Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/793 E. 2022/1 K. 04.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/793 Esas
KARAR NO : 2022/1

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 28/12/2021
KARAR TARİHİ : 04/01/2022
KARAR Y.TARİHİ : 04/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …. yevmiye numaralı hisse devir senedine istinaden Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde 08.07.2014 tarih ve 8607 sayılı gazetenin 52 sahifesinde 90 paya karşılık 4500 TL bedelli hissesini devrederek ortaklıktan ayrıldığının tescil edildiğini, davalı şirketin devrine müteakip, şirketin geçmiş dönem borçları veya birikmiş vergi borçlarının davalı tarafından dava ve şikayet konusu edilmediğini, davalı şirketin müvekkili tarafından, 27.05.2014 tarihinde devredilerek, 08 Temmuz 2014 yılında tescil edildiğini, müvekkilinin devir işlemleri tecil edildiği dikkate alındığında, aktif ve pasif ile birlikte tüm sorumluluğu ile birlikte devir edildiğinin anlaşılacağını, devir işlemine rağmen davalı şirketin vergi borçları müvekkiline borç çıkarılarak rücu edilmek istendiğini, müvekkilinin sorumlu olmadığı şirket borçlarından sorumlu tutulduğunu, davalı şirket aktif ve pasifi ile birlikte kül halinde devir edildiği dikkate alınarak, ayrıca VUK’un 113. maddesine göre, zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle vergi alacağının kendiliğinden ortadan kalkmasıdır, söz konusu maddeye göre vergi alacağının doğduğu takvim yılını izleyen yıldan itibaren 5 yıl içerisinde mükellefe tarh ve tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğramasına rağmen, ihbar edilen tarafından vergi tahakkuk edilmesinin hukuksuz olduğundan müvekkilinin davalı şirket ile ilgili sorumlulukları bulunmadığının tespitinin yapılması gerektiğini belirterek davalı şirket ile müvekkilimin bağı kalmadığından geçmiş ve gelecekte söz konusu şirketin borçlarından ve yükümlülüklerinden dolayı 3.ncü kişilere karşı sorumlu olmadığına dair tespit kararı verilmesini, davanın, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığına ihbar edilmesini ve dava sonuçlanıncaya kadar, olası haciz işlemlerine karşı HMK m. 389 doğrultusunda, ”ihtiyati tedbir” kararı verilmesini, devir ve tescilin sonuçlarının, müvekkilim açısından sorumluğunun belirtilmesine ait hukuki yarar açısından tespit kararının verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Dava dilekçesi tebliğe çıkmamıştır.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-h. maddesi gereğince, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Hukuki yarar, hukuki ve meşru, doğrudan ve kişisel, doğmuş ve güncel olmalıdır.
Aynı yasanın m. 106, f.1 uyarınca; “tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.”, 2’nci fıkrasında ise; “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” düzenlemelerine yer verildikten sonra maddenin 3. fıkrasında; maddi vakaların tek başına tespit davasının konusunu oluşturamayacağı belirtilmiştir.
Kural olarak tespit davasının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka iki özel koşula daha ihtiyaç vardır. Özel koşulların ilki, tespit davasının konusunu ancak hukuki bir ilişkinin oluşturabileceğidir. Gerçekten tespit hükmü, hak ve alacakların doğduğu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığını tespit etmekte olup, miktarları hakkında bir şey içermez. Bu nedenle maddi vakıa ya da vakıalar ancak hukuki bir ilişki ile birlikte tespit davasına konu olabilirler. İkinci koşul ise, davacının sözünü ettiği hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar koşulu, tespit davasını hükme bağlayan tüm yasalarda, öğretide ve uygulamada kararlılıkla aranmaktadır.
Somut olayda; davacı, …. yevmiye numaralı hisse devir senedi ile davalı şirketteki hisselerini devretmek suretiyle ortaklıktan ayrıldığını ve bu ayrılığın sicil gazetesinde yayımlandığını belirterek, davalı şirket ile bağının kalmadığının tespiti ile devir tarihinden itibaren geçmiş ve gelecekte doğacak şirket borç ve yükümlülüklerinden dolayı üçüncü kişilere karşı sorumlu olmadığının tespitine kararı verilmesini talep etmiştir.
Davacının, davalı şirketteki ortaklık paylarını 27.05.2014 tarihinde dava dışı … isimli kişiye devrederek ortaklıktan ayrıldığı, hisse devrinin ortaklar kurulunda onaylanarak pay defterine işlendiği ve sicil gazetesinde yayımlandığı hususları, dava dilekçesi ekinde ibraz edilen 08.07.2014 tarihli sicil gazetesinden anlaşılmaktadır. Davacının, kabulü de bu yöndedir.
Dava dilekçesinde, vakıaların ileri sürülüş biçiminden; davacının, eldeki davayı, davalı şirket hakkında tahakkuk ettirilen vergi borçlarının ilerde kendisine rücu edilebileceği düşüncesiyle, açtığı, anlaşılmıştır. Yani, dava tarihi itibariyle davacının şahsında tahakkuk ettirilen bir borç veya vergisel yükümlülük bulunmadığı gibi, davalı şirket tarafından da davacıya yöneltilen veya davacının deyimiyle “rücu edilen” bir alacak istemi de bulunmamaktadır. Nitekim, davacı yan, dava dilekçesinde; “mevcut devir işlemine rağmen, davalı şirketin aşağıda belirtilen vergi borçları müvekkilime borç çıkarılarak rücu edilmek istenmektedir.” demek suretiyle, hali hazırda bir borcun muhatabı olmadığını belirtmektedir. Ancak ilerde gerçekleşmesi muhtemel bir talebin varlığına işaret ederek, hisse devrinden sonraki tarihler için doğmuş ve doğması muhtemel borç ve yükümlükler yönünden üçüncü kişilere karşı sorumlu olmayacağının tespit edilerek ilama bağlanmasını, başka bir anlatımla; davalı şirketteki hisselerini devretmesi sonucu oluşan hukuki durumun tespitini istemektedir. Maddi vakıaların tespitine yönelik iş bu davanın görülmesinde güncel hukuki yarar yoktur. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir.
Tüm bu sebeplere, davacı tarafından açılan iş bu tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM :
1-Davanın, hukuki yarar yokluğu nedeniyle, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca, usulden reddine,
2-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Alınması gerekli 80,70 TL harç , peşin alınan 59,30 TL harçtan düşümü ile arta kalan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/01/2022
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır