Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/190 E. 2023/634 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Dosya No: 2022/190 Esas – 2023/634 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili

T.C.
ANKARA
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/190
KARAR NO : 2023/634

HÂKİM : …
KATİP : …

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : ….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikte Hizmet Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 22/03/2022
KARAR TARİHİ : 26/09/2023
G.K. YAZIM TARİHİ : 23/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesi Kaynaklı) davanın yapılan açık yargılaması neticesinde,
I) İDDİA :
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı şirketin, davalı şirketin “… Öğrenci Yurdundaki havalandırma ve klima sistemleri işlerinin” bir kısmını üstlendiği ve bu işler için davalı şirket ile KDV dahil 204.586,04 TL’ye anlaştıkları, müvekkili şirket tarafından 08/07/2020 tarih ve …. numaralı faturanın davalı tarafa iletildiği; davalı şirketin, söz konusu alacağı ödemek amacıyla “45.000,00 TL bedelli keşide yeri …, keşide tarih 30/10/2020
olan …’na ait … seri numaralı çek” ile “45.000,00 TL bedelli keşide yeri … keşide tarih 30/11/2020 olan
…’na ait … seri numaralı çeki” ciro ettiği, yine davacı şirkete olan borcundan mahsup edilmek üzere “keşidecisi
Venedik Ltd. Şti. – … Ltd. Şti. İş Ortaklığı olan 45.000,00 TL bedelli keşide yeri … keşide tarihi 30.12.2020 olan
…’na ait … seri numaralı çeki” … Öğrenci Yurdundaki iş ortağı olan Venedik Ltd. Şti. – …
Ltd. Şti. İş Ortaklığı üzerinden ciro ettirdiği; belirtilen
işbu çeklerin müvekkili bulunan davacı şirket tarafından tahsil edildiği ve davalı şirketin bakiye borcundan mahsup edildiği; müvekkilinin 12/10/2021 tarihinde yüklendiği işi bitirdiği ve teslim ettiği, bununla birlikte bakiye alacağın davacı şirkete ödenmediği; bunun üzerine faturadan kaynaklı bakiye alacağın tahsili için …. Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği ve icra takibinin durduğu beyan edilmiş olup; Mahkememiz nezdinde açılan işbu davanın kabulüne, …. Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafından ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
II) SAVUNMA :
Davalı tarafa gönderilen tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiği anlaşılmakla birlikte, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
III) DELİLLER
…. Esas Sayılı Dosyası Sureti. (İlgili İcra Dairesinin kapatılması akabinde dosya, …. devredilerek, …. Esas numarasını almıştır)
… Esas Sayılı Dosya Sureti.
…. Başvuru ve …. Dosya Sayılı Arabuluculuk Dosyası.
…. Tarafından Gönderilen 13/04/2022 Tarihli Cevabi Yazı.
…. Tarafından Gönderilen 22/06/2022 Tarihli Cevabi Yazı.
…. Tarafından Gönderilen 23/06/2022 Tarihli Cevabi Yazı.
… A.Ş. Tarafından Gönderilen 22/06/2022 Tarihli Cevabi Yazı.
İtirazın İptalinin Tespiti Hususunda Düzenlenen Bilirkişi Kök ve Ek Raporları.
IV) DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
a) Dava Konusu Uyuşmazlığın Tespiti :
Mahkememizde açılan davanın; davacı … Ltd. Şti (“davacı şirket” olarak anılacaktır) ile davalı … İhracat Ticaret Ltd. Şti. (“davalı şirket” olarak anılacaktır) arasındaki “Eser Sözleşmesinden Kaynaklı İtirazın İptali Davası” olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın konusunun; …. Esas sayılı dosyasında (İlgili İcra Dairesinin kapatılması akabinde dosya, …. devredilerek, …. Esas numarasını almıştır) başlatılan icra takibi ile ilgili olarak; taraflar arasında imzalanmış eser sözleşmesine istinaden davacı şirket tarafından düzenlendiği belirtilen faturaların ödemesi ile ilgili bakiye kaldığı bildirilen (takip tarihi itibariyle) 78.731,35 TL. (69.586,03 TL asıl alacak + 9.145,32 TL takip öncesi işletilmiş yasal faiz) alacağının mevcut bulunup bulunmadığı; takip tarihi öncesinde uygulanmış faizin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı, türü ve oranı ile takip sonrası uygulanacak faizin türü ve icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarından ibaret olduğu anlaşılmaktadır.

b) Dava Şartları ve İlk İtirazların Değerlendirilmesi :

Mahkememizce yürütülen yargılama kapsamında; öncelikle 6100 Sayılı HMK.’nın 114. maddesi uyarınca “dava şartlarının” mevcut bulunup bulunmadığı hususunda yapılan incelemede; dava şartlarında eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş; bunun yanı sıra, davalı tarafından, yasal cevap süresi içinde cevap dilekçesi sunulmadığı ve bu doğrultıda “yetki” veya “tahkim” ilk itirazlarında bulunulmadığı anlaşıldığından; ilk itirazlar hususunda herhangi bir inceleme yapılmamıştır.
c) Dava Konusu Uyuşmazlığın Hukuki Tasnifi :
İtirazın İptali Davası; herhangi bir icra takibinde, borçlu tarafından sunulmuş olan “itirazın geçersiz kılınması”, borçlu itirazı ile devam edilemeyen ilamsız takibe konu “alacağın varlığının tespiti” ile “icra takibinin devamına karar verilmesi” talebi ile ilgili olup; bu doğrultuda, takibe konu alacağın borçludan tahsilini temin amacı taşımaktadır.
İtirazın İptali Davasını düzenleyen, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İtirazın İptali” başlıklı 67. maddesi, aşağıda belirtildiği şekildedir:
“(1) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(2) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.
(3) İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(4) …
(5) Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(6) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.”
Yukarıda belirtilen Kanun hükmünden de anlaşılmakta olduğu üzere, “İtirazın İptali Davası” açılabilmesi için:
a) İlamsız takip yapılmış olması,
b) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
c) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde Mahkemeye başvurmuş olması
yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen madde hükmü kapsamında da açıkça belirtildiği üzere alacaklı; ilgili icra dosyasında, borçlu/borçlular tarafından sunulan “ödeme emrine itiraz beyanının” kendisine tebliğini müteakiben bir (1) sene içerisinde açabileceği “itirazın iptali” davası kapsamında; borçlu/borçlular tarafından ileri sürülmüş olan itirazın, (genel hükümler uyarınca “alacağının varlığını” ispat etmek suretiyle) iptalini talep edebilir.
İtirazın iptali davası ile ilgili olarak belirtilen bir (1) senelik süre, hak düşürücü nitelikte olup; anılan süre içerisinde “itirazın iptali davası” açılmaması halinde dahi alacaklı, genel hükümler çerçevesinde dava açmak suretiyle alacağını talep edebilecektir.
İtirazın iptali davası; yargılama usulü bakımından “genel hükümlere” tâbidir. Davalı/borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da, bu dava içinde kendisine tanınan yasal cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Yasal cevap süresi içinde davalı/borçlu tarafından ileri sürülmeyen itirazlar, Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınamaz ve takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapılır.
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tâbi bulunduğundan; “ispat yükü” normal bir alacak davasında kabul edilecek “ispat yükü” ile aynıdır. Bu açıklamadan hareketle; 6100 sayılı HMK.’nın 190. maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, “iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa” aittir. Bu genel kuralın dışında bazı istisnai hâllerde, ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer.
Neticeten; davacı ya da davalı, iddiasını ya da savunmasını, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen hükümler uyarınca ispat külfeti altındadır. Buna göre yürütülecek yargılama sonucunda Mahkeme tarafından verilecek karar; “dava konusunun esası” hakkında, söz konusu uyuşmazlığı “kesin hükümle sonuçlandıran” bir nihai karar olup, “icra takibinin devamı” hususunda da takdir içermektedir.
d) Dava Konusu Uyuşmazlık İle İlgili Değerlendirme :
Mahkememiz nezdinde açılan itirazın iptali davasında; …. Esas sayılı dosyasında (…. Esas numaralı dosyasına devredilmiştir) başlatılan icra takibinde sunulan itirazın, haksız olduğundan bahisle iptaline ve alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından sunulan dava dilekçesini ve tensip zaptını içeren “ön inceleme duruşma davetiyesi”; (6100 Sayılı HMK.’nın 317, 318, 140/5, 141, 147 ve 320. maddeleri uyarınca ihtarat içerir şekilde) davalı şirkete 12/05/2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup; davalı şirket tarafından yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce; tarafların ticari defter ve kayıtları ile “Beyan Alış” ve “Beyan Satış” (BA/BS) kayıtlarının incelenmesi ve itirazın iptali istenen icra takibine konu alacağın varlığı ve miktarı hususlarında ayrıntılı ve denetime elverişli rapor düzenlenmesi amacıyla dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup; Mahkememize 04/12/2022 tarihinde sunulan bilirkişi kök raporunda, davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının süresi içerisinde gerçekleştirildiğinin; icra takibine konu faturanın, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğunun ve “Beyan Satış” formlarında beyan edilmiş olduğunun; davalı şirket defterlerinin incelenememesi nedeniyle, davacı ve davalı şirketlerin ticari defterlerinin birbirini teyit edip etmediğinin irdelenemediğinin ancak davalı şirketin “Beyan Alış” formlarında, icra takibi konusu faturanın beyan edilmiş olduğunun; davacı ve davalı şirketler arasında akdedilen sözleşme ile ilgili olarak düzenlenen (ve davacı şirket tarafından tahsil edilmiş olduğu bildirilen) kıymetli evrakın, düzenlenen fatura bedelinden mahsubu akabinde, davacı şirketin 69.586,04 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Anılan bilirkişi kök raporu; dosyamıza 04/12/2022 tarihinde sunulması akabinde, davacı şirket vekiline 10/12/2022 tarihinde, davalı şirkete ise 09/12/2022 tarihinde, usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş; davacı vekili tarafından (yasal süresi içinde) 23/12/2022 tarihinde bilirkişi raporuna yönelik beyan dilekçesi sunulduğu; bununla birlikte davalı şirket tarafından herhangi bir beyan/itiraz dilekçesi sunulmadığı anlaşılmış olup; faiz yönünden değerlendirme yapılması amacıyla ek rapor düzenlenmesi hususunda dosya tekrar bilirkişiye tevdi edilmiştir.

Mahkememize 01/03/2023 tarihinde sunulan bilirkişi ek raporunda ise; davalı şirketin dava tarihi öncesinde temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir evrak tespit edilemediğinin ve davacı vekili tarafından sunulan “kesin tarihli fatura” bulunması nedeniyle faizin, fatura tarihi olan 08/07/2020 tarihinden itibaren başlatılması gerektiği hususundaki beyanının takdirinin Mahkememize ait olduğu yönünde görüş sunulduğu görülmüştür.
Bahse konu bilirkişi ek raporu ise; dosyamıza 01/03/2023 tarihinde sunulması akabinde, davacı şirket vekiline 08/03/2023 tarihinde, davalı şirkete ise 07/03/2023 tarihinde tebliğ edilmiş; davacı vekili tarafından 10/03/2023 tarihinde (yasal süresi içinde) bilirkişi raporuna yönelik, itiraz içermeyen beyan dilekçesi sunulduğu; bununla birlikte davalı şirket tarafından bilirkişi raporuna yönelik herhangi bir beyan/itiraz dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
Neticeten;
Davalı şirket tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmayan davada, yine davalı şirket tarafından hiçbir itiraz bulunmayan bilirkişi kök ve ek raporlarının, davanın esasına etkili ve denetime elverişli olduğu kanaatine varılarak; her ne kadar davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenememiş ise de, davalı şirketin “Beyan Alış” formlarında, icra takibi konusu faturanın beyan edilmiş olduğunun anlaşılması nedeniyle; davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedildiği anlaşılan eser sözleşmesine istinaden, davacı şirketin (asıl alacak olarak) 69.586,03 TL. alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Bununla birlikte Mahkememizce yapılan faiz incelemesinde; her ne kadar davacı şirket tarafından başlatılan icra takibi kapsamında, fatura tarihi olan 08/07/2020 tarihinden itibaren yasal faiz isteminde bulunulduğu anlaşılmakta ise de; 6102 Sayılı TTK.’nın 1530/4 (a) maddesi uyarınca, dava konusu 08/07/2020 tarihli e-faturanın tebliğ tarihinden (faturanın onaylandığı gün, sistemden tebliğ edilmektedir) itibaren hesaplanan 30 günün hitamı olan 08/08/2020 tarihinde davalı şirketin temerrüde düştüğü anlaşıldığından; takip öncesi faiz ile ilgili olarak temerrüt tarihi olan 08/08/2020 tarihi ile takip tarihi olan 23/12/2021 tarihleri arasında işlemiş olan (ve davacı şirket tarafından yapılan icra takibi kapsamında talep edilmiş olan) yasal faizin miktarı 8.733,05 TL olarak tespit edilmiş ve yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne dair aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
V) HÜKÜM : (Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle)
1) Davanın KISMEN KABULÜNE,
Bu doğrultuda;
…. Esas sayılı icra takibi ile ilgili olarak; 78.319,08 TL.’lik (asıl alacak + işlemiş faiz) kısmı yönünden itirazın iptaline;
69.586,03 TL. asıl alacak ve 8.733,05 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 78.319,08 TL üzerinden, takip tarihinden itibaren, asıl alacağa işletilecek yasal faizi ile takibin devamına;
2) Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE;
3) Hükmolunan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine;
4) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 5.348,98 TL harçtan; peşin alınan 950,88 TL. harcın mahsubu ile bakiye kalan 4.398,1‬0 TL harcın, davalı taraftan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5) Peşin alınan 950,88 TL. harç ile 80,70 TL. başvurma harcının; davalı taraftan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6) Davacı tarafın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. ve 13. maddeleri uyarınca takdiren 17.900,00 TL. vekalet ücretinin, davalı taraftan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
7) Davacı tarafından ödenen 950,00 TL. bilirkişi ücreti ile 255,25 TL. posta ve tebligat giderleri olmak üzere toplam 1.205,25‬ TL. yargılama giderinden, red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.198,94 TL.’nin ve 11,50 TL. vekalet harcının toplamı olan 1.210,44‬ TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8) Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, kararın kesinleşmesini müteakiben talep edilmesi halinde, 6100 Sayılı HMK.’nın 333. maddesi uyarınca taraflara İADESİNE,
9) Arabuluculuk faaliyeti neticesinde, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı anlaşıldığından; Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. maddesi uyarınca …. bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinden, red ve kabul sorumluluk oranına göre hesaplanan 1.551,83 TL’nin davalıdan, 8,17 TL’nin ise davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı’nın yokluğunda verilen karar, gerekçeli kararın TEBLİĞ tarihinden itibaren (2) hafta içerisinde; (Mahkememiz’e veya istinaf edenin bulunduğu yer İlk Derece Mahkemesine dilekçe sunmak suretiyle) HMK’nın 345. maddesi uyarınca …. Bölge Adliye Mahkemesi’ne İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere okunup, yapılan açık yargılamada karar verildi.26/09/2023

Katip …. Hâkim ….
¸ ¸

Gerekçeli Karar