Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. … 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/441 Esas – 2022/528
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
…
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/441
KARAR NO : 2022/528
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/07/2021
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/10/2022
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 12/01/2010 tarihinde satış sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşme ile davalının, tesislerinde her gün kesilen piliçlerin ayaklarının tamamını müvekkiline satmayı, müvekkilinin de bu piliç ayaklarının tamamını almayı taahhüt ettiğini, her ne kadar sözleşmenin 01.01.2010 tarihinde başlayacağı ve 31.12.2010 tarihinde sona ereceği belirtilmişse de, taraflar arasındaki sözleşmenin zımni olarak yenilendiğini ve davalının akde aykırı davrandığı 2018 Kasım ayına dek sözleşmenin aynı şartlarla devam ettiğini, davalının, 2018 Kasım ayından itibaren ise sözleşme gereğince ifa yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve sözleşmeye aykırı davrandığını, davalının, 2018 yılının Ekim ayında müvekkiline eksik teslimat yaptığını, tesisinde kesilen tavuk ayaklarının tamamını teslim etmediğini, bunun üzerine davalının bu davranışının sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği ve taahhütlerini yerine getirmesi gerektiğinin mail yoluyla bildirildiğini, davalının bu ikaza uymadığını ve ham ayak satışını 05.11.2018 tarihinden geçerli olmak üzere sonlandıracaklarını e-mail ile bildirdiğini, davalının e-mail göndererek sözleşmeyi sona erdirmesinin TTK madde 18/3 gereğince geçersiz olduğunu, bunun üzerine davalıya noter kanalıyla ihtarname gönderilerek sözleşmeye uyması, tesisinde kestiği tüm piliç ayaklarını müvekkiline teslim etmesi, aksi halde uğranılan zarardan sorumlu olacağının bildirildiğini, ancak davalıya gönderilen ihtarın sonuç vermediğini, davalının Kasım 2018’den itibaren satışı tek taraflı olarak durdurarak, sözleşmeyle üstlendiği, tesisinde kesilen tüm tavuk ayaklarını müvekkiline teslim etme borcunu yerine getirmediğini, sözleşmeye aykırı davrandığını, tacir olan davalının, taraflar arasındaki sözleşmeyi e-mail ile sona erdirmesinin olanaklı olmadığını, usulüne uygun bir fesih yapıldığından söz edilemeyeceğinden taraflar arasındaki sözleşmenin halihazırda ayakta olduğunu ve davalının sözleşmeye aykırı davranışının devam ettiğini, müvekkilinin üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelerdeki borçlarını ifa edemediğini, taahhütlerini yerine getiremediğini, müvekkiline cezai şart tahakkuk edildiğini, müvekkilinin elde edeceği kârdan mahrum kaldığını, sözleşmenin 7.a maddesinde satıcının sözleşme şartlarına uymadığı taktirde alıcının maddi ve manevi zararını tazmin edeceği hususunun düzenlendiğini, davalı ile müvekkili arasında döviz kuruna göre faturalandırma yapıldığından ve müvekkilinin Hong Kong’ta bulunan müşterisine USD ile satış yaptığından müvekkilinin kâr mahrumiyetinden kaynaklanan zararının USD üzerinden hesaplanması gerektiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranışının üretimin durmasına, dolayısıyla çalışan işçilerin işten çıkarılmasına sebebiyet verdiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından işçilere kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve işe iade davası açan işçiler için işe iade tazminatı ödemek zorunda kaldığını, davalının bu zararı tazmin etmekle mükellef olduğunu, diğer yandan sözleşmenin ifa edileceğine güvenilerek yapılan işletme giderlerinin de müvekkilinin zararını oluşturduğunu, davalının bu zararı tazmin etmesi gerektiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle müvekkilinin büyük bir ticari itibar kaybına uğradığını bu nedenle manevi tazminat talepleri bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 45.000,00 USD kar mahrumiyetinin, arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren işleyecek Devlet Bankalarının bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile, 1.000,00 TL işletme giderlerinin, 15.000,00 TL işçilere ödenen her türlü işçilik tazminatının ve 100.000,00 TL manevi tazminatın arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmenin 31/12/2010 tarihinde kendi hükümleri gereğince sona erdiğini, o günden sonra tarafların sözleşme ile bağlı olmaksızın aynı konudaki ticaretlerine 2018 yılına kadar devam ettiklerini, sözleşmede sözleşmenin yenileneceğine ve bunun usulüne ilişkin bir hüküm olmaması sebebiyle yenilenmediğini, tarafların 01/01/2011 tarihinden sonraki dönemde alım-satım ilişkisine 31/12/2010 tarihinde sona eren sözleşmeden bağımsız olarak genel ticari usuller çerçevesinde devam ettiklerini, sona eren sözleşmenin 6/b maddesinde her hafta teslim edilen pençelerin fatura bedellerinin izleyen hafta pazartesi gününe kadar alıcı tarafından satıcının banka hesaplarına havale edileceğini, 6/c maddesinde geciken ödemelerde satıcının, yazılı olarak bildirilmesi üzerine, alıcı tarafından Garanti Bankası’nca o hafta vadeli mevduata uygulanan faiz oranı kadar faiz ödeneceği, 6/d maddesinde alıcı ödemelerinin sürekli zamanında yapılmaması halinde satıcının ihtar tebliğinden sonra düzelmez ise sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih edebileceğinin belirtildiğini, oysa yıllar itibariyle alıcı ödemelerinde haftalık vadeye uyulmadığını, bunun süreklilik kazandığını, buna karşın müvekkilinin de (sözleşme yürürlükte olmadığından doğal olarak) sözleşmedeki maddeleri uygulamadığının görüldüğünü, sözleşme yürürlükte olsaydı müvekkilinin kendi lehine olan hükümleri mutlaka uygulayacağını, müvekkilinin kendi ayak işleme tesisini kurduğunu, bunun sebebinin davacının piyasa koşullarına aykırı şekilde fiyat düşüşünü dayatması olduğunu, davacının fiyat değişikliğine gitmesinin, piyasa koşullarıyla ilgili olmadığını, işleme tesisindeki üretim maliyetlerinin daha önce alım yaptığı … gibi büyük tedarikçileri kaybetmesi sonrası yükselmesi ve kendisine bağımlı gördüğü son tedarikçilerinden müvekkiline bu maliyeti yansıtma düşüncesi olduğunu, 2016 yılında piyasanın önemli konumundaki bir şirketin müvekkilinden tedarik ettiği kısıtlı miktar hammaddeye bağımlı olduğunu ileri sürmesinin gerçekçi olmadığını, davacının, piyasa koşullarına aykırı fiyatlama politikası ile kendisi için kritik önemde olduğunu iddia ettiği tedarikçilerinden olan müvekkili ile gerçekleştirdiği ticareti kendi hatasıyla riske soktuğunu, sektörde kendi ayak tesisini kurmayan nadir şirketlerden olan müvekkilinin kendi ayak tesisini kurması için adeta zorladığını, kritik önemdeki tedarikçileri ile ilişkisini sürdürmekte başarısız olan bir işletmenin zor duruma düşmesinin ekonomik hayatın olağan sonuçlarından olduğunu, davacının iddia ettiği işletmenin kapatılmasının davacının tasarrufu sonucu olduğunu, iddianın dayanaksız olduğunu ve tutarlı olmadığını, müvekkilinin ayak işleme tesisinde 10 kişi çalıştığını, ayak işleme tesisini de içeren, günde ortalama 105.000 adet pilicin kesilerek işlendiği kesimhanelerinde bile toplam 380 kişi çalıştığını, 131 kişinin müvekkilinden tedarik edilen pençelerin yarattığı ekonomi ile geçindiği iddiasının temelsiz olduğunu, manevi tazminat taleplerinin de açıklanan nedenlerle dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Dava; taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesine davalının aykırı davrandığı iddiası ile kâr mahrumiyeti, işletme gideri, işçilere ödenen işçilik tazminatı ve manevi tazminatın tahsili isteğine ilişkindir.
Dava niteliği gereği zorunlu arabuluculuğa tabi olup dava açılmadan önce arabulucuya başvurulduğu, tarafların katılımı ile, anlaşmaya varılamadığına ilişkin 26/03/2021 tarihli son tutanağın düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile birlikte ciro kaybına konu alacağın tahsili isteğinde bulunmuş, karşı davada arabulucuya başvurulmadan davanın açıldığı anlaşılmakla, karşı dava işbu dosyadan tefrik edilerek mahkememizin 2021/802 esasına kaydedilmiştir.
Davalının 2017-2018-2019-2020-2021 yıllarında piliç ayağı ihracatında bulunup bulunmadığı, buna ilişkin kayıtların gönderilmesi için Orta Anadolu İhracatçı Birliklerine yazı yazılmış, davalının 2017-2018-2019-2020-2021 yıllarında tesisinde kesilen tüm piliçlerin sayısının bildirilmesi ve buna ilişkin kayıtlar ile ihracata ilişkin kayıtların celbi için Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğüne yazı yazılmış, davalının 2017-2018-2019-2020-2021 yıllarında tesisinde kesilen tüm piliçlerin sayısının bildirilmesi, buna ilişkin kayıtlar ile ihracata ilişkin kayıtların celbi için … İl Tarım Müdürlüğüne yazı yazılmış, davacının Ekim 2018 – Temmuz 2021 tarihleri arasında çalışan işçi sayısı ve toplu işçi çıkışına ilişkin yapılan bildirimlere yönelik kayıtların celbi için SGK Düzce İl Müdürlüğüne yazı yazılmış, davacının manevi zarar talebine ilişkin olarak tanıklarının dinlenmesi için bulundukları yer mahkemesine talimat yazılmış, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak tahkikat safhası tamamlanmıştır.
Dosya kapsamından; taraflar arasında 12/01/2010 tarihli satıcı davacının tesislerinde her gün kesilen piliçlerin ayaklarının tamamının (işbu sözleşmenin 3.b. maddesinde belirtildiği şekilde amonyak yanığı olanlar hariç) mahmuz hizasından kesilen pençe kısmı alım ve satımına ilişkin esaslar ve satıcı ile alıcı arasında sözleşme süresi boyunca yapılacak çalışmanın prensiplerinin belirlenmesi konulu satış sözleşmesi düzenlendiği, şartların 3.maddede belirtildiği, 3.b. maddesinde ayak kesim bıçaklarının alıcı tarafından satıcıya temin edileceğinin belirtildiği, alacak borç ilişkinin 4.maddede düzenlendiği, fiyatın 5.maddede, özellikleri 3.maddede belirtilen piliç pençelerinin satıcı tarafından kamyon üzerine teslimi ile ilgili fiyatı ton başına 400,00 USD olarak kararlaştırıldığı, sözleşmenin feshine ilişkin hükümlerin 8.maddede belirtildiği, buna göre satıcı ve alıcının sözleşme hükümlerine aykırı davranması durumunda sözleşmeyi yek diğerine yazılı surette ve haklı fesih sebebini de göstererek bildirimde bulunmak suretiyle tek taraflı olarak feshetme haklarının olduğu, alıcının sözleşme şartlarını ihlal etmesi nedeniyle fesih durumunda satıcının 4. ve 6. maddelerde açıklanan usullere riayet koşulu ile alacaklarını ve varsa gecikme faizlerini talep etme haklarının tanındığının belirtildiği, sürenin 9.maddede 01/01/2010 tarihinde başlayıp 31/12/2010 tarihinde sona erecek şekilde düzenlendiği ve toplam 12 maddeden ibaret olduğu, yine taraflar arasında 12/01/2010 tarihli ek protokol düzenlenmiş olup, piliç eti ve ürünleri satış sözleşmesinin fiyat başlıklı 5.maddesinin ton başına 425,00 USD olan fiyata ayrıca KDV ilave edileceği de belirtildiği, ayrıca asıl sözleşmedeki fiyat ile bu protokolde belirtilen fiyat arasındaki 25,00 USD farkın depolama ve hizmet bedeli şeklinde fatura edileceğinin ve sözleşmenin imzalanmasını müteakip alıcının satıcıya 200.000,00 USD mal alım avans ödemesi yapacağının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda; davacının 2015-2020 yılları ticari defter kayıtlarının incelenmesinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 07/11/2018 tarihi itibariyle son bulduğu, bu tarihten sonra davalı şirketten tavuk ayağı alımı yapılmadığı, yalnızca cari hesap borcuna ilişkin ödemeler yapıldığının belirlendiği, davacı şirketin işlenmemiş tavuk ayağı alımları ile davalı şirketten alımlarının incelendiği ve toplam alım miktarındaki davalı şirket payının yıllar itibariyle %27’sine denk geldiği, %73’lük kısmını diğer satıcılardan temin ettiğinin görüldüğü, davacı şirketin hem işlenmiş hem de işlenmemiş tavuk ayağı alımları karşılaştırılarak davalı şirketin toplam miktardaki payının %14’lük kısmına denk geldiğinin belirlendiği, ortalama karlılık oranının hesabında 2015,2016,2017 ve 2018 yılları baz alındığında şirketin tavuk ayağı ticaretinden dolayı ortalama karlılık oranının %5 olarak hesaplandığı, davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre, Düzce fabrikasında çalışan işçilerin kıdem/ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretleri karşılığında 3.032.939,28 TL maliyete katlanmak zorunda kaldığının tespit edildiğini, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin 07/11/2018 tarihi itibariyle son bulduğu, bu tarihten sonra davacı şirket tarafından yalnızca cari hesap borcuna karşılık ödemeler yapıldığının görüldüğü belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki esas uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 12/01/2010 tarihli satım sözleşmesinin halen yürürlükte bulunup bulunmadığı, yürürlükte olmaması durumunda taraflar arasında zımni, sözlü bir sözleşme ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 9.maddesinin b kısmında sözleşmenin 01/01/2010 tarihinde başlayıp 31/12/2010 tarihinde sona ereceğinin kararlaştırıldığı, bu şekliyle sözleşmenin 1 yıllık süre ile sınırlı olarak akdedildiği ve bu süre boyunca tarafların sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmeden doğan ticari ilişkinin 2012 yılının şubat ayına kadar aynı şartlarla devam ettiği, 10/02/2012 ile 19/04/2013 tarihleri arasındaki dönem için tarafların ton başına 200,00 USD karşılığı, 19/04/2013 – 03/01/2014 tarihleri arası ton başına 300,00 USD karşılığı, 03/01/2014 – 14/06/2014 tarihleri arası ton başına 400,00 USD karşılığı, 14/06/2014 – 10/03/2015 tarihleri arası ton başına 550,00 USD karşılığı, 10/03/2015 – 27/06/2015 tarihleri arası ton başına 450,00 USD karşılığı, 27/06/2015 – 21/11/2016 tarihleri arası ton başına 250,00 USD karşılığı, 21/11/2016 – 16/01/2017 tarihleri arası ton başına 400,00 USD karşılığı, 16/01/2017 – 20/03/2017 tarihleri arası ton başına 375,00 USD karşılığı, 20/03/2017 – 21/06/2018 tarihleri arası ton başına 750,00 USD karşılığı, 21/06/2018 – 07/11/2018 tarihleri arası ton başına 400,00 USD karşılığı anlaştıkları ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2018 yılı sonuna dek belirtilen farklı fiyatlar ile devam ettirildiği, sözleşmenin 9.b madde hükmüne göre sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiş ise de tarafların zımni irade beyanı ile belirsiz süreli olarak yenilendiği, bu şekilde aynı şartlarla 10/02/2012 tarihine kadar sözleşmenin ayakta kaldığı anlaşılmıştır.
10/02/2012 tarihinde miktar değişikliğine gidildiği, sözleşme konusu tavuk ayağı bedelinde dönemsel olarak yapılan bu değişikliklerin tamamının icap – kabul esasına dayalı olup, her bir miktar değişikliğinin yeni bir sözleşme niteliğinde olduğu, 12/01/2010 tarihli sözleşmenin devamı olarak yorumlanabilmesinin mümkün olmadığı, her dönem yeni bir bedel belirlendiği ve bu durumun sözleşmenin esaslı unsurlarında değişiklik anlamında olup, bedelin belirlendiği her dönemin ayrı bir sözleşme dönemi olduğu, dönemsel sözleşmelerin herhangi bir süre ile sınırlanmadığından ve tarafların belirli bir süre boyunca ürün tedariki ve bedel ödeme borcu yükümlülüğüne girmediğinden sözleşmenin feshi halinde tarafların birbirlerinden mahrum kalınan kâr, işletme giderleri, işçilere ödenmek zorunda kalınan ücretlerin tazmininin istenemeyeceği, tazminat sorumluluğunun sözleşmenin uygun olmayan zamanda feshedilmesi veya bedeli ödenmesine karşın tedarik edilmeyen ürünlerin bedelinin iadesi halinde söz konusu olabileceği anlaşılmakla davacının mahrum kalınan kâr, işletme giderleri, işçilere ödenmek zorunda kalınan ücretlerin tazmini ve manevi tazminat talepleri yerinde görülmediğinden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın reddine,
Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 8.542,34 TL’den mahsubu ile artan 8.461,64 TL harç bedelinin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından 20,00 TL vekalet tasdik harcından ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup reddedilen maddi tazminat davası yönünden 59.029,40 TL nispi ve reddedilen manevi tazminat davası yönünden 9.200,00 TL maktu olmak üzere toplam 68.229,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair oybirliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.
19/10/2022