Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/822 E. 2021/680 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ANKARA
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/822
KARAR NO : 2021/680

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -(…)….
DAVALI : … – (T.C.N:…)-…
VEKİLİ : Av. … ….
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2015
KARAR TARİHİ : 02/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin ticaret işiyle uğraştığını, piyasadaki dalgalanmalar nedeniyle zor durumda kaldığını, kendisine ait dairenin tapusu ile bono vererek faizle borç para aldığını, 25.12.2008 tarihinde verilen daire tapusuna karşılık 25.000,00 TL alındığını ve taraflar arasında protokol yapıldığını, ödeme güçlüğü çeken müvekkilinin altı ay içinde parayı ödeyemediğini, sekiz ay gibi geçen zaman zarfında alacaklının kendisini zorlaması sonucunda 50.000,00 TL’lık yeni bir senet verdiğini, bu arada elden 20.000,00 TL’nın da alacaklıya verildiğini, en son durumda 50.000,00 TL daha müvekkili tarafından ödenince senedin müvekkiline geri verileceği konusunda anlaştıklarını, ödeme yapılmayınca artan faiz oranları ile birlikte müvekkilinin borcunun kat kat arttığını, davalının müvekkilinden borca karşılık iki daire daha vermesi karşlığında vadeyi uzatmayı teklif ettiklerini, “sen ödeyemedin, iki daire daha ver, biz de vadeyi uzatalım, hem daireyi satarız hem de parayı alırız” dediğini, müvekkilinin sonuç olarak toplam 3 daireyi ve davaya konu 74.000,00 TL’lik bonoyu, aldığı 37.000,00 TL karşılığında tanzim ederek verdiğini ancak teminat olarak verilen dairelerin tamamının müvekkiline haber vermeksizin satıldığını, senet hakkında da Ankara …. Müdürlüğü’nün 2010/12677 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, müvekkilinin davalı ile olaya karışanlar hakında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2012/134045 soruşturma nolu dosyası ile şikayette bulunduğunu, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda davalının tefecilik suçunu işlediğinin tespit edildiğini, müvekkilinin davalı taraftan toplamda 37.000,00 TL borç aldığını, bu miktarın 5-6 katını müvekkiline haber vermeksizin satılan dairelerin satışı sonucunda elde eden davalının haksız bir şekilde ticari bir karşılığı olmayan senedi de icraya koymak sureti ile 74.000,00 TL ile ferileri ve faizlerini de müvekkilinden talep ettiğini belirterek, müvekkilinin 05.04.2010 tarihli 74.000,00 TL tutarlı senet yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili dilekçesinde; görev itirazında bulunmuş, davaya konu senedin kambiyo senedi olduğunu, müteahhitlik yapan müvekkilinin faizle para verdiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, yine müteahhit olan davacı ile 3 adet daire satışı konusunda anlaştıklarını ve bedeli de müvekkilinin ödediğini, iki dairenin tapusunun müvekkiline verildiğini ancak 3.dairenin üzerinde haciz olduğunu ve hacizden kurtardıktan sonra bunun da tapusunu vereceğini beyan eden davacının davaya konu senedi keşide ederek müvekkiline verdiğini, aradan geçen zaman zarfında üçüncü dairenin tapusunun müvekkiline verilmediğini, davacının adına olan birçok taşınmazı da yakınlarına devrederek ortadan kaybolduğunu, davacıya ulaşamayan müvekkilinin uzunca bir süre bekledikten sonra elindeki senet ile takibe geçmek durumunda kaldığını, icra dosyasında herhangi bir teminat kaydı bulunmadığını, davacının tüm iddialarının kanıta dayanmayan iddialar olduğunu, ödemeyi geciktirmek maksadıyla kötü niyetli hareket edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava Ankara … Müdürlüğünün 2010/12677 Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen bononun bedelsiz olduğu iddiası ile; ileri sürülen menfi tespit talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık bu bono ile ilgili olduğu iddia edilen temel hukuki ilişkiye ait olduğu görülmüştür.
Ankara … Müdürlüğünün 2010/12667 Esas sayılı dosyası ile; genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine geçildiği, ödeme emri incelendiğinde; 74.000,00 TL senetten alacak, 5.676,71 TL %16 temerrüt faizi, 5,00 TL icra kırtasiye vs. Masraf olup toplam 79.681,71 TL toplam alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %16 faizi ile birlikte tahsili talebine ilişkin olduğu, ödeme emrinin tebliği üzerine davacı tarafından süresi içinde borca itiraz edilmediği ve takibin kesinleştiği ve takip dayanağı olan bononun keşidecisi davacı, lehtarı davalı olan 01/10/2009 keşide tarihli, 05/04/2010 vade tarihli, 74.000,00 TL bedelli, nakden ihdas nedenle 1 adet bono olduğu, dosyada yapılmış herhangi bir tahsilat bulunmadığı ve halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Ankara … Ceza Mahkemesinin 18/11/2016 gün, Esas No: 2014/1641, Karar No: 2016/872 sayılı kararına karşı İstinaf Kanun yoluna başvurulması sonucu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … . Ceza Dairesinin 16/02/2021 gün ve Esas No: 2018/24, Karar No: 2021/155 sayılı ilamı incelendiğinde; ” Somut olayda; iddianameye esas alınan ve iddianamede yer verilen deliller arasında sayılan bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesi tarafından aldırılan bilirkişi raporu ve dosyada mevcut diğer bilgi, belge ve beyanlar incelendiğinde, sanıklar … ve … hakkında 2008-2009-2010-2011-2012 yıllarını kapsar şekilde farklı kişilere değişik zamanlarda faiz karşılığı borç para verdikleri ve bu işlemlerden faiz geliri elde ettiklerinin, bu ilişki kapsamında teminat maksadıyla alınan taşınmazların yine sanıklar tarafından mal edinildiği, dosya kapsamında alınan birçok müşteki ve tanık beyanlarının birbirlerini doğrular şekilde olduğu ve özellikle sanıklar … ile …’in tefecilik suçunu işlediklerinin sabit olduğu , ayrıca UYAP kayıtları incelenmesinde,
Sanık … hakkında Ankara … . Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/854 esas sırasında tefecilik suçundan derdest kamu davasının bulunduğu,
İstinaf incelemesine konu bu dosyadaki beyanlar ve iddialar bütün olarak değerlendirildiğinde sanık …’ın diğer sanık …’le ortak olduğu ve tefecilik faaliyetlerini birlikte yaptıkları, diğer sanık …’nun da sanık …’ın damadı olduğu ve yine damadı olan sanık üzerinden tefecilik faaliyetlerini yürüttüğü yönünde isnatların bulunduğu, bu kapsamda sanık …’ın hukuki durumunun takdir ve tayini, diğer sanıkların eylemlerinin de sanık …’ın eylemleri ile bütün olarak değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu,
Yasaya aykırı, katılan kurum vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu bu nedenlerle yerinde görülmekle, 24/10/2019 tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 27. maddesi ile CMK’nın 280. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (f) bendi ile “Soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya ön ödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,” şeklindeki düzenleme karşısında;
Sanıklar …, … ve … hakkında tefecilik suçundan verilen beraat hükümlerinin CMK’nın 280. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca BOZULMASINA, ” karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce Alanya Tapu Sicil Müdürlüğü’ne yazı yazılarak; Avsallar Pafta 31K-1c parsel 2103 3. Kat 27 ve 29 nolu mesken ve … nolu bağımsız bölümlerin davacı … …’dan (TC-…) itibaren tüm el değiştirmeleri gösteren tapu kayıtları ve akit tablolarının tesis ve terkin edilen şerh ve beyanlar hanesiyle birlikte mahkememize gönderilmesi istenmiş, istenilen resmi senet örnekleri dosyamıza gelmiş, buna göre, Avsallar 2103 parsel sayılı taşınmaz üzerinde üçüncü kat 27 nolu meskenin tamamı ve yine aynı yer üçüncü kat 29 nolu meskenin tamamı 05/10/2009 tarihinde, … adına kayıtlı iken hisselerin tamamının 15.000,00 TL bedelli …’e sattığı, yine… parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan üçüncü kat 30 nolu meskenin tamanının …adına kayıtlı iken 3.000,00 YTL bedelle …’ya satıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporuna göre; davacının 37.000,00 TL borç para aldığı halde 3 adet dairenin tapusunu ve 74.000,00 TL’lik senedi verdiği iddiasına dair dosyada delil bulunmadığı, ayrıca 37.000,00 TL’lik borca karşılık 215.000,00 TL’ye satıldığı dava dilekçesinde beyan edilen iki adet daire ve 3.bir dairenin davalıya verildiği iddiasının alınan borç ve borca karşılık verilenler kıyaslandığında miktar itibariyle hayatın olağan akışına uygun olup olmadığının takdiri Mahkemeye ait olduğu, taşınmazlarla ilgili tapudan celp edilen akit tablolarına bakıldığında, bunların davacı tarafından davalıya “satım akdi” neticesinde (satış işlemi şeklinde) devredildiği ve davacının satış bedelini nakden ve tamamen aldığı resmi senette yazılı olduğu için davacının bu hususun aksini eşdeğer yazılı delille ispatlaması gerekmekte olup dosyada buna ilişkin de delil olmadığı, davalı, illetten mücerret olan bono ile ilgili olarak bunun “davacıdan satın alınan, fakat tapusu kendisine verilemeyen 3.dairenin bedelinin geri alınması için verildiği” yolundaki savunmasıyla bononun altında yatan temel ilişkiye yönelik beyanda bulunmuş olduğu için davalının bu beyanıyla bağlı olduğu,
Bilirkişi raporunda sonuç olarak; dosyada 74.000,00 TL’lik bononun 37.000,00 TL’lik borca karşılık verildiği yolunda bir delil bulunmadığı için davacının borçlu olmadığının tespitini talep edemeyeceği kabul edildiği takdirde, davacının 74.000,00 TL’lik bono nedeniyle borçlu olduğunun kabulü gerekeceği, fakat çoğun içinde az da vardır kuralı gereği icra takibine konu edilen tutarda fazlalık olup olmadığının hesaplanması gerektiği, buna ilişkin hesaplamaların rapordaki 1 nolu tabloda yapıldığı, yapılan hesaplamalar sonucunda icra takibinde takip tarihi itibariyle 5,00 TL fazla talep bulunduğu, davacının 74.000,00 TL asıl alacak ve 5.676,71 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 79.676,71 TL’yi aşan miktar yönünden borçlu olmadığının tespitini talep edebileceği, dava tarihine kadar ve dava süresince dosyadan yapılmış herhangi bir tahsilat bulunmadığı, dosya borcunun dava tarihi itibariyle icra ferileri ve işleyen avans faizi ile birlikte 132.668,77 TL’ye ulaştığı, ancak, davacının iddiasına itibar edilerek 74.000,00 TL’lik bononun 37.000,00 TL’lik borca karşılık verildiği kabul edildiği takdirde, davacının 37.000,00 TL’yi aşan kısım için menfi tespit isteğinde bulunabilecek olup buna ilişkin hesaplamaların ise yapılan hesaplamalar sonucunda davacının takip tarihi itibariyle 37.000,00 TL asıl alacak ve 2.838,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 39.838,36 TL’yi aşan miktar yönünden borçlu olmadığının tespitini talep edebileceği, dava tarihine kadar ve dava süresince dosyadan yapılmış herhangi bir tahsilat bulunmadığı, dosya borcunun dava tarihi itibariyle icra ferileri ve işleyen avans faizi ile birlikte 66.828,31 TL’ye ulaştığını belirten raporun sunulduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde; dava Ankara …. İcra Müdürlüğünün 2010/12677 Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen bononun bedelsiz olduğu iddiası ile; ileri sürülen menfi tespit talebine ilişkin olduğu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …. Ceza Dairesi’nin 16/02/2021 gün, Esas No:2018/24, Karar No: 2021/155 sayılı ilamı ile Ankara … Ceza Mahkemesinin Esas No:2014/1641, Karar No: 2016/872 sayılı kararının İstinaf incelemesi sonucu; sanıklar …, …. hakkında tefecilik suçundan verilen beraat hükümlerinin CMK 280. Maddesinin 1. Fıkrasının f bendi uyarıca bozulmasına karar verildiği ve sanıklar … hakkında 2008-2009-2010-2011-2012 yıllarını kapsar şekilde farklı kişilere değişik zamanlarda faiz karşılığı borç para verdikleri ve bu işlemlerden faiz geliri elde ettikleri, bu ilişki kapsamında teminat maksadıyla alınan taşınmazların yine sanıklar tarafından mal edinildiği ve özellikle sanıklar … ile …’in tefecilik suçunu işledikleri sabit olduğu karar gerekçesinde açıklandığı anlaşılmıştır.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin, yada borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir, borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa bu durumda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşı alacaklıya düşer, borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir, dava konusu senedin nakden ihdas edildiği, davalının senet metninin talil etmediği, ispat yüküne ilişkin genel kuralın menfi tespit davalarında da geçerli olduğu, bir vakadan kendi lehine haklar çıkaran tarafın o vakayı ispat etmesi gerektiği, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı savunma olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler HMK’nın 201. Maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı, ancak senet (kesin delille) ispat olunabileceği düzenlenmiştir.
Dava konusu senedin ihdas nedeninin nakden olduğu, her iki tarafından senedin ihdas nedeninin tali etmedikleri, bu nedenle ispat yükünün yer değiştirmediği, yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi’nin ilamı da değerlendirilmiş, taşınmazlarla ilgili tapudan gelen akit tablolarına bakıldığında; bunların davacı tarafından davalıya satış işlemi şeklinde devredildiği, davacının satış bedelini nakden ve tamamen aldığı, resmi senette yazılı olduğu, davacının bu hususunun aksini ancak yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, ancak buna ilişkin dosyada bir delil bulunmadığı, bu durumda dosyadaki mevcut delil durumu itibariyle taşınmazların devirlerinin gayrimenkul satım akdi olarak kabulü gerektiği, borç olarak alındığı iddia edilen paranın karşılığında verildiği sonucuna varılamayacağı,74.000,00 TL’lik bononun 37.000,00 TL’lik borca karşılık verildiği, dosyadaki mevcut delil durumuna göre kabul edilmiş, davacı tarafın 37.000,00 TL’yi aşan kısım için menfi tespit isteğinde bulunabileceği ve buna ilişkin hesaplamalar sonucunda davacının, Ankara …. İcra Müdürlüğünün 2010/12667 Esas sayılı dosyasında; takibe konu edilen 05/04/2010 vade tarihli, 74.000,00 TL bedelli senetten dolayı, 27/09/2010 takip tarihi itibariyle 37.000,00 TL asıl alacak ve 2.838,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 39.838,36 TL miktar kadar borçlu olmadığının tespitine ilişkin ve yasal koşulları oluşmadığı anlaşılmakla; davalı tarafın, davacı aleyhine talep ettiği tazminat isteminin reddine karar verilmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kısmen kabulü ile;
Davacının, Ankara …. İcra Müdürlüğünün 2010/12667 Esas sayılı dosyasında; takibe konu edilen 05/04/2010 vade tarihli, 74.000,00 TL bedelli senetten dolayı, 27/09/2010 takip tarihi itibariyle 37.000,00 TL asıl alacak ve 2.838,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 39.838,36 TL miktar kadar borçlu olmadığının tespitine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Davalı tarafın, davacı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesi talebinin reddine,
İş bu dava nedeniyle alınması gerekli 2.721,35 TL harçtan 1.263,75 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 1.457,60 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 189,40 TL posta ve tebligat gideri, 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 589,40 TL yargılama giderinin kabul oranı üzerinden (% 53,84 kabul) 317,33 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacının dava açarken ödediği 24,30 TL ve 1.263,75 TL peşin ve başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 5.975,75 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın reddedilen bölümü yönünden kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 5.124,25 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair Davacı Vekili Av. … , Davalı Vekili Av. … yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.