Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/14 E. 2021/89 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/14 Esas
KARAR NO : 2021/89

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 26/12/2013
KARAR TARİHİ : 17/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2021

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin halen Osmaniye ili Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren demir çelik sektörünün en önemli firmalarından birisi olduğunu, müvekkili ile davalı arasında muhtelif tarihli tip sistem kullanım anlaşmaları imzalandığını, davaya konu faturaların 18/10/2010 ve 25/03/2011 tarihli tek tip sistem kullanım anlaşmalarına dayanılarak haksız olarak düzenlenmiş faturalar olduklarını, sistem kullanım cezalarını düzenleyen 10. maddenin cezai şartlar başlıklı olduğunu, ilgili maddede belirtilen ve cezaya gerekçe olan akabinde işbu davanın konusu olan cezaların bu hükme dayandığını, davalı tarafından dikte edilen 24/07/2012 tarihli tek tip sözleşmede 10. maddenin çıkartıldığını, davalı tarafın hiçbir uyarıda bulunmadan davacıya toplam bedeli 663.024,01 TL olan 20 adet ceza faturası gönderdiğini, fatura bedellerinin dava ve itiraz hakları saklı tutularak 03/06/2013 tarihinde ödendiğini, davalı tarafından gönderilen 17/06/2013 tarih ve 5586 sayılı yazıda bedellerin ödenmesinin mevzuata uygun olduğunun beyan edildiğini, davalının bu cezaları düzenli olarak istisnasız tüm sektöre uygulamasının davalının haksız bir gelir elde etme yoluna saptığını gösterdiğini, davalının bu konudaki uygulamalarının bir çok işletme tarafından yargıya taşındığını belirterek taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı bir şekilde düzenlenen ve ödemeden önce keşide edilen ihtarname yoluyla ihtirazi kayıtla ödenen toplam 20 adet faturanın toplam bedeli olan 663.024,01 TL’nin ödeme tarihi olan 03/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yasal hak düşürücü sürede açılıp açılmadığının tetkiki ile süresinde açılmamış ise davanın bu yönden reddine, dava şartlarından hukuki menfaat koşulunun oluşup oluşmadığının tetkiki ile davacının dava hakkı yok ise açılmış bulunan davanın bu yönden reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuş, zamanaşımı yönünden de itirazlarını sunmuş, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, derdestlik, yetki, husumet ve diğer yönlerden de itiraz etmiş; esasa ilişkin olarak da; davacı şirketin 663.024,01 TL’yi 03/06/2013 tarihinde herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın ödediğini, bu nedenle de ödenen bu meblağı dava yoluyla istemesinin kabul edilebilir olmadığını, sistem kullanım anlaşmasının cezai şartlar başlıklı maddesinde iletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endiiktif reaktif enerjinin / verecekleri kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması şeklinde tanımlanan ihlalle ilgili olarak aralık 2009- aralık 2012 dönemleri için 29/04/2013 tarihli ve 1 80026, I 80111, 1 80197, I 80307, 1 80419, I 80529, 1 80653, I 80768, 1 80887, I 81000, 1 81126, I 81251, I 91378, I 81508, I 81630, I 81770, 1 81904, I 82046, I 82172, I 82300 seri ve sıra nolu sistem kullanım ceza faturalarının düzenlenerek 13/05/2013 tarihli ve 4398 sayılı yazı ekinde şirkete gönderildiğini, ayrıca tek taraflı olarak düzenlendiği iddia edilen sistem kullanım anlaşmasının gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri tarafından hazırlanan standart sözleşmelerden ve genel işlem şartlarından farklı olduğunu, davacının tesislerinde tükettiği enerjiyi temin ettiği davalı ile akdettiği sistem kullanım anlaşmasında yer alan maksimum enerji alış kapasitesini aşması sonucu ceza faturalarının zamanında düzenlenmemesinin davacının zararına neden olmadığını, bilakis faturaların geç düzenlenmiş olması sonucu yararının bulunduğunu belirterek haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Dava, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiği iddiasıyla mayıs 2011 – aralık 2012 dönemine ait sistem kullanım ceza faturalarına konu ödenen bedelin istirdadı isteğine ilişkindir.
Mahkememizin 2013/847 esasına kayıtla yapılan yargılamada;
Davalı tarafın, derdestlik, yetki, husumet itirazları dosya kapsamı itibariyle yerinde görülmemiş,
Davalı tarafın zamanaşımı itirazı, davanın niteliği, ödeme tarihi, sözleşmeden kaynaklı olma durumu da nazara alınarak yerinde görülmeyerek davanın esastan incelemesine geçilmiş,
Deliller toplanıp dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup; bilirkişi heyeti 14/07/2014 tarihli raporlarında; taraflar arasında düzenlenen 25/03/2011 tarihli sistem kullanım anlaşmasının 10. maddesi uyarınca; ilgili mevzuat, bağlantı ve sistem kullanım anlaşması hükümlerinden herhangi birinin ihlal edilmesi halinde ceza uygulanabilmesi için davalı tarafça uyarı yapılması ve ihlalin ortadan kaldırılması için süre verilmesinin ön şart olduğu, mayıs 2011-2012 dönemine ait faturaların hukuka uygun olmadığını, 15/05/2012 tarihli sistem kullanım anlaşmasının 9. maddesinde uyarı ve süre verme şartı kaldırılmış ise de; bağlantı anlaşmasının 16. maddesinde uyarı ve süre verme şartının devam ettiğini, uyarı şartı yerine getirilmediğinden davaya konu faturalardan haziran 2012 – aralık 2012 dönemlerine ait ceza faturalarının hukuka uygun olmadığını, ödemenin ihtirazi kayıtla yapıldığını, toplam ödenen miktarın 663.024,01 TL olduğunu bildirmişler,
Mahkemece yapılan yargılama sonucu, 28/01/2015 tarih 2015/53 sayılı kararla taraflar arasında 21/04/2010 tarihli sistem kullanım sözleşmesi imzalandığı, bu anlaşmanın 18/10/2010, 25/03/2011, 15/05/2012, 24/07/2012, 26/09/2012 tarihlerinde revize edildiği, dava konusu faturaların 25/03/2011, 15/05/2012, 24/07/2012 ve 26/09/2012 tarihli sözleşme dönemlerine ilişkin olduğu, davacı tarafından davalıya Mayıs 2011 – Aralık 2012 dönemleri için ceza faturaları düzenlendiği, Mayıs 2011 – Mayıs 2012 dönemleri için düzenlenen ceza faturalarının o dönemde yürürlükte olan 25/03/2011 tarihli sistem kullanım anlaşmasının 10.maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerektiği, 10.madde uyarınca cezai şartının uygulanması için uyarı şartının bulunduğu, ihtar müessesi işletilmemiş olduğundan bu dönem faturalarının hukuka uygun olmadığı, Haziran 2012 – Aralık 2012 dönemleri için düzenlenen ceza faturalarının o dönemde yürürlükte olan 15/05/2012, 24/07/2012, 26/09/2012 tarihli sistem kullanım anlaşmasının 9.maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerektiği, bu maddelerde uyarı şartının bulunmadığı, ihtar koşulunun gerekmediği, bağlantı anlaşmasının 16.maddesinde uyarı koşulu var ise de ceza faturalarının sistem kullanım anlaşmasından kaynaklı olduğu uyarı şartı bulunmadığından ihlal gerçekleşmiş olmakla bu dönem için ceza işlemi uygulamasının yerinde olduğu kanaatine varılmakla davanın 470.526,41 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiş Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 10/06/2020 tarih 2017/1047 esas 2020/1996 karar sayılı ilamı ile davacı yararına bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında, “1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamında sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, sözleşme şartlarına uymayan ceza faturalarına ilişkin ödemelerin iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ilişki ”Bağlantı” ve ”Sistem kullanım” anlaşmaları çerçevesinde davalı şirketin iletim hatlarının kullanılmasıdır. Bu kullanım sırasında davacı şirket tarafından, sözleşme ile atıf yapılan ”Elektrik iletim sistemi arz ve güvenilirliği ve kalitesi yönetmeliğine” aykırı davranılması nedeniyle düzenlenen ceza faturalarının ödenmesi sonrası iadesi talep edilmektedir.
Mahkemece sistem kullanım anlaşmasının 15.05.2012 ve sonraki tarihlerde revize edildiği, yeni sözleşmelerde 9. maddede yer alan uyarı şartının yer almadığı bu nedenle bu tarihten sonra kesilen ceza faturalarının yerinde olduğu gerekçesiyle Haziran 2012 – Aralık 2012 dönemine ait ceza faturalarına ilişkin talep reddedilmiştir.
Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi taraflar arasındaki ilişki bağlantı ve sistem kullanım anlaşmaları çerçevesinde devam etmektedir. Bağlantı anlaşması bir çatı anlaşma olup bu sözleşmenin imzalanması sonrasında sistem kullanım anlaşmaları imzalanmıştır ve her yıl devam edegelen şekilde imzalanmaktadır. Bağlantı anlaşmasının ceza ile ilgili 16. madde hükümlerinde ”sistem kullanım anlaşmasında belirlenen ilkelere aykırı hareket edilmesi halinde uyarı yapılacağına” ilişkin hüküm mevcuttur ve halen yürürlüktedir. Yeni bir bağlantı anlaşması yapılarak uyarı şartı kaldırılmadığına göre aynı çatı altında imzalanan alt anlaşmalarda uyarı şartının bulunmaması gerekçe gösterilerek ceza faturası kesilmesi taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine ters düşer. Bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarının bir bütün olduğu, bağlantı anlaşmasında ceza uygulanması için uyarı şartı bulunduğu kabulünden hareketle sonuca gidilmesi bu bağlamda davacının talep ettiği Haziran 2012 – Aralık 2012 tarih aralığına ait ödenen ceza faturalarının da iadesine karar verilmesi gerekirken aksi gerekçeyle bu talebin reddi doğru görülmemiş,” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizin 2021/14 esasına kayıtla bozma ilamına uyularak yargılama sürdürülmüştür.
Bozma kararından sonra 02/12/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7257 sayılı yasanın 33.maddesi ile; 6446 sayılı yasanın 8.maddesinin 2.fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (d) bendinde; “iletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartlar ve diğer yaptırımları uygulamak.”, yine 39.maddesi ile 6446 sayılı yasaya eklenen ek madde 3’te ise; 8.maddenin 2.fıkrasının (d) bendinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olacağı düzenlemesi getirilmiştir.
İş bu davada 6446 sayılı yasanın 8.madde 2.fıkrası (d) bendinde belirtilen sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlık dava konusu edilmiş ve bozma ilamından sonra yeni düzenleme ile bu uyuşmazlıkların çözümünde idari yargı mahkemeleri görevli kılınmış ise de; anılan yasal düzenlemeden önce mahkememizce yapılan yargılama sonunda davanın esası hakkında karar verilmiş ve temyiz üzerine kararın kısmen bozulması üzerine bozma dışında kalan kısmı yönünden usuli kazanılmış hak olduğu, usuli kazanılmış hakkın istisnalarının, mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihatı birleştirme kararı çıkması, bozmaya uyulmasından sonra o konuda yürürlüğe giren geçmişe etkili bir yeni kanun olması, baştan görevli mahkeme yönüyle görev itirazı açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmeyip Yargıtayca kendiliğinden gözetilmeden hükmün başka bir sebepten bozulmuş olması, kesin hüküm itirazı, maddi hataya dayanan bozma kararına uyulması hususlarına ilişkin olup, bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısım yönünden usuli kazanılmış hakkın oluştuğu, göreve ilişkin değişikliği içeren yasal düzenlemede geçmişe etkili uygulanacağı yönünde hüküm bulunmadığı anlaşılmakla uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bozma ilamında belirtildiği üzere davacının talep ettiği Haziran 2012 – Aralık 2012 dönemine ilişkin ceza faturalarının bağlantı anlaşmasının ceza ile ilgili 16.maddesi de nazara alınarak uyarı yapılacağını ilişkin hüküm bulunduğu, yeni bir bağlantı anlaşması yapılarak uyarı şartı kaldırılmamış olup, bu bağlamda davacının talep ettiği Haziran 2012 – Aralık 2012 tarih aralığına ilişkin ödenen ceza faturalarının da iadesi gerekmekle davanın kabulü ile 663.024,01 TL’ nin davanın niteliği de nazara alınarak 03/06/2013 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kabulü ile 663.024,01 TL’nin 03/06/2013 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gerekli 45.291,17 TL harçtan peşin alınan 11.322,80 TL ile bozma öncesi kararla davalıdan tahsiline karar verilip mahkeme veznesine yatırılan 20.818,86 TL toplamı 32.141,66 TL’nin mahsubu ile kalan 13.149,51 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı 1.047,75 TL yargılama gideri ile 24,30 TL başvurma ve 11.322,80 TL peşin harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup 50.201,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair oybirliğiyle verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Yargılama Gideri Dökümü
Davacı
Vekalet Tasdik Harcı : 3,75 TL
Posta Gideri : 244,00 TL
Bilirkişi Ücreti : 800,00 TL
+
Toplam : 1.047,75 TL