Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/732 E. 2022/757 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/732 Esas – 2022/757
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/732 Esas
KARAR NO : 2022/757

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 17/11/2022
KARAR TARİHİ : 12/12/2022
KARAR Y.TARİHİ : 13/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan alacak davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; miras bırakan … ile müvekkili arasında …. numarasında kayıtlı taşınmazlar üzerine inşaat yapımı için kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, arsa sahibinin müvekkili şirketi azli ve sözleşmenin iptali talebi ile Ankara …Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, yapılan yargılama neticesinde, davanın müvekkili şirket lehine karar verildiğini, kararın onandığını böylece sözleşmenin yürürlükte kalmasının kesinleştiğini, arsa sahiplerinin vekalet vermeyerek müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmesine engel olduklarını, müvekkilinin nama ifa davası açmasının ve vekalet talep edememesinin sebebinin davalı şirket olduğunu, davalı şirketin sırf müvekkili şirketin hissesine düşen villaları alabilecek için inşaatı yapmama iradesini ortaya koyduğunu, davalı şirkete müvekkiline uğrayacağı zararlar konusunda gönderdiği 7 adet ihtarname gönderildiğini, davalı şirketin ihtarlara aldırmayarak işin yapılmaması için her türlü engellemeyi yaparak müvekkiline büyük zararlar verdiğini, müvekkilinin davalı şirket aleyhine Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas ile yaşanılan gerçeklere, taraflar arasındaki sözleşmeye ve hukuka aykırı olarak, sözleşmenin fesline sebep olacak bir nama ifa ve müspet zarar davası açtığını, müvekkilinin davalının kusuru sebebiyle 2016 yılından günümüze kadar işin yapılmamasından dolayı uğradığı müspet zararın 75.000.000 mertebesine olacağını belirterek müvekkili şirketin davalı şirketten kaynaklanan sebeplerle uğradığı müspet zararının tazmini taleplerinin kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Dava dilekçesi tebliğe çıkmamıştır.

YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, alacak istemine ilişkindir.
07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yazılı açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı yan, davalı şirket ile imzalanan kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi nedeniyle uğranılan müspet zararların tazminini talep etmiştir. Dava konusu bir miktar paranın tahsiline yönelik açılan ticari dava niteliğinde olup, 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartıdır. Dava, 17.11.2022 tarihinde açıldıktan sonra, 21.11.2022 tarihinde arabulucuk bürosuna başvurulduğu, arabuluculuk anlaşamama son tutanağının ise 08.12.2022 tarihinde imzalandığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davadan önce yapılmış arabuluculuk başvurusu bulunmadığı anlaşılmakla, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi ile HMK’nın 115/2. maddesi gereğince, davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın, 6325 sayılı kanunun 18/A-2 ve TTK’nın 5/A maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Alınması gerekli 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/12/2022