Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/327 E. 2023/14 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2022/327 Esas
KARAR NO : 2023/14

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
KARAR Y.TARİHİ : 19/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının Ankara’nın 26. İcra Müdürlüğü’nün 2020/9665 E. Sayılı icra dosyası ile müvekkili aleyhinde takipte bulunduğunu, takip dayanağı belgenin kısmen boş iken doldurularak bono vasfına sokulduğunu, belgenin 2012 tarihli ve boş olduğunu, müvekkili ile ortak ticari faaliyet sürdüren davalı … tarafından sonradan doldurulduğunu, daha sonra 23.05.2013 tarihinde taraflarca ibralaşılarak iptal edildiğini, protokol ile sabit olduğu üzere, 23.05.2013 tarihli protokol tarihinden önceki 60.000,00 TL’ lik belge dahil tüm çek ve senetlerin geçersiz sayıldığını, takip konusu 60.000,00 TL’lik belge dahil diğer belgelerin kasa açılamadığı için müvekkiline teslim edilemediğini, 60.000,00 TL’ lik yarı boş belgede, tanzim tarihinde yer alan “21.01.2012” vade, “01.01.2018” tanzim yeri, “Ankara” ve “Nakten” ibareleri sonradan yazılarak sahtecilik yapıldığını, tarafların sonradan da ticari ilişkilerini sürdürdüklerini, 28.03.2019 tarihinde, yani takip tarihinden önce ve tahrifatlı bono vadesinden sonra ” aralarında başkaca hiç bir alacak verecek borç ilişkisi yoktur ” imzalı beyanları ile sabit olduğunu, takip konusu borcun olmadığını, bononun geçersiz sayıldığının ortaya konduğunu, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/198 – 200 D. İş sayılı ihtiyati tedbir kararı alındığını, teminatı tedbir dosyasına, dosya mevcudu icra dosyasına yatırılarak icra takibinin durdurulduğunu belirterek; fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalması kaydıyla, Belgenin takibe konulduğu Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2020/9665 E. sayılı takibin ve takip dayanağı 01.01.2018 vade tarihi atılan bononun iptalini, müvekkilinden talep edilen toplam takip tutarı üzerinden % 20 den aşağı olmamak üzere tazminat takdirine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bir hukuki yararının olmadığını, bu nedenle davanın dava şartı olan hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesi gerektiğini, icra dosyasının yasal dayanağı olan takip evrakının , TTK ve sair yasal hükümler göz önüne alındığında kıymetli evrak vasfını taşımakta olup bono niteliğinde olduğunu, taraflarınca yapılan icra takibinin süresi içerisinde, yasal dayanaklı belge ile hukuka uygun yapıldığını, davacı tarafın, İcra takibine konulan bononun sahte olduğunu, tahrifat yapılarak ve sonradan doldurularak geçerli kılınmaya çalışıldığını iddia ettiğini, davacının, imzaya itirazda bulunduğuna dair beyanda bulunmadığını, çünkü kıymetli evrakta bulunan iki adet imzanın, lehtarın adı ve soyadının, takip miktarının, tanzim tarihinin ve borçlu olarak kendi ad -soyad kısmının kendi el yazısıyla yazıldığını ikrar ve kabul ettiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-)Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/198 D.İş sayılı dosyası,
2-)Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2020/9665 Esas sayılı dosyası,
3)Hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanağı,
4) Mahkememizce alınan bilirkişi raporu,
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, menfi tespit ve icra takibinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce, dava hakkında, 22/06/2021 tarihinde, “mahkememizin görevsizliği nedeniyle red” kararı verildiği ve dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, Ankara 44. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/127 E, 2021/57 K, sayılı karşı görevsizlik kararı vermesi üzerine, dosyanın yargı yerinin belirlenmesi bakımından Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 10/03/2022 tarih ve 2022/304 E, 2022/352 K, sayılı kararı ile mahkememizin yargı yeri olarak belirlendiği, yukarıdaki esas sayısına kaydı yapıldığı anlaşılmıtır.
Davalı tarafın sahtecilik iddiası bulunmakla, dava konusu edilen kıymetli evrak üzerinde inceleme yaptırılmış ve “Tetkike konu, borçlusu … alacaklısı … olan 20.01.2012 düzenleme ve
01.01.2018 ödeme günü tarihli “60.000” TL’lik senet üzerinde farklı ışık kaynakları ve mikroskop
altında yapılan incelemeler neticesinde;
Borçlusu … alacaklısı … olan 20.01.2012 düzenleme ve
01.01.2018 ödeme günü tarihli “60.000” TL’lik senet üzerindeki “01.01.2018, 1 Ocak 2018,
Nakden” yazıları hariç yazılarak imzalandığı, bilahare farklı mürekkepli kalemle “01.01.2018, 1
Ocak 2018, m, Nakden” yazılarının yazıldığı ve Düz.Tarihi:” bölümünün altındaki “Ankara”
yazılarının üstünden gidildiği kanaatine varıldığı anlaşılmış ancak bu konuda davalının kabulü bulunduğu ve senedin zaten beyaz bono şeklinde tanzim edildiğini beyan ettiği ve bononun beyaz bono şeklinde zorunlu unsurları taşıdığı görülmektedir.
Davacı vekili tarafından, dava konusu bononun vadesinin 2018 olduğunu, taraflar arasında 28/03/2019 tarihli tasfiye protokolü bulunduğunu, bu tasfiye protokolünde tahsil edilemeyen senetlerden davacının mesul olmadığının açıkça yazıldığını ve buna göre davacının borçlu olmadığını beyan ettiği ve savunduğu görülmektedir.
Davalı vekili ise, bononun geçersizliğine ilişkin aksini iddia eder bir yazılı belge sunulmadığını, davacı her ne kadar 28/03/2019 tarihli tasfiye protokolünün tüm taraflar arasındaki ilişkiyi tasfiye ettiğini beyan ediyor ise protokol detaylı okunduğunda protokolün en başında 80 bin dolar davalının alacaklı olduğu yine diğer madde de tahsil için davalıda bulunan bonolardan bahsedildiğini, dolayısıyla protokolün bu senetlere ilişkin olduğunu, bu protokoldeki borçların ödendiğine ilişkin davacının delilin bulunmadığını, bononun illetten de mücerret olduğunu beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar arasında ticari ilişkiden ziyade, sosyal ilişki de bulunduğu ve protokollerin genel olarak …’in davalı …’dan aldığı para, araç, ev, kredi ödemelerinden sorumlu olmadığına dair olduğu ancak buna dair alınan para, borç, araç ve diğer kazanımlar hakkında herhangi bir ödemeden bahsedilmediği, dosya kapsamında da herhangi bir borca, senede karşılık herhangi bir ödemeye ilişkin bilgi-belge bulunmadığı gibi davacının ödemeye dair bir iddiasının da bulunmadığı, sadece taraflar arasındaki protokole dayanıldığı ve protokol incelendiğinde de, protokolün şartlı olarak düzenlendiği ve şartların gerçekleştiğine dair de herhangi bir beyan, bilgi ve belge ve ödeme bulunmadığı, bononun ise illetten mücerret olduğu ve zorunlu unsurları taşıdığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Anlatılan nedenlerle,
1-Davanın REDDİNE

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL harcın, peşin alınan 1.797,21 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 1.617,31 TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde yatırana iadesine,
3-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/1 uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 16.785,73 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca yatırana iadesine,
7-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/01/2023

Katip … Hakim …
¸e-imza ¸e-imza