Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/321 E. 2021/426 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R

ESAS NO : 2019/321 Esas
KARAR NO : 2021/426

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/04/2017
KARAR TARİHİ : 23/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2021
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; 07/03/2014 tarihinde müvekkilinin içinde yolcu olarak bulunduğu, sürücü … sevk ve idaresindeki motosiklet ile D-400 karayolu üzerinde Anamur istikametine seyir halindeyken … Bankası önüne yaklaştığı sırada banka önünden Silifke istikametine U dönüşü yapmakta olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması suretiyle meydana gelen kazada müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalı … şirketince ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle Aydıncık Asliye Ceza Mahkemesinde ceza davası açıldığını, müvekkilinin olayda kusurunun bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle şimdilik 5.000,00 TL tazminatın 07/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili isteğinde bulunmuş, 05/07/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 222.905,05 TL’ye yükselterek ıslah harcını ikmal etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuş, kaza tarihinden itibaren zamanaşımı geçtiğinden davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, hatır taşıması nedeniyle zarar miktarından indirim yapılması gerektiğini belirterek esastan da davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Dava, ZMSS poliçesine dayalı geçici ve sürekli işgöremezlik zararına konu tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkememizin 2017/330 Esasına kayıtla yapılan yargılamada;
Davacının sosyal ve ekonomik durumunun tespiti için ilgili Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmış, SGK’ye yazılarak davacıya gelir bağlanıp bağlanmadığı sorulmuş, davalı … şirketine hasar dosyasının celbi için yazı yazılmış, Aydıncık Asliye Ceza Mahkemesi’ne yazılarak … esas sayılı dosya örneği celp edilmiş, davacının tedavi gördüğü hastaneden tedavi evrakı celp edilmiş, davacının Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığına sevki ile rapor alınmış olup, 19/04/2018 tarihli raporda davacının çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %58 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği anlaşılmış,
Kusur ve tazminat hesabı için bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup bilirkişi heyeti 04/07/2018 tarihli raporlarında; dava konusu olayın meydana gelmesinde motosiklet sürücüsü …’ın meydana gelen kazadaki kusur oranının %25, sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobil sürücüsünün meydana gelen olayda kusur oranının %75 olduğunu, davacının dava konusu olay sonrasında uğramış olduğu net gerçek maddi zararın 297.207,40 TL olarak hesaplandığını, davalı şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olacağının kabulü halinde davalı şirketin sorumluluğunun 222.905,05 TL olarak hesaplandığını bildirmiş,
Mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre; olay tarihinde davalı … şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın seyri sırasında, davacının yolcu olarak bulunduğu motosiklete çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığı, vücut çalışma gücünden %58 oranında kaybettiği, 12 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığı, davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında, davacının yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu, ayrıca motosikleti kullanan …’ın davacının eşi olduğu ve bu hali ile olayda hatır taşımasının mevcut olmadığı, davacının net gerçek maddi zararı 297.207,40 TL olarak hesaplanmış olup, kusur oranları da gözetilerek zararın 222.905,05 TL olduğu anlaşılmakla, davanın bu miktar üzerinden kabulüne, davalı … şirketine ödeme yapılması isteğini içerir başvurunun 13/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihe 8 iş gününün eklenmesi ile temerrüdün 25/04/2017 tarihinde oluştuğu anlaşılmakla ve araç özel araç olmakla alacağa 25/04/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin 28/09/2018 tarih 2018/674 sayılı karar verilmiş, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk dairesi’nin 16/05/2019 tarih 2019/92 Esas 2019/960 sayılı kararı ile kaldırılmıştır.
Kaldırma kararında;” Dayanak bilirkişi raporunda, davacının maluliyetinin büyük ölçüde kazaya bağlı tarvma sonrası strese (anksiyete bozukluğuna) dayandırılmış olmakla birlikte, bu bozukluğun devamlı olup olmadığı ve tedavi ile iyileştirilip iyileştirilemeyeceği ile hangi tarihte sürekli maluliyet olarak kabul edileceği konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Yine, davalı tarafın “davacının kask takmaması nedeni ile müterafik kusuru bulunduğuna” dair itirazları ile kaza sonrası tespitler dikkate alındığında, davacının kemer takmamasının yaralanmasına ve maluliyetine etkisi olup olmadığının da değerlendirilmediği sabittir.
Davanın esasını oluşturan maluliyete dair yeterli rapor alınmaksızın hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan davacının maluliyet durumuna ilişkin kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine uygun yeni bir rapor aldırılarak; davacının anksiyete bozukluğunun davaya konu trafik kazası arasında illiyet bağı tespit edildikten sonra, bu bozukluğun devamlı olup olmadığı, tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği, hangi tarihte sürekli maluliyet haline geleceği hakkında ve ayrıca kaza anında davacının kask takmamasının maluliyetine etkisinin bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınması ve sonucuna göre yeniden değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, maluliyete ilişkin olarak rapor alınması bakımından HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” denilmiştir.
Kaldırma kararı sonrası Mahkememizin 2019/321 esasına kayıtla yargılama sürdürülmüştür. Kaldırma kararı doğrultusunda rapor alınmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesi’ne yazı yazılmış, 24/06/2020 tarihli raporda; davacının 07/03/2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle E cetveline göre Meslekten Kazanma Gücünden kayıp oranı % 14.1, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği, kişinin kurullarında yapılan psikiyatrik muayenesi sonucunda; olaya bağlı maluliyetine neden olacak mahiyet ve derecede psikopatoloji saptanmadığı, motorsiklet kazaları ile ilgili yapılan çalışmalarda; en çok görülen kırıkların alt ekstremite kırıkları olduğu, kafatası yaralanmalarının ikinci en sık görülen yaralanma türü olduğu, uygun bir kaskın, çarpışma esnasında motorsiklet sürücülerini koruyucu en önemli güvenlik ekipmanı olduğu, kask kullanımının, yaralanma ciddiyetinde %70 ve mortalite oranında %40 azalma sağlayabileceği, kask kullanmayan motorsiklet sürücülerinde kullananlara göre daha yüksek oranda (yaklaşık 8 kat daha fazla) kafa ve yüz yaralanması meydana geldiği, travmatik beyin yaralanmasının kask kullanmayanlarda kullananlara göre daha fazla görüldüğü, motosiklet için üretilmiş zırhlı sürücü elbisesi giyenlerde yaralanma oranının özellikle açık yara meydana gelmesi ve kaza sonrası hospitalizasyonu azalttığı, ancak kırıkları etkilemediği, motorsiklet ceketi giymeyenlerde üst ekstremite yumuşak doku yaralanmasının daha fazla olduğu, motorsiklet ceketlerinin toraks, spinal kord, batın, pelvis yaralanmaları ve ekstremite kırıklarına karşı koruma sağlamadığı bildirilmiştir.
Adli tıp raporuna yapılan itirazların değerlendirilmesi ve tüm raporların irdelenmesi yapılması için İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu’na yazı yazılmış olup Adli Tıp 2. Üst Kurulu’nun 08/03/2021 tarihli raporunda;
03.08.2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünü içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri ve meslek grupları bölümünü içermediğinden, sadece çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine ilişkin olduğu (hangi hastalık ve arızaların beden çalışma gücünün en az %60’ının kaybına neden olacağı), bu nedenle bu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği cihetle;
Mevcut belgelere göre;
1. … kızı …. doğumlu …’ın 07.03.2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak:
Gr1 XII(32a…….1)A%5
E cetveline göre: %5.1 (yüzdebeşnoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
2. İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği,
3. Kişinin kurumumuzda yapılan psikiyatrik muayenesi sonucunda olaya bağlı maluliyetine neden olacak mahiyet ve derecede psikopatoloji saptanmadığı,
4. Motosiklet kazaları ile ilgili yapılan çalışmalarda; en çok görülen kırıkların alt ekstremite kırıkları olduğu, kafatası yaralanmalarının ikinci en sık görülen yaralanma türü olduğu, uygun bir kaskın, çarpışma esnasında motorsiklet sürücülerini koruyucu en önemli güvenlik ekipmanı olduğu, kask kullanımının, yaralanma ciddiyetinde %70 ve mortalite oranında %40 azalma sağlayabileceği, kask kullanmayan motorsiklet sürücülerinde kullananlara göre daha yüksek oranda (yaklaşık 8 kat daha fazla) kafa ve yüz yaralanması meydana geldiği, travmatik beyin yaralanmasının kask kullanmayanlarda kullananlara göre daha fazla görüldüğü, motosiklet için üretilmiş zırhlı sürücü elbisesi giyenlerde yaralanma oranının özellikle açık yara meydana gelmesi ve kaza sonrası hospitalizasyonu azalttığı, ancak kırıkları etkilemediği, motorsiklet ceketi giymeyenlerde üst ekstremite yumuşak doku yaralanmasının daha fazla olduğu, motorsiklet ceketlerinin toraks, spinal kord, batın, pelvis yaralanmaları ve ekstremite kırıklarına karşı koruma sağlamadığı bildirilmiştir.
Dosya üzerinde kaldırma kararı sonrası da alınan rapor içeriği de nazara alınarak hesap için aktüerya uzmanı bilirkişiden rapor alınmış olup; bilirkişi 31/05/2021 tarihli raporunda; geçici işgöremezlik zararının Adli Tıp 2. üst kurulu raporuna göre yapılan hesaplamada; 7.125,19 TL sürekli işgöremezlik zararının, 25.413,49 TL olmak üzere toplam 32.538,68 TL olarak hesaplandığını, davalı tarafın kusuruna isabet eden miktarın 24.404,01 TL olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme ve kaldırma kararı içeriği, alınan raporlar ve tüm dosya kapsamına göre; olay tarihinde davalı … şirketinin ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın seyri sırasında, davalının yolcu olarak bulunduğu motorsiklete çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığı, kaldırma kararı kapsamında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu raporu, itiraz üzerine alınan üst kurul raporu içeriği itibariyle, kaldırma kararı öncesi alınan raporda davacının maluliyetinin büyük ölçüde kazaya bağlı travma sonrası strese(anksiyete bozukluğuna) dayandırılmış olup, bu bozukluğun devamlı olup olmadığı ve tedavi ile iyileştirilip iyileştirilemeyeceği ve hangi tarihte sürekli maluliyet olarak kabul edileceğinin değerlendirilmesi, davacının yapılan psikiyatrik muayenesi sonucunda olaya bağlı maluliyetine neden olacak mahiyet ve derecede psikopatolojik saptanmadığı hususu da belirtilerek kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik belirtilerek 03/08/2013 tarihli yönetmeliğin kapsamı da gözetilerek 11/10/2008 tarihli yönetmelik kapsamında meslekte kazanma gücü kaybı oranın % 5,1 geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olarak belirlendiği ayrıca davacının yaralandığı vücut bölgesi itibariyle kask takmanın belirtilen kırıklara karşı koruma sağlamadığının belirlendiği böylelikle davacının kask yönünden müterafik kusurunun bulunmadığı, kaldırma kararının gerekçesinin dışında kalmış hususlar hakkında kaldırma kararı verilmediği, davacı tarafça katılma yoluyla da olsa istinaf yapılmamış olması göz önüne alındığında davalı lehine oluşan usulü kazanılmış hak nedeniyle işlemiş dönem sonu kök rapor tarihindeki tarih kabul edilerek yapılan hesaplamada geçici ve sürekli işgöremezlik zararı toplamı 32.538,68 TL olup, davalı kusuruna isabet eden (% 75 kusur oranı) miktar 24.404,01 TL olmakla bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, davalı … şirketine ödeme yapılması isteğini içerir başvurunun 13/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihe 8 iş gününün eklenmesi nedeniyle temerrüdün 25/04/2017 tarihinde oluştuğu anlaşılmakla ve araç özel araç olmakla alacağa 25/04/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kabulü ile 24.404,01 TL’nin 25/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alınması gerekli 1.667,04 TL harcın peşin alınan 31,40 TL ile ıslah harcı 744,25 TL toplamı 775,65 TL ile kaldırma kararı öncesi davalıdan tahsiline karar verilip bu hususta vergi dairesine yazılan 14.450,99 TL harçla karşılanmakla ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
Kaldırma kararı öncesi davalıdan tahsiline karar verilip vergi dairesine yazılan 14.450,99 TL’nin 13.559,60 TL’sinin tahsilatının yapılmaması, yapılmış ise iadesi hususunda vergi dairesine yazı yazılmasına,
Davacı tarafından bozma öncesi yapılan başvurma ve peşin harcın çıkarılması ile bakiye 1.951,10 TL ile bozma sonrası yapılan 177,00 TL olmak üzere toplam 2.128,10 TL yargılama giderinin kabul ve red oranlarına göre takdiren % 11’i olan 234,09 TL ile 31,40 TL başvurma ve 775,65 TL peşin harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan bir adet vekalet tasdik harcı 4,60 TL, posta gideri 130,50 TL olmak üzere toplam 135,10 TL yargılama giderlerinin %89’u olan 120,24 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden AAÜT madde 13/1 uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup red edilen miktar üzerinden hesaplanan 22.345,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya geri verilmesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.23/06/2021

Katip …

Başkan …