Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/307 E. 2023/365 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
… GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/307
KARAR NO : 2023/365

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 14/11/2022
KARAR TARİHİ : 23/05/2023
KARAR Y.TARİHİ : 23/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan “İstirdat” davasının yapılan açık yargılaması sonucunda, aşağıdaki karar tesis edilmiştir;
I-İDDİALAR
1. Davacı vekili dava dilekçesinde; …Dairesinin … E. Sayılı dosyası ile, davalı tarafından dava dışı … Limited Şirketi aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, bu takibe dayanak ilam … Mahkemesinin … sayılı 27/11/2020 tarihli ilamı olduğunu, …Dairesinin … E. Sayılı dosyası ile; alacağın tahsili adına 3. kişi olan davacı İİK m.89/1-2-3 maddeleri uyarınca haciz ihbarnameleri gönderildiğini, davacının ilgili ihbarnamelerin tebliği esnasında …’da bulunmadığını, bu sebeple haciz ihbarnamelerinden haberi olmayan davacının ihbarnamelere karşı itiraz edemediğini ve …. E. Sayılı dosyaya borçlu olarak kaydedildiğini, dava dışı … Limited Şirketi ile davacı arasında herhangi bir alacak verecek ilişkisi bulunmadığını, somut olayda davacının, hiç var olmayan bir borcu cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığını, davacı kendisine ait olmayan bir borcu icra baskısı ile ödediğini beyanla; davacının, davalı alacaklıya borçlu bulunmadığının tespitine, davacının borçlu olmadığı halde davalıya ödemek zorunda kaldığı 16.800,00-TL’nin ödeme tarihi olan 14.09.2022 tarihinden itibaren, 3.586,63-TL’nin ödeme tarihi olan 09.09.2022 tarihinden itibaren işleyecek olan temerrüt faiziyle birlikte istirdatını talep ve dava etmiştir.
II-SAVUNMALAR
2. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının 21.10.2017 – 15.11.2018 tarihi arasında dava dışı … Limited Şirketi’nde çevre mühendisi olarak çalıştığını, davalı iş akdinin hukuka aykırı olarak sona erdirilmesi neticesinde ödenmeyen Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı, Yıllık İzin Alacağı ve Maaş alacaklarının tahsili için … Limited Şirketi’ne … Mahkemesinin … sayılı dosyası üzerinden dava açtıklarını, davalının Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı, Yıllık İzin Alacağı ve Maaş alacaklarının tahsiline karar verildiğini, bunun üzerine … Limited Şirketi’ne icra takibi başlatttıklarını, hacze gittiklerini, ancak alacaklarını hiçbir şekilde tahsil edemediklerini, akabinde şirket ortaklarına 89/1 haciz ihbarnamesi gönderdiklerini, şirket ortaklarından …’ın, birinci haciz ihbarnamesine itiraz ettiğini, davacı … için ise 89/1-2-3 haciz ihbarnameleri gönderdiklerini, tüm ihbarnamelerin davacının mernis adresine gönderildiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
III-TARAFLARIN ANLAŞTIKLARI ve ANLAŞAMADIKLARI HUSUSLAR
A. Taraflar Arasında Uyuşmazlık Bulunmayan Hususlar
3. Tarafların dava konusu edilen konulardan üzerinde anlaştıkları bir vakıanın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
B. Taraflar Arasındaki Uyuşmazlık Konuları
4. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; İİK m.89/1-2-3 maddeleri uyarınca haciz ihbarnameleri gönderilen davacının davalıya borcu bulunup bulunmadığı, cebri icra tehdidi altında ödendiği iddia edilen 20.386,03 TL’nin iadesi koşullarının mevcut olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
IV-ÇEKİŞMELİ VAKILAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER
5. Bu aşamada taraflarca sunulan dışında herhangi bir delil toplanmamıştır
V- DELİLLERİN TARTIŞILMASI, YARGILAMA ve GEREKÇE
6. Dava, İİK m. 89 hükmüne göre ödenen tutarın istirdatı istemine ilişkindir.
7. Dosya, … … Mahkemesi’nin 06/03/2023 tarih, …, sayılı görevsizlik kararı üzerine mahkememize gönderilmiş olup, yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılmıştır.
8. Davanın esasının incelenmesinden önce mahkememizin görevli olup olmadığı hususu üzerinde durulması gerekmektedir.
9. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
10. Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
11. Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, öğretide benimsenen görüşe göre de ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
12. TTK’nın 4. maddesinde ticari davalar sayılmış olup bu maddeye göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.
13. Bu düzenlemeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent hâlinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
14. Az yukarıda açıklandığı gibi ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
15. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), … Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
16. Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
17. Bu genel kuralın yanında TTK’nın 4. maddesinin son cümlesindeki düzenleme nedeniyle yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale ve vedia gibi sözleşmelerden doğan davalarla fikri ve sınai haklara ilişkin davalar da ticari davadır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken, burada sayılan davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli görülmüştür.
18.İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakta olup genel mahkeme olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda ise yukarıda yapılan açıklamalar ışığında görevli mahkemenin belirlenecektir (…).
19. Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti ve ödenen tutarın istirdadı istenmektedir.
20. İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın … … Mahkemesine gönderilmesine, mahkememizce karşı görevsizlik verildiğinden süresi içerisinde istinaf edilmeden kararın kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın … Bölge Adliye Mahkemesi …Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın, mahkemenin görevli olması dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin … … Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde taraflarca müracaat edilmesi halinde dava dosyasının görevli … … Mahkemesine gönderilmesine,
3-Mahkememiz ile … … Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan kararın istinaf edilmeden kesinleşmesi halinde uyuşmazlığın halli için dosyanın … Bölge Adliye Mahkemesi …Dairesine gönderilmesine,
4-Harç ve yargılama gideri hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tarafların yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK 345. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren … …Mahkemesine ya da buraya gönderilmek üzere istinaf edenin bulunduğu yer İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yasa yolu açık olmak üzere 23/05/2023 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/05/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15 uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur”