Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/183 E. 2021/609 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ANKARA
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/183
KARAR NO : 2021/609

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -….
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/06/2013
KARAR TARİHİ : 05/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 08.03.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı eşi…’in vefat ettiğini, çift taraflı kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü olan davacı desteğinin kusurlu ve sorumlu olduğunu, söz konusu aracın davalı yanca ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilinin sigorta poliçesi ile üçüncü kişi konumunda olduğunu, ödeme yapılması için davalıya başvuru dilekçesinin 17.06.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, söz konusu miktara 28.06.2013 tarihinden itibaren avans faizi hesaplanmasına karar verilmesini istemiş, davacı vekili 08/05/2014 tarihli talep artırım dilekçesi ile; dava değerini toplam 84.090,84 TL olarak artırmış, mahkememizin 07/09/2021 tarihli duruşmasında da daha önce dosyaya talep artırım dilekçesi sunduğunu, bu nedenle bu talep artırım dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ikametgahı İstanbul olduğundan yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, işbölümü itirazı olduğunu, davanın haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklandığını, mutlak ticari dava olmadığını, Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesini istediklerini, kazaya karışan aracın poliçedeki araç olup olmadığının tespitinin gerektiğini, şayet poliçeye konu araç ise hiçkimse kendi kusurundan yararlanamayacağından müteveffanın mirasçısı davacının tazminat talep edemeyeceğini, müteveffanın gelirinin belirlenmesi gerektiğini, temerrüt oluşmadığını, avans faizi istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkememizin 2013/210 esasına kayıtla yapılan yargılama sonucu 03/07/2014 tarih 2014/204 sayılı kararla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı … şirketi vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 2014/23839 Esas 2017/4751 Karar 2017 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında “Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu davalıya 26.06.2014 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalıya rapora itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak, rapora itiraz süresi dolmadan 03.07.2014 tarihinde davalı aleyhine hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre de; murisin 60 yaştan sonraki bakiye hayatı boyunca gelirinin asgari geçim indirimsiz asgari ücretten hesaplanması gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulü de doğru görülmemiştir.” denildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2017/648 esasına kayıtla Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılama sürdürülmüştür.
Mahkemece yapılan inceleme, uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği de nazara alınarak; Tazminat hesabına ilişkin olarak alınan 28/02/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının ve müteveffanın kaza tarihindeki yaşları, sonraki muhtemel ömürleri, müteveffanın geliri ve davacının gelirden alacağı pay oranı gibi hususlar dikkate alınarak yapılan hesaplamada…’in ölümü nedeniyle davacı … için 77.654,44 TL tazminat hesaplanmıştır.
Kazaya karışan araç ticari kullanıma tahsil edilmiş bir araç olmayıp davalı … şirketi yasal faiz ile sorumludur. Davacı yanca sigorta bedelinin ödenmesi konusunda 17/06/2013 tarihinde davalı … şirketine ihbarda bulunulduğu başvuru takip eden 8 iş günü sonunda davalının temerrüde düşürüldüğü anlaşılmakla temerrüt tarihinin 28/06/2013 olduğu kabul edildiği ve davanın kısmen kabulüne, 77.654,44 TL tazminatın 28.06.2013 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …Dairesinin 22/10/2020 gün ve Esas No:2018/6111, Karar No:2020/6060 sayılı bozma ilamı ile;
“Mahkemece, bozma ilamı, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 77.654,44 TL’nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, bozmaya uyularak verilen mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 186.maddesi gereğince “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu da ihtar edilir. Sözlü yargılama aşamasında ne yapılacağı, ikinci fıkrada düzenlenmiş olup, buna göre mahkeme, taraflara son sözlerini soracak, tarafların son değerlendirmelerinden sonra yargılamayı sona erdiren hükmünü verecektir.
Somut olayda, mahkemece tahkikat aşaması bittikten sonra sözlü yargılama ve hüküm için taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de;
a-)Gerek öğretide ve gerekse uygulamada tazminat hesabında bir yıl 360 olarak kabul edilmekte olup bu hesaplama tarzı ayların fiili sayılarına göre değil, her ayın 30 gün olarak kabul edilmiş olması esasına dayanmaktadır. Bu nedenle mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bir ayın 31 gün ve bir yılın 365 gün olarak esas alınması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
b-)Eş, çocuklar ile anne ve babanın desteklenen olduğu durumlarda destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir miktarını kedisine bir miktarını eşine, bir miktarını çocuklarına bir miktarına da anne ve babasına ayıracağı kabul edilmektedir.
Trafik kazası sonucu destek ölmeseydi ana ve babasına destek olacağı, onlara da pay ayıracağı varsayılır.
Eş ve çocuklar ile ana ve babaya pay verildiği durumda desteğe 2, eşe 2, çocuklar ile ana ve babaya 1’er pay verilerek bu payların desteğin tüm gelirine oranlanarak bulunacak sonuca göre destek tazminatları belirlenmelidir. Örneğin eş ve iki çocukla birlikte ana ve babanın destekten yoksun kalma payları desteğe 2, eşe 2, çocuklar ile ana ve babanın her birine 1’er pay verildiğinde toplamı 8 pay olacaktır. Desteğin geliri 100 kabul edildiğinde 100/8×2=%25 pay eşin destek payı, 100/8×1= %12.5 her bir çocuk ile ana ve babanın destek pay oranlarına göre destek tazminatı hesaplanmalıdır. Destekten çıkan çocukların payları eş ve çocuklara dağıtılacak ana ve babaya verilmeyecektir. Ancak ana veya babadan biri destekten çıktığında çıkanın payı diğerine verilecektir.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğe ve davacıya pay ayrılarak hesaplama yapılmıştır. Davalı vekilince anılan rapora itiraz edilmiş, desteğin anne-babası hayatta ise onlara da pay ayrılması gerektiği savunulmuştur. Dosya kapsamındaki nüfus kayıt örneğinden desteğin anne-babasının sağ olup olmadığı anlaşılmamaktadır. Ancak desteğin anne-babasının sağ olması halinde onların da destekten yoksun kalma tazminatı almaya hakları bulunduğundan onlara da pay ayrılacağı ve davacıya ayrılan pay oranları düşeceğinden mahkemece desteğin anne-babasının sağ olup olmadıklarının araştırılarak, sağ olduklarının tespiti halinde onlara da 1’er pay ayrılmak sureti ile ve temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar gözetilerek (tazminat hesabında esas alınacak asgari ücret miktarı, işleyecek dönem başlangıç tarihleri gibi hususlarda hükme esas alınan bilirkişi raporundaki veriler kullanılmak suretiyle) hesap bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, desteğin anne babasının nüfus kayıtları dosyamıza alınmış ve annesi Emine Aktaş’ın 04/05/2002 tarihinde babası İbrahim Zengin’in 08/03/2005 tarihinde vefat ettikleri anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı desteği hayatını kaybetmiş olduğundan davacı destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davacı, davalı karşısında zarar gören 3. Kişi konumundadır.
Somut olay değerlendirildiğinde; yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen Yargıtay Bozma İlamında gösterilen hususlar tamamlanmış ve bilirkişiden bozma ilamı doğrultusunda ek rapor alınmış, ek bilirkişi raporunda; …’in ev hanımı olduğu belirtildiği, davacı eş, kocasının ölümü nedeniyle destekten yoksun kalmış olup tazminat talep edebileceği ölenin geliri Sarıgöl İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen 25.07.2013 tarihli araştırma tutanağında; …’in vefatından önce çiftçilik yaptığı, geçimini bu şekilde sağladığı, yıllık ortalama 10.000,00 TL civarında gelir elde ettiği belirtildiği, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplarında, tarım ve hayvancılıkla uğraşan kişinin bu işlerden elde ettiği gelire göre değil, onun salt bu işleri yapmasından dolayı kişisel katkısının (kendisi yerine bu işleri yapması için bir başkasının çalıştırlması halinde ödenmesi gerekecek miktarın) belirlenip, tazminat hesabının bunun üzerinden yapılması gerektiği, müteveffa…’in kaza tarihinde çiftçilik işinden elde ettiği yıllık gelir miktarı dikkate alındığında, bu işe yaptığı kişisel katkının asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığı, kaza ve vefat tarihinde… 57 yıl 5 aylık, … ise 43 yıl 1 aylık olduğu, PMF-1931 yaşam tablosuna göre müteveffa…’in 16 yıl 6 ay, eşi …’in 26 yıl 6 ay muhtemel ömrü kaldığı, kaza gerçekleşmeseydi davacı …’in eşi…’den göreceği desteğin süresi, eşinin muhtemel yaşam süresinin sonu olan 08.09.2029 tarihine kadar olacağı, müteveffa için 60 yaşına, 01.10.2015 tarihine kadar olan süre aktif çalışma dönemi, kalan kısım ise pasif – emeklilik dönemi olduğu, işlemiş Dönem Kazançları (İskontosuz dönem) Bu dönem için ölenin geliri, bilinen yasal asgari ücretlerin net tutarı esas alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan hesap edilmiştir İşleyecek Aktif Dönem Peşin Değeri (İskontolu Dönem 1 ) İşleyecek Aktif Dönem tazminat hesabı yapılırken, 01.07.2014 tarihine kadar uygulanan 1.071,00 TL ile bu tarihinden itibaren uygulanmaya başlayan 1.134,00 TL brüt asgari ücretlerden yasal kesintilerden sonra aylık net 846,00 TL ile 891,03 TL ücretler esas alınarak, rapor tarihi itibariyle en son yıllık asgari ücret tespit edildiği, ve 10 artış ve iskonto katsayıları uygulanmak suretiyle peşin değerli gelir bulunduğu, işleyecek Pasif Dönem Peşin Değeri (İskontolu Dönem 2) müteveffa… için 60 yaşından muhtemel yaşam süresinin sonuna kadar olanı süre pasif dönem olduğu, Yargıtay kararları doğrultusunda bu dönem için de, ölenin birey olarak ailesine vereceği katkının karşılığı olarak asgari geçim indirimsiz asgari ücret üzerinden pasif dönem (emeklilik dönemi) tazminat hesabı yapıldığı, davacı eş için hesaplanan tazminattan %2 oranında yeniden evlenme ihtimali indirimi uygulandığı ve kaza meydana gelmeseydi müteveffa…’in eşi …’e gelirinin 1/2’si oranında destek olacağı kabul edilerek değerlendirme yapıldığı ve sonuç olarak davacı yönünden 77.528,71 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığına ilişkin raporun sunulduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde; dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma maddi tazminat talebine ilişkin olup yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen Yargıtay …Dairesinin Esas No: 2018/6111, Karar No: 2020/6060, sayılı bozma ilamında belirtilen konular tamamlanarak hesap uzmanı bilirkişiden yeniden bilirkişi raporu alınmış, davacının desteklik durumu, ölenin geliri ve müteveffa…’in kaza tarihinde çiftçilik işinden elde ettiği yıllık gelir miktarı dikkate alındığında; kişisel katkının asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmış, müteveffanın ve davacının muhtemel ömrü üzerinden aktif çalışma dönemi ve pasif emeklilik dönemi hesaplamaları yapılmış ve müteveffanın anne ve babasının daha önce vefat etmiş oldukları da anlaşılmakla; müteveffa…’in eşi …’e %50 oranında destek olacağı kabul edilerek değerlendirme yapılmış ve kazaya karışan araç ticari kullanıma tahsil edilmiş bir araç olmayıp, davalı … şirketi yasal faiz ile sorumlu olup davacı tarafça sigorta bedelinin ödenmesi konusunda 17/06/2013 tarihinde; davalı … şirketine ihbarda bulunulduğu ve takip eden 8 iş günü sonunda davalının temerrüte düştüğü anlaşılmakla; temerrüt tarihinin 28/06/2013 olduğu ve 77.528,71 TL destekten yoksun kalma tazminatının 28/06/2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulüne;
77.528,71-TL destekten yoksun kalma tazminatının, 28/06/2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
İşbu dava nedeniyle alınması gerekli 5.295,98-TL harçtan 24,30-TL peşin harç ve 283,80-TL ıslah harcının mahsubu ile 4.987,88-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, ancak mahkememizin bozma öncesi Esas No: 2017/648, Karar No: 2018/373 sayılı kararla; davalıdan tahsiline karar verilip bu hususta vergi dairesine yazılan 4.996,47-TL harcın 8,59-TL kısmının tahsilinin yapılmaması, yapılmış ise davalıya iadesi hususunda vergi dairesine yazı yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan 423,00 TL posta ve tebligat gideri, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.723,00 TL yargılama giderinin kabul oranı üzerinden (% 92,20 kabul) 1.588,60 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacıya üzerinde bırakılmasına,
Davacının dava açarken ödediği 48,60 TL peşin ve başvurma harcı ve 283,80 TL ıslah harcı toplamı 332,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 10.878,73 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın reddedilen bölümü için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair Davacı Vekili Av. …. yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.