Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/122 Esas – 2022/650
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ANKARA
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2020/122 Esas
KARAR NO : 2022/650
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI :…
VEKİLLERİ : Av..
Av. …
DAVALI : 1…
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/08/2018
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13.12.2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;….. İl Müdürlüğü’nde sözleşmeli avukat olarak görev yapan Avukat…tarafından takip edilen, … tarafından müvekkili Kurum aleyhine açılan ve….Esas sayılı dosyasında görülen asıl ve birleşen davada verilen 11.03.2013 tarihli, … Sayılı Kararda; Asıl davada; “Davalının davacıya gönderdiği 30.559,90-TL cezai şartın ödenmesi talebini içeren işleminin haksız olduğu anlaşıldığından bu işlemin iptaline, taraflar arasındaki çekişmenin bu şekilde giderilmesine, 3.612,00-TL vekalet ücreti ve 1.120,00-TL yargılama giderinin Kurumdan alınarak davacıya verilmesine”, Birleşen davada; “Davacının davalıya gönderdiği 7.402,02-TL reçete bedelinin ödenmesi talebini içeren işleminin haksız olduğu anlaşıldığından bu işlemin iptaline, taraflar arasındaki çekişmenin bu şekilde giderilmesine, 889,00-TL vekalet ücretinin Kurumdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verildiğini, kararın temyiz edildiğini, temyiz üzerine …Karar sayılı ilamı ile “24.12.2013 günlü ilam, temyiz eden davalı tarafa 10.02.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi 07.03.2014 tarihinde verilmiş, davalı vekili temyiz süresi yönünden eski hale getirme talebinde bulunmuş olup, şartları oluşmayan eski hale getirme talebinin ve temyiz süresi geçtikten sonra verilen temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir” gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar verildiğini, 23.11.2015 tarihli Kurum yazısı ile Avukat …’den davanın Kurum aleyhine sonuçlandığı halde, kararın süresinde temyiz edilmeme sebebinin bildirilmesinin istendiğini, ancak ilgili sözleşmeli avukat tarafından Komisyon toplantı tarihi olan 14.03.2016 tarihine kadar herhangi bir savunmanın verilmediğini, Komisyonca yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu, süresinde temyiz edilmeyen asıl dava konusu 30.559,90 TL cezai şartın ödenmesi ile birleşen dava konusu 7.402,02 TL reçete bedelinin ödenmesi talebine ilişkin olduğu tespit edilen … Mahkemesinde görülen davada, Kurum aleyhine hüküm altına alınan vekalet ücretleri ve yargılama giderleri nedeniyle Kurum zararı oluştuğuna ve oluşan Kurum zararının kanuni faizi ile birlikte sözleşmeli Avukat …’nin vefatı sonucu yasal varisi olan …’den ve Avukat Mesleki Sorumluluk Sigortası Poliçesi gereği diğer davalı…’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, alacağın tahsilini temin amacıyla da … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ancak borçluların itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, Kurum alacağının tahsili için işbu davanın açılması gerektiğini ileri sürerek,… … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …velisi …vekili cevap dilekçesinde özetle; Avukat …nin 13.04.2016 tarihinde hayatını kaybettiğini, vefat ettiği tarihe kadar … sözleşmeli avukatlığını yaptığını, Kurum aleyhine açılan … Esas sayılı ve birleşen… Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan davada, vefat eden avukatın görev yaptığını ve davanın Kurum aleyhine sonuçlandığını, anılan mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olup, daha önce verilen ve Yargıtay denetiminden geçen kararlarla da uyumlu olduğunu, Kurumun kendi kusuruyla açılmasına sebebiyet verdiği dava nedeniyle ödediği yargılama gideri ve vekalet ücretini müteveffa meslektaşının yasal mirasçısı olan müvekkilinden talep etmesinin doğru olmadığını, söz konusu kararın temyiz edilmiş olması halinde dahi Kurum lehine değişmeyeceğinin açık olduğunu, salt temyiz edilmemiş olmasından bahisle iptal edilen miktar ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin müvekkilinden talep edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu savunarak, haksız ve yasal dayanaktan yoksun bulunan işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Sorumluluk sigortasının mutlak ticari dava niteliğinde olduğunu, davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkili ile diğer davalı arasında dava arkadaşlığı bulunmadığını, açılan davanın zamanaşımına uğradığını, diğer davalı …’ye mirasın reddi için süre verilmesi gerektiğini, takip talebinde borcun sebebinin açıklanmadığını, ayrıca ödeme emrinin de gönderilmediğini, alacağın likit olmadığını, yargılamayı gerektirdiğini, temyiz süresinin kaçırılmış olmasının sonuca etkili olmadığını, temyiz süresinin kaçırılması nedeniyle avukatın sorumluluğuna gidilebilmesi için, temyiz sonucu yerel mahkeme kararının değişmesi ihtimalinin olması gerektiğini, bu hususun ispatının davacının yükümlülüğünde olduğunu savunarak, davanın usul ve esasa ilişkin nedenlerle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davacı Kurum aleyhine açılan ve sonuçlanan davada verilen kararın, Kurum avukatı olan … tarafından süresinde temyiz edilmemesi nedeniyle Kurum aleyhine hüküm altına alınan vekalet ücretleri ve yargılama giderleri nedeniyle oluşan Kurum zararının Avukat …’nin vefatı sonucu yasal varisi olan ….ile Avukat Mesleki Sorumluluk Sigortası Poliçesi gereği davalı ….’den tahsili amacıyla… Esas sayılı takip dosyasında yürütülen icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İncelenen tüm dosya ve evrak kapsamı itibari ile; Dosyanın, davanın açıldığı … Mahkemesince yapılan ön inceleme duruşması sonucu verilen görevsizlik kararı uyarınca mahkememize tevzi edildiği görülmekle, yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.
Davada çözümü gereken yön, davacı Kurumun icra takibine konu ettiği asıl alacak ile işlemiş yasal faizden oluşan alacak talebinin yerinde olup olmadığı, takibe konu alacakların davalılardan tahsiline yönelik talebin hukuken haklı bulunup bulunmadığının tespiti noktasındadır.
Davacı Kurum tarafından 13.03.2018 tarihinde davalılar aleyhine … esas sayılı dosyasında takibe geçildiği, takip dayanağının… Hukuk Mahkemesinin…Karar sayılı mahkeme kararının Kurum vekili olan Avukat …tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle oluşan Kurum zararının yasal faizi ile tahsili şeklinde açıklandığı, söz konusu takibe karşı davalı borçlular tarafından itirazda bulunulduğu, itiraz üzerine duran takibin devamı için işbu davanın açıldığı görülmüştür.
Takibin dayanağı olan … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, asıl ve birleşen davalarda davacının … davalının ise Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumunu asıl ve birleşen davada Avukat …nin temsil ettiği, asıl davada davacıya gönderilen 30.559,90-TL cezai şartın ödenmesi talebini içeren işlemin haksız olduğunun tespiti ile bu işlemin iptaline, birleşen davada ise 7.402,02-TL reçete bedelinin ödenmesi talebini içeren işlemin haksız olduğu belirlenerek bu işlemin iptaline karar verildiği, mahkemece asıl ve birleşen davaya ilişkin olarak verilen kararda, davacıya ait eczaneye gönderilen e-reçeteye dayanılarak davacı tarafından hastaya veya yakınına davaya konu edilen ilacın verildiği, davacının reçeteyi düzenleyen olarak adı geçen tabip tarafından düzenlenip düzenlenmediği, reçetede adı geçen hastanın reçetede gösterilen hastalığının mevcut olup olmadığı yönünden herhangi bir araştırma yapmakla yükümlü olmadığı, davacının taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve sözleşme eki olan protokol hükümlerine uygun hareket ederek hastaya reçeteye dayalı olarak ilaç verdiği, davacı eczanenin ve mesul müdürün reçete tanziminde bir kusur ve ihmali bulunmadığı gibi dava dışı sahte reçete düzenleyen kişilerle de işbirliği halinde hareket ettiğine dair dosya arasında herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı gerekçesi ile asıl ve birleşen dava yönünden davacı talebinin yerinde olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verildiği, söz konusu 24.12.2013 tarihli mahkeme kararına karşı davalı tarafından yapılan temyiz sonucu … Hukuk Dairesince şartları oluşmayan eski hale getirme talebinin ve temyiz süresi geçtikten sonra verilen temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği, yapılan karar düzeltme isteminin de yine anılan daire tarafından reddedildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılamada davacı Kurum tarafından…Esas sayılı dosyasında görülen asıl ve birleşen davayı takip eden ve Kurum aleyhine sonuçlanan davalar sonucu verilen kararı süresinde temyiz etmeyen Avukat …nin Kurumu bu nedenle zarara uğrattığı iddiası ile mirasçısı olan … ve Avukat Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesine akdeden Yapı ….)’ye karşı işbu davanın açıldığı, yargılama sırasında gerekli deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemeleri yaptırıldığı, bu kapsamda bilirkişi Av… tarafından düzenlenen 25.11.2020 tarihli raporda özetle; Sözleşmeli Avukat olarak davacı kurumda çalışan…’nin, sözleşme kapsamında temyiz edilmesi gereken kararı, yasal süresi içerisinde temyiz etmediği, dolayısıyla sözleşme kapsamında mesleki yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu nedenle Vekalet Akdi ile Serbest Avukatlardan Hizmet Satın Alınması Sözleşmesinin Görevler başlıklı 5.maddesinin a) fıkrasında yer alan “Avukat kısmen veya tamamen Kurum aleyhine olan kararlar için itiraz ve kanun yollarına başvurmak zorundadır.” Düzenlemesi dikkate alındığında, davalılardan… ve poliçe kapsamında sigorta şirketinin meydana gelen zarardan sorumlu olduğunun düşünüldüğü, söz konusu kararın temyiz edilse dahi onanacağı, kurum lehine sonuçlanmayacağı, ( davalı vekilinin dilekçesi ekinde sunmuş olduğu … Hukuk Genel Kurulu Kararı doğrultusunda) dava konusu olan zarar ile arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususunda ise takdirin mahkemeye ait olduğu hususunun bildirildiği görülmüş, aynı bilirkişiden hesaplamaya yönelik olarak da 29.04.2021 tarihli ek raporun alındığı, alınan rapora karşı taraf vekillerince itiraz edilmesi üzerine mahkememizce bu kez nitelikli hesap uzmanı bilirkişi, eczacı bilirkişi ve sosyal güvenlik uzmanı bilirkişiden oluşturulan bilirkişi heyetinden 08.10.2021 tarihli bilirkişi raporu ile 23.02.2022 tarihli ek raporun alındığı, bilirkişi kurulunca verilen raporlarda özetle; yasal mevzuat ve Yargıtay uygulamasına göre söz konusu kararın temyiz edilmiş olması halinde davalı Kurum lehine bozulup bozulmayacağı ve yargılamanın Kurum lehine sonuçlanıp sonuçlanmayacağının hukuki değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğunun belirtildiği, kesinleşen karardan dolayı avukatın sorumluluğuna gidilebileceği halinde de gerekli hesaplamaların yapıldığı görülmüştür.
Bu durumda; yapılan yargılamaya, toplanan delillere, takip dosyasına, alınan bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre, davacı Kurumun davalısı olduğu Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen asıl ve birleşen davalarda anılan mahkemece verilen 24.12.2013 tarihli karar ile asıl ve birleşen davalarda davacı ..’in haklı olduğunun tespiti ile davalı Kurumca yapılan cezai şart ödenmesi talebini içeren işlem ile reçete bedelinin ödenmesini içeren işlemin haksız olduğunun tespitine karar verildiği, Kurum aleyhine verilen bu kararlara karşı anılan davada Kurumu temsil eden müteveffa Avukat Abdulkadir Böke tarafından süresinde temyiz yoluna gidilmediği, temyiz süresi geçtikten sonra verilen eski hale getirme ve temyiz dilekçesinin Yargıtay tarafından reddedildiği, … tarafından bu nedenle zarara uğranıldığı iddiası ile müteveffa Avukatın yasal mirasçısı olan….ve Avukatın Mesleki Sorumluluk Projesini düzenleyen sigorta şirketine karşı icra takibine geçilerek Kurum tarafından yapılan ödemelerin davalılardan rücuen tahsili talep edilmiş ise de söz konusu mahkeme kararının süresinde temyiz edilmesi sonucu …tarafından onanması halinde Kurum aleyhine oluşan hukuki durum değişmeyeceğinden sırf temyiz süresinin kaçırılması nedeniyle Kuruma ait bir zararın Avukata mal edilmesinin yerinde olmayacağı, müteveffa Avukatın temyiz süresini kaçırmak şeklinde oluşan kusurlu eylemi nedeniyle oluşan zarar ile davacı Kurumun uğradığı zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerektiği, işbu davanın ve takibin dayanağı olan … Mahkemesi tarafından verilen …. Karar sayılı mahkeme kararı incelendiğinde, gerekçesinin anılan davada davalı olan.. tarafından asıl ve birleşen davaya konu davalarda yapılan işlemin haksız olduğu belirlenerek bu gerekçe ile asıl ve birleşen davalarda davalı Kurum aleyhine karar verildiği, söz konusu gerekçe ile ortaya çıkan hukuki duruma göre asıl ve birleşen davalarda verilen kararların süresinde temyiz edilmesi halinde dahi sonucun değişmeyeceği, bilirkişiler tarafından yapılan incelemelerde de bu konudaki takdirin mahkemeye ait olduğunun bildirildiği, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda geçen Yargıtay tarafından bozulan kararın, mahkememizdeki işbu davaya konu olan kararla aynı yönde olmadığının bilirkişiler tarafından da tespit edildiği, bu durumda davacı Kurumun haksız olarak gerçekleştirdiği mahkeme kararı ile tespit edilen işlemleri nedeniyle ödemekle yükümlü olduğu miktarları, söz konusu mahkeme kararının sırf Avukat tarafından süresinde temyiz edilmemesine dayalı olarak müteveffa Avukatın yasal mirasçısı olan davalı … ile müteveffa avukatın mesleki sorumluluk sigorta poliçesini akdeden davalı sigorta şirketine rücu etme hakkının bulunmadığı, her ne kadar Kurum avukatlığını yürüten müteveffa Avukatın Kurum aleyhine verilen bir kararı üstlendiği mesleki sorumluluk ve davacı Kurum ile aralarında yapılan sözleşme hükmü uyarınca süresinde temyiz etmesi gerekirse de yapılan temyiz sonucu ortaya çıkan durumun aleyhe verilen kararı değiştirmeyeceği sonucuna varılırsa, avukatın kusurlu eylemi ile uğranılan zarar arasındaki illiyet bağı kopmuş olacağından davacının rücu etme hakkı bulunmayacak olup, somut olayda belirtilen uygun illiyet bağı kurulamadığından davacının yerinde görülmeyen davasının reddine karar vermek gerekmekle, varılan hukuki sonuca ve açıklanan gerekçeye uygun olarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının yerinde görülmeyen davasının REDDİNE,
2-Davacı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar davada kendilerini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.870,35-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde …’da İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/12/2022
Katip …
¸e-imzalıdır.
Hakim …
¸e-imzalıdır.