının dilekçesinde, Dava dışı … ile Amerikan menşeili Prime Mobil arasında 13.06.2020 tarihli proforma fatura ile bir sözleşmenin var olduğunu ve bu sözleşme sonucunda da kendisinin …’in temlik sözleşmesi yaptığını, ayrıca Prime Mobil ile … arasındaki anlaşma uyarınca Prime Mobil’in … hesabına 250.000,00 USD aktarıldığını beyan ettiğini, öncelikle dava dışı Prime Mobil ve … arasında olan sözleşmede müvekkilinin taraf olmadığı gibi bu sözleşmeye yönelik herhangi bir bilgisi olmadığını, müvekkiliyle ilgili olmayan davacı tarafından bahsedilen ve bilmedikleri sözleşme ile ilgili hiç bir maddeyi kabul etmediklerini, … ile Davacı arasındaki temlik sözleşmesi hakkında da bir bilgilerinin olmadığı gibi davanın tarafları olmayan 3.kişilerle, davacı arasında yapılan ilişkinin müvekkilini bağlamadığını, başka bir anlatımla davacı ile 3. sahıslar arasında yapılan sözleşme hükümleri müvekkile yükümlülük yükleyemeyeceğini, Müvekkilinin bu konu ile ilgili herhangi bir taahhüdü olmadığını, eldivenlerin tedariki konusunda davacı tarafından müvekkile talep geldiğini, Davacı tarafından “eldiven ile ilgili olarak uzun zamandır tedarik konusunda arayış içerisindeyiz. Ancak bir türlü ürünü bulamadık. Bize yardımcı olabileceğiniz bilgisi edindik.” şeklindeki talep doğrultusunda müvekkilinin, davacıya yardımcı olmaya çalıştığını, bu konuda gelen talep ve sonrasındaki ısrar Müvekkili tarafından olmadığı gibi davacı tarafından gelen bir teklifin söz konusu olduğunu, müvekkilinin, davacıdan gelen talep doğrultusunda Satış sözleşmesine konu edilen eldivenlerle ilgili olarak araştırma yaparak, İsrail’de bulunan Eastern Trading Ltd.2 Levhan St. Firması ile bağlantıya geçildiğini ve bu firma aracılığıyla Vietnam firması olan VIET FAMILY DOCTOR CORP. İle gelen teklif üzerine anlaşma sağlandığını, müvekkilinin, yapmış olduğu bağlantıları son derece şeffaf bir şekilde davacı ile paylaştığını ve yapılan sözleşme sonrasında 29.09.2020 tarihinde Yapı Kredi Bankası aracığıyla akreditif açılarak (Yapı Kredi Bankası’nca yapılan Akreditif Hesap Açılışı) ürünün tedarik edilmesi konusunda üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, davacı yetkililerinin ise, COVID 19 salgını nedeniyle ürünün tüm dünyada zor bulunduğunu ve tüm aramalarına karşılık ürünü bulamadıklarını bu nedenle de ürünün tedariki konusunda ne gerekiyorsa yapabileceklerini ifade ettiklerini, süreç içerisinde yaşanan aksaklıkların çözümü için davacı tarafından akreditif süreleri uzatıldığını, Müvekkilinin anlaşma yaptığı Vietnam firmasının bankası olan Joint Commercial Bank For Foreign Trade Of Vietnam tarafından Yapı Kredi Bankasına gelen 06.10.2020 tarihli swift mesajında (EK:3 Svvift mesajı) akreditifin ülke kararı olarak kabul edilmediğinin iletildiğini, bu durum müvekkilinin çalıştığı banka aracılığıyla davacının hesabının bulunduğu bankaya – bildirildiğini, Davacı firma yetkilisi Fathh ALEMDAR’ın vhatsapp mesajında ” .Bankanızın LC iptal olacak ve para üzerindeki bloke kalkacak” şeklindeki talebinde davacıdan da geldiğini, bunun üzerine ürüne olan talep bilindiği için, davacı yetkililerinden … tarafından, “Ürünü tedarik etmemiz gerekli, siz, Vietnam firmasına nakit gönderin ben de size nakit göndereceğim” vaadinde bulunulduğunu, bunun üzerine müvekkilinin, davacıya olan güveni nedeniyle, müvekkilinin kendi hesabından 08.10.2020 tarihinde üretici firma olan VIET FAMILY DOCTOR CORP. Hesabına 245.00,00 USD EFT İsrail’de temasta olduğu firma aracılığıyla da 120.000,00 USD olmak üzere toplamda 365.000,00 USD ödemeyi Vietnam firmasına yaptığını, sonrasında Müvekkili, davacıdan parayı talep ettiğinde, davacı tarafından verilen cevabın ise; paranın sonradan müvekkile ödeneceği şeklinde olduğunu, davacının vaad ettiği ödemeyi yapmadığı gibi 22.10.2020 tarihinde sözleşmeyi feshederek tazminat talepleri için dava açtığını, Müvekkilinin, davacının ödeme sözüne rağmen alamadığı ödemeyi kendi cebinden gönderdiğini o yetmezmiş gibi davacının kendi ısrarları nedeniyle katlandığı gibi, bu durumun yanı sıra bir de dava ile karşı karşıya bırakıldığını, Davacının iptali nedeniyle de ürün tedariki sürecinin durduğunu, müvekkilinin, ürünün tedariki ile ilgili ne kadar özveride bulunduğu ortada iken o tarih itibari ile müvekkile bir sent bile ödemeyen davacının, tüm yaşanılanları hiçe sayarak ve müvekkilinin davacı için ödemiş olduğu ve de davacı tarafından 22.10.2020 tarihinde sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle, müvekkilinin, Vietnam firmasına ödediği nakit tutarın önemli bir kısmını hala geri almaması davacı tarafından göz ardı edildiğini, Vietnam firmasından paranın geri alınması için, Vietnam Büyükelçiliği ve Hanoi Ticari Ataşeliği nezdinde girişimleri sürmekte olup, yaşanılan bu süreçte asıl mağdurun müvekkili olduğunu, davacının dilekçesinde dava dışı Prime Mobil’e 18.000 USD ödediğini gerekçe göstererek talepte bulunduğunu, davacının Prime Mobile ödemiş olduğu cezai şartın müvekkilden talep edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, kendisi dışında gelişen ve pandeminin etkisiyle ülkelerin izlediği ticari usullerde yaşanan sorunlar nedeniyle sözleşmede gecikmeler yaşandığını, süreç devam ederken davacı tarafından sözleşmenin feshedildiğini, Sözleşmenin hayata geçmesi için nakit bedel bile gönderen müvekkilin hiç bir kusuru olmadığını, tamamen pandemiden kaynaklanan nedenlerden dolayı sürecin uzadığını, Davacının süre uzatımları, yaşanılan pandemi sürecinin, zaten olağan bir şekilde mücbir sebep sayılması gerekliliğini ve müvekkili şirketin bu konuda kusursuz olduğunu gösterdiğini, savunarak; HMK gereği hukuki yarar yokluğu ve eşitlik ilkesine aykırılık gerekçesi ile işbu davanın esasına girilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine, sayın mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin kusursuz olduğu tespit edildiğinden esastan reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davacının hem müspet hem de menfi zararı aynı dava dilekçesinde istemesi mümkün olmadığından müspet zarar taleplerinin reddine karar verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sözleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce aldırılan 04/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; mahkemece davacının akdi feshinin haklı nedene dayandığının kabulü halinde davacının akde aykırılıktan kaynaklı zararlarını talep edebileceği, davacının dava dilekçesinde talep ettiği zarar kalemleri yönünden bakıldığında, davacının kar kaybı talebinin müspet zarar kavramına dahil olduğu ve akdi fesheden taraf davacı olduğu için kar kaybı talebinde bulunamayacağı için kar kaybı hesaplanamadığı, davacının Prime Mobile’a ödediği cezai şarttan kaynaklı zarar talebi dolaylı zarar görüntüsünde olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmenin 11.maddesinde dolaylı zararların karşılıklı olarak istenemeyeceği belirtilmiş olduğu için davacının bu zararı davalıdan talep edemeyeceğinin düşünüldüğü, fakat Mahkemece bunun doğrudan zarar olarak yorumlanması halinde hesaplama yapılabilmesi için öncelikle davalının edimini ifa edememesi ile davacının bu zararı arasında illiyet bağı kurulması şartıyla davacının basiretli bir tacirden beklenen özenle davrandığı ve üzerine düşen tüm gayreti gösterdiği halde davalıdan başka bir satıcı bulamadığı ve davalı kendisine mal vermediği için kendisinin Prime Mobile’a olan edimini ifa edemediğini ispatlaması gerekmekte olup davacının bu hususları ispatlaması halinde, katlandığı cezai şart zararının ne kadarını davalıya yansıtabileceğinin takdirinin Mahkemeye ait olduğu, davacının bankacılık masrafları ile ilgili zarar talebinin iki alt başlıkta incelendiği, 2.283,75 USD’lik masrafların doğrudan davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin varlığı ve davalının edimlerini ifa edememiş olması nedeniyle
davacının katlandığı maliyetler olup nitelikçe menfi zarar kalemini teşkil ettiği için Mahkemece davacının feshinin haklı nedene dayandığı kabul edildiği takdirde davacının 2.283,75 USD’lik menfi zararlarını davalıdan talep edebileceği, 7.527,60 USD’lik masrafların ise dolaylı zarar görüntüsünde olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmenin 11.maddesinde dolaylı zararların karşılıklı olarak istenemeyeceği belirtilmiş olduğu için davacının bu zararı davalıdan talep edemeyeceğinin düşünüldüğü, fakat Mahkemece bunun doğrudan zarar olarak yorumlanması halinde hesaplama yapılabilmesi için öncelikle davalının edimini ifa edememesi ile davacının bu zararı arasında illiyet bağı kurulması şartıyla davacının basiretli bir tacirden beklenen özenle davrandığı ve üzerine düşen tüm gayreti gösterdiği halde davalıdan başka bir satıcı bulamadığı ve davalı kendisine mal vermediği için kendisinin Prime Mobile’a olan edimini ifa edemediğini ispatlaması gerekmekte olup davacının bu hususları ispatlaması halinde, katlandığı bankacılık masraflarının ne kadarını davalıya yansıtabileceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 19/08/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda; mahkemece davacının akdi feshinin haklı nedene dayandığının kabulü halinde davacının akde aykırılıktan kaynaklı zararlarını talep edebileceği, davacının dava dilekçesinde talep ettiği zarar kalemleri yönünden bakıldığında, davacının kar kaybı talebinin müspet zarar kavramına dahil olduğu ve akdi fesheden taraf davacı olduğu için kar kaybı talebinde bulunamayacağı için kar kaybı hesaplanamadığı, rapordan sefira dosyaya sunulan 21.10.2020 tarih 11038 No.lu faturanın cezai şart faturası olduğunun anlaşıldığı, böylece 18.000 USD’lik ödemenin cezai şart olarak yapıldığının ortaya konulduğu, fakat davacının Prime Mobile’a ödediği cezai şarttan kaynaklı zarar talebi dolaylı zarar görüntüsünde olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmenin 11.maddesinde dolaylı zararların karşılıklı olarak istenemeyeceği belirtilmiş olduğu için davacının bu zararı davalıdan talep edemeyeceğinin düşünüldüğü, ancak Mahkemece bunun doğrudan zarar olarak yorumlanması halinde hesaplama yapılabilmesi için öncelikle davalının edimini ifa edememesi ile davacının bu zararı arasında illiyet bağı kurulması şartıyla davacının basiretli bir tacirden beklenen özenle davrandığı ve üzerine düşen tüm gayreti gösterdiği halde davalıdan başka bir satıcı bulamadığı ve davalı kendisine mal vermediği için kendisinin Prime Mobile’a olan edimini ifa edemediğini ispatlaması gerekmekte olup davacının bu hususları ispatlaması halinde, katlandığı cezai şart zararının ne kadarını davalıya yansıtabileceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, davacının bankacılık masrafları ile ilgili zarar talebinin iki alt başlıkta incelendiği, 2.283,75 USD’lik masrafların doğrudan davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin varlığı ve davalının edimlerini ifa edememiş olması nedeniyle davacının katlandığı maliyetler olup nitelikçe menfi zarar kalemini teşkil ettiği için Mahkemece davacının feshinin haklı nedene dayandığı kabul edildiği takdirde davacının 2.283,75 USD’lik menfi zararlarını davalıdan talep edebileceği, nitekim gerek dosyaya rapordan önce sunulmuş belgelerden gerekse rapordan sonra incelenen davacı defterlerinden davacının masraflara katlanmış olduğunun tespit edildiği, 7.527,60 USD’lik masrafların ise dolaylı zarar görüntüsünde olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmenin 11.maddesinde dolaylı zararların karşılıklı olarak istenemeyeceği belirtilmiş olduğu için davacının bu zararı davalıdan talep edemeyeceğinin düşünüldüğü, fakat mahkemece bunun doğrudan zarar olarak yorumlanması halinde hesaplama yapılabilmesi için öncelikle davalının edimini ifa edememesi ile davacının bu zararı arasında illiyet bağı kurulması şartıyla davacının basiretli bir tacirden beklenen özenle davrandığı ve üzerine düşen tüm gayreti gösterdiği halde davalıdan başka bir satıcı bulamadığı ve davalı kendisine mal vermediği için kendisinin Prime Mobile’a olan edimini ifa edemediğini ispatlaması gerekmekte olup davacının bu hususları ispatlaması halinde, katlandığı bankacılık masraflarının ne kadarını davalıya yansıtabileceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, bu masraflara ilişkin olarak davacı defterlerinde bir kayda rastlanmadığı, tarafların kök rapora yönelik itirazlarının hukuki içerikli olması sebebiyle takdirinin Mahkemeye ait olduğu tespit edilmiştir
Taraflar arasında nitril muayene eldiveni alımına yönelik 07.09.2020 tarihinde satın alma sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı davalının sözleşmesel edimini yerine getirmediğini iddia ederek 22.10.2020 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshederek uğramış olduğu zararın tazminini talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 11. Maddesinde tarafların sözleşme kapsamındaki herhangi bir iddia ve eylemden kaynaklanan dolaylı ,bağlı, arızi veya özel zararlardan veya gelir ,kar, sözleşme, fırsat ,itibar,satış veya iş kaybından birbirlerine karşı sorumlu olmayacakları düzenlenmiştir.
Dosya kapsamına ve davalının kabulüne de göre dava konusu mallar süresi içerisinde davacıya teslim edilememiş olup, bu kapsamda davacının akdi feshetmesi haklı görülmüştür. Her ne kadar davalı mücbir sebep nedeniyle edemini ifa edemediğini iddia etse de , sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle mücbir sebep var olmakla , davalı bu sebebi öngörerek sözleşme yaptığından bu iddiası kabul görmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir.
Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.).
Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.” (Örnek:Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.07.2006 tarihli 2006/13-499 Esas, 2006/507 Karar sayılı kararı)
Bu açıklama kapsamında her ne kadar davacı kar kaybı talep etmiş ise de , sözleşme davalı tarafından feshedilmiş olduğundan artık geçerli bir sözleşmeden bahsedilemeyeceğinden davacının müspet zarar kalemi içerisinde olan kar kaybı isteminin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacının kar kaybı isteminin reddine karar verilmiştir.
Dolaylı zarar, haksız fiil neticesinde zarar gören kişinin, araya ilave bir sebep girmek suretiyle dolaylı olarak uğradığı zararları ifade eder. Bu kapsamda davacının dava konusu sözleşmeye dayanarak dava dışı Prime Mobile şirketine ödemiş olduğu cezai şart davacının dosyamız tarafları arasındaki sözlemeden bağımsız olarak bir edim yükümlüğüne girmiş olmasından kaynaklı olup dolaylı zarar görünümünde olduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin 11. Maddesi de dikkate alındığında davacının bu zarar kalemini de istemekte haklı olmadığı anlaşıldığından bu yöndeki zarar kalemi yönünden de istemin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere davacı davalının edimlerini süresinden yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeyi feshetmiş olduğunundan sözleşme kapsamında yapmış olduğu masrafları talep etmekte haklı görüldüğünden ve bu masrafa kalemleri davacının doğrudan zararı olduğundan davacının sözleşme kapsamında yapmış olduğu akreditif açılış ücreti 2.050,00 USD, işlem ücreti 50,00 USD, UFT ve Mesajlaşma ücreti 20.00 USD, akreditif açılış ücreti BSMV 102,50 USD, İşlem ücreti -BSMV 2,50 USD, UFT ve mesajlaşma ücreti 1,00 USD, Değişiklik ücreti komisyonu 55,00 USD, Değişiklik ücreti komisyonu BSMV 2,75 USD olmak üzere toplam 2.283,75 USD istemekte haklı olduğu anlaşıldığından 2.283,75 USD masraf alacağının dava tarihinden USD alacaklar için 1 yıl vadeli olarak uygulanan en yüksek banka mevduat faizi üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının kısmen kabulü ile;
2.283,75 USD masraf alacağının dava tarihinden USD alacaklar için 1 yıl vadeli olarak uygulanan en yüksek banka mevduat faizi üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin ve diğer alacak kalemlerine ilişkin istemin reddine,
İş bu dava nedeniyle alınması gerekli 1.155,67 TL harçtan 948,83 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 206,84 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin 401,94 TL sinin davalıdan 918,06 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 170,50 TL posta ve tebligat gideri, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.670,50 TL yargılama giderinin kabul oranı üzerinden (% 30,45 kabul) 1.117,67 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacının dava açarken ödediği 1.008,13 TL peşin ve başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın reddedilen bölümü için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde …BAM’da İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2022
Katip …
¸e-imzalıdır.
Hakim …
¸e-imzalıdır.
¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.