Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/632 E. 2023/38 K. 23.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/632 Esas
KARAR NO : 2023/38

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -(TC.No. …)
VEKİLİ : Av. … – [S
DAVALI : … -(TC.No. …) …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 23/01/2023
KARAR Y.TARİHİ : 24/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin dava dışı … Marketi Tur. Rest. Gıda İnş Loj. Org. Ltd. Şti. ‘den aldığı hizmet karşılığında şirketin talebi üzerine Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2019/3917 sayılı dosyasına konu senedin düzenlendiğini, müvekkilinin vadesi gelince söz konusu borcu dava dışı şirkete ödediğini ancak dava dışı şirketin alacaklı olarak gördüğü merkuz senedi müvekkiline iade etmeyerek davalı tarafa ciro ettiğini, müvekkilinin söz konusu borcu vadesinde ödemesine rağmen davalı tarafın müvekkili hakkında Ankara 25. İcra müdürlüğünün 2019/3917 sayılı icra dosyasıyla icra takibi başlattığını, icra takibine konu olan 11/05/2016 düzenleme ve 22/05/2016 vade tarihli senedin müvekkili tarafından düzenlenmiş fakat senede konu olan borcun ödendiğini, müvekkilinin davalı tarafa borcunun olmasının söz konusu olmadığını belirterek müvekkili mezkur senet ile başlatılan Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2019/3917 sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2019/3917 sayılı icra dosyasında icra dairesi veznesine yatacak paranın davalıya ödenmemesi ve takibin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve icra dosyasından alacak tahsili edilmesi davanın istirdat davası olarak devamına, %20 ‘den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından borcu ödediği iddiası ile mahkemeye sunulan kredi kartı hesap özetinin incelenmesinde; söz konusu belge üzerinde ödemenin takip dayanağı senede ilişkin olarak yapıldığına dair açıkca bir atıf bulunmadığını, ayrıca muteriz borçlu tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilmediğini, davacı tarafın iddialarının hepsinin hukuka ve usule uygun ispata muhtaç olduğunu, ispat külfeti ise davacı tarafa ait olduğunu, davacının kötüniyetli olmasından dolayı %20’den az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Ankara 30. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/06/2022 gün ve 2021/406 Esas 2022/266 Karar sayılı görevsizlik kararı nedeniyle dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Takibe konu senedin tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nun 776/1-f maddesi uyarınca; senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun’un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması zorunlu ve yeterlidir.
Düzenleme yeri bono da zorunlu unsur olup, yasanın amir hükmü uyarınca; düzenleme yeri yazılmayan bonolarda, düzenleyicinin adı ve soyadının yanında yazılı olan idari birimde bononun düzenleme yeri olarak kabul edilir. Düzenleyenin adı ve soyadının yanında idari birim yazılmayan senette, kambiyo senedi vasfında olmayacaktır.
Keşide yeri unsuru bulunmayan senet, bono olarak kabul edilemeyeceğinden, borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılması da mümkün değildir.
Somut olayda, takibe ve davaya dayanak senedin incelenmesinde; senedin düzenleme yeri içermediği, düzenleyenin adı ve soyadının yanında ise “yaşamkent” ibaresinin bulunduğu görülmüş olup, yaşamkent idari birim olarak kabul edilemeyeceğinden takibe dayanak senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı anlaşılmıştır. Bu halde, takibe dayanak senette düzenleme yeri bulunmadığından bono olarak kabul edilemeyeceği, uyuşmazlık konusunun da mutlak ve nispi ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın çözümünde mahkememiz görevli değildir.
Uyuşmazlığın çözümünde mahkememiz görevli olmadığına göre, görevli mahkemenin belirlenmesi için taraflar arasındaki ilişkinin niteliğinin ortaya konulması gerekmektedir.
6502 sayılı TKHK.m.2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, bu kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. Tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici, sözleşmenin karşı tarafı ise gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatçı, ithalatçı hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyla bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişilerdir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur. Burada önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır. Sözleşmenin yapıldığı veya olayın gerçekleştiği tarihin mülga 4077 sayılı TKHK döneminde gerçekleşmesinin de herhangi bir önemi yoktur. Mülga 4077 sayılı TKHK ‘nın yürürlükte olduğu dönemde, yüksek yargıtay tüketici işlemi ile ilgili olmak üzere bazı sözleşmelerin tüketici işlemi sayılamayacağını kabul etmiştir. Ancak 6502 sayılı TKHK 3/l, 83 madde hükmünde yapılan açık düzenleme ile bu sınırlamaların tamamı ortadan kaldırılmıştır.
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK 4, 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın mutlak ticari dava olması veya sözleşmenin TTK’da ya da başka kanunlarda düzenlenmesinin herhangi bir önemi yoktur (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici, karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi, taşıma sözleşmesi, eser sözleşmesi, bankacılık sözlşemesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur.
Somut olayda; davacı yan, dava dışı … Marketi Tur. Rest Gıda İnş. Loj. Org. Ltd. Şti.’den aldığı hizmet karşılığı, Ankara 25. İcra Dairesi’nin 2019/3917 sayılı dosyasına dayanak senedin düzenlendiğini, senet bedelinin ödenmesine rağmen ciro edilerek davalıya devredildiğini, senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Hatırlanacağı üzere takip dayanağı senette düzenlenme yeri idari birim olarak yazılmadığından senedin kambiyo niteliğinin bulunmadığı belirlenmişti. Bu halde kambiyo niteliğinde bulunmayan takip dayanağı senedin devri alacağın devri hükmündedir. Alacağın devri, alacaklı ile onu devir alan üçüncü şahıs arasında; kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça, borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen yazılı şekle bağlı sözleşme, kanun ya da kazaî kararla gerçekleşen tasarrufî bir muameledir. Alacağın devri kural olarak borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen tasarrufî bir hukukî işlemdir, külli değil, cüz’i ve sınırlı bir halefiyet meydana gelmektedir. Burada alacaklının değişmesi söz konusudur (Uygur, Turgut.: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, 3. Baskı, Ankara 2013, s. 1096). Böyle bir durumda davacı yan senet alacaklısına karşı ileri süreceği defi ve itirazlarını alacağı temlik alana karşı da ileri sürebilecek ve görevli mahkeme sözleşmenin tarafları (davacı ile dava dışı şirket) arasındaki uyuşmazlığa göre belirlenecektir.
Davaya konu olayda; davacı ile dava dışı … Marketi Tur. Rest Gıda İnş. Loj. Org. Ltd. Şti. arasında hizmet alımına ilişkin sözleşme akdedildiği, davalının senetteki alacağını davalı yana devrettiği, davalı yanında halefiyet kuralı uyarınca senet konusu alacağın tahsili amacıyla takibe giriştiği anlaşılmıştır. Davacı, 6502 TKHK 3/1-k maddesi gereğince hizmet alan tüketici konumunda olup, taraflar arasındaki işlem de aynı Yasa’nın 3/1-l maddesi gereğince tüketici işlemi niteliğindedir. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevlidir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, taraflarca ileri sürülmese bile hakim tarafından davanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Eldeki davada, uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesi görevli olduğu anlaşıldığından HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın, mahkemenin görevli olması dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Ankara Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde taraflarca müracaat edilmesi halinde dava dosyasının görevli Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca harç ve yargılama gideri hususunun yetkili ve görevli mahkemece değerlendirilmesine,

Dair davalı vekilini yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı
23/01/2023
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır