Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/171 E. 2021/265 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ANKARA
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/171
KARAR NO : 2021/265

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/08/2013
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dilekçesiyle özetle; müvekkilinin Almanya’da asfalt ve yol yapımı konusunda faaliyet yürüten bir şirketin Ceo’su olduğunu, Türkiye’de yatırım yapmak istediğini ve bu konu üzerinde daha önceden tanıdığı davalı … ile anlaştıklarını, …’ın ortağı olduğu … … Yapı….Ltd Şti’ndeki % 45 ve diğer davalı …’ın % 15 hissesinin davacıya devredildiğini, şirketin unvanının … … Yapı Tic. Ltd. Şti. olarak değiştirildiğini, şirketi temsilen … ve …’in münferiden yetkili kılındığını, davalı …’in ise davalı …’ın asistanı olduğunu, şirketin iş ve işlemlerinin takibi için davacı tarafından gönderilen 30.000 EURO’nun iş birliği içinde olan davalılar tarafından, abartılı ve tutarsız bilgi ve belgelere dayalı olarak harcandığını, harcamaların tutarının fahiş ve gerçek bedelin çok üzerinde olduğunu, davacının davalılara olan güveninin sarsıldığını, davalıların kötü niyetli hareketleri ile davacıyı zarara uğrattıklarını ileri sürerek davacının şirketten çıkma isteminin kabulü, davalı şirketçe kullanılan … isminin kullanılmasının önlenmesi ve 26.620 Euro’nun olay tarihinden işleyecek ticari faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesiyle özetle; davalıların üzerine düşenden fazlasını yaptığını, şirket adına yapılan harcamalara ilişkin belgeleri dosyaya sunduklarını savunarak açılan davanın reddine, davalıların fazladan yaptığı harcamalar nedeniyle şimdilik 10.000 TL alacağın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkememizce iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirket hesabından dava tarihine kadar yapılan harcamalar nedeniyle davacı ortağın şirketten 868,78 Euro alacaklı olduğu gerekçesi ile bu alacağın davalı şirketten tahsiline, davalı şirket ortaklarına karşı doğrudan alacak davası açılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile şirket ortakları hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, … markası üzerindeki hakların davacıya ait olduğu kanıtlanamadığı ve … markasının usulüne göre tescil edilmiş korunan bir marka olduğunun anlaşılamadığı gerekçesi ile … ibaresinin şirket unvanında çıkarılmasına yönelik istemin reddine, davacının şirketi münferiden temsil yetkisi bulunan müdür konumunda olması ve şirketin idare ve temsilinde en az diğer ortak kadar sorumlu olması nedenleriyle davacının kendi kusur ve ihmaline dayanarak talepte bulunamayacağı gerekçeleriyle şirketten haklı nedenle çıkma koşulları mevcut olmadığından şirketten çıkma isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/11/2018 gün ve Esas No:2017/1506, Karar No: 2018/7022 sayılı kararı ile;” 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı, şirket hesabına gönderdiği 30.000 EURO’nun şirket iş ve işlemlerinde kullanmak üzere şirkete gönderildiğini iddia ederek alacak davası açmıştır. Mahkemece, şirket yararına kullanılan miktardan davacının hissesi dışında kalan kısmının davalı şirketten tahsiline, bakiye kısma yönelik talebin reddine karar verilmiştir. İleri sürülüş biçimi itibarıyla davacı tarafından gönderilen meblağın şirkete ödünç verildiği iddiası karşısında, şirket tarafından harcanan kısım dışında kalan bölümün şirket ortaklık payı oranına göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi mümkün değildir. Bu itibarla iddianın ileri sürülüş biçimi özellikle şirket ortaklarının tek sermaye borcunun (tek borç ilkesi) bulunacağı gözetilerek, paranın ödünç olarak gönderildiğinin kabul edilmesi halinde, bu paranın tamamından şirketin sorumlu olacağının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu yönüyle davacı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde belirterek bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava davalı şirket tarafından kullanılan unvanın kullanımının önlenmesi, şirket hesabına ödenen paranın iadesi ve şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma talebine ilişkindir.
Davacı, Ankara …. Noterliğinin 07.01.2012 tarih ve … nolu hisse devir sözleşmesi ile davalı şirkette pay sahibi haline gelmiş olup pay devri sonrası hisse dağılımı 60/100 hisse davacı …, 40/100 hisse davalı … şeklinde gerçekleşmiştir. Davalı şirketin 19.01.2012 tarihli ortaklar kurulunda; davalı şirketin “… … Yapı İnşaat….Ltd Şti” olan unvanı “… … Yapı İnşaat….Ltd Şti” olarak değiştirilmiş yine şirket ortaklarından olan … ve … yirmi yıl müddetle münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmıştır.
Davacı dava dilekçesinde; yatırım işlerinde kullanılmak üzere şirket hesabına 30.000 Euro para gönderdiğini, gönderdiği paranın davalılar tarafından amaca uygun kullanılmadığı gibi davalıların harcamaları olduğundan yüksek gösterdiklerini iddia etmiştir.
Yukarıda açıklandığı gibi davacı 07.01.2012 tarihli pay devri sözleşmesi ile davalı şirkette ortak haline gelmiş olup ve davacı davalı şirkette yönetici konumundadır. Davacı tarafından şirketin banka hesabına 26.04.2012 tarihinde 30.000 Euro para gönderildiği sabittir. Banka dekontunda paranın hangi amaçla havale edildiği belirtilmemiş olmakla birlikte paranın davalı şirketin iş ve işlemlerinde (yatırım) kullanılmak üzere gönderildiği tarafların kabulündedir. Şirket hesabına gönderilen paranın şirket adına yönetilmesinden şirket yönetimindeki kişiler sorumludur. Davacı bu paranın gereği gibi yönetilmediği iddiasındadır. Dava tarihi itibariyle davaya konu hesapta 5.460 Euro bakiye bulunmakta olup hesaptan dava tarihine kadar 24.540 Euro tutarında para harcanmıştır. Davacının talebi ise 26.620 Euro’dur.
Limited şirket ortaklarının ortaklık ilişkisinden zarar görmesi halinde hükmedilecek tazminat şirkete ödenmek kaydıyla müdürün sorumluluğu istenebilir. Somut olayda ise davacı bu yolu tercih etmeyip alacağın kendisine ödenmesini istemiştir. Davacı tarafından gönderilen paranın sermaye koyma borcu olmadığı, davacının şirkete ödenmesi gereken her hangi bir borcunun da olmadığı nazara alındığında gönderilen paranın belli bir amaç doğrultusunda (şirket işlerinde) harcanmak şartı ile gönderilen para olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde gönderilen paranın tamamını değil 26.620 Euro’luk kısmının iadesini istemiştir.
Mahkememize bozma ilamından önce yapılan yargılama sırasında dosyamıza 07/07/2014 tarihli bilirkişi heyeti raporu, bu rapora yönelik itirazların değerlendirildiği ve davalı şirket ticari defterlerinin de incelendiği, 08/06/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve itirazlar üzerine alınan 16/05/2010 tarihli ek bilirkişi heyeti raporları sunulmuş ve tüm raporlar incelenmiştir.
07/07/2014 tarihli bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde; davacının davalı şirketin 08/12/2011 tarihinden itibaren ortağı, 17/01/2012 tarihinden itibaren ise şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kişi statüsünde olduğu, Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesinin 18/03/2014 tarihli yazısı ile; … ibareli marka/başvuru kaydına rastlanılmadığının belirtildiği, Türk Patent Enstitüsü Endüstriyel Tasarımlar Dairesi Başkanlığının 20/03/2014 tarihli yazısı ile … … … Ltd. Şti. adına tescilli yada başvuru aşamasında herhangi bir tasarım kaydının bulunmadığının, davacı tarafın “…” ibaresi üzerinde korunan bir hakkının olmadığının anlaşıldığı, şirket ortaklar kurulunun, davalı şirket tarafından kullanılan unvanın kullanılmasının önlenmesi hususunda alınmış bir kararının bulunmadığı, ayrıca şirket ana sözleşmesinde de … Markasının Sermaye olarak konulduğu veya … markası üzerindeki hakların davacıya ait olduğuna yer verilmediği, usulüne göre tescil edilmiş unvanların münhasıran adına tescil edilmiş olduğu kişi tarafından kullanılmasına engel teşkil edecek bir yasal düzenleme bulunmadığı, davacının “…” ibaresinin davalı şirket unvanından çıkarılmasını kullanılmasının engellenmesini talep etmekte haklı olmadığı kanaatine ulaşıldığı, 07/07/2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda belirtildiği anlaşılmıştır.
Aynı bilirkişi heyeti raporunda; davacının, davalılardan ortaklık kurulması öncesi ve sonrasında ödediği miktarları isteyip istemeyeceği, isteyebilirse ne miktarda olacağına ilişkin incelemede; … Bankası A.Ş.’nin dosyaya sunulan 02/04/2014 tarihli yazısı ekindeki hesap ekstresi incelendiğinde; davalılarında inkar etmediği üzere; … … … Ltd. Şti.’nin T. … Bankası A.Ş. … Şubesinde 17/01/2012 açılış ve son hareket tarihi 12/10/2012 olan vadesiz Euro hesabı bulunduğu; hesaba 26/04/2012 tarihinde Enmund Krix açıklaması ile 30.000,00 Euro havale geldiği, bir limited şirket ortaklığının şirket hesabına para göndermiş olması, para gönderen ortağı şirket tüzel kişiliğinden alacaklı hale getirdiği, davacının şirkete göndermiş olduğu para usulüne uygun olarak sermaye artırımında kullanılmadığı veya davacı tarafının şirkete olan borcundan mahsup edilmediği sürece davacı tarafından parayı göndermedeki hukuki ilişkinin temeline göre talep edebileceği, davacının hiçbir zorunluluğu olmamasına rağmen şirkete para havale ettiği, bu paranın şirket adına yönetilmesinden, davacı ve diğer münferit müdür davalı … sorumlu olduğu, paranın amacına uygun olarak yönetilmediği, iddiasının tartışılması gereken yerin Ortaklar Kurulu olduğunun, davacının doğrudan diğer müdür …’ın sorumluluğunu talep etmemekte, iddiasını alacağa dayandırmakta olduğunun, davacı alacağın kendisine ödenmesini talep ettiğine göre; talep alacak iddiası bakımından dikkate alınmalı, müdürün sorumluluğu açısından ele alınmaması gerektiğinin, gönderilen paranın sermaye koyma borcu olmadığı, sermaye artırımında da kullanılmadığı, davacının şirkete ödemesi gereken herhangi bir borcunun da olmadığı gibi hususlar dikkate alındığında, davacının davalı şirket tüzel kişiliğinden 30.000,00 Euro alacaklı olduğu kanaati oluştuğu, talebin 26.620,00 Euro olduğu, davacının davalı şirketten haklı nedenle çıkmasını gerektirir koşulların bulunup bulunmadığı yönünden yapılan incelemede ise; ana sözleşmede çıkma ile ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı, MK. 2. maddenin de düzenlenen dürüstlük kuralı uyarınca hiç kimseden kendisi için çekilmez hale gelen hukuki ilişkiyi sürdürmesinin beklenemeyeceği, davacının sermayenin %60’ına sahip şirketi münferiden temsil yetkisi bulunan müdür olduğu dikkate alındığında, şirketten alacak talepleri dışındaki iddiaların ortaklık ilişkisine dayanmaması nedeni ile haklı nedenle çıkma koşullarının mevcut olmadığı kanaatine varılan raporun sunulduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde; dava, davalı şirket tarafından kullanılan unvanın kullanımının önlenmesi, şirket hesabına ödenen paranın iadesi ve şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma talebine ilişki olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/11/2018 gün ve Esas No:2017/1506, Karar No: 2018/7022 sayılı kararı ile;” 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı, şirket hesabına gönderdiği 30.000 EURO’nun şirket iş ve işlemlerinde kullanmak üzere şirkete gönderildiğini iddia ederek alacak davası açmıştır. Mahkemece, şirket yararına kullanılan miktardan davacının hissesi dışında kalan kısmının davalı şirketten tahsiline, bakiye kısma yönelik talebin reddine karar verilmiştir. İleri sürülüş biçimi itibarıyla davacı tarafından gönderilen meblağın şirkete ödünç verildiği iddiası karşısında, şirket tarafından harcanan kısım dışında kalan bölümün şirket ortaklık payı oranına göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi mümkün değildir. Bu itibarla iddianın ileri sürülüş biçimi özellikle şirket ortaklarının tek sermaye borcunun (tek borç ilkesi) bulunacağı gözetilerek, paranın ödünç olarak gönderildiğinin kabul edilmesi halinde, bu paranın tamamından şirketin sorumlu olacağının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu yönüyle davacı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde belirterek bozulmasına karar verildiği anlaşılmış ve mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, dosyamıza 07/07/2014 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve bu rapora yönelik itirazların da değerlendirildiği, 08/06/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve itirazlar üzerine alınan 16/05/2016 tarihli ek bilirkişi heyeti raporları sunulmuş, 16/05/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; ticari defterlerin incelenmesi kapsamında, 08/12/2011 tarihinde, 01/04/2014 tarihine kadar yapmış olduğu giderler toplamının KDV hariç 40.343,91 TL olduğu ve bu tutarın ödeme günündeki döviz kuru üzerinden yapılan hesaplama sonucunda 14.055,47 Euro olduğu hesaplandığı, şirket giderlerine ortakların hisseleri oranında katılmalarının gerektiği, dolayısıyla davacının hissesine tekabül eden tutarın 8.433,28 Euro olduğu, bu durumda davacı tarafından 26/04/2012 tarihinde gönderilen 30.000,00 Eurodan davacının sorumlu olduğu harcama tutarları toplamı olan 8.433,28 Euro’nun mahsubu sonucunda davacının dava tarihinden sonra yapılan giderlerinde dikkate alınması halinde alacağının 21.566,72 Euro olduğu belirtildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce hükme esas alınan 07/07/2014 tarihli bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde; davacının, davalılardan ortaklık kurulması öncesi ve sonrasında ödediği miktarları isteyip istemeyeceği, isteyebilirse ne miktarda olacağına ilişkin incelemede; … Bankası A.Ş.’nin dosyaya sunulan 02/04/2014 tarihli yazısı ekindeki hesap ekstresi incelendiğinde; davalılarında inkar etmediği üzere; … … … Ltd. Şti.’nin T. … Bankası A.Ş. … Şubesinde 17/01/2012 açılış ve son hareket tarihi 12/10/2012 olan vadesiz Euro hesabı bulunduğu; hesaba 26/04/2012 tarihinde …açıklaması ile 30.000,00 Euro havale geldiği, bir limited şirket ortaklığının şirket hesabına para göndermiş olması, para gönderen ortağı şirket tüzel kişiliğinden alacaklı hale getirdiği, davacının şirkete göndermiş olduğu para usulüne uygun olarak sermaye artırımında kullanılmadığı veya davacı tarafının şirkete olan borcundan mahsup edilmediği sürece davacı tarafından parayı göndermedeki hukuki ilişkinin temeline göre talep edebileceği, davacının hiçbir zorunluluğu olmamasına rağmen şirkete para havale ettiği, bu paranın şirket adına yönetilmesinden, davacı ve diğer münferit müdür davalı … sorumlu olduğu, paranın amacına uygun olarak yönetilmediği, iddiasının tartışılması gereken yerin Ortaklar Kurulu olduğunun, davacının doğrudan diğer müdür …’ın sorumluluğunu talep etmemekte, iddiasını alacağa dayandırmakta olduğunun, davacı alacağın kendisine ödenmesini talep ettiğine göre; talep alacak iddiası bakımından dikkate alınmalı, müdürün sorumluluğu açısından ele alınmaması gerektiğinin, gönderilen paranın sermaye koyma borcu olmadığı, sermaye artırımında da kullanılmadığı, davacının şirkete ödemesi gereken herhangi bir borcunun da olmadığı gibi hususlar dikkate alındığında, davacının davalı şirket tüzel kişiliğinden 30.000,00 Euro alacaklı olduğu kanaati oluştuğu, talebin 26.620,00 Euro olduğunu belirten bilirkişi raporu incelenmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/11/2018 gün ve Esas No:2017/1506, Karar No: 2018/7022 sayılı ilamı ile; şirket ortaklarının tek sermaye borcunun (Tek borç ilkesi) bulunacağı gözetilerek paranın ödünç olarak gönderildiğinin kabul edilmesi halinde bu paranın tamamından şirketin sorumlu olacağı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirten ilamı da değerlendirilmiş ve sonuç olarak Mahkememizin 28/06/2016 tarih ve Esas No:2014/919, Karar No:2016/465 sayılı kararının, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/11/2018 tarih ve Esas No: 2017/1506, Karar No:2018/7022 sayılı Bozma İlamı ile Davacının, davalı şirketten çıkma isteminin reddine, … isminin davalı şirketçe kullanılmasının önlenmesine yönelik talebin reddine ve diğer davalılara yönelik talebin reddine ilişkin kararda Temyiz itirazlarının reddine karar verildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği anlaşılmakla; bu talepler yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, Davacı tarafın alacak isteminin kabulüne, 26.620,00 Euro alacağın davalı şirketten tahsiline, Alacağa dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/A maddesi uyarınca yıllık %7 ve değişen oranlarda faiz uygulanmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin 28/06/2016 tarih ve Esas No:2014/919, Karar No:2016/465 sayılı kararının, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/11/2018 tarih ve Esas No: 2017/1506, Karar No:2018/7022 sayılı Bozma İlamı ile Davacının, davalı şirketten çıkma isteminin reddine, … isminin davalı şirketçe kullanılmasının önlenmesine yönelik talebin reddine ve diğer davalılara yönelik talebin reddine ilişkin kararda Temyiz itirazlarının reddine karar verildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği anlaşılmakla; bu talepler yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davacı tarafın alacak isteminin kabulüne,
26.620,00 Euro alacağın davalı şirketten tahsiline,
Alacağa dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/A maddesi uyarınca yıllık %7 ve değişen oranlarda faiz uygulanmasına,
İş bu dava nedeniyle alınması gerekli 4.761,15 TL harçtan 454,65 TL peşin harç ile 735,65 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 3.570,85 TL harcın davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 467,75 TL posta ve tebligat gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, dava açılırken ödenen 478,95 TL yargılama harcı ile dava açılışından sonra ödenen 735,65 TL olmak üzere toplam 4.682,35 TL yargılama giderinin davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya ödenmesine,
Davalılar … ve … tarafından yapılan 88,75 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’a ödenmesine,
Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 13. maddesi gereğince takdir ve tespit edilen 9.860,89 TL vekalet ücretinin … … Yapı Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
Davalı gerçek kişilere yönelik açılan davanın husumetle reddedildiği nazara alınarak davalı gerçek kişiler yararına 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’a ödenmesine,
Dair Davacı Vekili Av. …. yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.