Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/107 E. 2021/276 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/107
KARAR NO : 2021/276

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2020
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’ın dava dışı … ….Ltd. Şti ile davalı bankanın … Şubesi arasında akdedilen kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olmayı tarihinde kabul ve taahhüt ettiğini, kefalet sözleşmesinin 2. Maddesi incelendiğinde, kefaletin çeşidinin müteselsil kefalet olduğunun görüldüğünü, kefalet sözleşmesinin herhangi bir tarih ihtiva etmediği, kefalet sözleşmesinin ekinde kefillere ilişkin verilen el yazılı beyanlarda kefil …, kefil … Metal inş. Nak. San. Tic. Ltd. Şti kefil … Orman Ürünleri İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti, kefil …, kefil … ve kefil … Metal İnş. Nak. San. Tic. Ltd. Şti adına atılı imzaların 29/01/2015 tarihli olduğu değerlendirildiğinde ise beyanın başlangıcındaki yukarıda yer alan kefalet sözleşmesi kapsamında ifadesinden iş bu kefalet sözleşmesinin 29/01/2015 tarihinde kurulduğunun anlaşıldığını, kefalet sözleşmesinin kurulduğu 29/01/2015 tarihinde iş bu kefalet sözleşmesinin davacı müvekkili … için şekli koşullara haiz olmadığından hukuken geçersiz olduğunu, davalı bankanın davacı müvekkili …’dan diğer kefillerden aldığına benzer bir el yazılı beyanı 17/02/2015 tarihinde yani kefalet sözleşmesinin kurulduğu 29/01/2015 tarihinden sonraki bir tarihte müvekkilinde de alındığını, 29/01/2015 tarihinde davacı müvekkili … için hukuken geçersiz olan kefalet sözleşmesinin davalı banka tarafından geçerli hale getirilmeye çalışıldığının anlaşıldığını, el yazılı beyanın kefaletin müteselsil kefalet olduğunu ve azami miktarını içeriyor olmak ile birlikte kanunun aradığı diğer bir koşul olan kefaletin süreceği tarihi de içermediğini, kefaletin hangi tarihe kadar sürecek müvekkilin kefillikten kaynaklı sorumluluğu hangi tarihe kadar devam edeceğinin belli olmadığını, bu nedenle davalı bankaya verilen müteselsil kefaletin süresini içeren el yazılı bir beyanı içermediğinden hukuken geçersiz olduğunu, kredi sözleşmesinden kaynaklı borçların davalılar … ve … Metal İnş….Ltd. Şti tarafından kefil sıfatıyla ödendiğinden bahisle bu davalılar tarafından rücu hakkı çerçevesinde müvekkileri aleyhine icra takibi yapıldığını, takip konusu yapılan borçlardan davalı …Ş. Lehine verilen kefaletin hukuken geçersiz olması nedeniyle diğer davalıların rücu hakkı çerçevesinde müvekkillere başvurmalarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, icra dosyalarına yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, takip konusu borçlar nedeniyle müvekkillerinin borçlu bulunmadığının tespiti ile icra takiplerinin iptaline, takip konusu asıl alacak miktarlarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının müvekkili lehine ödenmesine, yargılama giderleri ile vekillik ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müteselsil kefil sıfatıyla ödedikleri borca ilişkin olarak rücu haklarını kullanarak davacıya başvurdukları iddia edilen diğer Davalılar … ve … Metal İnş. Nak. San. Tic. Ltd. Şti. olup müvekkil bankanın bu konuda herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili bankanın ancak Fer’i Müdahil olarak katılabileceği bir davada davalı olarak gösterildiğini, dolayısıyla davanın, dava dilekçesinde bahsi geçen eylemleri gerçekleştirdiği iddia edilen … ve … Metal İnş. Nak. San. Tic. Ltd. Şti.’ne karşı açılması gerekmekte olup, müvekkili bankanın ilgili olayda husumeti bulunmamaktadır ve davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, öte yandan dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar bakımından müvekkili banka kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde, mülkiyeti …’a ait …. bağımsız bölümün, müvekkili banka …/Ankara Şubesi müşterisi … … İnş. Kerestecilik Mob. Dek. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin asaleten kefaleten kullandığı ve kullanacağı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere müvekkil bankaya 16.02.2015 tarihinde … yevmiye no ile ipoteğe konu edildiğinin tespit edildiğini, müvekkili bankanın borcu ödeyen kefilin onayı olmadan yasa gereğince Davacı taşınmazı üzerindeki ipoteği fekketmesinin mümkün bulunmadığını, ayrıca davacı eşi …’dan söz konusu husus ile ilgili olarak rıza alınmış olup bu konuda herhangi bir eksiklik bulunmadığını, müvekkili bankanın davacının maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde ipotek tesisine ilişkin işlemden önce taşınmazın tapu kütüğünde aile konutu olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığını, bu durumda ipotek tesis işleminin yapıldığı anda eşin onayının alınması zorunluluğu bulunmadığından müvekkil bankanın ipoteğe ilişkin kazanımı iyi niyetli olup bu kazanımın hukuken korunması gerektiğini, öncelikle davanın sıfat (husumet) yoksunluğu nedeniyle reddi aksi takdirde müvekkil bankanın “fer’i müdahil” sıfatı ile dava ve duruşmalara katılımı yönünde karar verilmesini, Fer’i Müdahil olan müvekkili banka aleyhinde hüküm kurulmamasını, usul ve yasaya aykırı olarak açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … Metal İnş. Nak. San. Tic. Ltd Şti vekili cevap dilekçesinde; anılan davanın hiçbir hukuki dayanağı yoktur, şöyle ki; derdestlik ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle işbu menfi tespit davasının reddi gerektiğini, alacaklının ilamsız icra takibinde ödeme emrine itirazın tebliğinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemelerde itirazın iptali davası açabileceğini(İİK.m.67) itirazın iptali davası genel hükümlerine göre görülen bir dava olması nedeniyle borçlu takibe itirazında bildirdiği itiraz sebepleriyle bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini bu davada ileri sürebileceğini, bu nedenle itirazın iptali davası açıldıktan sonra takip konusu borçla ilgili olarak borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, zira menfi tespit davasında ileri sürülebileceği borçla ile ilgili iddiasını itirazın iptali davasında savunma sebebi yapabileceğini ve savunma ile ilgili tüm delillerini gösterebileceğini, bu durumda davacının bütün savunma sebeplerini itirazın iptali davasında ileri sürebileceğinden borçlunun bu olasılıkta menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığını, davacının şimdi menfi tespit talep ettiği dosyalardan … Müdürlüğü’nün … E sayılı dosya ile ilgili Ankara ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası ile itirazın iptali davası görüldüğünü, (karar halen Ankara BAM 4. Hukuk Dairesinin 2019/2483 E sayılı dosyası ile istinaf incelemesindedir.), bu davada davacı …’ın müvekkillerine 68.683,33-TL anapara borcu olduğunun tespit edildiğini, bu tespit üzerine … Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyada eksik talep edilen bakiye alacağın … Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile talep edildiğini, bu dosyaya yapılan itirazın iptali için de Ankara ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. E sayılı dosyası ile itirazın iptali davası ikame edilmiş olup davanın halen derdest olduğunu, borçlu tarafından takipten önce veya takip sırasında açılan menfi tespit davası ile borçlunun takibe itirazı üzerine alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davası arasında derdestlik ve kesin hüküm bakımından sıkı bir bağlantı olduğunu, davacı …’ın Kefalet Sözleşmesini imzaladığı Tarih ile Eş Muvafakatinin aynı tarihli olduğunu, davacı yanın hiçbir somut delile dayanmadan, diğer kefillerin kefalet tarihlerini 29.01.2015 olduğundan bahisle davacının da aslında aynı tarihte kefalet sözleşmesini imzaladığını, eş muvafakatinin daha sonraki tarihte (17.02.2015) alındığını iddia ettiğini, bir başka deyişle davacının iddiasının, eş muvafakatındaki el yazısı ile atılmış 17.02.2015 tarihinin doğru olduğunu, davacı …’ın kefalet sözleşmesindeki yine davacı eli ile atılmış 17.02.2015 tarihinin yanlış olduğunu, bunu ispat içinde sadece diğer kefillerin kefalet tarihlerinin farklı olduğunu gösterebildiğini, oysa bankaların gördükleri riskin durumuna göre ek teminat (kefil, ipotek vs) aldıkları uygulamada sıklıkla rastlanan bir durum olduğunu, nitekim …’ın kefaletten bir gün önce de 16.02.2015 tarihinde adına kayıtlı taşınmazını davaya esas kredi sözleşmesinden kaynaklanacak borçlar için teminat olarak gösterdiğini, öncelikle derdestlik ve hukuki yarar yokluğu itirazlarımızın kabulü ile itirazın iptali davasından sonra açılmış işbu menfi tespit davasının reddine, derdestlik ve hukuki yarar yokluğu itirazları kabul edilmez ise davanın esastan reddine, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkili davalılara ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava davacı kefile rücu istemiyle başlatılan takibe borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili 19.04.2021 tarihli dilekçesi ile davalı … ve … ..Ltd.Şti. Yönünden davadan feragat etmiş, hakkında feragat edilen davalılar vekili 20.04.2020 tarihli dilekçesi ile feragat nedeniyle vekalet ücreti talebi olmadığını beyan etmiş olduğundan … ve … ..Ltd.Şti. aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde Ankara…. İcra Müdürlüğünün … ve Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitini istemiş olup, bu dosyalarda davalı …Ş. taraf olmadığından ve Halk Bankası A.Ş. ‘ye olan borç ödenmiş olmakla bu davalıya husumet yöneltilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan …. A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
… ve … ..Ltd.Şti. aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine,
… Bankası A.Ş. Aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
Peşin alınan 1.172,94 TL harçtan alınması gerekli 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.113,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Taraflarca talep edilmediğinden davalılar … ve … ..Ltd.Şti. yönünden yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Davalı …Ş. yönünden yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı …Ş. yararına AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …Ş.’ye ödenmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,

Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara BAM’da İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.