Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/158 E. 2023/263 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/158 Esas – 2023/263
TÜRK MİLLETİ
Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/158
KARAR NO : 2023/263

DAVA : Tazminat / Sigorta Sözleşmesi ve… Sözleşmesi
DAVA TARİHİ : 03/03/2022
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
KARAR Y.TARİHİ : 05/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan “Tazminat” davasının yapılan açık yargılaması sonunda, aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
I-İDDİALAR
1. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, finansal kiralama yoluyla edindiği yahut direkt kendi mülkiyetinde bulunan makineleri, … tarafından ihale edilen … işlerinde ve başkaca işlerde kullanılmak üzere 3. kişilere kiralayarak veya bizzat kullanarak ticari faaliyet yürütülen bir firma olduğunu, müvekkili şirketin ticari faaliyetleri kapsamında … Bankası A.Ş ile 27/09/2019 tarihinde… sözleşmesi imzalandığını ve söz konusu… sözleşmesi kapsamında … San ve Tic.Ltd.Şti firmasından muhtelif marka makineleri temin ettiğini, müvekkili şirketin kiralamış olduğu makineleri …. sokak üzerindeki … apartmanı karşısındaki depoya sevk ettiğini, bu adreste bulunan depoda hırsızlık vakası gerçekleştiğini ve sözleşmeye konu mallarında bulunduğu bir kısım makinelerin çalındığını, müvekkili firma ile … Bankası A.Ş arasındaki… sözleşmesi kapsamında davalı … A.Ş ile 27/09/2019-27/09/2020 tarihleri arasında … poliçesi akdedilmiş olup, doğan zararın davalı sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, ayrıca davalı … Bankası A.Ş ile müvekkili şirket ile arasındaki… sözleşmesini haksız şekilde feshedip kalan malların iadesini sağlamak adına ilam alarak da müvekkili şirketi zarara uğrattığını, … Bankası A.Ş sigorta bedelini tahsil etmeyerek ve haksız bir şekilde sözleşmesi feshedip malların iadesini sağlayarak müvekkili şirketin zarara uğramasına sebep olduğunu, davalı banka tarafından müvekkili firma ile aralarındaki… sözleşmesinin feshine ve finansal kiralamaya konu malların aynen davalı bankaya iadesine ilişkin…. esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın istinaf edildiğini, davalı bankanın açmış olduğu tespit davanı ve malların iadesine ilişkin talebinin tamamen kötü niyetli olduğunu, davaya konu malların büyük bir kısmının çalınmış olduğu davalı banka tarafından bilindiğini ileri sürerek müvekkili şirketin… yoluyla edindiği bir kısım malların hırsızlık ve doğal afet sonucu yok olması / zarar görmesi sebebiyle zarar gören malların değeri olan 1.750.000,00 TL temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsil edilerek müvekkil firma adına … Bankası A.Ş.’ye ödenmesine, borcu aşan kısım var bu miktarın müvekkil şirkete ödenmesine, Müvekkil firmanın munzam zararının giderilmesi için HMK md. 107 kapsamında şimdilik 1.000,00 TL’nin, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsil edilerek müvekkil firmaya ödenmesine, … Esas nolu dosyasının tedbiren durdurulmasını,… nolu dosyasının tedbiren durdrulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı sigorta şirketi üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-SAVUNMALAR
2. Davalı … A.Ş cevap dilekçesinde; davaya konu hasarın 05.02.2020 tarihinde meydana geldiğini, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davaya konu poliçede … sigorta ettiren, … ise sigortalı olduğu göz önüne alındığında; … … tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, davacının olayın meydana geldiği tarihten yaklaşık iki ay sonra müvekkiline ihbarda bulunduğunu, gecikmeksizin sigortacıya bildirme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, makinelerin sevk edildiği iddia edilen deponun fiziki şartlarına bakıldığında, 2.500,000,00 TL üzerinde kıymetin muhafaza edilmesi için uygun bir ortam olmadığını, güvenlik tedbiri alınmadığını, yüksek bedelli makinelerin söz konusu depoda muhafaza edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, … haksız taleplerinden … sorumlu olmadığını, alacaklının borçludan munzam zarar talep edebilmesi için borçlunun kusurlu olması ve aşkın zarar ile borçlunun temerrüdü arasında nedensellik bağı bulunması gerektiğini, meydana gelen zararda … herhangi bir kusurunun olmadığı ve zarar ile temerrüt arasında nedensellik bağı bulunmadığını belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
3. Davalı … A.Ş cevap dilekçesinde; Müvekkil Banka tarafından tanınan kredi limiti çerçevesinde davacı şirket ile Müvekkil Banka arasında 11.09.2020 tarihinde… Sözleşmesi (…) imzalandığını, bu sözleşmeye dayanarak 62 adet akülü temizlik otomatı … Model … adet binicili … Model … adet çim traktörü … Model … adet çim biçme makinası … … Model … malların davacı yana kiralandığını, davacı yanın, kredi borçlarını ödememesi üzerine ihtarname gönderildiğini ve icra takibi başlatıldığını, davacının fatura değeri 2.000.000 TL olan malları hiçbir güvenlik önlemi bulunmayan, şehir dışında eski bir depoya bıraktığını, davacı şirketin gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
III-TARAFLARIN ANLAŞTIKLARI ve ANLAŞAMADIKLARI HUSUSLAR
A. Taraflar Arasında Uyuşmazlık Bulunmayan Hususlar
4…. Bankası A.Ş ile davacı şirket arasında 27/09/2019 tarihinde… sözleşmesi imzalandığı, finansal kiralama sözleşmesi ile davacıya kiralanan malların diğer davalı sigorta şirketi tarafından sigortalandığı ve sigorta poliçesinde sigortalı olarak davalı … Bankası A.Ş.’nin hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
B. Taraflar Arasındaki Uyuşmazlık Konuları
5. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı sigorta şirketi yönünden sigorta bedelinin tahsili koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı … yönünden ise… sözleşmesinden ötürü davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
IV-ÇEKİŞMELİ VAKILAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER
6. Dosya içinde bulunan sigorta poliçesi incelendiğinde, poliçenin Davalı … (…) tarafından düzenlendiği, sigorta ettirenin Davacı … İnş. Temz. Tur. Bilg. Yaz. Danş. Tic. Ve San. A.Ş, sigortalının ise … Bankası A.Ş olduğu görülmektedir.
V- DELİLLERİN TARTIŞILMASI, YARGILAMA ve GEREKÇE
7. Dava, … poliçesine dayalı tazminat ve finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak munzam zarar istemine ilişkindir.
8. Öncelikle davacı yan davalı sigorta şirketine yönelik olarak “… poliçesine” dayalı tazminat talep etmiş, sözkonusu talebinde tazminatın diğer davalıya ödenmesi isteminde bulunmuştur. Davacının sigorta poliçesine dayalı tazminat isteminin esasını incelemeden önce aktif husumetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
9. 6102 sayılı TTK’nın 1454. maddesi uyarınca; sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek, sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir. Madde hükmünden de anlaşılacağı gibi aksine bir sözleşme kuralı yoksa sigorta tazminatını talep hakkı sigortalıya aittir.
10. Taraf sıfatı, dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. (Aktif husumet) Subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi ise, o hakka yükümlü olan kişidir. (Pasif husumet) Bir davanın tarafları, o davada gerçekten taraf sıfatını haiz değil ise, mahkemece, dava konusunun esası hakkında inceleme yapılıp karar verilemez, davanın reddi gerekir. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. 1086 sayılı HUMK ‘ta bir dava şartı olmamakla birlikte, hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden bir itiraz sebebinin varlığını öğrenirse, bunu kendiliğinden gözetir. (…). 6100 sayılı HMK ‘da da aynı durum korunmuştur.
11. Somut olayda dava konusu sigorta başkası lehine sigorta olup sigortalı davalı … Bankası A.Ş, davacı ise sigorta ettirendir. TTK 1454/1 maddesi hükmüne göre aksine bir sözleşme yoksa sigorta tazminatını sigortalı talep edebilir. Somut olayda ise poliçede bu yönde (aksine) bir hüküm yoktur. Bu durumda sigorta ettiren davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı anlaşılmakla, davanın Davalı … A.Ş. yönünden davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
12. Davacının yukarıda yer verilen talebi dışında munzam zararının tazmini talebinde bulunduğu dava dilekçesi içeriği ve talep sonucundan anlaşılmaktadır. Davacının munzam zararına ilişkin bu talebi hususunda ise mahkememizce davanın aydınlatılması ödevi kapsamında davacıya talebin açıklanmasına yönelik HMK m. 31 hükmü uyarınca süre tanınmış, davacı ise talep sonucundan farklı olarak davalı sigorta şirketinden tahsil edilerek diğer davalı … Bankası A.Ş.’ye ödenmesini talep ettiği tutar yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
13. Ancak belirtildiği gibi mahkememizce davacının diğer talep sonucu olan munzam zararının davanın aydınlatılması ödevi kapsamında uğradığı munzam zararının dayanaklarını açıklaması yönünde HMK m. 31 hükmü uyarınca açılama yapılması istenilmiş olup bu anlamda davacının dava dilekçesinin talep sonucunda yer vermediği bir talebi açıklama yolu sonradan ilave edemeyeceğinden bu konuda mahkememizce değerledirme yapılmamış ve karar verilmemiştir.
14. Davacının bir diğer talebi ise munzam zarara ilişkindir. Sözkonusu zarar talebinin dayanağını dava dilekçesi içeriğinde sigorta şirketi yönünden talep edilmesine karşın tazminatın diğer davalı … Bankası A.Ş.’ye ödenmemiş olması, davalı … Bankası A.Ş. Yönünden ise… sözleşmesinin haksız feshi ile kalan malların iadesine yönelik dava açılması nedenlerine dayandırdığı anlaşılmaktadır.
15. Aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmıştır.
16. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (…). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır.
17. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Bu anlamda TBK’nın 122. maddesi, kaynağı ne olursa olsun temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma olanağına sahiptir. Borcun dayanağı haksız fiil, sözleşme, sebepsiz zenginleşme, kanun yahut vekâletsiz iş görme olabilir. Öte yandan hemen belirtilmelidir ki; aşkın (munzam) zarar borcunun hukukî sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır. Bu nedenle borçlunun aşkın (munzam) zararı tazmin yükümlülüğü, asıl borç ve temerrüt faizi yükümlülüğünden tamamen farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun, ifasına kadar geçen zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur.
18. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ikinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. Ancak alacaklının zararının temerrüt faizinden az yahut temerrüt faizine eşit olması durumunda, zararın temerrüt faiziyle karşılanacak olması sebebiyle aşkın (munzam) zararın varlığından söz edilemez. Bu aşamada önemle belirtilmelidir ki; TBK’nın 122. maddesi kapsamına kanunî temerrüt faizinin yanında akdi temerrüt faizinin uygulandığı borç ilişkileri de dâhildir. Eş söyleyişle alacaklının, borçlu ile arasındaki hukukî ilişkiden doğan temerrüt faizinin akdi yahut yasal olması, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğine engel teşkil etmez. Burada önem arz eden husus alacaklının temerrüt faiziyle karşılanamayan zararının mevcudiyetinin ispatıdır.
19. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Zira aşkın (munzam) zarar sorumluluğu, temerrüt faizinden sorumluluktan farklı olarak kusur sorumluluğuna dayanmakta olup burada aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Ancak aşkın (munzam) zarar iddiasının ileri sürüldüğü durumlarda sorumluluk için, diğer koşulların varlığı durumunda borçlunun temerrüde düşmedeki kusurunun varlığı asıldır. Başka bir anlatımla temerrüt sonrasında borçlunun temerrüde düşmedeki kusurunun alacaklı tarafından ispatı gerekmez. Aksine borçlu, temerrüde düşmede kusursuz olduğunu ispatlamadıkça ortaya çıkan aşkın (munzam) zarardan sorumludur.
20 Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken son koşul ise; borçlunun temerrüdü ile alacaklının aşkın (munzam) zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir. Bu çerçevede alacaklı, borçlunun temerrüde düşmesi ile ileri sürdüğü aşkın (munzam) zarar olgusu arasındaki illiyet bağını ispatla yükümlüdür (…).
21. Uyuşmazlık çerçevesinde üzerinde durulması önem arz eden bir diğer husus ise, aşkın (munzam) zararın ispatı olup esasen aşkın zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerindedir. Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır.
22. Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır.
23. Yapılan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık ele alındığında, davacı yana munzam zararına yönelik talebinin açıklanması ve somutlaştırılması için verilen ara karar ve süreye karşın her hangi bir açıklama ve somutlaştırma yapılmadığı görülmektedir. Davacının munzam zarar talebinin dayanakları ise az yukarıda munzam zarara ilişkin yapılan açıklamalar nazara alındığında koşullarının bulunmadığı anlaşılmakta olduğu gibi munzam zararına yönelik her hangi bir delil de ortaya konulmuş değildir.
24. Sonuç olarak açıklanan nedenlerle davacının davalılara yönelik munzam zarar talebinin de reddi yönünde değerlendirme yapılmış ve aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
VI-HÜKÜM
1-Davalı … A.Ş. yönünden davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeni ile DAVANIN REDDİNE,
2-Davalı … Bankası A.Ş. yönünden davanın REDDİNE,

Karar ve İlam Harcı
3–492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harcın, peşin alınan 29.902,71 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 29.722,81 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
Yargılama Giderleri ve Gider Avansı
4-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
6-Arabuluculuk Kanunu 18A/13 maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

Vekalet Ücreti
7-Davalı … A.Ş kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
8-Davalı … Bankası A.Ş kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Dair davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı yapılan inceleme sonucunda HMK 345. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren …. Mahkemesine ya da buraya gönderilmek üzere istinaf edenin bulunduğu yer İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile …. Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yasa yolu açık olmak üzere 13/04/2023 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15 uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur”