Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/198 E. 2023/176 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2022/198 Esas
KARAR NO : 2023/176

HAKİM : …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2022
KARAR TARİHİ : 14/03/2023
KARAR Y.TARİHİ : 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine 200.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak … Müdürlüğünün 2022/1272 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, müvekkilinin takip alacaklısına böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin … Mahallesi … Sokak. … Konutları No:… …. adresindeki … Kooperatifine ait daireyi Kooperatif Yetkilisi ve yönetim kurulu Başkanı ve üyeleri olan … ve … adlı şahıslardan inşaat halinde 105.000,00 TL ödeyerek satın aldığını, alım satıma ilişkin kooperatifle aralarında sözleşme yapıldığını fakat müvekkiline tapu devri yapılmadığını, daireyi satın alırken de inşaat arsasının tapusunun kooperatif adına olup olmadığını sormadığını, daha sonra … Kooperatifi tarafından yapılan inşaatlara ait arsaların … ve …’e ait olduğunu öğrendiğini, kooperatif yetkililerinin ekonomik zorluklara düştüğünü ve inşaat işinde aksamalar yaşanmaya başladığını, müvekkilinin müteahhitle yaptığı görüşmelerde müteahhit firmanın kendilerinin zor durumda olduğunu, sattığı dairelerin devrine izin verilmediği durumda inşaatı tamamlayamayacağını, bu nedenle arsa sahipleri üzerinde kalan 4 daireden 2 tanesinin satışına izin verilmesini istediğini, söz konusu dairelerin satışına izin verildiği durumda daire alıcılarından tahsilatları yapıp inşaatı süratle tamamlayarak iskanları alacaklarını söylediğini, müvekkilinin bu durumu arsa sahiplerine aktardığını, site sakinleri olarak para toplayıp iskanı alacaklarını kararlaştırdıklarını ve …’in müvekkiline güven duyduğunu, fakat karşılığında davaya konu senedi istediğini, senedin … senedi olarak verildiğini, davaya konu senedin … da yaşayan hiç görmediği ve tanımadığı davalı adına doldurulduğunu ve icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalı ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını ve tanımadığını, davalı tarafından senedin vade tarihinin sonradan doldurulmuş olduğunu ve müvekkiline ait … ‘nin ve düzenleme yerinin sonradan senede eklenerek icra takibine konu edildiğini, davalı hakkında bedelsiz senedi kullanma, senette tahrifat nedeniyle dolandırıcılık hasebiyle …Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu beyan ederek, müvekkili aleyhine açılan takip haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın arabuluculuk görüşmelerine tabi olduğunu, arabuluculuk görüşmesinin gerçekleşmediğini ve dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde anlatılanların kendi içerisinde çelişkiler barındırdığını, davacının müvekkili davalıya olan borcunu ödememek veya ödemeyi geciktirmek gayesi ile davayı açtığını, senedin geçersizliği veya ödendiği veya başka bir ticari ilişki için verildiği ve yine aynı değerde ki başka bir yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, oysa ki hiçbir yazılı belge sunulmadığını, senet üzerinde bulunan imzaların davacı tarafından kabul edildiğini, açık senet verildiğini ve tahrifat olmadığı müddetçe boş kısımların doldurulmasının … kararlarına göre herhangi bir usulsüzlük yaratmadığını beyan ederek, davanın reddine, %20 icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-)… Mahkemesinin 2021/148 Esas sayılı dosyası.
2-)… Müdürlüğünün 2022/1272 Esas sayılı dosyası.
3-)…Başsavcılığının 2022/73678 soruşturma sayılı dosyası.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine konu edilen senede ilişkin senedin -bedelsiz- olduğundan bahisle iş bu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizce, … Müdürlüğü’nün 2022/1272 E.sayılı icra dosyasının celp edilip incelenmesinde, davacı tarafça davalı aleyhinde … Müdürlüğü’nün 2022/1272 E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığı, takip talebinde alacağın, 200.000,00 TL Asıl alacak, 49.745,20 TL İşlemiş faiz, 249.475,20 TL TOPLAM şeklinde gösterildiği, 249.745,20 TL tutarındaki alacağın icra gideri, vek. ücr. ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (YILLIK %15,75 (TİCARİ) değişen oranlarda) faizi ile tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın yapılan incelemesinde, davacı tarafından, davanın zemini kooperatif sözleşmesi olarak belirtilmekle, dava dilekçesinde ve aşamalarda ısrarlı, düzenli ve çelişki içermeyen şekilde, davacının davalıyı tanımadığı, tarafların arasında herhangi bir ticari ilişki ya da sosyal ilişki bulunmadığının belirtildiği, dava konusu senedin, davalının annesi …’in sahibi olduğu arsadaki, kooperatif sözleşmesinden kaynaklı gayrimenkule ilişkin olarak, kooperatif yetkililerinin inşaat yapılırken, ekonomik zorluklara düştüğü, inşaat işinde aksamalar yaşanmaya başlandığı, arsa sahipleri … ve …’in, inşaat tamamlanıp yapı kullanım izin belgesi alınamadığından, kalan 4 dairenin tapusunu vermediği, bu nedenle kooperatif yetkilileri, site sakinleri ve arsa sahipleri arasında çeşitli tarihlerde toplantılar yapıldığı, süreçte davacının site yönetim kurul başkanı olduğu, arsa sahiplerinin kooperatife güvenmediği için, kooperatifin inşaatı tamamlayıp yapı kullanım izin belgesi alabilmesi için gerekirse site sakinleri olarak para toplanıp iskan alınacağının kararlaştırıldığı, bu konuda da dava konusu senedin … senedi olarak … ve …’e … senedi olarak verildiği açıklanmakla, taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişki olmadığının belirtildiği görülmüş ve belirtilen süreçte de davacının site yöneticisi olduğu dosya evraklarından anlaşılmıştır.
Senet incelendiğinde davalının lehtar, davacının ise keşideci borçlu olduğu ve davalının senet metnindeki “…” ibaresine dayandığı ancak dosyanın başından sonuna zaten davacın vade tarihi- …- … -ibarelerinin senede sonradan eklendiğini belirttiği, bu ibarelerin senet metnine sonradan eklenmesinin senede zeval getirmeyeceği ancak davacının, taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişkiyi kabul etmediği, davalının ise senet sebebini açıklarken, sadece … ve senet üzerinde de çıplak gözle dahi kalem ve yazı farklılığı açık olan ibareye dayandığı ve taraflar arasındaki ilişkiyi açıklayamadığı görülmüştür.
Oysa ki, dava konusu senet üzerinde … ibaresi bulunmakla, sözü edilen bu kayıtlar- …/… özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir.
Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır ancak somut olayda … kaydının senede daha sonradan eklendiği iddia edildiği gibi, taraflar arasında hukuki ilişki bulunmadığı, hukuki ilişkinin dava dışı 3.kişiler arasında olduğu davacı tarafından iddia edilmekte ve dosya arasında bu iddiayı destekler deliller bulunmakta olduğundan,
HMK 31.maddesi kapsamında, mahkemenin davayı aydınlatma görevi kapsamında, davacı ve davalı taraflara, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sorulduğu ve her iki tarafa senet verilmesini gerektirir ilişkinin ne olduğu konusunda açıklama yapmak üzere süre verildiği, verilen süre içerisinde davalı tarafın, taraflar arasındaki ilişkiyi açıklamak yerine, sadece senet metninde ” … ” ibaresi yazdığını, senedin … senedi olduğuna ilişkin herhangi bir yazılı belge bulunmadığını belirttiği, tarafların hangi sebeple tanışık olduğu, aradaki ilişkinin ne olduğunun açıklanmadığı, sadece senet metnindeki ibareye dayanıldığı, davacı tarafın senedin davalıya değil, davalının annesinin sahip olduğu taşınmaz ve buna bağlı kooperatif hakkında davalının annesine verildiğini iddia etrmesi ve bu konuda emareleri olmasına göre, taraflar arasındaki ilişkinin ne olduğu, davalı …’in kimin nesi olduğu, tarafların birbirini ne suretle tanıdığı hususunda … no’lu celsede beyanda bulunmak üzere süre verilmiş olduğu ve davalı tarafça bu konularda herhangi bir açıklama yapılmadığı, … .nolu celsede bu hususun tekrar sorulduğu ve beyanda bulunmak için süre talep edildiği ve davalı tarafa 2.kez süre verildiği ve açıklama yapılmaması halinde, dosyadaki bilgi ve belgelere göre karar verileceğinin ihtar edildiği, davalı tarafından, 06/12/2022 tarihli beyan dilekçesinde de, yine SADECE senetteki “…” ibaresine dayanıldığı, herhangi bir açıklama yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davalı taraf, senedin … senedi olarak verildiği belirtiliyor olmasına rağmen, yazılı delil bulunmadığını ve yazılı delil ile bu hususun ispat edilmesi gerektiğini iddia etmiş ise de, davacının dava konusu senedi DAVALI tarafa … senedi olarak verdiğine dair bir iddia ve beyanı bulunmamakta – davacı taraf, davalı arasında HİÇ hukuki ilişki bulunmadığını belirttiği, senedin davalının annesinin de sahibi olduğu arsa sahiplerine … olarak verildiği öne sürülmekle ve bu kişilerinde davada taraf olmadıkları anlaşılmıştır.
Davalı …’in nüfus kaydı alındığında, davalının annesinin … olduğu ve …’in, … ile birlikte kooperatife konu arsanın tescil malikleri olduğu anlaşılmıştır.
19/11/2021 tarihi itibariyle, davacı tarafından arsa sahipleri olan … ve …’e husumet yöneltilerek dava açılması akabinde 22/01/2010 tanzim tarihli senedin 20/01/2022 tarihinde icra dosyasına konu edildiği, senedin tanzim tarihinde, …’in 24 yaşında olup, her iki tarafın kabul ettiği, uyuşmazlık bulunmadığı ve nüfus kaydından da görüldüğü üzere ikametinin … olduğu ve yaşadığı anlaşılmaktadır.
Tapu iptal tescil dosyası incelendiğinde de, … Mahkemesinin 2021/148 esas sayılı dosyası ve 2022/ 632 karar sayılı dosyasında da, arsa sahipleri (… ve diğerleri) tarafından, taraflar arasındaki sözleşmeye rağmen, sebepsiz olarak taşınmazın devredilmediği belirtilerek, davacı … tarafından açılan tapu iptal tescil dosyasında davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı … tarafından site sakinlerinin ayrı ayrı imzası bulunan tutanak sunulduğu ve bu tutanak da senedin bizzat yanlarında ve bilgileri dahilinde -dava dışı 3 kişi arsa sahiplerine- … olarak verildiğine dair- site sahiplerinin imzalarının bulunduğu görülmüş ve bu tutanakda imzası bulunanlar, davacı tarafından tanık olarak dinletilmek istenmişse de, ispat külfetindeki yasak nedeniyle tanık olarak tutanakda imzası ve bilgisi bulunan site sakinleri dinlenmemiştir.
Ve fakat tüm bu tespitlere göre, davacı tarafından iddialarına dair delil ve bulgular sunulmakla, davalı tarafından taraflar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir beyan ve açıklama yapılmamış ve sadece “… “ibaresine dayanılmıştır ancak … ibaresinin de senede sonradan eklendiği ve taraflar arasında hiç ilişkinin bulunmadığının iddia edilmesine ve senet üzerindeki açık yazı farklılıklarına göre, senedin – kayıtsız-şartsız borç ikrarı olan- soyutluk durumundan – … ibaresi eklenerek davalı tarafından çıkartıldığı, senede bu ibarelerin sonradan eklendiği iddiasına karşı da davalı tarafından HERHANGİ BİR İTİRAZIN ileri sürülmediği, senede ibarelerin sonradan eklendiği hususunda mutabakat bulunduğu anlaşılmakta ve yukarıda detaylı açıklandığı üzere, taraflar arasındaki ilişki de açıklanmamakta ve senedin NAKDİ yönünden illiliğinin detaylandırılmadığı müşahade edilmiştir.
Hemen burada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı … Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (…) varlığını kanıtlamak durumundadır.
Eğer taraflar arasında bir hukuki ilişkinin varlığını kabul edilmiş ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürülmüş olsaydı bu kez hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmekte olurdu zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmekte olacaktı.
Somut olaya gelince; dava, … senedinden dolayı borçlu olunmadığının saptanması istemine ilişkin olduğuna göre, konunun hem … hem de ispat hukuku açısından ve yukarıdaki açıklamaların ışığında ele alınması gerektiğinde, davacı taraf, taraflar arasında hiç bir ilişki olmadığını, senedin davalıya değil arsa sahipleri olan davalının annesi … ve …’ e verildiğini ve onlar içinde verilen senedin … olduğunu belirttiği, dolayısı ile davacı ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığının öne sürüldüğü, isim ve … ibarelerinin de senede sonradan derc edildiği itirazının davalı yanca karşılıksız bırakıldığı, dolayısı ile başka bir senedin, davalı tarafından borç senedine dönüştürüldüğünün anlaşıldığı, herkesin hak ve borçlarını ileri sürüp, ifa ederken dürüst davranma yükümlülüğü altında bulunduğu alacaklı olduğu yönünde ispat külfeti altında bulunan davalının taraflar arasında ki ilişkiyi taraflarına iki kez süre verilmiş olmasına rağmen, belirtmediği – açıklamadığı gibi, nakdi ödemeye ilişkin de herhangi bir delil, ibare, bulgu sunmadığı, senedin hukuki zeminin açıklanamadığı anlaşılmakla, davacının sunmuş olduğu deliller aksine de davalının bir ispatı, açıklaması bulunmadığı ve davalının senedi kullanmakta kötü niyetli davrandığı ve senede … ibaresinin sonradan eklendiği anlaşılmakla, davanın kabulüne ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Anlatılan nedenlerle,
1-Davanın KABULÜ İLE,
Davacının … Müdürlüğünün 2022/1272 Esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespiti ile,
Kötü niyet tazminat talebinin kabulü ile, 49.949,04‬ TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 17.060,09 TL harçtan peşin alınan 4.265,03 TL harcın düşümü ile arta kalan 12.795,06‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Peşin alınan 4.265,03 TL harcın davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 37.964,33 TL vekalet ücretinin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70 TL başvuru ve 11,50 TL vekalet harcı, 23,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 115,20 TL yargılama giderinin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,

Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır