Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/304 E. 2021/807 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/304 Esas – 2021/807
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/304
KARAR NO : 2021/807

HAKİM : ….
KATİP : …

DAVACI : ….
DAVALI : ….

DAVA : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/05/2021
KARAR TARİHİ : 10/12/2021
G.K.YAZIM TARİHİ : 29/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; 31/07/2016 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu …. plakalı araç ile davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı …. plakalı aracın gerçekleştirdiği kazada, müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, davadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığını, zararının tam karşılanmadığını, arabuluculuk başvurusundanda sonuç alınamadığını belirtere ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik yaşam boyu bakıcı gideri olarak 1.000,00 TL tazminat alacağının kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle dava konusu alacağa ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından KTK ‘nun 111/2 maddesi uyarınca davacıya 20/03/2019 tarihinde 159.617,77 TL ve yine aynı tarihte 150.382,23 TL maddi tazminat ödendiği ve ibraname imzalandığını , İbraname tarihinden itibaren iki yıl içinde söz konusu dava açılmadığından KTK nun 111/2. Maddesi uyarınca hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılan davanın usulden reddine, aksi halde ise; kazaya karışan …. plakalı aracın müvekkili şirket nezdindeki 7592952/0 nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sakatlanma ya da ölüm halinde şahıs başına azami 310.000,00 TL ile sınırlı teminat olduğunu, müvekkili şirketin poliçelerden kaynaklanan sorumluluğunun azami teminat limiti dâhilinde gerçek zarar ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğunu,, davacının yaralanmasına neden olunan kazada “hatır taşımacılığının” söz konusu olduğunun ve/veya müterafik kusurlu olduğunun -yargılama sırasında- anlaşılması halinde TBK.nun 51. ve 52. madde hükümleri uyarınca gerekli indirimlerin yapılması gerektiğini, davacının maluliyetinin hesaplanması için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını hesap bilirkişisinden genel şartlar uyarınca bir hesaplama yapılmasını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ve cevap vermiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ömür boyu bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekilinin dilekçesine ekli ve davacı tarafında kabulünde olan 11/03/2019 tarihli ibraname, mutabakatname ve tazminat makbuzu başlıklı belge incelendiğinde; …. ‘nin 31/07/2016 tarihinde davalı sigorta şirketinin trafik sigorta poliçesi ile teminat altına aldığı … plakalı aracın sebebiyet verdiği kazada malul kalması sonucu, doğan maluliyet ve bakıcı gideri tazminat alacağı için tespit edilen 310.000,00 TL ‘nin …. AŞ’den nakden ve tamamen alındığında , sigorta şirketini ibra ettiklerini belirttiklerini , söz konusu ibranemeyi, davacı adına feragat ve ibra yetkisini içeren vekalete sahip …. imzaladığı , eki dekontta ise; ödemelerin 20.03.2016 tarihinde davacı vekilinin ibraname de belirttiği iban hesabına yatırdığı görülmüştür.
Davacının artan maluliyetin bulunup bulunmadığı yönünden Ankara Üniversitesinden alınan 07/10/2021 tarihli raporda; en son Ankara Üniversitesinden düzenlenen 10/10/2018 tarihli muayene sonrası özürlülük ölçütüne göre verilen raporda; kişini özür oranının % 96 olduğu, bu tarihten sonrasına ait herhangi bir artan maluliyeti gösteren raporun bulunmadığı gibi, yazımız üzerine gönderilen son raporda da; aynı maluliyet oranının bulunduğu ve devamı suretle bir başkasının bakımına muhtaç olduğu ve bu nedenle ibranameden sonra artan bir maluliyetin bulunmadığı anlaşılmıştır.
KTK’nın 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup mahkemece res’en dikkate alınması gerekir.
Dosyamızda trafik kazası nedeniyle davalı tarafından davacıya poliçe hükümleri gereğince “kalıcı iş gücü kaybı tazminatı” olarak 20/03/2019 tarihinde 150.382,23 TL, yine” ömür boyu bakım ihtiyacı tazminatı” olarak 20/03/2019 tarihinde 159.617,77 TL ödeme yapıldığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı , dava , cevap , ibranameler , Ankara Üniversitesi raporu ile ödeme belgeleri ve KTK 111. Maddesi hükmü birlikte değerlendirildiğinde; davacının ömür boyu bakıcıya ihtiyaç olacak şekilde davalıya ZMMS poliçesi ile sigortalı 34 TV 0461 plakalı aracın gerçekleştirdiği kazada yaralandığı ve malul kaldığı, kazadan sonra son alınan 10/10/2018 tarihli, özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmeliğe göre hazırlanan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı raporunda % 96 oranında vücut çalışma gücünü kaybettiği ve sürekli bir başkasının bakımına muhtaç olduğunun tespit edildiği, bu tarihten sonra taraflar arasında 11/03/2019 tarihli ibranamenin düzenlendiği ve ibranamede anlaşılan miktarların 20/03/2019 tarihinde ödendiği, bu tarihten sonra 2 yıllık süreyi geçirdikten sonra 19/05/2021 tarihinde işbu davanın açıldığı, bu nedenle hak düşürücü sürenin gerçekleştiği görülmekle, açılan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca davalı vekili 03/04/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğu, bu nedenle iki yıllık sürenin kesildiği belirtilmiş ise de ; TBK.’nun 154. Maddesinde dava zamanaşımı süresinin kesilme nedenlerinin sayıldığı bunların ; borcun ikrarı , dava yolu ile mahkemeye veya hakeme başvurulması , icra takibinde bulunulması yada iflas masasına başvurulması halinde kesileceğinin belirlendiği , ancak KTK.’nun 111. Maddesinde belirtilen iki yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu, bu nedenle bu süreyi kesen durumların dosyamızda uygulama yerinin olmadığı gözetilerek itirazı kabul görmemiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının USULDEN REDDİNE,
Alınması gerekli 59,30 TL karar ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki hafta süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/12/2021

Katip….

Hakim ….