Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/238 E. 2021/837 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/238 Esas
KARAR NO : 2021/837

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – T.C. No:… -…
DAVALI : … – … – …

DAVA : Şirketin Fesih ve Tasfiyesi
DAVA TARİHİ : 13/04/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2022
DAVA : Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 1000 hissesi olup ödenmiş sermayesinin 4.000.000,00 TL, davacı …’in 150 hisse, davacı …’in 50 hisse, dava dış…. 1 hisse sahibi ortakları, şirketin müdürlerinin baba oğul olan … olduğunu, davacılar yurt dışında işçi olarak çalışmakta olup şirket müdürlerinden …’ün yönlendirmeleri ile şirkete ortak olduklarını, şirketin kötü yönetimi nedeniyle sürekli zararda olup davacılara talep edildiği halde şirketin işleyişi hakkında hiç bir bilgi ve belge verilmediğini, şirketin alacak ve borç durumu sorulduğunda bilgi verilmediğini, ticari defter ve kayıtların incelenmek istenildiğinde davacıya gösterilmediğini, davalı şirkete ve şirket müdürlerine 08/02/2021 tarihinde yazılı talepte bulunulduğunu, ihtarnamelerin şirketin adresten ayrıldığı notu düşülerek iade edildiğini, adresin sicil gazetesinde yazılı adres olduğunu, şirket aleyhine bir çok dava ve icra takiplerinin bulunduğunu, bu hususla ilgili Ankara, Samsun ve İstanbul’daki icra ve adliyelerden yapılacak araştırmalarla tespit edileceğini, davacıların şirkete hissedar olabilmek için yurt dışında kredi çekerek borçlandıklarını ve şirketten düzenli ve sürekli gelir elde ederek, bu kredilerini ödeyecekleri umudunu taşıyarak hisse aldıklarını, yapılan araştırmalarda şirketin tüm gelirlerinin baba oğul müdürlerin şahsi hesaplarına aktarıldığını, hissedarlara ödeme yapılmadığını, şirketin borçlandırıldığını, şirketin borçlarından dolayı haciz ihbarnameleri geldiğini, davalı şirket müdürü … ile yapılan telefon görüşmelerinde şirketin borcu olduğunun ileri sürüldüğünü, hisse satarken her ay en az 5.000 Euro aylık gelir/kâr payı ödeyeceğinin belirtildiğini, bu durumların mevcut haliyle şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesi yönünde bir engel teşkil etmekte ve şirketin haklı nedenle feshine sebep oluşturduğunu, davalı şirket müdürlerinin şirket gelirlerini iç etmekte, şirketin vergi ve SGK borçlarını ödemediklerini, davalı şirketin Türkiye’de bir çok belediyelere farklı su saati satmış olup düzenli ve sürekli gelir elde ettiğini, ayrıca şirket müdürleri hakkında ceza davası da açılacağını belirterek davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasına, davalı şirketin yönetim ve temsili ile mal varlıklarının ve hatta defter ve belgelerinin de korunması için gerekli her türlü önlemin tedbiren alınmasına, şirketin fesih ve tasfiyesine, bu talebin kabul edilmemesi durumunda davacıların ortaklıklarını sürdürme imkanları kalmadığından bahisle hisselerine düşen gerçek pay bedellerinin ödenerek ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı şirkete çıkartılan tebligatın iade edilmesi üzerine sicil adresine Tebligat Kanunu madde 35’e göre tebligat yapılmış olup gelmediği ve beyanda bulunulmadığından yargılama yokluğunda sürdürülmüştür.
GEREKÇE : Dava; davacıların ortağı olduğu davalı limited şirketin haklı nedenlerle feshi ve tasfiyesi, olmadığı taktirde hisselerine düşen gerçek pay bedellerinin ödenerek ortaklıktan çıkmalarına karar verilmesi isteğine ilişkindir.
Davalı şirketin ortaklarını ve yetkililerini gösterir ticaret sicil özeti celp edilmiş, yapılan incelemede ….. temsile yetkililerin … ve … olduğu anlaşılmıştır.
Ostim Vergi Dairesine davalı şirketin bilanço ve vergi kayıtları ve borcunun olup olmadığı hususlarında yazı yazılmış olup, yazı cevabında vadesi geçmiş 1.068.996,70 TL borcu bulunduğu belirtilerek yazı ekinde 2020 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ile sicil bilgilerinin gönderildiği anlaşılmıştır.
Ostim Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğüne yazılarak davalı şirketin borcu olup olmadığı hususu sorulmuş, davalı şirketin “Metroloji akreditasyon testi” işi işyerinin 17/11/2007 tarihi itibariyle 5510 sayılı kanun kapsamına alındığı, işyeri tescil bilgileri ile borç dökümünün yazı ekinde gönderildiği anlaşılmıştır.
TCMB’ye yazılarak davalı şirketin TL ve Döviz hesaplarına ilişkin son 10 yıllık kayıtların celbi istenilmiş, yazı cevabında kişi ve kuruluşların Türkiye’de faaliyet gösteren bankalardaki mevduat hesapları bilgilerinin bankaları nezdinde bulunmadığı, banka genel müdürlüklerine başvurulabileceği, ayrıca banka risk merkezindeki tüm kayıtların TBB-RM’ye devredildiği bildirilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti …Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne yazılarak davalı şirketin TL ve Döviz hesaplarına ilişkin son 10 yıllık kayıtların celbi istenilmiş, yazı cevabında bankaları nezdindeki hesaplara ilişkin bilgilerin CD halinde gönderildiği bildirilmiştir.
Davacılar vekili 22/12/2021 tarihli oturumda beyanında; Samsun ….. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/379 esas sayılı dosyası ile davalı şirketin önceki hissedarlarından biri tarafından davalı şirkete karşı alacak istemiyle açılmış bir dava olduğunu, İstanbul ve Samsun İcra Müdürlüğündeki takip dosyaları da şirkete karşı alacaklılar tarafından geçilen takipler olduğunu, gelen yazı cevaplarından da anlaşılacağı üzere davalı şirketin vergi dairesine borçları olduğunu, şirket yetkilisi tarafından iyi yönetilmediğini, müvekkilinin böyle bir şirkette kalmak istemediğini, ayrıca şirkete de ulaşılamadığını, tebligatların tebligat kanunu madde 35’e göre yapıldığını, bu şekilde şirkete karşı güveni kalmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun her geçen gün arttığını, öncelikle şirketin fesih tasfiyesine, olmadığı taktirde müvekkillerinin şirket ortaklığından çıkmasına ve ortaklık payının ödenmiş sermaye üzerinden müvekkillerine ödenmesini, ayrıca 16/06/2021 tarihli uyap üzerinden sunduğu dilekçede tanığın ismini ve konusunu bildirmiştir.
Davacı taraf şirket müdürlerinin baba oğul olup, şirketi babasının çiftliği gibi kullandığı, ortaklara bilgi vermedikleri, şirket gelir giderlerini resmi olarak tutmadıkları vs. hususlarında dinletmek üzere şirket ortaklarından Tuğçe Şeker’i tanık olarak dinletmek istemiş ise de tanık şirket ortağı olup, dinletme konusu içeriği itibariyle tanıkla ispat edilecek hususlardan olmadığı da nazara alınarak tanık dinletme talebinin reddine karar verilerek yargılama sürdürülmüştür.
Davacı taraf; işbu davada haklı fesih sebebi olarak şirketin kötü yönetimi nedeniyle sürekli zararda olduğu, hissedarlara bir ödeme yapılmadığı, şirketin borçlandırıldığı, şirketin vergi ve SSK borçlarını şirket müdürlerinin ödemediği, şirkete karşı alacaklılar tarafından takiplere geçildiği, davacıların böyle bir şirkette kalmak istemedikleri, ayrıca şirkete de ulaşılamadığı, şirkete karşı güveni kalmadığı, şirkete ait hesap ve şirketin faaliyetleri hakkında bilgi verilmediği, şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmek istenildiğinde gösterilmediği hususlarına dayandırmaktadır.
Haklı sebep olarak ileri sürülen sebeplerin irdelenmesinde; sebeplerden biri olarak bilgi alamamaya dayanılmış olup, TTK’nun 437. maddesi bilgi alma ve inceleme hakkı başlıklı olup; madde metni nazara alındığında ortağın şirkete bilgi almak için başvurabileceği 5. bendinde bilgi alma ve inceleme istemlerinin cevapsız bırakılması veya haksız olarak reddedilmesi durumunda da yapılacak hususların belirtildiği bu hususun şirketin haklı nedenle feshi sebebi veya haklı olarak ortaklıktan çıkma sebebi olamayacağı anlaşılmıştır.
Güven ilişkisinin zedelendiği iddia edilmiş ise de, bu iddiaların bilgi alma ve inceleme hakkının karşılanmaması, şirketin müdürlerce kötü yönetimi, müdürlerce borçlandırılması hususlarına dayandırıldığı, bilgi alma ve inceleme hakkının engellenmesi, hususlarına ilişkin yukarıda gerekçelendirilmenin yapıldığı, bu hususun haklı nedenle fesih sebebi sayılamayacağı, müdürün kötü yönetimi ve şirketi borçlandırması hususları ve bu iddialar kapsamında müdürlükten azil yoluna başvurulabileceği, böyle bir davada bu hususların değerlendirileceği, ayrıca şirket müdürlerinin zarar vermesi durumunda bu iddialara ilişkin olarak sorumluluk davası açılabileceği, bu yollara başvurulmadan işbu davanın açıldığı ve ayrıca şirketin borçları olması hususunun şirketin feshi, ortaklıktan çıkma için haklı sebep olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacılar tarafından açılan davanın reddine,
Alınması gerekli harç peşin alınan harçla karşılanmakla ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair oybirliğiyle verilen karar davacılar vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …