Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/672 E. 2023/94 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/672 Esas – 2023/94
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/672 Esas
KARAR NO : 2023/94

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/10/2022
KARAR TARİHİ : 13/02/2023
KARAR Y.TARİHİ : 16/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasındaki 06.06.2022 tarihli sözleşme ile, on adet çelik silo ve çelik yükleme hangarının 160.000,00 TL. bedel karşılığında , azami otuz gün içinde yapımı işi için anlaşma sağlandığını, davalı yüklenicinin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, 24 Ağustos 2022 tarihi itibarıyla henüz işin yapılmadığının tespit edildiğini, sözleşmenin 24/08/2022 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, davalının edimini üstlendiği işi yapmaması nedeniyle, müvekkilinin sözleşme konusu işi bir başka yükleniciye yaptırmak zorunda kaldığını, müvekkilinin zarara uğradığını, haklı sebeple sözleşmeyi fesheden iş sahibi olarak, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, ödenen sözleşme bedelinin istirdadının gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik eser sözleşmesinin müvekkili iş sahibi tarafından davalı yüklenicinin direnimi nedeniyle haklı feshi sonucu menfi zararımızın tazmini için 10.000,00 TL.’ nin, davacı iş sahibi tarafından ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istirdadı için 160.000,00 TL.+28.800,00 TL. KDV. = 188.800,00 TL.’ nin, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili için 11.200,00 TL’ nin, dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin zorunlu arabuluculuk yoluna başvurmaksızın doğrudan dava açmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında 1 set makine parçası ve silo malzemeleri yapmayı üstlendiğini, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini sözleşmede ön görülen süre içeresinde eksiksiz ve tam şekilde yerine getirerek davalı şirkete teslim ettiğini, davacı şirketin müvekkili şirketçe sözleşme yükümlülükleri yerine getirildikten sonra başka bir şirket ile benzer içerikte sözleşme yapmasının müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı davrandığı anlamına gelmediğini, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmesi nedeniyle gecikmeden kaynaklı cezai şart alacağının gerçekleşmediğini savunmuş hukuki dayanaktan yoksun ve usule aykırı şekilde açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bedelin istirdat ve menfi zararın tazmini ile cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Sözleşme örneği, ihtarname örneği, fatura örnekleri, ödeme dekont örnekleri ve diğer bilgi belgeler dosyada mevcuttur.
07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yazılı açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı yan, davalı şirket ile imzalanan sözleşme nedeniyle uğranılan müspet zararların tazminini talep etmiştir. Dava konusu bir miktar paranın tahsiline yönelik açılan ticari dava niteliğinde olup, 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartıdır. Davacı tarafça, davadan önce yapılmış arabuluculuk başvurusu bulunmadığı anlaşılmakla, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi ile HMK’nın 115/2. maddesi gereğince, davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın, 6325 sayılı kanunun 18/A-2 ve TTK’nın 5/A maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin alınan 3.586,28-TL harçtan mahsubu ile arta kalan 3.406,38 -TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı
13/02/2023