Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/639 E. 2021/133 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2016/639
KARAR NO : 2021/133

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 18/07/2016
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin gıda sektöründe faaliyet gösteren bir aile şirketi olduğunu, davalı şirketin %30 ortağı olduğunu, şirketin diğer ortağı olan …’in 04.08.2015 tarihinde vefat ettiği, müteveffa ortağın mirasçılarının 31.08.2015 tarihinde kendi aralarında toplanarak şirketin yeni ortakları olduklarını ve yeni müdür seçimini karara bağladıkları, bu kararların 21.09.2015 tarihinde tescil ve ilân olunduğunu, ancak söz konusu toplantıya dair kendisine herhangi bir çağrıda bulunulmadığını, şirket çalışmaları hakkında istemiş olduğu bilgilerin ve belgelerin tarafına ulaştırılmasının şirket müdürü … tarafından engellenmiş olduğunu, yapmış olduğu görüşmeler neticesinde ortaklığın sürdürülmesinin imkânsız hale geldiğine kani olduğu, dolayısıyla şirket paylarının diğer ortaklarca satın alınarak ortaklık ilişkisine son vermek istediğini, ancak bu yöndeki talebinin diğer ortaklarca dikkate alınmadığını, şirketin yıllık cirosunun son derece yüksek olduğunu, şirketin bankalarla kredili çalıştığı ve şirket müdürüne tanınan yetkilerin son derece geniş olduğunu, söz konusu yetkilerin kötüye kullanılması halinde şahsına yönelik telafisi mümkün olmayacak nispette zararların doğabileceğini, üstelik idare ve temsile yetkili olan kişilerin de gereken tecrübeyi haiz olmadıklarını, hal böyleyken şirketten çıkma hakkını kullanmak istediğini ve buna dair şirkete ihtar çekmiş olduğunu, nitekim şirketin diğer ortaklarıyla gerek mevzubahis şirket gerekse de başka şirket ortaklıkları dolayısıyla aralarında husumet bulunduğunu, bütün bu yaşananlarla beraber ve karşılıklı tutum ve davranışların birlikte çalışma imkânını ortadan kaldırdığını, bu itibarla ortaklıktan ayrılmanın kendisi için elzem hale geldiğini, neticede şirketten ayrılması ve kendisine şirketteki paylarının değerine karşılık gelecek tutarda ayrılma akçesi ödenmesine karar verilmesini, bu süreçte kardeş olan diğer ortakların ve müdürün şirket mevcudunu azaltmaya yönelik girişimlerinin olabileceğini, öncelikle şirket ortakları ile yaşamış olduğu ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve sürdürülmesi mümkün olmayan şirket ortaklığının ortaklıktan çıkma yoluyla bitirilmesine, davalı şirkete kayyum atanmasına, şirketten ayrılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce tespit edilecek ayrılma akçesinin tarafına ödenmesine, yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde kalmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafın işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, zira davacı ortak bakımından ortaklıktan ayrılmayı haklı gösterecek sebeplerin mevcut olmadığını, davacı tarafından dermeyan olunan taleplerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının iddia ettiğinin aksine önceki ortak … ‘in vefatını müteakip yapılan genel kurul toplantısına davacı ortağın çağırıldığını, ancak davacının söz konusu toplantıya iştirak etmemiş olduğunu, keza davacının beyan ettiği gibi müvekkil firmaya ait bilgi ve belgelerin firma yetkilisinden talep edilmemiş olduğunu, davacının bu iddiasını ispatla mükellef olduğunu, davacının ortaklar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği gerekçesiyle müvekkil şirketten ayrılmak istemiyle işbu davayı açmış olduğunu, ancak aynı ortaklık yapısına sahip olan dava dışı iki şirket bakımından bu yönde bir talebinin olmadığını, dolayısıyla davacının talebinin iyi niyete dayanmadığının son derece aşikâr olduğunu, nitekim ileri sürdüğü iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı ile müvekkil şirketin diğer ortakları arasında husumet olduğu sabit olmakla birlikte, davacı ortağın şirketten çıkmasına karar verilmesi halinde piyasaya yüksek miktarda borcu olan müvekkil şirketin mali açıdan zor duruma düşeceğini, dolayısıyla davacı ortağın ayrılma işlemlerinin ancak ticari faaliyetlerin düzeltilmesi ve borçlanmanın bitmesi akabinde yapılabileceğini, aksi takdirde tüm yükün müvekkil şirketin diğer ortaklarına yükleneceğini, şirketin zararına işlem yaparak şirketi borçlandıran ortağın akabinde ortaklıktan çıkma davası açmasının dürüstlük kurallarıyla bağdaşmadığını, davacının aynı ortaklık yapısına sahip olan dava dışı … Oto Kiralama Ltd. Şti.’ne ait araçların muvazaalı olarak satışını gerçekleştirdiğini ve bu satışlardan şirketin herhangi bir gelir elde etmediğini, davacının bu eylemine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ‘na suç duyurusunda bulunulduğunu, keza davacının aynı ortaklık yapısına sahip dava dışı diğer bir şirket olan … Gıda Firmasının 12 yıl boyunca müdürlüğünü yaptığı ve şirketi zarara uğratarak müdürlükten istifa etmiş olduğunu, davacının bu süreçte yapmış olduğu ve aynı zamanda suç teşkil eden zarar verici eylemlere yönelik olarak da suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının işbu davayı kanunun kendisine tanımış olduğu yetkileri kötüye kullanarak açmış olduğunu, zira müvekkil şirketin içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan istifade amacı taşıdığını, davacının müvekkil şirkete kayyum atanmasına yönelik talebinin hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, keza tedbir talebinin kabule şayan görülebilmesi için müvekkil şirketin varlık azaltıcı eylemlerini ispata mecbur olduğunu, bütün bu izahat dolayısıyla davacı talebinin reddedilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin piyasadaki borcunu ödeyerek borç yükünden kurtuluncaya dek davacının çıkma talebinin bekletici mesele yapılması gerektiği beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalı şirketten çıkma ve ayrılma akçesi talebine ilişkindir.
Mahkememizce aldırılan 06/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ortak ile davalı şirketin dava dışı ortakları arasında ortaklık ilişkisini sürdürülemez hale getiren husumetin mevcut bulunduğu, dosya münderecatında yer alan taraf dilekçelerinden ve sair belgelerden sarahaten anlaşıldığını, hâl böyleyken davacı ortağın 6102 sayılı Ticaret Kanunu’nun 638’inci maddesi uyarınca şirketten ayrılmasını gerektirecek haklı sebeplerin mevcut olduğu da istidlâl olunduğunu, davacı ortağın ayrılma akçesi ödenmek suretiyle şirketten çıkmasına karar verilmesinin uygun olduğu kanaatine varıldığı, davacı ortağa ödenmesi gereken ayrılma akçesi tutarının hesaplanabilmesi için davalı şirkete ait ticari defterlerin ve sair belgelerin görülmesi gerektiğinden, heyetlerinin bu maksatla davalı şirket vekiliyle irtibata geçerek keşif için gün talep ettiği, ancak davalı şirket vekilinin keşif için gerekli belgelerin kendilerinde olmadığı ve mezkûr belgelere ulaşabilmesinin zaman alacağı gerekçesiyle bu taleplerine müspet yanıt vermediğini tespit etmiştir.
Mahkememizce aldırılan 05/10/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; şirketin 2016 yılı bilançosu ve ayrıntılı gelir tablosu incelendiğinde varlıklardan borçlar çıkartıldığında şirketin borçlar sonrası öz kaynak toplamı 829.575,40 TL olarak hesaplandığını, sonuç olarak mahkeme davacı ortağın şirketten çıkması yönünde karar verecek olursa mezkur ortağın hisse oranının % 30 olduğu dikkate alındığında davacı ortağa ödenmesi gereken ayrılma akçesi tutarı 829.755,40 TL’nin % 30’u yani 248.926,62 TL olarak hesaplanmıştır.
Mahkememizce aldırılan 06/05/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; 05.10.2018 tarihli ek raporda yer alan hesaplama ve keşif sırasında sunulan belgeler üzerinden yapıldığı, söz konusu belgelerin neler oldukları, dosyada bulunan 04/10/2018 tarihli keşif tutanağında görüldüğü, davalı şirket yetkililerinin 2017 – 2019 yıllarına ilişkin fınansal tabloların ellerinde olmadığından bahisle heyetlerine yalnız 2015 – 2016 yıllarına ait finansal tabloları incelemelerine esas olmak üzere tevdi ettiklerini, davalı şirketin 2018 yılına ilişkin finansal tabloları ve 2019 yılına ilişkin kesinleşmemiş mizanı mahkemeye sundukları takdirde, söz konusu belgeler üzerinden güncel hesaplama yapılabileceğini bildirmişlerdir.
Mahkememizce aldırılan 17/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Gelir İdaresi Başkanlığı Ostim Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden temin edilen davalı Şirkete ait 2018 yılı ayrıntılı bilançosu ve gelir tablosunun incelenmesinde; davalı şirketin cari dönem 2018 yılı varlıkları toplamının 3.026.777,76 TL, kısa vadeli borçları toplamının 1.908.255,44 TL olduğu, varlıklardan borçlar çıkartıldığında şirketin borçlar sonrası öz kaynak toplamının 1.118.522,32 TL olduğu, davacı ortağın şirketten çıkması yönünde karar verilecek olması halinde hisse oranının %30 olduğu dikkate alındığında davacı ortağa ödenmesi gereken ayrılma akçesi tutarının 1.118.522,32 TL’nin %30’u olan 335.556,696 TL olduğu tespit edilmiştir.
TTK 638/2 m. “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. “ şeklinde, aynı Yasanın 636/3 m “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. “ şeklinde düzenlenmiştir.
Davacının çıkma talebi TTK.’nın 638/2.maddesine dayalı olup, davacı çıkma için haklı sebeplerin mevcut olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Anılan maddede haklı sebeplerin neler olduğu tanımlanmamış ve sayılmamıştır. Hangi sebeplerin haklı sebep olduğu konusunda kollektif şirketlere ilişkin TTK.’nın 245. maddesindeki tanımdan kıyasen yararlanmak mümkündür. Anılan maddedeki tanımlamaya göre, haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır. Aynı maddede örnek kabilinden bazı haklı sebep halleri sayılmış olmakla birlikte bunlar sınırlı değildir. Burada sayılan örneklere göre, bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, bir ortağın uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı üstüne aldığı şirket işlerini yapamayacak duruma gelmesi gibi haller haklı sebepler olarak sayılmıştır. Ancak asıl tanım yukarıda açıklandığı şekilde birinci fıkrada yapılmıştır.
Bu hukuki açıklama ışığında, somut olayda, ortaklar arasında şirket işleyişinden kaynaklanan ihtilafların olduğu, bu hukuki ihtilafların yargıya yansıdığı, bir kısım davaların sonuçlandığı, bir kısmının ise halen derdest olduğu, ortaklar arasındaki ihtilafların taraflarında da kabulünde olduğu ve durumun şirketin işleyişini etkilediği bu itibarla davacının ortaklıktan çıkma isteğinin davacının ve şirketin de menfaatine olduğu anlaşıldığından davacının … Dağıtım İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi ortaklığından çıkma isteği yerinde görülerek davacının … Dağıtım İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi ortaklığından çıkarılmasına karar verilmiştir.
Ostim Vergi Dairesi yazı cevabına göre şirketin son bilançosu,şirket aleyhine iş mahkemelerinde açılan davalar ve şirketin kefil olarak borçlu bulunduğu Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasındaki 14.726.443,76 TL’lik borç dikkate alındığında şirketin borca batık olduğu bu itibarla ortaklıktan ayrılan davacı lehine çıkma akçesi tahakkuk etmeyceği,bu itibarla davacının ayrılma akçesi talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacının ayrılma akçesi talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının ortaklıktan çıkma talebinin kabulü ile,
Davacının … Dağıtım İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi ortaklığından çıkarılmasına,
Davacının ayrılma akçesi talebinin reddine,
Peşin alınan 29,20 TL harç ile ıslah suretiyle alınan 68,31 TL harçtan alınması gerekli 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 38,21 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan 187,10 TL posta ve tebligat gideri, 2.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.487,10 TL yargılama giderinin kabul oranı üzerinden (% 50 kabul) 1.243,55 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacının dava açarken ödediği 58,40 TL peşin ve başvurma harcı ve 68,31 TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın reddedilen bölümü için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara BAM’da İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.