Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/421 E. 2022/82 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/421
KARAR NO : 2022/82

BAŞKAN : … …
KATİP : … …

DAVACI :…
DAVALI : …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/07/2011
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/02/2022
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirketin imzalamış olduğu 02/03/2010 tarihli 123-2010-008 numaralı ve 09/03/2010 tarihli 123-2010-009 numaralı taşıma sözleşmelerine istinaden cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine Ankara … Müdürlüğünün 2011/3034 sayılı icra takibi başlatıldığını, takibe konu borca ve ferilerine davalı tarafından haksız şekilde itiraz edilmiş olduğunu belirterek Ankara … Müdürlüğünün 2011/3034 sayılı dosyası üzerindeki haksız itirazın iptaline, 17.958,75 USD’nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek kamu bankalarınca 1 yıl vadeli USD mevduatına uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline, davalı şirket aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin Afganistan Kabil’de yaptığı inşaata gönderilecek inşaat malzemelerinin taşınması için davacı ile nakliyat sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmelerde nakliye konusu malların geç teslimi halinde cezai şart uygulanacağının hüküm altına alındığını, nakliye sözleşmeleri bedelleri ödenmediğinden bahisle 17.600,00 USD asıl alacak ve 358,75 USD faiz alacağı ile birlikte icra takibine geçildiğini, takip konusu sözleşmeler nedeniyle bir navlun borcu bulunmadığından bahisle borca ve faize itiraz edildiğini, sevkıyatlardaki gecikmelerin hiçbirinde gecikme nedenlerinin müvekkili şirkete bildirilmediğini, takip konusu nakliyat sözleşmelerinde toplam 10 konteynerin nakliyesinin kararlaştırıldığını, konteynerlerin sözleşmede belirtilen 55 günlük sürede Kabil’de teslim alanına varmadığı nedeniyle davacı şirkete 10/05/2010 tarih ve 9907 sayılı ihtarname çekildiğini, bu ihtarnamede süresinde teslim yapılmadığı ve cezai şart uygulanacağının ihtar edildiğini, ihtarnamenin 11/05/2010 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, toplam gecikilen gün sayısının 251 gün olduğunu, elde olmayan nedenlerle 75 günlük gecikmenin dikkate alınmadığını, 176 günlük gecikme bedelinin ise 17.600,00 USD olup, bu bedelin davacının cari hesabından mahsup edildiğini belirterek yasal ve hukuki dayanağı olmayan davanın reddine ve davacının icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Dava, nakliyat sözleşmesine dayalı alacağın tahsili isteğiyle girişilen icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Mahkememizin 2011/451 esasına kayıtla yapılan yargılamada;
Ankara …. İcra Müdürlüğünün 2011/3034 sayılı takip dosyasının yapılan incelemesinde; davacı – alacaklı tarafından, davalı – borçlu hakkında 17.600,00 USD asıl alacak, 358,75 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.958,75 USD’nin tahsili isteğiyle ilamsız takibe geçildiği, ödeme emrinin 09/05/2011 tarihinde tebliğ edildiği, 16/05/2011 tarihli dilekçeyle ile borca, faize ve faiz oranlarına itiraz edilmekle takibin bu aşamada durdurulmuş olduğu anlaşılmış,
Deliller toplanıp dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişi heyeti 20/11/2012 havale tarihli raporlarında; taşınan yapı malzemelerinin sevkıyatında herhangi bir gecikmeye ilişkin durumun tespit edilemediğini, dolayısıyla bu durumda taşıma sözleşmesi uyarınca herhangi bir ceza şart uygulanamayacağını, davacı tarafın eksik ödeme olarak talep ettiği 83.000,00 USD tutarındaki navlun faturasından eksik ödenen 17.958,75 USD’lik miktarın davacı tarafa ödenmesi gerektiğini bildirmişler,
Dava konusu taşımaların 123-2010-008 ve 123-2010-009 numaralı taşıma sözleşmelerine konu, uyuşmazlığın işbu taşıma sözleşmeleri kapsamında eksik ödemeye ilişkin olduğu, mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre; denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyeti raporunda da açıklandığı üzere; 123-2010-008 ve 123-2010-009 numaralı taşıma sözleşmesi kapsamında sürenin aşılmadığı, malzemelerin zamanında teslim edildiği, bu nedenle cezai şart uygulanamayacağı, eksik ödeme miktarı 17.600,00 USD olup, bu miktar asıl alacağa itirazın yerinde olmadığı, icra takibinde işlemiş faiz isteğinde bulunulmuş olup, davacı tarafından davalıya Kartal 16. noterliğinin 06/12/2010 tarih 27393 numaralı ihtarnamesi ile miktar da belirtilerek 3 gün içerisinde ödenmesi isteğinde bulunulduğu, ihtarnamenin 07/12/2010 tarihinde tebliğ edildiği, 3 günlük sürenin eklenmesiyle temerrüdün 11/12/2010 tarihinde oluştuğu, 11/12/2010 temerrüt tarihi ile 28/04/2011 takip tarihi arası en yüksek USD faiz oranının %8 olup, buna göre yapılan hesaplamada 17.600,00x8x135/36500=520,76 USD olduğu, icra takibindeki talepde nazara alınarak 358,75 USD işlemiş faiz alacağına itiraz yerinde görülmeyerek toplam 17.958,75 USD’ye itirazın iptaline, alacak likit olmakla hükmolunan meblağın takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin 10/04/2013 tarih 2013/204 sayılı karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiş Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 14/11/2014 tarih 2013/14418 esas 2014/17627 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında “…Mahkemece, hükme esas alınan 20.11.2012 havale tarihli bilirkişi raporunda taşıma sözleşmelerinde liman çıkış ve Kabil varış süresinin 55 gün olarak düzenlendiği, bu durumda konişmento tarihi değil liman çıkış tarihinin esas alınması gerektiği, buna göre de gecikme olmadığı bildirilmiştir. Ancak davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, teslimin en geç 08.05.2010 tarihinde yapılması gerekirken 17-18 Mayıs 2010 tarihlerinde yapıldığını, buna göre gecikme bulunduğunu bildirerek yeni bir rapor alınmasını istemiştir. Bu itibarla mahkemece, dava konusu taşımaya ilişkin tüm belgelerin (Gümrük çıkış, gemi hareket, varış, Kabil’de teslime ilişkin) ibrazı sağlanarak dava konusu taşımalarda gecikme olup olmadığı, davalının mahsup ettiğini bildirdiği meblağın hangi taşımalara ilişkin olduğu, davacının alacağı bulunup bulunmadığı hususlarında davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı ileri sürdüğü ciddi itirazları karşılayacak ek rapor alınarak ya da yeni bir heyetten rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmek gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
Mahkememizin 2015/420 esasına kayıtla bozma ilamına uyularak yargılama sürdürülmüştür.
Mahkemece yapılan inceleme, uyulan Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından 123-2010-008 ve 009 nolu sözleşmelere binaen düzenlenen faturanın 15/03/2010 tarih 83.000,00 USD bedelli olduğu, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi yapıldığına ilişkin yazılı bir sözleşmenin varlığının kanıtlanamadığı, yükün 17/05/2010 tarihinde teslim edildiği hususu sabit olup, Mersin Liman Başkanlığı’nın yazı cevabının olayda gecikme olup olmadığının tespiti bakımından yeterli olmadığı, davalı taraf e-postaların incelenmesi isteğinde bulunmuş ise de; davacı tarafça ikrar edilmeyen ve e-imza da içermeyen e-postaların delil olarak değerlendirilemeyeceği, mevcut dosya kapsamı itibariyle taşımalarda gecikme olduğu hususunun kanıtlanamadığı, 17.600,00 USD’lik gecikme cezası bedelinin davacıya yapılan son fatura ödemelerinden kesildiğinin davalı tarafça bildirildiği, 1232010008 ve 1232010009 nolu sözleşmeler bedeli olan fatura bedelinden kesilmediği, daha sonra kesilen fatura bedellerinden kesildiğinin bildirildiği, dava konusu navlun faturasına konu taşımanın yapıldığı, gecikme olduğu hususunun kanıtlanamadığı bedelinin tamamına hak kazanıldığı anlaşılmakla 17.600,00 USD asıl alacak ve davacı tarafından davalıya Kartal …. Noterliğinin 06/12/2010 tarih 27393 numaralı ihtarnamesi ile miktar da belirtilerek 3 gün içerisinde ödenmesi isteğinde bulunulduğu, ihtarnamenin 07/12/2010 tarihinde tebliğ edildiği, 3 günlük sürenin eklenmesiyle temerrüdün 11/12/2010 tarihinde oluştuğu, 11/12/2010 temerrüt tarihi ile 28/04/2011 takip tarihi arası en yüksek USD faiz oranının %8 olup, buna göre yapılan hesaplamada 17.600,00x8x135/36500=520,76 USD olduğu, icra takibindeki talepde nazara alınarak 358,75 USD işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 17.958,75 USD üzerinden davanın kabulüne, alacak likit olmakla hükmolunan meblağın takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin 09/02/2018 tarih, 2018/45 sayılı karar verilmiş, davalı vekili tarafından karara karşı temyiz yoluna başvurulmuş, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 11/11/2019 tarih, 2018/5079 esas, 2019/7004 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında “Dava taşıma sözleşmesinden kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece taşımada gecikme olduğu iddiasını ispat yükünün davalıda olduğu bu meyanda geminin limandan ayrılış tarihini ispat yükünün de davalıda bulunduğu, bu savunmanın davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında taşıma ilişkisinin mevcut olduğu, eşyaların davacı tarafından taşınarak alıcıya teslim edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede taşıma süresi geminin limandan ayrılışından itibaren 55 gün olarak belirlendiği için uyuşmazlık geminin limandan ayrılış tarihinde toplanmaktadır. Taşıma işi davacı tarafça yapılmış olup yükü Ankara’dan Mersin’e oradan da gemi ile Pakistan’a, Pakistan’dan da Kabil’e taşıyan davacıdır. Taşımaya ilişkin belgelerin taşıyıcıda bulunması da işin gereğidir. Yüke ilişkin konişmentoların 14.03.2010 tarihli olduğu dikkate alındığında gemi en erken bu tarihte hareket etmiş olabilir. Davalı da geminin bu tarihte limandan ayrıldığını savunmaktadır. Davacı mahkemeye geminin limandan ayrılışına ilişkin bir tarih vermemiş ve belge sunmamış olup yükü süresinde taşıdığını ileri sürmektedir. Şu halde geminin limandan ayrılış tarihini ispat yükü davalıda değil taşımayı yapan ve taşımaya ilişkin belgeler kendisinde bulunması gereken davacı taraftır. Bu itibarla Dairemizin önceki bozma kararında da belirtildiği üzere davacıdan geminin limandan ayrılışına ilişkin tüm evrakların ibrazının istenilmesi, belge ibraz edilmemesi halinde geminin 14.03.2010 tarihinde limandan ayrıldığı kabul edilerek ve malın alıcıya teslim tarihi de göz önüne alınarak taşımada gecikme bulunup bulunmadığının tespiti ve gecikme olduğunun belirlenmesi halinde taraflar arasındaki sözleşmeler değerlendirilerek davalının ne kadar gecikme cezası talep edebileceği hususları ayrıntılı olarak tartışılıp gerekirse bu hususlarda ek bilirkişi raporu da alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu yönden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.” denilmiştir.
Mahkememizin 2021/421 esasına kayıtla bozma ilamına uyularak yargılama sürdürülmüştür.
Uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacı tarafa geminin limandan ayrılışına ilişkin tüm evrakı ibraz için süre verilmiş, davacı vekili 13/10/2021 tarihli beyan dilekçesi sunarak dosyada mevcut olmayan başka bir belgeye ulaşılamadığını, Mersin Liman Başkanlığına yeniden müzekkere yazılması talebinde bulunmuş, Mersin Liman Başkanlığına daha önce aynı konuda yazı yazıldığı ve ayrıca uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği kapsamında yazışma yapılacak bir husus bulunmadığından yeniden yazışma yapılması talebi yerinde görülmemiş, bilirkişi heyetinden bozma ilamı doğrultusunda ek rapor alınmış olup, bilirkişi heyeti 07/01/2022 tarihli raporlarında; 55 günlük taşıma süresinin son gününün 08/05/2010 tarihine tekabül ettiği, 15/05/2010 tarihinde teslimat yapıldığı nazara alındığında gecikmenin 6 gün olup her bir sözleşme için 600,00 USD olmak üzere toplam 1.200,00 USD cezai şartın oluştuğunu, cezai şartın 1.200,00 USD olduğu nazara alındığında 16.400 USD tutarındaki kısmın takasa konu olamayacağı bildirilmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme, uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptaline isteğine ilişkin olup, taraflar arasında taşıma ilişkisi mevcut olup, eşyaların davacı tarafından taşınarak alıcıya teslim edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede taşıma süresi, geminin limandan ayrılışından itibaren 55 gün olarak belirlendiği için uyuşmazlık, geminin limandan ayrılış tarihinde toplanmaktadır. Taşıma işi davacı tarafça yapılmış olup, yükü Ankara’dan Mersin’e, oradan da gemiyle Pakistan’a, Pakistan’dan da Kâbil’e taşıyan davacıdır. Taşımaya ilişkin belgelerin taşıyıcıda bulunması işin gereğidir. Yüke ilişkin konişmentoların 14/03/2010 tarihi olduğu dikkate alındığında gemi en erken bu tarihte hareket etmiş olabilir. Davalı da geminin bu tarihte limandan ayrıldığını savunmaktadır. Davacı mahkemeye geminin limandan ayrılışına ilişkin bir tarih vermemiş ve belge sunmamış olup yükü süresinde taşıdığını ileri sürmektedir. Bu durumda geminin limandan ayrılışının ispat yükü davalıda olmayıp taşımayı yapan ve taşımaya ilişkin belgeler kendisinde bulunması gereken davacı taraftır. Davacı taraftan geminin limandan ayrılışına ilişkin tüm evrakın ibrazı istenilmiş, sunulan belgeler dışında belge bulunmadığı bildirilmiş, bu durumda belge ibraz edilmemesi nedeniyle bozma ilamı içeriği de nazara alınarak geminin 14/03/2010 tarihinde limandan ayrıldığı kabul edilmiş, bu durumda taraflar arasındaki sözleşmelerde taşıma süresi, beyanname tarihin takiben liman çıkış – Kâbil varış süresi maksimum 55 gün olacaktır. Konteyner çıkış limanında gümrüklemeden itibaren en fazla 7 gün bekleyecektir. Bu süreyi aşan günler toplam taşıma süresi içerisinde kabul edilecektir. Dava konusu 123-2010-008 ve 123-2010-009 numaralı sözleşmelere konu konteynerların Kâbil’e 15/05/2020 tarihinde vardığı, 55 günlük taşıma süresinin son günü 14/03/2010 tarihi başlangıç alınarak ve konteyner çıkış limanında gümrüklemeden itibaren en fazla 7 gün bekleyecek olup, bu durumda taşıma süresinin son gününün 08/05/2010 gününe tekabül ettiği, 15/05/2010 tarihinde teslimat yapıldığı nazara alındığında 6 günlük bir gecikmenin bulunduğu, her bir sözleşme için günlük 100,00 USD’den bir sözleşme için 600,00 USD, dava konusu 2 sözleşme olup toplam 1.200,00 USD cezai şart oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafın, 123-2010-008 numaralı ve 123-2010-009 numaralı taşıma sözleşmelerinden kaynaklı cari hesap alacağına dayalı olarak icra takibine geçtiği, borçlu vekili tarafından bu 2 sözleşmeden kaynaklı durum belirtilerek geç teslim süreleri toplamının 251 gün olduğu belirtilip gecikmeye giren bu süre için uğranılan zararın karşılığı cezai şart uygulandığı ve 17.600,00 USD’nin toplam navlun bedelinden kesildiği şeklinde itirazda bulunulduğu, davanın dayanağı 123-2010-008 numaralı ve 123-2010-009 numaralı iki adet sözleşme kapsamında yapılan taşımalara ilişkin olduğu, davacı taşımacının dava konusu navlun faturasında belirtilen sözleşmeler kapsamı dışındaki taşımalara konu gecikme cezası uygulamasının bu dava konusu ile ilişkilendirilemeyeceği, taraflar arasında daha önce akdedilen diğer sözleşmelerden doğan alacaklar bakımından ihtilaf söz konusu olmadığından sözü edilen alacaklardan doğduğu iddia edilen cezai şart alacaklarının bu uyuşmazlık kapsamında incelenemeyeceği, davacı tarafça bu 2 adet sözleşmeye konu taşıma bedelinden bakiye alacağa yönelik icra takibine geçilip işbu itirazın iptali davasının açıldığı, davalı tarafça da gecikme cezası kesintisi nedeniyle borcun olmadığının belirtildiği, gecikme cezasının dava konusu sözleşmeler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dosya kapsamı ve uyulan Yargıtay bozma ilamı içerikleri de nazara alınarak dava konusu sözleşmeler kapsamındaki gecikmenin 6’şar gün toplam 12 gün olup, günlük 100,00 USD’den 1.200,00 USD cezai şart oluştuğu, bu miktarın 17.600,00’lük bakiye alacaktan mahsubu ile asıl alacağın 16.400,00 USD olduğu kanaatine varılmakla bu miktar asıl alacağa itiraz yerinde görülmemiştir.
İcra takibinde işlemiş faiz isteğinde bulunulmuş olup, davacı tarafça davalıya Kartal 16. Noterliğinden keşide edilen 06/12/2010 tarih, 27393 numaralı ihtarname ile miktarda belirtilerek 3 gün içerisinde ödenme isteğinde bulunulduğu, ihtarnamenin 07/12/2010 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede belirtilen sürenin eklenmesiyle temerrüdün 11/12/2010 tarihinde oluştuğu, 11/12/2010 temerrüt tarihi ile 25/04/2011 takip tarihi arası en yüksek USD faiz oranı %8 olup, buna göre yapılan hesaplamada 16.400 x 8 x 132 / 36.500 = 474,47 USD olduğu, icra takibindeki talepte nazara alınarak 358,75 USD işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 16.758,75 USD üzerinden davanın kısmen kabulüne, alacak likit olmakla hükmolunan meblağın takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafça kötü niyetle takibe geçildiği hususu kanıtlanamadığından davalının reddedilen miktar üzerinden yasal koşulları oluşmayan tazminat isteğinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile, davalının Ankara … Müdürlüğünün 2011/3034 sayılı takip dosyasında itirazının 16.400,00 USD asıl alacak, 358,75 USD işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 16.758,75 USD için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren devlet bankalarınca USD mevduata birer yıllık dönemlerde uygulanacak en yüksek oranda faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Hükmolunan meblağın takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının %40’ı oranında hesaplanan 10.202,05 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalının tazminat talebinin reddine,
Alınması gerekli 1.742,26 TL harç mahkememiz veznesine peşin yatırılan 287,75 TL ve icra veznesine peşin yatırılıp mahsup ettirilen 136,00 TL toplamı 423,75 TL ile bozma öncesi kararla davalıdan tahsiline karar verilip davalı tarafça yatırılan 1.525,35 TL toplamı ile karşılanmakla ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
Bozma öncesi kararla davalıdan tahsiline karar verilip davalı tarafça yatırılan 1.525,35 TL’den 206,84 TL’sinin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı 3.732,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre takdiren % 89,39’i olan 3.336,03 TL ile 18,40 TL başvurma ve 423,75 TL peşin harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin %10,61’i olan 98,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden A.A.Ü.T. Madde 13/1 uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen miktar üzerinden A.A.Ü.T. Madde 13/2 uyarınca 3.027,72 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.
16/02/2022

Katip …

Başkan …

Yargılama Gideri Dökümü
Davacı
Posta Gideri : 187,00 TL
Vekalet Tasdik Harcı : 45,00 TL
Bilirkişi Ücreti : 3.500,00 TL
+
TOPLAM 3.732,00 TL

Yargılama Gideri Dökümü
Davalı
Posta Gideri : 131,23 TL
Bilirkişi Ücreti : 800,00 TL
+
TOPLAM 931,23 TL