Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/392 E. 2021/583 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/392 Esas – 2021/583
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ANKARA
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/392
KARAR NO : 2021/583

HAKİM : …
KATİP : ….

DAVACILAR : 1-….
2- ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2021
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dilekçesiyle özetle “… İlçesi 390 Adet Konut 1 Adet Anaokulu İnşaatı ile Alt Yapı Ve Çevre Düzenleme ” işinin sözleşmesi 09.03.2017 tarihinde… Mad. Nak. Petr. İnş. San. Tic. Ltd. Şti ve … Müh. Müş.İnş. Nak. Taah. ve Tic. A.Ş. İş Ortaklığı ile imzalandığını, … Mad. Nak. Petr. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. nevi değişikliğine gidilerek… Mad. İnş. A.Ş. Olduğunu, söz konusu inşaat işi 243013426 numaralı İnşaat Bütün Tehlikeler sigorta poliçesi ile … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.) tarafından 14.03.2017-30.06.2020 (27.112019-30.06.2020 bakım devresi) tarihleri arasında geçerli olmak üzere meydana gelebilecek rizikolara karşı güvence altına alındığını,“… İlçesi 390 Adet Konut 1 Adet Anaokulu İnşaatı ile Alt Yapı Ve Çevre Düzenleme ” işi inşaatının devam ettiği sırada şantiye çevresinde bulunan yol inşaatı çalışmaları sırasında 2019 yılının Haziran ayından itibaren yapılan dinamit patlatmaları nedeniyle yapılan konutların iç ve dış cephelerinde muhtelif hasarlar oluştuğunu, söz konusu olay nedeniyle davalı sigorta şirketine yapılan başvuru ile hasar bedeli talep edilmiş ve 2/1770242 no.lu hasar dosyası açıldığını, davalı sigorta şirketi tarafından 15.04.2020 tarihli yazı ile özetle, eksper raporu doğrultusunda poliçede yer alan “Her türlü patlatma işi ve patlatma işlerinden kaynaklı hasarlar teminat haricidir” notu gereği meydana gelen hasarın teminat dışı olduğu şeklinde gerekçelendirilerek hasar talebi reddedildiğini, iş bu davaya konu sigorta poliçesinde de 3. Kişinin vermiş olduğu zararın teminat dışı olduğuna dair bir madde bulunmadığını, zararın, patlatma işini gerçekleştiren şirketlere RÜCU edilebileceğine dair not eklendiğini, bu nedenlerle; inşaat bütün tehlikeler sigortası genel şartları uyarınca hasar teminatı kapsamında olduğunu, 6100 sayılı Kanunu’nun 107.maddesi uyarınca; karşı tarafın muvafakati gerekmeksizin hasar ve bedeli ile davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun uzman bilirkişilerce hesaplanmasından sonra bedel artırılmak üzere belirsiz alacak davası ikame edildiğini, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL belirsiz alacağının (sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili dilekçesiyle özetle; HMK md.6 genel yetki kuralını “davalının dava tarihindeki yerleşim yeri” olarak ihdas etmiştir. HMK md.6/2’ye göre tüzel kişilerin yerleşim yeri TMK hükümlerine göre belirlenecektir. TMK md.51’e göre “Tüzel kişilerin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir.” Her ne kadar süre tutum dilekçemizde davacı yanca iddia edilen müvekkil şirketin Ankara Merkez adresi sehven yazılmış olsa da müvekkil şirketin ticaret sicil gazetesine göre adresi “… Caddesi No:… Esentepe Şişli/İSTANBUL” olduğundan genel yetki kuralına göre; davanın şirketin… Adliyesi yetki çevresinde yer aldığı gözetilerek mahkemenin yetkisizliğine ve… Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili olduğuna karar verilerek dosya yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiği, davanın … İnş. A.Ş ICC Grup İnş. Ltd. Şti.’ye ve tahkikat sürecinde muhatabın farklı olduğu tespiti halinde ilgiliye ihbarı gerektiği, davacı yanca öne sürülen talepler zamanaşımına uğradığı, derdestlik itirazı olduğunu, sigortacı; sigorta poliçesiyle şartları belirlenmiş tehlikelerin meydana gelmesi halinde (riziko) ödeme yapma yükümlülüğü altın olduğunu, tehlike unsuru, sigortalamaya dair hukuki işlemde sigortacının ediminin muhtevasını tayin ettiğinden, poliçede rizikonun yanı sıra tehlike de tayin edilir. Tehlike devamlı bir durumu öngörürken, riziko ani bir olaydır. Riziko, poliçede öngörülen tehlike kapsamında meydana gelmediği takdirde sigortacının sorumluluğu ortaya çıkmayacağını, taraflar arasında akdedilen poliçe kapsamında; “Ziya veya hasarın teminat kapsamına dahil olduğunu kanıtlama yükümlülüğü sigortalıya aittir.” hükmü gereği zararın teminat kapsamında yer aldığını ispat külfeti davacıda olduğunu, poliçeye göre davacının talepleri patlama eylemi kaynaklı olduğu için poliçe teminatı dışında olduğunu, ilgili poliçenin Özel Şartlar Klozu 24. Maddesinde “Her türlü patlatma işi ve patlatma işlerinden kaynaklı hasarlar teminat haricidir.” hükmü amir olduğunu, poliçeye göre; “Ani ve beklenmedik olmayıp, zaman içerisinde meydana gelen zararlar teminat dışıdır.” Somut olayda eğer patlatma işlemlerinin ani olmayıp belirli bir süreye yayıldığı ve tek seferde gerçekleşmediği kanaatinde olunduğu takdirde; davacının zararı öngörüp şirkete ihbarda bulunmaması, zararın artmaması için gerekli önlemleri almaması vb. gibi hususlarda gözetilerek hasarın poliçe gereği teminat dışı olduğuna hükmedilmesi gerektiğini, hasarın teminat dışı olduğuna dair açıklamalar dikkate alınmayarak davacıya sigorta tazminatı ödenmesine karar verilse dahi, indirimler yapılarak tazminat miktarı belirlendikten sonra; poliçeye göre sigortacının tazminat hasar bedelinin %80 kısmı ile sorumlu olduğu, %20 kısmının sigortalı üzerine bırakıldığı ve sigorta tazminat bedeli üzerinden %2 tenzili muafiyet uygulanacağı gözetilmesi gerektiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, özel sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı belirtilen ve haksız fiil sonucunda gerçekleştiği ileri sürülen tazminat taleplerine ilişkindir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından yetki itirazında bulunulmuştur.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
Dava, davalının Ankara İlinde Bölge Müdürlüğü bulunduğu gerekçesi ile Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmıştır.
Dolayısıyla somut uyuşmazlıkta, öncelikle yetki itirazı yönünden mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığının çözümlenmesi gerekmektedir.
6100 Sayılı HMK ‘nun 6/1.maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Dava konusu aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 16.maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda olduğu üzere, bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir, (aynı yönde Yargıtav ….Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar)
Davanın açılmasında dayanılan hususun, davalı sigorta şirketinin Ankara’da bölge müdürlüğünün bulunduğu anlaşılmakla, Bölge Müdürlüklerinin bulunduğu yerin yetksi yönünden de değerlendirme yapılmalıdır. Nitekim Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin 06/03/2003 tarih 2002/10280 Esas 2003/1968 Karar sayılı ilamında özetle; “Sigorta şirketlerinin bölge müdürlüklerinin tüzel kişiliği yoktur ve şube olarak işlem göremezler. Bu nedenle açılmış veya açılacak bir davada husumet ehliyetleri yoktur.” Aynı Daire’nin 09/10/2000 tarih 2000/6539 Esas 2000/7527 Karar sayılı ilamında ise; “Şubenin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, işlemin şube işleminden kaynaklanması gerekir. Trafik kazasına karışan aracın şubeye ait olduğu iddia edilmemiş ve davada genel müdürlük hasım gösterilmiş ise şubenin bulunduğu yerde dava açılamaz.” şeklinde içtihatları mevcut olup nitekim yukarıda yer verilen Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 23/09/2013 tarihli ilamındaki karşı oy gerekçesinde de sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün ticaret siciline şube olarak tescilinin yapılmadığı, yasada düzenlemeye tabi tutulan şube gibi kabul edilemeyeceği görüşüne yer verilmiştir.
Dolayısıyla şubeler merkezden aldığı yetkiye dayalı olarak 3.kişiler ile ticari ilişki kurabilen ve TTK’nun 40.maddesi gereğince bulunduğu yerin ticaret siciline tescili gereken yasalarda düzenlenmiş bir tüzel kişilik birimidir. Halbuki bölge müdürlüğü tamamen her şirketin işlem hacmi, kendi iç işleyişi, personel ve hizmet sunumu, eksper gönderilmesi gibi bir takım yönetim işlemlerini yürütmek üzere, iç işleyiş kapsamında 3.kişiler ile doğrudan ve kendi adına işlem yapma ehliyetine ve tüzel kişiliğine sahip olmayan idari birimlerdir.
Somut olayda; HMK’nun 16.maddesi gereğince dava haksız fiilden kaynaklandığından zarar görenin yerleşim yeri Batman ili olduğu, haksız fiilin ve hasarın meydana geldiği, haksız fiil ve zararın oluştuğu yer olan … Mahkemeleri olup, HMK’nın 6.maddesine göre davalı … Sigorta A.Ş.’nin yerleşim yeri kuralına göre… Mahkemeleri, sigortacının merkezinin bulunduğu… Mahkemeleri olup, davada mahkememiz yetkili olmadığı nedenle yetki itirazının kabulü gerektiği, davacı tarafın kanunen belirlenen yetkili mahkemelerden hiçbirisinde dava açmadığı bu nedenle seçim hakkının davalı tarafa geçtiği, bu durumda davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yetki itirazı kabul edilmiş, İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili ve görevli mahkeme olduğundan mahkememizin yetkisizliğine, 6100 sayılı HMK’nın 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili mahkeme olduğundan, Mahkememizin yetkisizliğine, 6100 sayılı H.M.K’nun 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dava dosyasının… Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi için… Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3- Yargılama gideri , vekalet ücreti ve harç konusunda HMK ‘nun 331/2.maddesi gereğince yetkili mahkemece karar verilmesine ,
4- Karar kesinleştiğinde ve gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde HMK ‘ nun 22. maddesi 1.fıkra son cümlesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve kullanılmayan gider avansının HMK’ nun 333. maddesi gereğince davacıya iadesine,
Dair Davacı Vekili Av. Zeynep Çobanoğlu, Davalı Vekili Av. Tuba Ceylan yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.