Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/737 E. 2023/211 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2022/737 Esas
KARAR NO : 2023/211

DAVA : Eser Sözleşmesi
DAVA TARİHİ : 18/11/2022
KARAR TARİHİ : 28/03/2023
KARAR Y.TARİHİ : 12/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Eser Sözleşmesi davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. köyü sakinlerinden Arsa Sahibi … ile … A.Ş (Eski adı … A.Ş) arasında …. Noterliğince 05.06.1995 tarih ve … yevmiye no ile …. (…) yaptıklarını, taraflar arasında imzalanan … ne göre, … A.Ş’ ye Arsa Sahibi … tarafından ve mülkiyeti …’a ait arsada… yapılması neticesinde ortaya çıkacak imarlı arsalar üzerinde sözleşme konusu inşaatların yapılabilmesi, sözleşme gereği edimlerini yerine getirebilmesi, Belediye, Tapu ve diğer müesseselerde gerekli faaliyetleri yürütülebilmesi için Arsa Sahibi … tarafından …. Noterliğinden 05.06.1995 tarih ve … yevmiye nolu vekâletname ile … A.Ş.’ye yetkiler verildiğini, ancak verilmiş olan bu yetkilerin, arsa sahibi Davalı … tarafından …. Noterliğinden 26 Mart 1996 tarih ve … yevmiye no ile “azilname” ile iptal edildiğini, vekâleti azil yoluyla ortadan kaldırılan … A.Ş. ‘nin sözleşme ile ilgili işlemleri ve inşaat hazırlıklarını yapabilme imkanının elinden alındığını, müvekkili yüklenici şirketin 2008 ve 2009 yılında çektiği ihtarlara rağmen arsa sahiplerinin vekalet vermediğini, 2009 yılında arsa sahibi tarafından …. Mahkemesinde, sanki yüklenicinin elinde inşaatı yapmak veya diğer gerekli işlemleri yapmak için vekâlet varmış gibi, “İmar tapularının alınmasının üzerinden 16 ay geçtiği halde yüklenicinin inşaata başlamadığı” gerekçesiyle sözleşmenin feshi ve taşınmaz üzerindeki şerhin terki talepli dava açıldığını, sözleşmenin feshine ve taşınmaz üzerindeki şerhin terkinine ilişkin talebinin reddine karar verildiğini, dava süreçleri devam ederken Arsa Sahibi …’un 2014 yılında vefat etmiş olduğunu,
arsa sahipleri olan davalıların vekaletname vermeyerek işin yapılmasını engellediklerini, vekaletname verme borcunu yerine getirmesi için yapılan ihtarlara cevap vermeyerek temerrüde düştüklerini, bu bakımdan …. Noterliğince 05.06.1995 tarih ve … yevmiye no ile … (…) de müvekkilinin üzerine düşen edimleri ifa edebilmesi için masrafı böyle bir vekaletnameyi vermeyen arsa sahibi davalılara ait olmak üzere- Belediye, tapu ve kadastro dairelerinde ve diğer ilgili resmî mercilerde kendisi adına evrakları belgeleri tanzim ve imzalama, tescil talep etme, ruhsat alabilmek için yola terk, ifraz, tevhit, satın alma gibi işlemleri yapma, inşaatın yapı ruhsatını alma gibi; işin sonuna kadar yürütülmesi gerekli işler için, müvekkili yüklenici şirketin temsilcisi … ile Proje Müellifleri …, …ve …’un vekil olarak atanmasına karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın iş bu davada dava değeri gözetmeksizin davayı yöneltmiş olup sözleşmeye konu taşınmazın değeri dikkate alındığında ve davada edimin ifası talep edildiğinden dava değerinin belirtilip harcın ikmalinin dava şartı olduğunu, eksik harcın tamamlattırılmasını yönündeki itirazlarının kabulünün gerektiğini, müvekkili davalıların tacir olmayıp gerçek kişi arsa sahibi olduklarını, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın öncelikle görev yönünden reddini istediklerini, davaya dayanak yapılan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin 05.06.1995 tarihinde imzalandığı dikkate alındığında davacının edimini ifası talebi 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, müvekkillerinin kök murisi müteveffa …’un mirasçıları arasında davalı müvekkiller dışında …’da bulunduğunu, tüm mirasçıların zorunlu dava arkadaşılığı gözetilerek dava dışı …’unda davaya dahil edilmesi gerektiğini, müvekkili davalıların murisi ile davacı … A.Ş arasında …. Noterliğinin 05.06.1995 Tarih ve … yevmiye numaralı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin geçerliliğini ileri sürerek aradan geçen 27 yıl süre ile maliklerin mülkiyet haklarının kısıtlanması ve sözleşme uyarınca edimin ifası talebi hukuken kabul edilemeyeceğini, sözleşmenin konusu olan …. Parsel sayılı taşınmazın tedavül kayıtları incelendiğinde de görüleceği üzere taşınmazın o tarihte maliki olan davalı müvekkillerin murisi … dışında bu taşınmazda başka hissedarlar olmasına rağmen bu hissedarların da Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yapmadığı hususu da gözetildiğinde davacının, sözleşmenin geçerli olduğuna sığınarak salt müvekkillerinsı mülkiyet hakkını kısıtlayarak hareket ettiği sonucunu ortaya çıkardığını, kökde yok hükmünde olan bir sözleşmenin ediminin ifasının talep olunamayacağını, ayrıca davacı yüklenici şirketin tapu kayıtlarının tetkiki ile de anlaşılacağı üzere süreç içerisinde imzalamış olduğu Kat Karşılığı İnşa Sözleşmesinin edim ve şartlarını dava dışı 3. Kişilere devir ve temlik etmiş olduğunu ve devir ve temliklerden kaynaklı yapmış olduğu anlaşmaları devir alanlarca yerine getirilemediğinden devir ve temliki iade aldığını, davacı yüklenicinin davaya dayanak sözleşmeyi 3. Kişilere devir edip menfaat temin ettiğini, 3. Kişilerinde müvekkillerine yönelik anılan davaları ikame ettiğinin görüldüğü, tarafların iradesinin Borçlar Kanunu 108. Maddesi mucibince sözleşmenin geriye etkili fesih iradesi olduğu gözetildiğinde sözleşmenin imza tarihi ile azil name tarihi arasındaki süreninde arsa sahibi davalıların tahammül sınırlarının üzerinde olduğunu beyan ederek haksız ve dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELLİLLER:
1-) …. Esas sayılı dosyası.
2-) …. yazılan müzekkere cevapları,
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki … kaynaklanan arsa sahipleri tarafından davacı yükleniciye verilmesi gereken vekaletnamenin verilmemesi nedeniyle gerekli iş ve işlemleri kapsayacak şekilde tüm yetkileri içerir şekilde yetki verilmesi talebi istemine ilişkindir.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ancak, Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A-Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 s. TTK 19/2’de, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C-Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında …’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Bu bilgiler ışığında, dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, sözleşme ve diğer belgeler incelendiğinde, davalı gerçek kişiler hakkında yapılan araştırmaya göre, davalıların tacir olmadığı, sadece davacı tarafın ticari işletmesi ile ilgili olan işin davalılar için de ticari iş haline gelmeyeceği, vekalet akdi TBK’da düzenlenen akitlerden olmakla, dava konusunun mutlak ticari davalardan da olmadığı, anlaşılmakla, mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin … Mahkemeleri olduğu görülerek, görevsizlik kararı verilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Anlatılan nedenlerle,
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli … Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,

Dair; taraf vekillerinin ve davacı şirket yetkililerinin yüzüne karşı hükmün tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
28/03/2023

Katip … Hakim …
¸e-imza ¸e-imza