Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/292 E. 2023/626 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/292 Esas
KARAR NO : 2023/626

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … ….
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/05/2022
KARAR TARİHİ : 25/09/2023
KARAR Y.TARİHİ : 26/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan “İtirazın İptali” davasının yapılan açık yargılaması sonunda, aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
I-İDDİALAR
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki nedeniyle faturalar düzenlendiğini, davalı tarafça borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine … sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haklı nedenlere dayanmadığını belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-SAVUNMALAR
2. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf faturaya konu ettiği malların bir çoğunu teslim etmemesine rağmen, teslim etmiş, montajını yapmış gibi faturalandırarak hak talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından işletilen… … isimli işyerine bir takım ahşap işlerinin yapılması konusunda davacı ile anlaşma sağlandığını, davacı tarafın yapılan anlaşma şartlarına uymadığını, birçok malzemeyi teslim etmeyerek montajını gerçekleştirmediğini, ürünlerin tesliminin yapılmadığını, müvekkili şirket adına fatura kesilmesi nedeniyle ortada kesinleşmiş bir borcun bulunmadığını, davacı tarafın faturada yer alan ürünlerden bazılarının teslimini/montajını yaptığını ancak bu ürünlerin kalitesi anlaşılan kalitede olmamasının yanı sıra fiyatları da faturada belirdiği gibi olmadığını, faturaya göre bu ürünlerin toplam tutarı 64.644,90 TL olduğunu, ancak gerçek tutarın bu olmadığını, taraflar arasında yazılı bir anlaşma bulunmadığını, davacı şirketin anlaşmanın aksine ve teslim edilmeyen ürünleri dahi faturalandırmasının yanı sıra müvekkili şirketi oyalayarak teslimattan çok sonra fatura kesip hak talep etmesinin hukuka uygun olmadığını, müvekkili şirketin muhtelif zamanlarda davacı şirkete ödeme yaptığını, yapılan tutar dahi teslim edilen ürün fiyatlarının çok üzerinde olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi …’un eşi … adına kayıtla banka üzerinden davacı tarafa/yetkilisine 25.08.2021 ve 07.09.2021 tarihinde toplam 14.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu ödeme dışında davacı şirket yetkilisine 16.000,00 TL daha elden ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin davalı şirkete toplamda 30.000,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin ödenmemiş bir borcunun bulunmadığını, alacağın likit olmadığını savunmuş haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
III-TARAFLARIN ANLAŞTIKLARI ve ANLAŞAMADIKLARI HUSUSLAR
A. Taraflar Arasında Uyuşmazlık Bulunmayan Hususlar
3.Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
B. Taraflar Arasındaki Uyuşmazlık Konuları
4.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı tarafından eser sözleşmesinden kaynaklandığı ileri sürülen fatura alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine davalı yanca yapılan itirazın haklı olup olmadığı, takip dayanağı faturanın taraf ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, davacının fatura konusu satış ve imalatlarında eksik ve ayıp bulunup bulunmadığı, davacının takip dayanağı fatura nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne tutarda alacaklı olduğu noktalarında toplandığı, görüldü.
IV-ÇEKİŞMELİ VAKILAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER
5. …. Esas sayılı takip dosyası. İncelendiğinde; alacaklı … A.Ş. tarafından borçlu, … Ltd. Şti. aleyhine 136.354,58 TL bedelli fatura alacağının tahsili amacıyla 14.03.2022 tarihinde ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçlunun borca, faize ve tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu, işbu davanın İİK m. 67 uyarınca yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
6.Taraflara ait BA/BS formları.
7.Keşif. Davaya konu… … isimli taşınmaz üzerinde İnşaat Mühendisi, Nitelikli Hesaplamalar uzmanı, Mali Müşavir bilirkişi eşliğinde yerinde inceleme yapılmıştır.
8.Bilirkişi raporu. Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 09.12.2022 tarihli kök ve 12.04.2023 tarihli ek raporun sonuç kısmında özetle; Somut olayla, davalı tarafından 8 gün
İçinde faturaya itiraz edilmemesi, faturanın davalı tarafından borç olarak, davacı tarafından
alacak olarak ticari defterlere işlenmesi ve anılan ticari defterlerin HMK 222 uyarınca
delil niteliğini haiz olması ile yine aynı faturanın BA/BS formlarında gerek davalı
tarafından alınan hizmet olarak gerek davacı tarafından satılan hizmet olarak beyan
edilmesi karşısında; “fatura konusu işlerin yüklenici tarafında fatura konusu bedelle
ifa edildiği” yolunda yorumlanabileceğini, bu halde; davalının
uyuşmazlık konusu fatura bedelinin tamamından sorumlu olduğu sonucu doğacağını, toplam fatura bedeli ve davalının sorumlu olduğu tutar 136.354,58 TL olduğundan;
davalı tarafından da 14.000,00 TL ödendiğinden, işbu davada davacının alacaklı
olduğu tutarın 136.354,58 TL-14.000,00TL = 122.354,58 TL olduğu
görüşü bildirilmiştir.
V- DELİLLERİN TARTIŞILMASI, YARGILAMA ve GEREKÇE
9.Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali ile inkar tazminatı istemine ilişkindir.
10.Davacı, eldeki dava ile; taraflar arasında düzenlenen faturadan kaynaklanan alacağının ödenmediğini, tahsili için icra takibine giriştiğini, davalının takibe itirazlarının haksız olduğunu, itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
11.Davalı yan ise tebliğ aldığı ödeme emrine karşı, süresi içinde, alacaklı olarak görünen … A.Ş.’ye herhangi bir borcunun bulunmadığından, borca ve borcun diğer tüm ferilerine itiraz ettiklerini bildirmiş, davaya cevaplarında ise; eksik ve ayıplı ifa savunmasında bulunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
12.Taraflar arasında, davalıya ait… … isimli işyerinin bir takım ahsap işlerinin davacı yanca yapılmasına dair sözlü eser sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşme kapsamında davacı yanca takip ve dava konusu faturanın düzenlendiği anlaşılmıştır. Eser sözleşmeleri, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmelerdir. 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesine göre eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir. Yüksek Mahkemenin yerleşmiş içtihatları ve doktrinde kabul edildiği üzere bundan anlaşılması gereken, işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayicine göre bedelin belirlenmesidir. Mahalli piyasa rayici yani piyasa fiyatları içinde KDV de bulunduğundan piyasa rayicine göre bulunacak bedele ayrıca KDV eklenmesi mümkün değildir.
13.6102 sayılı TTK’nun m. 21/1’e göre, ticari işletmesi gereği mal satan, üreten veya karşı tarafın işini gören veya menfaat sağlayan tacir, talep üzerine fatura düzenleyip vermek ve şayet bedel ödenmiş ise bunu faturada belirtmek zorundadır. TTK m. 21/2 uyarınca faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde bir itirazda bulunmaz ise, fatura içeriğini kabul etmiş sayılır.
14.6102 sayılı TTK m. 23/1-c, uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise, alıcı bu ayıbı iki gün içerisinde satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Açıkça belli olmayan, fakat bir muayene sonucu ortaya çıkabilecek türden ayıplarda alıcı, sekiz gün içerisinde malı muayene etmek ve ortaya ayıp çıkar ise aynı sürede satıcıya ihbarda bulunmakla yükümlüdür. Muayene ile de anlaşılamayacak türden, yani ancak malın bir süre kullanılması sonucu ortaya çıkabilecek nitelikteki ayıplar hakkında ise TBK m. 232/2 geçerli olup, bu tür bir ayıbın doğması halinde hemen satıcıya ihbar gerekir.
15….’nun 27.06.2003 tarih ve …. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (…. ve 11.11.2020 günlü ilamı)
16.Somut olayda; tarafların, davalı yana ait… … isimli iş yerinin ahşap işlerinin davacı yanca yapılması konusunda sözlü olarak anlaştıkları, davacının takip dayanağı faturayı düzenleyerek davalıya tebliğ ettiği, davalın da faturayı ticari kayıtlarına aldığı ve vergi dairesine bildirdiği, taraf ticari kayıtlarına göre davacının davalıdan 136.354,58 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Ancak, davalı yan, şirket yetkilisi …’un eşi … tarafından davacı şirkete 25.08.2021 ve 07.09.2021 tarihlerinde toplam 14.000,00 TL, ayrıca şirket yetkilisi tarafından da elden 16.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu ödemelerin davacı alacağınından düşülmesi gerektiğini savunmuştur. Dava dışı …’a ait … A.Ş. hesap ekstresinin incelenmesinde; “Giden EFT-…” açıklaması ile 25.08.2021 ve 07.09.2021 tarihlerinde toplam 14.000,00 TL ödeme gerçekleştirildiği anlaşılmış olup, havale açıklaması ve davacı vekilinin 25.09.2023 tarihli duruşmadaki “taraflar arasında dava konusu iş dışında başkaca bir iş bulunmadığı” beyanı birlikte değerlendirildiğinde, 14.000,00 TL’lik ödemenin takip ve dava konusu fatura bedeline ilişkin olduğu kanaatine varılarak, 14.000,00 TL’nin davacı alacağından mahsubu yoluna gidilmiştir. Bu durumda davacının, davalıdan (136.354,58-14.000,00)=122.354,58 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Davalı taraf, elden yapıldığını savunduğu 16.000,00 TL ödemeye ilişkin ispata elverişli delil ibraz edemediği gibi davacı da ödeme savunmasını kabul etmediğinden, 16.000,00 TL’nin ödeme olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
17.Öte taraftan, davalı yan, eksik ve ayıplı işler yapıldığı savunmasında bulunmuş ise de, taraflar arasında oluşan ticari ilişki kapsamında davacı tarafından eksik bırakıldığı belirtilen işlerin neler olduğu ispat edilememiştir. Zira, takibe konu faturanın tarafların ticari defter ve kayıtlarına usulüne uygun şekilde kaydedilmiş olması ve ilgili vergi dairesine bildiriminin yapılmış olması karşısında, faturada yazılı işlerin davacı tarafından yerine getirildiğinin kabulünü gerektirmektedir. Dosya kapsamında davalının ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşıldığında, keşif sırasında tespit edilen ayıplara yönelik iddiaların ise dinlenebilir olmadığı benimsenin bilirkişi raporu ile ortaya konulduğundan, davalının ayıp savunması da yerinde görülmemiştir.
18.Açıklanan nedenlerle; birbirini teyit eden taraf ticari defterlerine göre davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 136.354,58 TL alacaklı olduğu ancak bu alacak miktarından dava konusu iş için yapıldığı anlaşılan 14.000,00 TL ödemenin mahsubu sonrasında davacının icra takip tarihi itibariyle talep edilebileceği alacağının 122.354,58 TL olduğu kabul edilmiştir. Şu durumda davalının 122.354,58 TL asıl alacak yönünden itirazının haksız olduğun anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne; davalının itirazın 122.354,58 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiştir.
19.İcra takibine konu fatura davalı tarafından kabul edilerek, BA formuyla vergi dairesine bildirilmiştir. Bu durumda alacak miktarının likit olduğu anlaşıldığından, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazimatının davalından tahsiline, reddedilen kısım yönünden ise; davacının takipte kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın kısmen kabulüne; davalının, … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğun itirazın 122.354,58 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin; 122.354,58 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren taleple bağlılık ilkesi uyarınca yasal faiz işletilerek devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen 122.354,58 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 24.470,91 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Reddedilen kısım yönünden davalı yanın kötüniyet tazminatı isteminin şartları oluşmadığından reddine,

Karar ve İlam Harcı
4-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.358,04-TL harçtan peşin alınan 1.646,83-TL,harcın mahsubu ile bakiye 6.711,21-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Yargılama Giderleri ve Gider Avansı
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere ve posta gideri olarak 49,00-TL, bilirkişi ücreti olarak 6.000,00-TL, keşif yol masrafı 470,00 TL olmak üzere yapılan toplam 6.519,00-TL yargılama giderinin red/kabul oranına göre 5.914,28-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan başvurma harcı, peşin harç, vekalet harcı, keşif harcı toplam 2.310,93‬-TL yargılama harcının red/kabul oranına göre 2.073,66 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Arabuluculuk Kanunu 18A/13 maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Asagari Ücret Tarifesi uyarınca 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin red/kabul oranına göre TL’sinin 160,17 TL’sinin davacıdan, 1.399,83 TL’sinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

8- HMK’nun 333. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,

Vekalet Ücreti
9-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 19.576,73-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
10-Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 14.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı yapılan inceleme sonucunda HMK 345. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren … Mahkemesine ya da buraya gönderilmek üzere istinaf edenin bulunduğu yer İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yasa yolu açık olmak üzere 25.09.2023 tarihinde verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 25/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır