Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/755 E. 2023/769 K. 10.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/755 Esas – 2023/769
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/755 Esas
KARAR NO : 2023/769

HAKİM :….
KATİP : …

DAVACI : …..
VEKİLİ : Av. ….

DAVALI : ….

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2023
KARAR TARİHİ : 10/11/2023
KARAR Y.TARİHİ : 10/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/06/2023 tarihinde davalı şirket tarafından … sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan taşınmazın sel baskınına maruz kaldığını, kullanılamaz hale geldiğini, davalıya hasar ihbarının yapıldığı, … numaralı hasar dosyasının açıldığını, poliçe kapsamında davalı sigorta şirketinin ödeme yapmakla yükümlü olduğunu, sigorta şirketi tarafından gönderilen ekspertiz tarafından 189.954,22 TL’lik zararın rapor edildiğini, ödemenin yapılmasının talep edildiğini, sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığını, açıklanan nedenlerle şimdilik 100,00 TL zararın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı tarafa tebligat çıkarılmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı sigorta şirketi ile yaptığı yangın sigorta poliçesi ile sel baskınına maruz kalan taşınmaz ve taşınmaz içerisinde bulunan eşyaların gördüğü zarar nedeniyle oluşan maddi zararın istemine ilişkin tazminat davası olduğu anlaşıldı.
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev konusu dava şartı olup, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında, talep halinde veya resen incelenebilir. Mahkememizde açılan bu davada öncelikle taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğinde olup olmadığı ve ticaret mahkemesinin bu davada görevli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur.

Tüketici işlemi ile ticari iş kesişmesinin meydana geldiği hallerde, emredici şekilde tüketicinin korunması amaçlanmaktadır. Böylece tüketicinin bulunduğu işlemlerin, ticari iş sayılmasının yanında ayrıca tüketici işlemi olarak kabul edilmesi gerektiği, kanunların çatışma içerisinde bulunduğu hâllerde; 6502 sayılı TKHK’nın gerek özel, gerekse sonraki kanun olması nedeniyle tüketici mevzuatının önceliğinin kabulü, isabetli bir çözüm yöntemidir (….).
6502 sayılı TKHK.m.2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, Tüketici Kanunu her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. Tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici, sözleşmenin karşı tarafı gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatcı, italatcı, hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyla bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişidir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK. anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur. Önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır. Sözleşmenin yapıldığı veya olayın gerçekleştiği tarihin mülga 4077 sayılı TKHK döneminde gerçekleşmesinin de herhangi bir önemi yoktur (6502 sayılı TKHK 3/1-l; 83 ).
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK 4, 5 madde hükümleri kapsamında kalan 6102 sayılı TTK ve diğer kanunlarda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi, taşıma sözleşmesi veya eser sözleşmesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Ayrıca 6502 sayılı TKHK’nın 83. maddesinde yapılan açık düzenleme uyarınca, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlene olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Tüketici Kanunu’nun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” ifadesi ile tüketici mahkemelerinin görev alanı tüketici işlemleri ile sınırlandırılmıştır. Aynı Kanun’un 3/l. maddesinde ise, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem, tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır.
Mahkemelerin görevi, ancak Kanunla belirlenir (HMK m.1). Kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir(… 14.04.2004 tarih …. sayılı kararı).
07.11.2013 tarihinde kabul edilip, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde tüketici, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler” olarak tarif edilmiş, 3/1-(l) maddesinde ise “Bankacılık” sözleşmeleri de “Tüketici işlemleri” arasında sayılmıştır. Kanunun 73/1. maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri”nin görevli olduğu belirtilmiş; 83/2. maddesinde ise “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının gerçek kişi olduğu ve tacir olmadığı, davalı tacir olmakla birlikte davanın her iki tarafı yönünden nisbi ticari dava koşullarının bulunmadığı, sigorta sözleşmesinin tüketici ile davalı sigorta şirketi arasında yer aldığı ve 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca dava konusu işlemlerin ve uyuşmazlığın tüketici işlemine yönelik olduğu ve davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, görevli mahkemenin …. Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli …. Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/11/2023

Katip ….
¸¸

Hakim ….
¸¸