Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/213 E. 2022/489 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/213 Esas – 2022/489
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/213 Esas
KARAR NO : 2022/489

DAVA : Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/03/2022
KARAR TARİHİ : 12/09/2022
KARAR Y.TARİHİ : 13/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (Tazminat) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Bank A.Ş. Ankara Yenimahalle şubesinin bireysel müşterisi olduğunu, 2021 /Mart ayından banka çalışanı tarafından aranarak isteği olup olmadığının, müvekkilinin TL mevduatının faizinin düşük olduğunu, banka çalışanı tarafından şube müdürü yanına uğranmasının bildirildiğini, şube müdürü ile yapılan görüşmede TL mevduat faizinin düşük olduğunu ve bununla bilgili yapılabilecek bir şey olup olmadığı konusunda görüşme yaptığını, müdür tarafından müvekkiline TL mevduatı için yapılabilecek bir şeyin olmadığını, ancak döviz mevduatının getir sağlayabileceklerini beyan edildiğini, müvekkilinin aynen 7 ay önce 9,30 TL’den aldığı Euro’dan zarar etmişsiniz, sizin zararınızı telafi edelim diyerek opsiyon işlemi tavsiyesinde bulunduğunu, müvekkilinin opsiyon işlemini hayatında ilk defa duymuş olduğunu, kendisine vade süresi içeresinde faiz getirisi olacağının anlatıldığını, bu opsiyon işlemi ile Euro kurunun 9,30 TL olarak belirleyeceklerini, bunun üzerine artışın mümkün olmadığını, enflasyon seviyesinin olmayacağının söylendiğini, müvekkilinin 63 yaşında ve hiçbir finans bilgisi olmadığını, opsiyon sözleşmesini herhangi bir riski olmadığının davalı banka personelleri tarafından inandırılmak üzere imzalandığını, söz konusu opsiyon sözleşmesinin imzalanması için öncelikle müşteriye uygunluk tespit yapılması gerektiğini, davalıların personelleri tarafından söz konusu test, müvekkiline diğer tüm evrakların içeresinde karıştırılmak suretiyle alt kısımları imzalattırılmış fakat sorular sorulmaksızın davalılar personelleri tarafından doldurularak oluşturulduğunu, müvekkilinin profesyonel müşteri tanımındaki hiçbir niteliği taşımadığını, yapılan opsiyon sözleşmesi ve bu sözleşmeye bağlı yapılan tüm işlemlerin yok hükmünde sayılması gerektiğini, opsiyon sözleşmesinden önce müvekkilinin hesabında 43.511,00 Euro bulunduğunu, opsiyon sözleşmesinin vade günün 09/04/2021 tarihinde müvekkili hesabına yatırılan paranın 404.652,30 TL o gün itibariyle 41.716,00 Euro ‘ya karşılık geldiğini, vade tarihi itibariyle müvekkilinin yaklaşık 2.000000 Euro zarara uğradığının kabulü gerektiğini, davalıların personellerinin sözleşmeye ve mevzuata aykırı ve zarar meydana getiren işlemlerden sorumluluklarının bulunduğunu, belirterek sözleşmenin geçersiz olduğunun kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilin opsiyon sözleşmesinden doğan şimdilik 1.700,00 Euro zararının sözleşme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, aksi halde sözleşmeye aykırılık nedeni ile müvekkilinin uğramış olduğu zarar ve mahrum kaldığı kar kaybının hesaplanarak, sözleşme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı … Bank A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının zamanaşımına uğradığını, müvekkili bankanın husumet ehliyetinin bulunmadığını, kısmi dava açılamayacağını, dava konusu uyuşmazlığa çözümünde görevli mahkemelerin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, davacının iddia ettiği işlemlerde bir kusur ya da hatalı bir işlem var ise kendi kusuru ile gerçekleşmiş olduğunu, müvekkili bankanın kusurunun bulunmadığını, banka ve banka personellerine karşı iddiaların gerçek dışı olduğunu, dava konusu finansal işlemler ile ilgili davacının onaylarının alındığını, mevzuatsal gerekliliklerin tamamlandığını ve akabinde işlemlerin gerçekleştirildiğini, müvekkili bankanın diğer davalılar ile birlikte davacının zararına yol açacak her hangi bir işlem gerçekleştirmediği açıkça her hangi bir işlem gerçekleştirmediği açıkça görüleceğini savunmuş davanın öncelikle usuli sebepten reddine, davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Yatırım Menkul Değerler A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu, davacı iddiaları ile oluşan zarar arasında nedensellik bulunmadığından tüm taleplerinin reddi gerektiğini, somut hiçbir delile dayanmadığını, davacının ne gibi işlemler yaptığını ve bunların sonuçlarının ne olduğunun farkında olduğunu, dava konusu olayda davacının kendi fiili ile iradi olarak maddi kaybına neden olduğunu, sorumluluk hukukunun genel ilkelerinden olan hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesi uyarınca kendi kusuru ile zarara yol açan davacının bu zararı müvekkili kurumdan talep etmesinin hukuka uygun olmadığını savunmuş davanın öncelikle görev yönünden reddine, görevsizlik kararı verilmemesi halinde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, sermaye piyasası işlemleri çerçeve sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ve alacak istemine ilişkindir.
Arabuluculuk son tutanağı, sermaye piyasası işlemleri çerçeve sözleşmesi örneği, Yatırım danışmanlığı Çerçeve Sözleşmesi örneği ve diğer bilgi belgeler dosyada mevcuttur.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da yapılan düzenlemelere göre, Tüketici; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade eder. Tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan taşıma, eser, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder (TKHK.m.3/k,l).
6502 sayılı TKHK.m.2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, bu kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. Tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici, sözleşmenin karşı tarafı ise gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatçı, ithalatçı hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyla bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişilerdir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur. Burada önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır. Sözleşmenin yapıldığı veya olayın gerçekleştiği tarihin mülga 4077 sayılı TKHK döneminde gerçekleşmesinin de herhangi bir önemi yoktur. Mülga 4077 sayılı TKHK ‘nın yürürlükte olduğu dönemde, yüksek yargıtay tüketici işlemi ile ilgili olmak üzere bazı sözleşmelerin tüketici işlemi sayılamayacağını kabul etmiştir. Ancak 6502 sayılı TKHK 3/l, 83 madde hükmünde yapılan açık düzenleme ile bu sınırlamaların tamamı ortadan kaldırılmıştır.
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK 4, 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın mutlak ticari dava olması veya sözleşmenin TTK’da ya da başka kanunlarda düzenlenmesinin herhangi bir önemi yoktur (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici, karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi, taşıma sözleşmesi, eser sözleşmesi, bankacılık sözlşemesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur.
Somut olayda; davacı yan, sermaye piyasası işlemleri çerçeve sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile sözleşmeden doğan zararlarının tahsilini aksi takdirde davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle oluşan zararının ve kar mahrumiyetinin hesaplanarak hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sermaye piyasası işlemleri çerçeve sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, sözleşmede davacı faaliyetinin ticari olduğuna dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Dava konusu işlemlerde davacının bireysel müşteri olduğu ve dava konusu işlemeri tüketici olarak gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Bu halde uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın, mahkemenin görevli olması dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Ankara Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde taraflarca müracaat edilmesi halinde dava dosyasının görevli Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 323 ve 331. maddeleri uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/09/2022