Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/345 E. 2022/745 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/345 Esas – 2022/745
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/345 Esas
KARAR NO : 2022/745

DAVA : Genel Kredi Sözleşmesi. Borçtan Kurtulma
DAVA TARİHİ : 05/10/2021
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
KARAR Y.TARİHİ : 09/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Menfi Tespit) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının, dava dışı … Alüminyum San. ve Tic. A.Ş. ile davalı arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmesinde müteselsilen kefil olarak yer aldığını, daha sonra … Alüminyum San. ve Tic. A.Ş. ile davalı arasında “Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi” kurularak borçların yeniden yapılandırılması yoluna gidildiğini, davacının, müteselsil kefillikten kurtulacağına ilişkin olarak davalı bankaya, noter aracılığı ile ihtarname çekilerek 1 ay içerisinde asıl borçlu … Alüminyum San. ve Tic. A.Ş.ye karşı dava ve takip haklarının kullanılması, varsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçilmesi ve ara vermeden takibe devam edilmesi, aksi takdirde davacının yasal haklarını kullanarak kefaleti sona erdirme yoluna gidileceğinin ihtar edildiğini, işbu ihtarnamenin gerekliliklerinin davalı banka tarafından yerine getirilmediğini belirterek; davanın kabulü ile davacının müteselsil kefaletinin TBK’nın 601. maddesi kapsamında sonlandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde, açılan davada hukuki yarar bulunmadığını, davacı aleyhine yapılan icra takibinde davacının finansal yeniden yapılandırma sözleşmesine dayanarak erteleme talep etmesi, İcra Mahkemesinde takibin iptaline yönelik dava açılması ile bu dava konusunun çelişkili olduğunu, borçlu şirket ve kefiller hakkında yasal süreçlerin devam ettiğini, dava dışı firmaya protokol gereği takip yapılamamasının söz konusu olmadığını, İİK 45. Maddesi yasa hükmü ve yargı içtihatları gereği yasal takip yapılamadığını, sözleşmenin imzalanmasının, kredi borçlusu ve müteselsil kefilin kredi sözleşmelerinden, taahhütnamelerden doğan borçlarının hiçbir şekilde ertelendiği, yenilendiği ve borçların nakledildiği anlamına gelmediğini, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, genel kredi sözleşmeleri kapsamındaki kefaletin TBK’nın 601. maddesi kapsamında sonlandırılması istemine ilişkindir.
Dava İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup, yetkisizlik nedeni ile usulden red kararı üzerine talep ile mahkememize gönderilmiştir.
18/02/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi incelendiğinde; davalı banka ile … Alüminyum … AŞ arasında imzalandığı 10.000.000,00 USD kredi açılmasının kararlaştırıldığı sözleşmede davacının 15.400.000,00 USD müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu, 9. maddesinde “Kefalet” başlığı altında kefaletin kapsamına yer verildiği, 9/c maddesinde; “kefil/kefiller, bankanın müşterinin taahhütlerini temdit etmesi, borcu taksitlendirmesi vb halleri uygun gördüğünü ve kefaletinin aynen devam edeceğini kabul ve taahhüt eder” düzenlemesinin yer aldığı görülmüştür.
11.06.2020 tarihli finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi incelendiğinde; dava dışı asıl borçlu ile davalı banka dahil 12 banka arasında imzalandığı, amacının alacakların tespit edilmesi, teminatlandırılması, yeniden yapılandırılması olduğu, sözleşmesinin imzalanmasının hiçbir şekilde borcun ertelendiği, borçlu ve müteselsil kefiller bakımından borcun yenilendiği, nakledildiği, kefaletin sonlandığı anlamına gelmediği, kredi ilişkisinin devamı boyunca oluşmuş teminat, sorumluluk ve kefaletlerde erteleme, yenileme, borcun nakli hukuki sonuçları doğmayacağı, müteselsil kefiller bakımından başlatılan takiplere devam edilmesi ve takip başlatılması konusunda yetkili olunduğu, bu sözleşmede imzası bulunmamakla beraber daha önceki kredi sözleşmelerinde imzası bulunan kefiller hakkında alacaklının yasal takip yapmaya ve devam ettirmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
Kadıköy 13.Noterliğinin 01.07.2021 tarihli ihtarnamesinde; davalı bankanın dava dışı asıl borçlu ile akdedilen finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi gereği borcun 10 yıl vadelendirildiğini, asıl borçlu hakkında dava ve takip hakkının kullanılması, ara vermeden takibe devam edilmesi aksi halde TBK’nın 601. maddesi kapsamında kefaletin sonlandırılması yoluna gidileceğinin ihtar edildiği görülmüştür.
TBK’nın 601.maddesi; ”Süreli olmayan kefalette kefil, asıl borç muaccel olunca, adi kefalette her zaman ve müteselsil kefalette ise, kanunun öngördüğü hâllerde, alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı dava ve takip haklarını kullanmasını, varsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmesini ve ara vermeden takibe devam etmesini isteyebilir. Borç, alacaklının borçluya yapacağı bildirim sonucunda muaccel olacaksa kefil, kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihten bir yıl sonra alacaklıdan, bu bildirimi yapmasını ve borç bu suretle muaccel olunca, yukarıdaki fıkra hükümleri uyarınca takip ve dava haklarını kullanmasını isteyebilir. Alacaklı, kefilin bu istemlerini yerine getirmezse, kefil borcundan kurtulur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dışı asıl borçlu şirket tarafında İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinine konkordato mühleti süresi verilmesi için 25.04.2018 tarihinde açılan davada 14.09.2020 tarihinde feragat nedeniyle red kararı verilmiştir.
İstanbul 9. İcra Dairesinin 2018/16728 sayılı icra dosyasında dava dışı şirket, kefiller …. hakkında 11.05.2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, alacak tutarının 25.317.920,82 TL olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin …Karar sayılı dosyasında davacı .. AŞ tarafından davalılar arasında …’un da bulunduğu davalılar hakkında dava konusu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak yönünden mal kaçırma kastı ile taşınmaz devirleri yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davası açıldığı davanın kısmen kabulüne karar verilidği görülmüştür.
Taraflarca sunulan dilekçeler ve kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davalı tarafından davanın menfi tespit davası olduğu ve icra takibine konu borç kadar harç yatırılarak davaya devam edilmesi gerektiği savunmasında bulunulmuş ise de, davanın TBK’nın 601. Maddesinde düzenlenen kefaletin sona erme koşullarına bağlı özel bir dava türü olduğu anlaşılmakla yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı iddiası davalı bankaya gönderilen ihtarname ile asıl borçlu ile yapılan 11.06.2020 tarihli finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi uyarınca borçluya borçların ödenmesi için 10 yıl mühlet verildiği ve ödeme planı oluşturulduğu, TBK’nın 601. maddesi uyarınca dava ve takip haklarının kullanılması, aksi halde kefaletin sona erdirileceği ihtarının sonuçsuz kaldığına dayalıdır.
Taraflar arasında imzalanan 18/02/2014 tarihli sözleşmenin 9. maddesi ve alt başlıklarında kefaletin kapsamına yer verildiği, doğmuş borçların birden fazla temdit edilip uzatılmasınıa, taksitlendirilmesine, yeniden yapılandırılmasınına kefilin muvafakat ettiğinin yazıldığı, davacının sözleşmeyi imzaladığı, kaldı ki Finansal Yeniden Yapılandırma sözleşmesinde sözleşmesinin imzalanmasının borçlu ve müteselsil kefiller bakımından borcun yenilendiği, nakledildiği, kefaletin sonlandığı anlamına gelmediği düzenlemesine açıkça yer verildiği, sözleşmenin borcun yenilenmesi değil muaccel olan borcun tasfiyesine yönelik olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve yukarıda yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde, davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesi kapsamında ödenmeyen borç nedeniyle icra takibi yapıldığı, asıl borçlu şirket tarafından takipten önce konkordato yoluna başvurulduğu ve konkordato sürecinde finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi imzalandığı birlikte değerlendirildiğinde asıl borcu doğuran sözleşme yönünden alacaklı bankanın asıl borçlu ve kefili takip ettiği ve borcun ödenmemesi üzerine davacının da ortağı olduğu şirket ile davalının da aralarında olduğu bankaların borcun ödenmesi koşullarının ve sürenin belirlendiği bir sözleşme yapıldığı ve bu sözleşmenin önceki kredi sözleşmesinden bağımsız olmadığı açıktır. Bu nedenle genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil yönünden borcun yapılandırılması, taksitlendirilmesi ve temdit edilip uzatılmasına kefilin muvafakat ettiği hükmü de değerlendirildiğinde, dava konusu finansal yeniden yapılandırma sözleşmesinin TBK 601. maddesinin uygulanması yönünden değerlendirilebilecek takip edilmemiş yeni borç doğuran bir sözleşme olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla davacının HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı kabul edilerek davanın usulden reddi gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-TBK m. 601 hükmüne uygun talep bulunmadığından, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
3-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
5-Alınması gerekli 80,70 TL harcın, peşin alınan 59,30 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 21,40 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
6-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair davacı vekilinin (e-duruşma) ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/12/2022