Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/10 E. 2022/704 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/10 Esas – 2022/704
TÜRK MİLLETİ
Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/10 Esas
KARAR NO : 2022/704

DAVA : Tenfiz
DAVA TARİHİ : 06/01/2022
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
KARAR Y.TARİHİ : 25/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan “Tenfiz” davasının yapılan açık yargılaması sonucunda aşağıdaki karar tesis edilmiştir;
I-İDDİALAR
1. Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında … Tedarik Sözleşmesi ile 29.08.2016 tarihli Taahhütname akdedildiğini, davalı tarafın söz konusu sözleşme ve taahhütname hükümlerini ihlal etmesi sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını, taraflar arasında akdedilen taahhütnameye göre anlaşmazlık halinde uygulanacak hukukun İngiliz Hukuku, Tahkim yerinin Londra, tahkim dilinin İngilizce ve 1996 tarihli Tahkim Yasası hükümlerinin geçerli olduğunu, müvekkili tarafından 18.10.201tarihinde tahkim davası açıldığını, hakem kararında davalının davacıya 767.598.000 INR tutarını ödemesine karar verildiğini, İİK 257 ve 258 maddesine göre ihtiyati haciz talebinde bulunulabilmesi için alacağın para alacağı olması, alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması gerektiğini, söz konusu hakem kararı ile birlikte müvekkilinin alacaklı olduğunun ve hüküm altına alınan bedelin muaccel olduğunun çok açık olduğunu, beyan ederek 11/10/2021 tarihli kesinleşmiş Hakem Kararının tenfizini, asıl alacak tutarı olan toplam 757.598.000 INR’nin (135.765.058,00 TL) İİK 259/2 kapsamında teminatsız olarak ihtiyaten haczini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

II-SAVUNMALAR
2. Davalı vekili yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
3. Davalı vekili beyan dilekçesinde; davacı şirketin Hindistan merkezli bir şirket olduğunu, 5718 sayılı kanun md. 48 hükümleri uyarınca teminat alınması gerektiğini, müvekkili şirketin köklü bir şirket olduğunu, davacı şirketle … isimli ürünün Ortadoğu’ya tedariki konusunda anlaşma yapıldığını, müvekkili şirket tarafından taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca ilk iki taksit ödendikten sonra davacının bu ürünlerin İran’a dağıtımının kısıtlanmak istendiğini, bu konuda müvekkili nezdinde ekonomik bir baskı uygulandığını, bu süreçte şirket müdürü tarafından … Tedarik Sözleşmesi adı altında bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin …’nin münferit olarak şirketi temsil ve ilzama yetkisi olmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, uyuşmazlık konusu dönemde söz konusu ürünlerin yan etkilerine ilişkin olarak bir endişe oluştuğunu, bunun üzerine 4 ay süre ile satışı durdurulduğunu, sonrasında ise firmanın ciddi bir prestij kaybı yaşadığını, ancak yaşanan bu olayların müvekkili şirket ile hiçbir bağlantısı olmadığını, davacının alacak talebinin hem usuli hem de esasa ilişkin nedenlerle haksız olduğunu, davacının geçersiz bir tahkim kararına dayanarak tenfiz talebinde bulunduğunu, müvekkilinin tahkim yolunun kabul edildiği sözleşmenin geçersizliğine ilişkin itirazını tahkim sırasında dile getirdiğini, ancak hakem tarafından tamamen soyut gerekçelerle bu itirazının göz ardı edildiğini, tahkim yargılaması neticesinde hakem tarafından verilen kararın Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, sonuç olarak davanın usul ve esas yönünden reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

III-TARAFLARIN ANLAŞTIKLARI ve ANLAŞAMADIKLARI HUSUSLAR
A. Taraflar Arasında Uyuşmazlık Bulunmayan Hususlar
4. Tarafların yargılamada üzerinde anlaştıkları bir vakıanın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
B. Taraflar Arasındaki Uyuşmazlık Konuları
5. Uyuşmazlık, yabancı hakem kararının tenfizinin New York Konvansiyonu hükümleri gereğince mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

IV-ÇEKİŞMELİ VAKILAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER
6. 11/10/2021 tarihli Hakem Kararının noter tasdikli Türkçe Tercümesinin incelenmesinde; 11/10/2021 tarihinde tahkim yeri Londra’da davalı … Ecza Deposu’nun … kitlerini İran’da Yara Teb’e tedarik ederek … Tedarik Sözleşmesi’ni ihlal ettiği, davalının taahhütün tazminat hükmüne göre söz k.onusu ihlal için tazminat yoluyla Davacı … Ltd’ne 767.598.000 INR tutarını ödemesine davacının tahkim ile bağlantılı olarak maruz kaldığı masraflardan davacıya karşı sorumlu olduğu, söz konusu masraflar üzerinde karar verilmesinin taraflar arasında anlaşmaya varılmadığı takdirde nihai karar yoluyla heyete ait olacağı, davalının davacıya karşı Aralık 2016 ile 2017 arasında yapılacak satışlardan elde edilmeyen 165.821.000 INR tutarındaki kar kaybı üzerinden 1 Nisan 2017 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %8 oranında, 1 Nisan 2017 ile 31 Mart 2018 tarihleri arasında yapılacak satışlardan elde edilemeyen 286.947.000 INR tutarındaki kar kaybı üzerinden 1 Nisan 2018 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %8 oranında ve 1 Nisan 2018 ile 31 Mart 2019 tarihleri arasında yapılabilecek satışlardan elde edilemeyen 314.830.000 INR tutarındaki kar kaybı üzerinden 1 Nisan 2019 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %8 oranında basit faiz için sorumlu olduğunu, bu kararda belirtilenler dışında ve gerekirse daha sonra belirlenmek üzere özellikle Heyet’ce saklı tutulan haller hariç olmak üzere bu tahkimdeki diğer tüm talepler ve savunmaların burada reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
7. 29.08.2016 tarihli “Tedarik Sözleşmesi”nin incelenmesinde; sözleşmenin konusunun reteplaz sarf malzemeleri/10000 kit olduğu, …’nin 28/06/2016 tarihli proforma fatura ile 10.000 …Ürünü kitini …’a tedarik etmeyi kabul ettiği, … Ecza Deposu San ve Tic. A.Ş adına Bay …’nin ise reteplase tedarikinin İran pazarı için olmadığını ve …’nin önceden yazılı izni olmaksızın ürünü Irak dışında herhangi bir ülkede satmayacağı/tedarik etmeyeceği, ürünü İran pazarında satacak herhangi bir tarafa doğrudan veya dolaylı olarak tedarik etmeyeceğinin alıcı tarafın adı, tarafın adresi, gönderinin varış yeri, Reteplase tedariki için hedef pazar/bölge dahil olmak üzere ayrıntıları …’ye sağlamayı; herhangi bir koşulun kısmen ya da tamamen yerine getirilmemesi durumunda reteplase tedarik siparişinin … tarafından iptal edileceği ve işlem kapsamında yapılan ödemelerin iade edilmeyeceği, bu taahhüdün koşullarından herhangi birinin … Ecza Deposu San ve Tic. A.Ş ve/veya müşteri tarafından ihlal edilmesinden kaynaklanan veya bu ihlalden doğan doğrundan kayıp, yükümlülük ve masraflardan, doğrudan zararlardan …’yi ari tutacakları ve tazmin edileceği, bunlardan kaynaklanan yükümlülüklerden/taleplerden yalnızca …’ın sorumlu olacağı hususlarının taahhüt edildiği, herhangi bir uyuşmazlıkta tahkim yerinin Londra olacağının düzenlendiği anlaşılmıştır.
V- DELİLLERİN TARTIŞILMASI, YARGILAMA ve GEREKÇE
8. Dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir.
9. Öncelikle uygulanacak hukunun belirlenmesi bakımından değerlendirme yapılması gerekmektedir.
10. Türk hukukunda, yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Kanunu Hakkında Kanunda (MÖHUK) düzenleme alanı bulmuştur. T.C. Anayasası 90. maddesi ve MÖHUK 1. maddesi uyarınca, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümlerinin öncelikli olarak uygulanacak olması hasebiyle, yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi için Türkiye’nin taraf olduğu ve öncelikli olarak uygulanacak uluslararası sözleşme; 1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi için New York Sözleşmesi’dir. Türkiye, New York Sözleşmesini imzalarken bu sözleşmeye, yalnızca taraf devletlerin hakem kararlarının tanınması ve tenfizini kabul ettiğini belirten bir çekince koymuştur.
11. New York Sözleşmesi’nin 1. maddesi uyarınca, Türkiye dışında verilen hakem kararları kapsam dahilindedir. Başka bir ifadeyle, New York Sözleşmesine taraf olan yabancı devletlerin ülkelerinde verilen tahkim kararları söz konusu ise New York Sözleşmesi hükümleri; sözleşmenin tarafı olmayan yabancı devletlerin ülkelerinde verilen tahkim kararları söz konusu ise MÖHUK tatbik edilecektir (Şit, Banu; Kurumsal Tahkim ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, Ankara 2005, s.194).
12. Bu anlamda yabancı hakem kararlarının icrası Türkiye’de tenfiz edilmesi prosedürüne tabi olup bu husustaki iç düzenleme 5718 sayılı MÖHUK olup 60, 61 ve 62. maddelerinde düzenlenmiştir.
13. MÖHUK m. 60 hükmünde kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararlarının tenfiz edilebileceği ile görevli ve yetkili mahkeme düzenlenmiştir.
14. MÖHUK’un 61. ve 62. maddelerinin New York Sözleşmesinin IV ve V. maddelerine paralel olarak düzenlendiği, 61. maddesinde tenfiz talebine ilişkin dilekçe ve eklenmesi gereken belgelerin neler olduğu, 62. maddesinde ise hangi hallerde tenfiz isteminin reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
15. Öte yandan, New York Konvansiyonun VII. maddesinde bu Konvansiyonun yanında Türkiye’nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı anlaşmalar ile iç hukuk düzenlemelerinin tenfiz talep edenin daha lehine hükümler içermesi halinde konvansiyon yerine daha lehe hükümler getiren düzenlemenin uygulanacağı hükmü kabuledilmiştir. Ancak 5718 sayılı MÖHUK’ün hakem kararlarının tenfizine ilişkin maddeleri New York Konvansiyonundan iktibas edilmiş olup, söz konusu hükümler içerik olarak konvansiyon hükümleri ile hemen hemen aynıdır.
16. Dava konusu somut olay bakımından davacı yan davalı şirkete yönelik olarak 29.08.2016 tarihli taahhütname içerikli belgenin tahkim klozuna ilişkin 7. maddesi aşağıdaki şekildedir;
17. “Bu taahhüt İngiltere ve Galler Kanunlarına tabi olacaktır ve bu taahhütle ilgili herhangi bir uyuşmazlık (zaman zaman tadil edildiği haliyle) 1996 Tahkim ve Uzlaştırma Yasası Hükümlerine göre çözülecektir. Tahkim yeri Londra olacaktır. Tahkim dili İngilizce olacaktır”.
18. Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinin yürürlük tarihleri ve kapsamları dikkate alındığında dava konusu olayda, tenfizi talep edilen hakem kararı 29.08.2016 tarihli taahhütnameye ilişkin olup, New York Sözleşmesine taraf olan İngiltere’de verilmiş olduğundan, uyuşmazlığa tenfiz şartları bakımından Türkiye’nin de taraf olduğu “New York Sözleşmesi” hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
19. Bu kapsamda, Londra’da verilen dava konusu hakem kararının Türk Mahkemeleri tarafından tenfizinin mümkün olup olmadığı New York Konvansiyonun IV-V maddelerinde aranılan şartların göre belirlenmesi gerekmektedir.
20. New York Sözleşmesine göre, yabancı hakem kararlarının tenfizini engelleyen haller New York Sözleşmesinin (V). maddesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin V. maddesindeki şartlardan bir kısmını tenfiz mahkemesi re’sen dikkate almak zorundadır. Diğer şartları ise tarafların iddia ve ispat etmesi gerekir. 1958 tarihli New York Sözleşmesi’ne göre tenfiz şartlarının gerçekleşmediğini ispat yükü, aleyhine tenfiz istenen davalıya ait bulunmaktadır. Ancak tenfiz engeli mevcudiyeti iddiasında bulunacak tarafın her daim dürüstlük kuralına uygun bir şekilde hareket etmesi aranır.
21. Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacak şartlar şunlardır;
a) Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması,
b) Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasıdır.
22. Taraflarca iddia ve ispat edilecek tenfiz engelleri ise;
a) Tahkim anlaşmasının taraflarının ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olması,
b) Hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi,
c) Hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması,
d) Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması,
e) Hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır (Ekşi, Nuray; Yargıtay Kararları Işığında ICC Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi, Ankara Barosu Dergisi, Yıl: 67, sayı:1, Y. 2009, s. 58,59).
23. Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olay ele alındığında, konvansiyonun IV/1. maddesine göre tenfiz talep eden tarafın yabancı hakem kararı ve tahkim anlaşmasının aslını veya usulüne göre onanmış sureti ile tercümelerini dosyaya sunması gerektiği, bu kapsamda davacı tarafça hakem kararı ile tercümelerinin ibraz edildiği, tahkim klozunun yer aldığı “Tedarik Sözleşmesi” ya da “Tedarik Taahhütnamesi” ve bunların Türkçe tercümeleri de dosyada mevcut olduğundan konvansiyonun IV. maddesinde aranan şartın yerine getirildiği tespit edilmiştir. Ayrıca İngiltere’de uygulanan 1996 tarihli Tahkim Kanununa göre hakem kararlarının kesin ve tarafları yönünden bağlayıcı olması nedeniyle kararın tebliği kesinleşme açısından sonuca etkili değildir.
24. Diğer yandan yukarıda resen nazara alınacak hususlardan olan taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tahkime elverişli olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Taraflar arasında ticari nitelikte satım sözleşmesi bulunduğu ve tenfizi talep edilen hakem kararının da bu uyuşmazlığa ilişkin olduğu nazara alındığında uyuşmazlığın Türk Hukukuna göre tahkime elverişli olduğu kabul edilmiştir.
25. Davalı tarafça tenfiz engeli olarak, tahkim yargılamasına temel olarak kabul edilen 29 Ağustos 2016 tarihli taahhütname başlıklı belgenin tahkim şartını içeren sözleşme olarak kabulünün mümkün olmaması, davalı şirket açısından ehliyetsiz kişi tarafından imzalanması ve imzanın sahteliği, tahkim yargılamasında savunma hakkının ihlal edilmiş olması nedenlerine dayanılmıştır.
26. İtiraz olarak ileri sürülen nedenlerden ilkinin taraflararasında şeklen geçerli bir tahkim sözleşmesi yapılmadığına ilişkin olduğu, New York Konvansiyonunun V/1-a maddesine göre tahkim anlaşmasının tarafların ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olmasının tenfiz engeli olarak kabul edildiği, konvansiyonun II/2. maddesinde tahkim anlaşması açısından iki yolun öngörüldüğü, bunlardan birincisinin sözleşmeye tahkim klozunun konulması veya tahkim anlaşmasının asıl sözleşmeden ayrı olarak yapılması şeklinde olduğu, ikinci yolun ise teati edilen mektup veya telgraflarla tahkim anlaşması yapılması olarak kabul edildiği, dolayısıyla sözü edilen ikinci yolda özellikle telgraf ve telekste olduğu gibi taraflardan birinin veya her ikisinin de imzasının bulunmayabileceği, buradan çıkan sonucun New York Konvansiyonunda tahkim anlaşması için belge aranmakla birlikte sözkonusu belgede tarafların imzasının bulunması şartı aranmamaktadır.
27. Bu çerçevede tarafların sözleşmelerinde atıf yaptıkları genel işlem şartları veya standart sözleşmeler tahkim klozu içeriyorsa bunlara yapılan atıfla tahkim anlaşması yapılmış sayılacaktır (Nuray Ekşi, Milletlerarası Deniz Ticareti alanında Incorporation yoluyla yapılan tahkim anlaşmaları, İstanbul 2004). Nitekim, asıl sözleşmenin bir parçası haline getirmek amacıyla tahkim şartını içeren bir belgeye yollama yapılması halinde tahkim sözleşmesinin yapılmış sayılacağı 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunun 4/2. maddesinde de kabul edilmiş olduğundan somut olay açısından bakıldığında 29.08.2016 tarihli tedarik taahhütnamesinde yer alan tahkim klozunun New York Konvansiyonu kapsamında geçerli olduğu değerlendirilmiştir.
28. Davalı yanın diğer bir itiraz nedeni olan davalı şirket açısından ehliyetsiz kişi tarafından imzalanması ve imzanın sahteliği hususunda, yukarıda da değinildiği üzere tenfiz engeli mevcudiyeti iddiasında bulunan taraf her daim dürüstlük kuralına uygun bir şekilde hareket etmek zorunda olup tahkim anlaşmasının geçersizliği iddiaları var ise, bu iddiaların tahkim aşamasında ileri sürülmesi gerektiği, somut olayda tarafların tahkim yargılamasında, mahkememizde ileri sürdüğü geçersizlik nedenini ileri sürdüğü ancak 1996 tarihli Tahkim Kanunu’nun 31. Maddesi uyarınca bu konudaki itirazını en geç yargılamaya ilk adımı attığı anda ileri sürmesi gerektiği gerekçe gösterilerek kabul edilmediği, Yargıtay uygulamasının bu noktada geçersizlik iddialarının tahkim sürecinde hiç ileri sürülmeden tenfiz aşamasında ileri sürülmesini dürüstlük kuralına aykırı olarak değerlendirdiği, yine davalının inkar etmediği sözleşmenin sonradan yetkisiz kişi tarafından imzalandığını, şirketi bağlamayacağını ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından tahkim anlaşmasının geçersizliği iddiaları kabul edilmemiştir (Y11HD., 20.05.2019 tarih, 2018/2577 Esas, 2019/3958 Karar).
29. Davalı yanın diğer bir itiraz sebebi olan savunma hakkının kullanılmasına imkan tanınmadığı, ihlal edildiği iddiası bakımından, New York Konvansiyonunun V/1-b maddesine göre tarafların hakem tayininden veya hakemlik prosedüründen usulü dairesinden haberdar edilmemiş olması veyahut delillerini ikame etmek imkanı elde edememiş olması bir tenfiz engeli olarak düzenlenmiştir.
30. Dosya kapsamında yer alan Hakem Kararı incelendiğinde, davalının tahkim yargılamasının tüm aşamalarına katıldığı, hakem atamasının birlikte gerçekleştirildiği, hakem kararının “Usul Geçmişi” bölümünde tarafların yargılamayı vekilleri vasıtası ile yürüttükleri, yine davalı yanın kişisel mazeretlerinin nazara alındığı, dinletmek istediği tanığın simültane tercüme ile dinlendiği, bunun dışında hakem yargılamasının karara yansıtıldığı, özellikle davalının ileri sürdüğü savunma hakkının sınırlandırılmasına yönelik hakemin savunmalarının çıkartılması yönündeki baskıda bulunduğu iddiası ile kendi argümanları yönünden bilirkişi değerlendirmesi yapılmadığı iddialarının ise tahkim yargılamasında hakemin tarafların tüm savunmalarını ele aldığı ve kabul edilen ve edilmeyenleri nedenleri ile açıkladığı anlaşılmaktadır.
31. Bu anlamda davalının savunma hakkının sınırlandırıldığı yönündeki itirazları, hem soyut iddiadan öteye geçememiş, hem de tahkim yargılamasının yansıtıldığı hakem kararından bu iddianın aksine davalının savunmalarının ele alındığı anlaşılması karşısında mahkememizce kabul edilmeye değer görülmemiştir.
32. Kamu düzenine aykırılık bir başka tenfiz engeli olup yukarıda da değinildiği üzere mahkememizce resen nazara alınması gerekmektedir.
33. Burada yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukuk ve bunun hangi kriterlere göre uygulandığı değil, yabancı kararın Türkiye’de icra edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceğinin araştırılması gerekir.
34. New York Konvansiyonu V/2-b hükmünde yer alan “Hükmün kamu düzenine aykırı bulunmaması” ifadesinden, yabancı mahkeme kararının esasına uygulanan hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenemeyeceği, sadece hükmün tenfizi neticesinde ortaya çıkan hukuki sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde yabancı mahkeme kararının tenfizinin reddedileceği sonucuna varılmalıdır.
35. Kamu düzeni kavramının esnek bir yapıya sahip olması toplumların kamu düzeninden saydığı değerler ve standartlar durağan olmaması, zamanla gelişmekte ve değişmekte olması, ülkeden ülkeye ve zamandan zamana göre değişiklik göstermesi ve kamu düzeni kavramının gelişmelere açık olan yapısı nedeni ile belirli esaslar öngörülmesi güç olsa da doktrinde kamu düzeninin “istisnai niteliği”, “itinayla uygulanması” ve “dar yorumlanması” esasları tenfiz davalarında kamu düzenine başvurulduğu zaman göz önüne alınması gerekli esaslar olarak öngörülmektedir. New York Konvansiyonu’nun görüşmeleri sırasında da kamu düzeni kavramının geniş yorumlanmaması; dar yorumlanması gerektiği ifade edilmiştir. Kamu düzenine aykırılığın açık olması, somut olması, ciddi olması, tahammül edilmez olması, katlanılmaz olması vb. gibi ifadeler de kullanılmaktadır (Ekşi, Nuray; “Yargıtay Kararları Işığında Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizinde Kamu Düzeni”, Public and Private International Law Bulletin, Prof. Dr. Cemal Şanlıya Armağan, C. 40, S. 1, Haziran – 2020, s. 143-201).
36. Uygulamada Yargıtay’da kamu düzeni esaslarını belirlemeye yönelik içtihatlar sevketmiştir. Bu anlamda esasa uygulanan hukukun Türk Hukukunda farklı olması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfizi reddedilemez. Burada esas alınması gereken kıstas, yabancı ilamın Türk Hukukunda bir veya birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunmasından çok, Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine bakmak olmalıdır (YİBBGK., 10.02.2012 tarih, 2010/1 Esas, 2012/1 Karar).
37. Davalı yanın kamu düzenine aykırılık iddiası yönünden hem kendi ileri sürdüğü hususlar hem de resen yapılan incelemede tenfizi talep edilen hakem kararının Türk kamu düzeni açısından sonuçlarının kamu düzenini bozucu nitelikte olduğu söylenemeyeceği gibi yine temel değerlere aykırı sonuç doğrucu bir karar olmadığı anlaşılmakla yabancı hakem kararının açıkca kamu düzenine aykırılık teşkil etmediği değerlendirilmiştir.
38. Davalı tarafın davacının esasen zarara uğramadığı, talebin zamanaşımına uğradığı yönündeki savunmaları yönünden ise, hakem kararlarının tenfizi davasında revizyon yasağı sebebiyle esasa ilişkin inceleme yapılamayacağından davalının bu yöndeki itirazı yerinde görülmemiştir.
39. Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca tenfiz talebine ilişkin görülen davada maktu vekalet ücreti ve harca hükmedilmesi gerekmiştir (Y11HD., 16/03/2022 tarih, 2020/5273 Esas, 2022/2001 Karar; Y11HD., 10.11.2020 tarih, 2020/6716 Esas, 2020/4927 Karar).
40. Sonuç itibariyle, davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca davacının tenfiz davası açmakta taraf sıfatı ve hukuki yararının bulunduğu, dava konusu hakem kararın konu olan uyuşmazlığın tahkime elverişli olması, hakem önünde tarafların usulünce temsil edilmeleri, tahkim sözleşmesinde hükümsüzlük halinin sözkonusu olmadığı, hakemin seçiminde ve uyguladığı usulde tarafların anlaşmalarına ya da uygulanan hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın kesinleşmiş olduğu, New York Konvansiyonu hükümlerine göre tenfizine engel bir durumun bulunmadığı, hakem kararlarının içeriği ve faize ilişkin hükümlerin Türk kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı kanaatine varıldığından, bu kanaat ışığında davanın kabulü ile Londra’da İngiliz Hukuku Tahkim Kuralları uyarınca yapılan tahkim yargılaması neticesinde hakem Philippa M. Charles tarafından verilen 11.10.2021 tarihli hakem kararının tenfizine karar vermek gerekmiştir.

VI-HÜKÜM
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davacı … . Ltd ile … ECZA DEPOSU SANAYİ VE TİCARET A.Ş. arasında görülen tahkim yargılaması sonucu İngiliz hakem Philippa M Charles tarafından verilen 11.10.2021 tarihli nihai hakem kararının aynen TENFİZİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar harcı sayılmasına, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan başvurma harcı, vekaletname harcı ve peşin harç olmak üzere toplam 172,90.-TL yargılama harcının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere ve posta gideri olarak 221,00.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine
7-HMK’nun 333. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,

Dair davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK 345. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesine ya da buraya gönderilmek üzere istinaf edenin bulunduğu yer İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yasa yolu açık olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/11/2022