Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/317 E. 2021/715 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/317 Esas – 2021/715
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2019/317 Esas
KARAR NO : 2021/715

BAŞKAN :….
KATİP : ….
ASIL DAVADA
DAVACI : ….
DAVALI : …

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/06/2019
BİRLEŞEN ANKARA ASLİYE 14. TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2019/613 ESAS SAYILI DAVADA
DAVACI :….
DAVALI : …

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/11/2019
KARAR TARİHİ : 10/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/11/2021
ASIL DAVA
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının enerji sektöründe faaliyet gösteren iki şirket olduğunu, taraflar arasında akdedilen 18/05/2018 tarihli Risk Paylaşım Sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki niteliğindeki 18/05/2018 tarihli protokolü davalının 31/08/2018 tarihli ihtarname ile haklı bir gerekçe olmadan feshettiğini, sözleşmenin 13.maddesinde taraflardan birinin sözleşme ve/veya protokolü haksız şekilde feshetmesi halinde bir cezai şart olan fesih tazminatı tutarını ödemekle yükümlendirildiğini, bu nedenle davalının haksız feshinden dolayı sözleşmede öngörülen fesih tazminatı tutarının davalıya faturalandırıldığını, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine Ankara … Müdürlüğü’nün 2018/12488 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak tarafların anlaşmaya varamadığını, davalı tarafın sözleşmeyi elektrik alım satım sözleşmesi kapsamında protokol akdetme icabının müvekkili şirket tarafından reddedilmesi nedeniyle risk paylaşım sözleşmesini ve eki protokolü feshettiğini, elektrik alım satım anlaşması ile risk paylaşım sözleşmesinin birbirinden tamamen farklı ticari ilişkileri düzenleyen sözleşmeler olduğunu, bu hususun sözleşmenin 3.maddesinde açıkça hüküm altına alındığını, davalının keşide ettiği fesih ihtarnamesinde sözleşme ve protokolü geriye dönük olarak 01/08/2018’den itibaren geçerli olmak üzere feshettiğini müvekkiline bildirdiğini, fesih ihtarnamesinin keşide edildiği tarihin 31/08/2018 ve müvekkiline tebliğ edildiği tarihin ise 03/09/2018 tarihi olduğunu, davalının sözleşme ve protokolü haksız bir şekilde geriye dönük feshettiğini iddia ederek sözleşme ve protokol kapsamında müvekkiline ödemekle yükümlü olduğu ağustos ayının tamamına ve eylül ayının ilk 2 gününe ilişkin risk paylaşım bedellerini ödemekten kaçınmaya çalıştığını belirterek davalı tarafça yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında 18/05/2018 tarihli risk paylaşım sözleşmesi ve ayrılmaz parçası olan 18/05/2018 tarihli protokolün akdedildiğini, müvekkilinin protokol hükümleri gereği tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, taraflar arasında akdedilen risk paylaşım sözleşmesinin 12.1.maddesinin d bendinde düzenlenen hüküm sebebiyle 31/08/2018 tarihli fesih ihtarının bildirim niteliğini taşıdığını, bu sebeple 01/08/2018 tarihinden itibaren hüküm ve sonuç doğurmak üzere sona eren risk paylaşım sözleşmesinden kaynaklı Ağustos 2018 döneminden doğan 369.426,20 TL tutarında borçlarının bulunmaması sebebiyle iade faturası düzenlendiğini, sözleşmenin 12.1.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenleme uyarınca risk paylaşım sözleşmesinin feshine sebebiyet veren davacı tarafça sözleşmesinin 13.maddesi uyarınca hesaplanan 985.702,50 TL bedelli fesih tazminat faturasını ödemesinin ihtar edildiğini, davacının faturaları iade ettiğini, dava konusunu oluşturan risk paylaşım sözleşmesi fesih tazminat bedeli açıklaması ile gönderilen 27/09/2018 tarihli 773.100,00 TL bedelli e faturaya ve Eylül 2018 dönemi 2 günlük risk paylaşım bedeli açıklaması ile gönderilen 29.925,86 TL bedelli e faturaya itirazlarını içeren ihtarın keşide edildiğini, 27/09/2018 tarihli 773.100,00 TL bedelli e faturaya sebep gösterilerek Ankara … Müdürlüğünün 2018/12488 sayılı dosyası üzerinden gönderilen ödeme emrine itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, yetkili mahkemenin müvekkili şirketin yerleşim yeri olan … Süleymanpaşa Mahkemeleri olduğunu, sözleşme ve protokolün müvekkili tarafından 01/08/2018 tarihinden itibaren hüküm ve sonuç doğurmak üzere haklı nedenle feshedildiğini, davacının 26/07/2018 tarihli protokolden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmeyeceğini haklı bir neden olmaksızın müvekkili şirkete 01/08/2018 tarihinde bildirdiğini, protokolün onaylanmayacağının bildirildiği 01/08/2018 tarihi itibariyle de finansal sözleşmenin sona erdiğini, davacı tarafın sözleşmenin feshine sebebiyet verilmiş olması nedeniyle fesih tazminatı talep edilmesinin sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, haklı nedenle sözleşmeyi feshetmek zorunda kalan müvekkili şirketin fesih tazminatına hak kazandığını ve her türlü talep ve dava hakkının saklı tutulduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi isteğinde bulunmuştur.
BİRLEŞEN ANKARA ASLİYE 14. TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2019/613 ESAS SAYILI DAVADA
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, ülkemizdeki ilk Yap-İşlet-Devret hidroelektrik santrallerden olan Fethiye HES ile enerji sektöründe ilk yatırımı yapan firmalardan biri, sektörde tanınmış ve köklü bir şirket olduğunu, davalı şirketin de müvekkil şirket gibi elektrik piyasası içerisinde faaliyet gösterdiğini ve taraflar arasında süregelen bir elektrik enerjisi ticareti mevcut olduğunu, taraflar arasında birbirinden farklı iki adet çerçeve sözleşme olan Risk Paylaşım Sözleşmesi ile Elektrik Alım/Satım Anlaşması’nın ayrı ayrı akdedildiğini, imzalanan her bir protokolde, faaliyete ilişkin satış bedeli, ödeme vadesi, faaliyet dönemi gibi işleme ait esaslı unsurların mutabakatla belirlendiğini ve imzalanan her protokolün çerçeve anlaşmasının eki ve ayrılmaz parçası halinde geldiğini, kısacası asıl aktif ticaretin, tarafların üzerinde mutabık kaldıkları özel şartları içeren protokoller ile gerçekleştirildiğini, protokoller üzerinde mutabakat olmadıkça herhangi bir ticari faaliyete başlanmadığını, iş bu davaya konu icra takibi ile davalı şirketten talep edilen alacağın kaynağının, 18.05.2018 tarihli Risk Paylaşım Sözleşmesi ve eki niteliğindeki 18.05.2018 tarihli Protokol olduğunu, bu sözleşme ve eki protokolün 03.09.2018 tarihine dek yürürlükte kaldığını, sözleşmenin 10. maddesinde, taraflarca bu Sözleşme’ye bağlı Protokol’ün akdedilmesi ve Protokol kapsamındaki yazışmalarda Sözleşme’de belirtilen e-posta adresleri ile bildirim yapılacağının, bu bildirimlerin yazılı bildirim mahiyetinde olduğunun kabul edildiğini, müvekkil şirket tarafından 23.07.2018 tarihinde davalı şirkete gönderilen e-posta iletisi içeriğindeki protokolün davalı şirketçe 23.07.2018 tarihinde açıkça onaylandığını ve tarafların sözleşmenin eki niteliğindeki protokolü usulüne uygun şekilde akdettiklerini, davalı şirketin 31.08.2018 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini müvekkili şirkete bildirdiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve protokol kapsamında asli edim piyasa riskinin paylaşılmasına (ve risk paylaşım bedelinin ödenmesine) karar verildiğini, her iki tarafa da edim yüklendiğini, risk paylaşım işleminin protokol süresi boyunca her gün düzenli ve sürekli olarak yapıldığını, sözleşme ve protokol kapsamındaki ilişki sürekli edimli bir borç ilişkisi olup, sürekli edim içeren sözleşmelerden dönmenin mümkün olmadığını, davalı tarafça sözleşme ve protokolün geriye dönük olarak feshedildiğine dair beyanların hukuki bir temeli bulunmadığını, protokolün feshedildiği tarihe dek Ağustos 2018 ve 1-2 Eylül 2018 dönemlerinde piyasa riski paylaşıldığını ve ilgili sürelere ilişkin risk paylaşım bedelleri doğduğunu, bu bedelin sözleşmenin 7. maddesine göre hesaplanarak davalı şirkete fatura edildiğini, davalı şirketin bu bedeli ödemekte imtina etmesi üzerine Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/12471 Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalı şirketin icra dairesinin yetkisine ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu, sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıkların çözümünde Ankara İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğu belirlendiğinden icra takibinin Ankara’da başlatıldığını belirterek davalı şirketin icra dairesinin yetkisine ve borca yaptığı itirazın iptalini, takibin devamını, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; genel yetki şartları gereğince müvekkili şirketin merkezi …’da bulunduğundan davanın öncelikle HMK’nın 6. maddesi uyarınca yetki nedeniyle usulden reddi gerektiğini, 26.07.2018 tarihinde tamamlanan protokol gereği icap kabul edilen iradeleri birleşerek sözleşme kurulduğundan, 2018 Temmuzun son iş günlerinde gerçekleşen doğalgaz zammı sebebiyle yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçan davacı şirketin, e-mail vasıtasıyla onay verilmemesi sebebiyle protokol hükümlerinin bağlayıcı olmadığını ileri sürmesinin, TBK’nın 1 ve 2. maddelerinde yasal dayanağını bulan güven teorisine ve dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu, davacı şirketin protokolden kaynaklanan yükümlülüklerini bile bile ve kusurlu olarak yerine getirmeyeceğini bildirmesi üzerine artık müvekkili şirketin taraflar arasındaki tüm ticari ilişkiyi dikkate alarak finansal sözleşmeden kaynaklanan riski tek başına üstlenmeye devam etmesinin güven ilkesi çerçevesinde beklenemeyeceği gibi tek taraflı olarak müvekkili şirketin spot piyasada oluşan piyasa takas fiyatının riskini üstlenmesi hususu ile katlanılmaz bir hal aldığından ilişkinin güven temelinin sarsılıp yıkıldığının da kabulü gerektiğini, dava konusu sözleşme ve eki protokolün, sözleşmenin 12.1/d bendi uyarınca 01.08.2018 tarihinden itibaren hüküm ve sonuç doğurmak üzere haklı nedenle feshedildiğini, sözleşme uyarınca herhangi bir taraf için fatura dönemi sona ermeden hesaplanabilir bir riskin oluşmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin icra takibini kötü niyetli olarak başlattığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere takip konusu alacağın likit olmadığından icra inkar tazminatına da hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen davada istek; taraflar arasındaki risk paylaşım sözleşmesi ve protokolün haksız feshedildiği iddiası ile fesih tazminatına konu alacağın tahsili isteğiyle girişilen icra takibine itirazın iptali, birleşen davada istek Ağustos 2018 ve 1-2 Eylül 2018 dönemine ilişkin risk paylaşım bedeline konu alacağın tahsili isteğiyle girişilen icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Ankara … Müdürlüğünün 2018/12488 sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı – alacaklı tarafından davalı – borçlu hakkında Risk Paylaşım Sözleşmesi tazminat bedeli açıklamalı faturaya dayalı olarak 773.100,00 TL asıl alacak, 10.971,67 TL işlemiş faiz olmak üzere 784.071,67 TL alacağın tahsili isteğiyle 02/11/2018 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde sunulan dilekçe ile müvekkili şirketin yerleşim yeri … ili olmakla … icra dairelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkiye ve ayrıca borca itiraz edildiği anlaşılmıştır.

Ankara … Müdürlüğünün 2018/1271 sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı – alacaklı tarafından davalı – borçlu hakkında Risk Paylaşım bedeli açıklamaları faturaya dayalı olarak 369.426,20 TL ve 29.925,86 TL fatura bedelleri, 6.740,76 TL ve 136,51 TL işlemiş faizleri olmak üzere toplam 406.229,33 TL alacağın tahsili isteğiyle 31/10/2018 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde sunulan dilekçe ile müvekkili şirketin yerleşim yeri … ili olmakla … icra dairelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkiye ve ayrıca borca itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Asıl davada, davanın niteliği gereği arabuluculuğa başvurulması zorunlu bulunduğu, başvurunun yapıldığı, 27/05/2019 tarihinde tarafların katılımı ile anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın düzenlendiği anlaşılmakla yargılama sürdürülmüştür.
Birleşen davada, davanın niteliği gereği arabuluculuğa başvurulması zorunlu bulunduğu, başvurunun yapıldığı, 14/02/2019 tarihinde tarafların katılımı ile anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın düzenlendiği anlaşılmakla yargılama sürdürülmüştür.
Taraf delilleri toplanmış, davacı taraf 24/01/2020 tarihli dilekçesi ekinde 09/01/2020 tarihli uzman görüşü sunmuş, davalı vekili 12/10/2021 tarihli dilekçesi ekinde 08/10/2021 tarihli uzman görüşü sunmuş, dosya üzerinde asıl ve birleşen dosyaya ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılarak tahkikat safhası tamamlanmıştır.
Dosya kapsamından; taraflar arasında 10/08/2015 tarihli elektrik alım – satım anlaşması düzenlendiği, sözleşmenin amaç ve konusunun 3. maddede düzenlenmiş olup, satıcının alıcıya kanun ve ilgili mevzuat hükümleri ile işbu anlaşma şartları çerçevesinde PYS aracılığı ile elektrik enerjisi satmayı, alıcının ise satıcıdan elektrik enerjisi satın almayı taahhüt ettiği, alım satım miktarının 5.maddede işbu anlaşma çerçevesinde alım – satımına karar verilmiş olan aktif elektrik enerjisi miktarının taraflar arasında belirleneceği, anlaşma fiyatının 6.maddede alım satımına karar verilmiş olan aktif elektrik enerjisinin MWh başına birim fiyatın taraflar arasında belirleneceğinin kararlaştırıldığı, 7.madde uzlaştırmaya esas alım satım bildiriminin yapılması başlıklı olup, tarafların, tedarik süresi boyunca, alım – satımı üzerinde e-posta yoluyla mutabık kaldıkları alım satım miktarı kendilerine tanınmış bulunan satış bildirim süresi ve alış onayı bildirim süresi içerisinde ve DUY’da belirtilen usul ve esaslara uygun olarak PYS aracılığı ile PMUM’a bildirecekleri, bildirim sürecinin, işleyiş şeklinin, satıcının kendine tanınmış bulunan satış bildirimi süresinin hitamından önce her uzlaştırma dönemi için alım – satım miktarı kadar aktif elektrik enerjisi satmak istediğini PYS aracılığı ile alıcıya bildireceği, alıcının, satıcının yaptığı satış bildiriminin doğru ve eksiksiz olduğunu görmesini müteakip kendine tanınmış bulunan alış onayı bildirim süresinin hitamından önce alım – satım miktarı kadar elektrik enerjisi satın almayı onayladığının PYS aracılığı ile satıcıya bildireceği, satış bildirimi ile bunu müteakip alış onay bildiriminin öngörülen süreler içerisinde yapılması ile alım – satım onay bildirimlerinin başarılı olarak tamamlanacağı, bildirimlerle karşılıklı olarak taraflarca alım – satımı e-posta yoluyla onaylanmış bulunan alım – satım miktarına uzlaştırmaya esas alım satım miktarı deneceği hükmünün yer aldığı, uzlaştırmaya esas alım satım bedelinin hesaplanmasının 8. maddede, uzlaştırmaya esas alım satım bildiriminin yapılmamasının, 9.maddede, faturalandırmanın 10. maddede, ödeme koşullarının 11. maddede kararlaştırıldığı, diğer hükümler başlıklı 14.maddesinin 14.12.bendi deliller başlıklı olup, tarafların ek – 1’de belirtilen e-posta aracılığı ile birbirlerine gönderdikleri her türlü yazışma ve tebligatın bu anlaşmadan veya bu anlaşma ile ilgili doğacak herhangi bir ihtilafın, dava veya takip esnasında HMK’nın 189 ve 193.maddeleri uyarınca delil teşkil edeceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiklerinin belirtildiği, 18.2.maddesi ihtilafların yargı yoluyla halli başlıklı olup, işbu anlaşma tahtında çıkan ve 18.1madde uyarınca karşılıklı anlaşma yoluyla çözülemeyen tüm uyuşmazlıklarda Ankara ve İstanbul merkez mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış ve toplam 19 maddeden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
09/11/2015 tarihli …Katılımcı Sözleşmesi örneğinin incelenmesinde; sözleşme taraflarının …Enerji Tic. … Ltd. Şti. ile … Elektrik Toptan …. A.Ş. olduğu, sözleşmenin konusunun 2.maddede, müşterinin (… … A.Ş.’nin) isteği doğrultusunda elektrik enerjisi alımı / satımı konusunda müşterinin diğer müşteriler ile bir araya gelmesi sonucunda …tarafından müşteriye aracılık ve pazarlama hizmeti verilmesi ve söz konusu bu hizmetten doğan 4.1 maddede belirlenmiş aracılık ücretinin müşteri tarafından Link Brokerage’ye ödenmesi olarak düzenlendiği, sözleşmenin koşullarının 3.maddede düzenlendiği, 3.2.bendinde müşterinin aracılık hizmetini sağlayabilmesi amacıyla Link Brokerage’ye yazılı ve / veya sözlü olarak elektrik enerjisi alım / satım talimatlarını ileteceği, müşteri tarafından Link Brokerage’ye verilecek talimatların müşteri yetkilisi imzası taşıyan yazılı belge ya da tarafların resmi e- posta adreslerine gönderileceği, e-posta veya faks yoluyla yazılı şekilde veya telefonla verilecek sözlü talimat yoluyla iletileceği … hükmünün düzenlendiği, aynı maddenin 7.bendinde Link Brokerage’nin diğer katılımcılar ile görüşerek müşteri tarafından kendisine iletilen elektrik enerjisi alım – satım talimatlarını ileteceği, müşterinin, Link Brokerage’ye vereceği yazılı veya sözlü onay doğrultusunda başka bir müşteri ile elektrik enerjisi alım ve/veya satım anlaşması yapması durumunda Link Brokerage’nin aracılık hizmet bedelinin tahakkuk edeceği, müşterinin Link Brokerage’ye yazılı ya da sözlü elektrik enerjisi alım / satım onayı verdikten sonra bu onayından cayamayacağı hükmünün düzenlendiği, toplam 9 maddeden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 18/05/2018 tarihli risk paylaşım sözleşme örneğinin incelenmesinde; sözleşmenin amaç ve konusunun 3.maddede düzenlendiği, buna göre taraf a’nın (piyasa takas fiyatının, referans fiyatından yüksek olması durumunda, faturalama bedelini taraf b’ye ödeyecek tüzel kişilik) ve taraf b’nin (piyasa takas fiyatının, referans fiyatından düşük olması durumunda, faturalama bedelini taraf a’ya ödeyecek tüzel kişi) günlük PTF dalgalanmaları nedeniyle oluşabilecek finansal kayıplarını telafi etmek amacıyla ileride akdedebilecekleri protokollere esas teşkil etmek üzere yapıldığı, sözleşme ve protokoller kapsamında elektrik tedariği gerçekleşmeyecek olup taraf a ve taraf b’nin müşterek olarak sabitledikleri referans fiyatı ve riske maruz kapasite miktarı ile söz konusu piyasa fiyatı riski paylaşılması ve PTF dalgalanmalarında finansal olarak korunmanın amaçlandığı, sözleşme ve protokollerin bir elektrik alım satımı sözleşmesi olmadığı ve bir elektrik alım satım sözleşmesi olarak görülmemesi gerektiği, sözleşme ve protokollerin iki taraf için de herhangi bir alım satım yükümlülüğü getirmediği, elektrik alım satımı için ayrı bir sözleşme yapılması gerektiği, sözleşme ve protokollerin, yapılacak diğer sözleşmelerin ya da devam eden sözleşmelerin içeriğini değiştirmeyeceğinin düzenlendiği, diğer hükümler başlıklı 11.maddesinin 11.11 bendi deliller başlıklı olup, tarafların ek – 1’de belirtilen e-posta aracılığı ile birbirlerine gönderdikleri her türlü yazışma ve tebligatın bu sözleşmeden veya bu anlaşma ile ilgili doğacak herhangi bir ihtilafın, dava veya takip esnasında HMK’nın 189 ve 193.maddeleri uyarınca delil teşkil edeceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiklerinin belirtildiği, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi ve feshi başlıklı 12.maddesinin 1.bendinde “Sözleşme ve/veya düzenlenmiş Protokoller,
a) Taraflardan birinin Lisans iptali, piyasa katılımcısı vasfını yitirme, … nezdindeki tüzel kişilik kaydının silinmesi, konkordato ilan etmiş olması veya hakkında iflas vaya iflas erteleme veya tasfiye kararı verilmiş olması ve/veya kayyum atanması ve/veya vadesi gelen borçlarını ödeyemez durumda olması ve bu durum/durumların yapılan bildirimden itibaren 3 (üç) iş günü içinde giderilmemesi/giderilememesi halinde veya;
(b) Taraflardan birinin aleyhine tasfiye veya iflas takibatına başlanmış olması ve bu takibata süresi içinde itiraz söz konusu olmaması veya kendisinin veya alacaklılarının iflas erteleme talep etmiş olması halinde,
(c) … tarafından Taraflardan herhangi birinin; bunlarla kısıtlı olmamakla birlikte , DUY Madde 124,129,132/E ve 137 çerçevesinde uzlaştırmaya esas ikili anlaşma bildirimlerinin iptal edilmesi, dengeleme güç piyasası, gün öncesi piyasası veya gün içi piyasasına teklif girilmesine izin verilmemesi, ileriye dönük yapılmış olan tekliflerinin iptal edilmesi veya serbest tüketici kayıtlarının silinmesi ve bu durum/durumların 3 (üç) iş günü içinde giderilememesi/giderilmemesi halinde,
(d) Taraflardan birinin Sözleşme’yi ve/veya yapılabilecek Protokolleri herhangi bir haklı sebebe dayanmaksızın süresinden önce sona erdirmek istediğini bildirmesi hallerinde veya söz konusu hallerden birinin gerçekleştiği tarihte sona erer.
Sözleşme’nin ve/veya Protokoller ‘in yukarıda belirtilen hallerden herhangi biri nedeniyle sona ermesi halinde, Sözleşme’nin ve/veya Protokol’lerin sona ermesine sebebiyet veren taraf diğer tarafa Madde-13 hükümleri uyarınca hesaplanacak fesih tazminatını ödeyecektir.
Taraflar, bu fesih tazminatı’nın, ilgili tarafın tüm zararını karşıladığı ve tarafların birbirlerinden başkaca tazminat talebinde bulunmayacakları konusunda anlaşmışlardır.” hükmünün yer aldığı, 2.bendinin b fıkrasında “Taraflardan herhangi birinin Sözleşmeden doğan herhangi bir yükümlülüğünü zamanında ve gereği gibi ifa etmemesi ve/veya Sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal etmesi halinde; bu durum diğer tarafça yapılacak ihtarı takip eden 2 (iki) iş gün içerisinde düzeltilmez ise, ihlalde bulunmayan taraf, ihlal edilen Sözleşmeyi ve/veya Protokolleri tazminatsız feshetme hak ve yetkisine sahip olacaktır. Protokollerin işbu madde 12.2.b’ye göre feshedilmesi halinde, Taraflar’ın Sözleşmenin madde 7 ve madde 9 kapsamındaki hakları saklı kalmak kaydıyla, ihlalde bulunan Taraf diğer Tarafa feshedilen Protokoller için Sözleşme Madde 13 hükümleri uyarınca hesaplanacak Fesih Tazminatı ödeyecektir.” hükmünün yer aldığı, Sözleşmenin fesih tazminatı başlıklı 13.maddesinde “İşbu maddede belirlenen “Fesih Tazminatı” cezai şart niteliğinde olup, Taraflar’dan biri tarafından Madde 11.2. , Madde 11.9. ve Madde 12.3 haricinde İşbu Sözleşme’de belirtilen nedenlerle Sözleşme’nin ve/veya Protokol’ün süresinden evvei haksız olarak feshi halinde, haksız nedenle feshe neden olan Tarafça, diğer Taraf’a ödenmesi gereken bedeldir ve sona erme fesih tarihi ile protokol bitiş tarihi arasındaki her bir fatura dönemi için ve fesih edilen her bir Protokol için ayrı ayrı hesaplanır.” hükmünün yer aldığı, sözleşmenin 14.maddesi uygulanacak hukuk ve ihtilafların halli başlıklı olup, 14.3.bendinde 14.2 maddesi uyarınca taraflarca anlaşmaya varılamaması halinde ihtilafların çözümünde Ankara ve İstanbul merkez mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı ve toplam 16 maddeden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf; asıl ve birleşen dosyada icra takibinde yetkiye ve açılan birleşen davada mahkemenin yetkisine itirazda bulunmuş ise de, taraflar arasında düzenlenen gerek elektrik alım satım anlaşması, gerekse risk paylaşım sözleşmesinde Ankara ve İstanbul mahkeme ve icra daireleri yetkili kılınmakla yetki itirazı yerinde görülmeyerek yargılama mahkememizce sürdürülmüştür.
Asıl davada davacı taraf, taraflar arasında akdedilen 18/05/2018 tarihli risk paylaşım sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki niteliğindeki 18/05/2018 tarihli protokol bulunmakta olup, davacının 31/08/2018 tarihli ihtarnamesi ile sözleşme ve protokolü haklı gerekçe olmaksızın feshettiği sözleşmenin 13. maddesi uyarınca cezai şart olan fesih tazminatına konu alacağın tahsili isteğiyle girişilen icra takibine itirazın iptali isteğinde bulunmakta, davalı taraf; taraflar arasındaki sözleşmenin feshinin haklı olduğu, işlem delili olarak aracı onayının 26/07/2018 tarihinde tamamlanan protokol gereği icap kabul iradelerinin birleşerek sözleşme kurulduğundan 2018 yılı temmuz ayının son iş günlerinde gerçekleşen doğal gaz zammı sebebi ile yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçan davacının e-mail vasıtasıyla onay vermemesi sebebiyle protokol hükümlerinin bağlayıcı olmadığını ileri sürmesinin dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu, sözleşmenin kurulduğunu, davacının haklı sebep ileri sürmeksizin 26/07/2018 anlaşma tarihli protokolden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyeceklerini bildirmesi üzerine risk paylaşım sözleşmesinin 12.1/d bendi uyarınca haklı nedenle feshedildiği savunmasında bulunmaktadır.
Davada uyuşmazlık; davalının risk paylaşım sözleşmesini feshetmesinin haksız fesih olup olmadığı, davacının fesih tazminatı olarak faturalandırılan tutardan dolayı alacaklı olup olmadığı, birleşen davada feshin hangi tarihte gerçekleştirildiği, hangi tarihten itibaren sonuç doğuracağı, protokolden kaynaklı faturaya dayalı alacak talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında 10/08/2015 tarihli elektrik alım satım sözleşmesi, 18/05/2018 tarihli risk paylaşım sözleşmesi ve risk paylaşım sözleşmesinin eki olarak 18/05/2018 tarihli ek protokolün düzenlendiği, risk paylaşım sözleşmesinin 3.maddesi ile sözleşmenin tarafların günlük elektrik piyasasında oluşan PTF dalgalanmaları nedeniyle oluşabilecek finansal kayıpları telafi etmek amacıyla ileride akdedebilecekleri protokole esas teşkil etmek üzere yapıldığının belirtildiği, işbu sözleşme ve protokollerin bir elektrik alım satım sözleşmesi olmadığı, bu şekilde görülmemesi ve bu sözleşme ve protokollerin iki taraf içinde herhangi bir elektrik alım satım yükümlülüğü getirmeyeceğinin hükme bağlandığı, bu şekliyle taraflar arasında elektrik alım satımına ilişkin protokol imzalanmış olması halinde kararlaştırılan sabit fiyat üzerinden elektrik satışının yapılacağının hükme bağlandığı, ancak asgari alım şartı, satış garantisi vs. elektrik alım satım protokollerini imzalamaya zorlayıcı herhangi bir hükmün getirilmediği, davalı tarafça sunulan e-maillerin incelenmesinde 23/07/2018 tarihinde, davalı tarafından 18/05/2018 tarihli sözleşmeye istinaden 214.075,00 TL / MWh sabit referans fiyat ile 01/07/2018 – 31/12/2018 tarihleri arasında 00:00 – 23:59 arasında 5MW finansal baz yük esasları çerçevesinde protokolün onaylanmasının istenildiği, davacı tarafın cevaben onaylıyoruz yazarak davalıya gönderdiği, protokolün karşılıklı olarak kabul edildiği, davalı tarafça 31/08/2018 tarihinde davacıya gönderilen e-mailde anlaşma fiyatının 257,25 TL MWh olduğu, 01/01/2019 – 31/12/2019 tarihleri arasında geçerli olacağı ve 43800 MWh ile sınırlı olacağının belirtildiği, bunun yeni bir icap niteliğinde olduğu, protokolü kabule zorlayıcı bir hüküm bulunmadığı, sözleşmenin 10.maddesinde de bildirimlerin e-mail yoluyla yapılacağının kararlaştırıldığı, protokolü kabul etmeye zorlayıcı bir hüküm bulunmadığından ve e-mail yoluyla bir kabul de oluşmadığından kabul edilip sonradan koşullarına uyulmadığı iddiası ile davalı tarafın sözleşmeyi feshinin haksız fesih niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamından, davacının 26/07/2018 tarihli protokole onay verdiğine ilişkin herhangi bir belgenin dava dosyasında bulunmadığı, davalı İçtaş … A.Ş., Broker (Vahdet Sönmez, Link Brokerage)’a davacı ve davalı şirket tarafından hizmet bedeli ödenmesinin protokolün tek başına geçerli olarak kurulduğunun kanıtı sayılamayacağı, risk paylaşım sözleşmesinin 10.maddesi uyarınca bildirimlerin e-mail yoluyla yapılması gerektiği, kabule ilişkin e-mailin bulunmadığı, davalı tarafça yapılan feshin haksız olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda sözleşmenin 13.maddesi uyarınca davacının fesih tazminatına hak kazandığı, bilirkişi heyeti raporunda sözleşmenin 13.maddesi uyarınca yapılan hesaplamada fesih tazminatına konu bedelin 766.657,50 TL olarak hesaplandığı, raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla asıl davada bu miktar asıl alacağa itiraz yerinde görülmemiş, icra takibinde işlemiş faiz istenilmiş ise de, takip tarihi öncesi itibariyle temerrüde düşürücü ihtarnamenin bulunmadığı, temerrüdün oluşmadığı anlaşılmakla fazlaya ilişkin asıl alacak ve işlemiş faiz alacağı talebi yerinde görülmeyerek davanın 766.657,50 TL asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf icra inkar tazminatı isteğinde bulunmuş ise de, icra takibinin dayanağının fesih tazminatına ilişkin olduğu, feshin haklı olup olmadığı hususlarının mahkemece yapılan inceleme ile belirlendiği, fesih tazminatına konu alacağın feshin haklı olup olmadığının belirlenmesine yönelik olmakla likit sayılamayacağı anlaşılmakla davacının, davalı taraf kötü niyet tazminatı isteğinde bulunmuş ise de, davacı tarafça kötü niyetle takibe geçildiği hususu kanıtlanamadığından davalının reddedilen miktar üzerinden yasal koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davada; Ağustos 2018 dönemi ve Eylül 2018 ayının ilk 2 gününe ilişkin risk paylaşım bedeline konu faturalara dayalı girişilen icra takibine itirazın iptali isteğinde bulunulduğu, yukarıda asıl davaya ilişkin gerekçelerde açıklandığı üzere taraflar arasındaki 18/05/2018 tarihli risk paylaşım sözleşmesinin feshinin sözleşmesinin 12.1 maddesine uygun olmadığı, haksız olduğu, 31/08/2018 keşide tarihli ve 03/09/2018 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile haklı nedene dayanmaksızın feshedildiği sonucuna varıldığı, fesih beyanı karşı tarafa varılmakla hüküm doğuracağından fesih tarihinin 03/09/2018 olarak kabulü gerektiği, davacının, davalının sözleşmeyi feshettiği 03/09/2018 tarihine kadarki risk paylaşımına konu alacak talebinin yerinde olduğu, bu tarihe kadar ki risk paylaşım tutarını davalının ödemekle yükümlü olduğu kanaatine varılmış, buna yönelik ağustos dönemi 369.426,20 TL ve eylül ayının ilk 2 günü için 29.925,86 TL olmak üzere birleşen davada 399.352,06 TL asıl alacağa itiraz yerinde görülmemiş, icra takibinde işlemiş faiz isteğinde bulunulmuş ise de, takip tarihi öncesi itibariyle temerrüde düşürücü ihtarnamenin bulunmadığı, temerrüdün oluşmadığı anlaşılmakla işlemiş faiz alacağı talebi yerinde görülmeyerek davanın 399.352,06 TL asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacak risk paylaşım bedeline konu faturalara dayalı olup, likit olmakla hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı taraf kötü niyet tazminatı isteğinde bulunmuş ise de davacı tarafça kötü niyetle takibe geçildiği hususu kanıtlanamadığından davalının reddedilen miktar üzerinden yasal koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada;
Davanın kısmen kabulü ile, davalının Ankara … Müdürlüğünün 2018/12488 sayılı dosyasında itirazının 766.657,50 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Tarafların tazminat taleplerinin reddine,
Alınması gerekli 52.370,37 TL harçtan mahkememiz veznesine peşin yatırılan 9.469,63 TL ile icra veznesine peşin yatırılıp mahsup ettirilen 3.920,36 TL toplamı 13.389,99 TL’nin mahsubu ile kalan 38.980,38 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin kabul ve ret oranları da nazara alınarak 1.290,56 TL’sinin davalıdan, geri kalan 29,44 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı 3.665,10 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre takdiren %97,77’si olan 3.583,37 TL ile 44,40 TL başvurma ve 13.389,99 TL peşin harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 55.382,88 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen miktar üzerinden A.A.Ü.T. Madde 13.1 uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Birleşen Ankara… Ticaret Mahkemesinin 2019/613 esas sayılı davada;
Davanın kısmen kabulü ile, davalının Ankara … İcra Müdürlüğünün 2018/12471 sayılı dosyasında itirazının 399.352,06 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 79.870,41 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalının tazminat talebinin reddine,
Alınması gerekli 27.279,74 TL harçtan mahkememiz veznesine peşin yatırılan 4.906,24 TL ile icra veznesine peşin yatırılıp mahsup ettirilen 2.031,15 TL toplamı 6.937,39 TL’nin mahsubu ile kalan 20.342,35 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin kabul ve ret oranları da nazara alınarak 1.297,56 TL’sinin davalıdan, geri kalan 22,44 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı 84,05 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre takdiren %98,30’u olan 82,62 TL ile 44,40 TL başvurma ve 6.937,39 TL peşin harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan 6,40 TL vekalet tasdik harcından ibaret yargılama giderinin %1,70’i olan 0,11 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 36.404,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen miktar üzerinden hesaplanan reddedilen miktar üzerinden A.A.Ü.T. Madde 13.1 uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair oybirliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.
10/11/2021

Başkan ….

Üye….

Üye….

Katip….

Yargılama Gideri Dökümü
Asıl Davada Davacı
Vekalet Tasdik Harcı : 29,10 TL
Bilirkişi Ücreti : 3.500,00 TL
Posta Masrafı : 136,00 TL
+
TOPLAM 3.665,10 TL

Yargılama Gideri Dökümü
Birleşen Davada Davacı
Vekalet Tasdik Harcı : 16,30 TL
Dosya Masrafı : 1,75 TL
Posta Masrafı : 66,00 TL
+
TOPLAM 84,05 TL