Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/749 E. 2022/670 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/749 Esas – 2022/670
T.C.
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2021/749 Esas
KARAR NO : 2022/670
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2021
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
KARAR Y.TARİHİ : 16/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, karşı taraf ortaklığı ile yemek hizmeti – yazılı olmayan sözleşmesi – akdettiklerini, sözleşmenin konusunun Polatlı ve Ankara’da ASKİ’nin altyapı işini yapmakta
olan karşı taraf ortaklığına yemek hizmeti sağlamak olduğunu,
davacı firmanın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini tamamıyla yerine
getirdiğini, 2020 yılı Mart ayında Polatlı’daki şantiyesine 05.01.2021 tarihinden itibaren ise
Ankara’daki ASKİ altyapı şantiyesine yemekhane kurmak sureti ile hizmet vermeye
başladıklarını,
ancak karşı taraf olan ortaklığın 31.01.2021 tarihinden 31.07.2021 tarihinde kadar kısmi
ödemeler yapsa da müvekkilinin toplamda 254.413 TL alacağını ödemediğini, ortaklık aleyhine
yaptıkları Ankara …İcra müdürlüğünün … sayılı icra dosyasına da hiçbir borçlarının
bulunmadığı gerekçesi ile tüm alacak ve ferilerine itiraz edip takibi durdurduklarını, davalı yanın alacağa karşı yaptığı haksız itiraz nedeniyle İİK gereğince davalı aleyhine
takip konusu miktar üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi
ve itirazın iptaline karar verilmesini
talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurda açılan davanın harca esas değerinin eksik yatırıldığını, asıl alacağın tamamı
yönünden davanın ikame dilmesi gerektiğini,
davacının dava dilekçesinde dava tarihine kadar işlemiş faiz alacağı olarak 28.696-TL talep
ettiğini, yapılan bu hesaplamanın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, eldeki davaya konu fatura
alacağına bağlı icra takibinde, davacı vekilinin herhangi bir temerrüt şartını gerçekleştirmeden
takip konusu yaptığını ve faturalara tanzim tarihlerinden itibaren faiz işletildiğini, bu hususun
hukuka aykırı olduğunu, buna ek olarak dava tarihine kadar işletilen 28.696-TL tutarlı faizin
herhangi bir dayanağının olmadığını, davacı tarafın icra takibine konu ettikleri 443.428,39-TL
üzerinden iş bu faizi işletmişler ise, bu hususun tamamen hukuka aykırı hale geleceğini, davacının
asıl alacak olarak talep ettikleri 254.413-TL tutarlı faturalara haksız ve hukuki dayanakları
bulunmadan faiz işleterek takip çıkışını 443.428,39-TL’ye getirdiklerini, takipte faturaya işletilen
faizin hukuki geçerliliğinin bulunmadığını,
davacı yemek şirketi ile davalı firmalara ait şantiyede işçilere yemek yapılması
hususunda anlaşıldığını, ancak ödeme ve yemek şartları ile alakalı gerekli görüşmeler yapılıp
yazılı sözleşme imzalanmadan davacı tarafın davalı ortaklığa fatura kesmeye başladıklarını,
şantiye ve işlerin yoğunluğu nedeni ile davalı ortaklığın kesilen faturalara ilişkin olarak inceleme
yapma ve itiraz etme fırsatı bulamadan faturaları defterlerine işlemek zorunda kaldıklarını, ancak
gelinen aşamada söz konusu faturalar incelendiğinden görüleceği üzere yemek bedelleri tek
taraflı olarak davacı tarafından serbestçe belirlendiğini, bazı faturalarda 11-TL olan birim fiyatın
keyfi ve tek taraflı olarak 15-TL olarak belirtilerek fatura tanzim edildiğini, tacirler için
sözleşmelerin yazılı olması esas olup davacı tarafından yapılan keyfi uygulama ile kesilen
faturalara itibar edilemeyeceğini,
davacı firmaya ait çalışanların kullanımı için davalı firmaların şantiyede
Prefabrik mutfak imal ettiklerini, kira karşılığında yemek firmasının kullanımına
sunduklarını, söz konusu prefabrik mutfaktan herhangi bir kira bedeli tahsil edilmediğini, bunun
yanında davacı yemek şirketi yemek yaparken ihtiyaç duydukları elektrik ve suyu şantiyeden
kullandıklarını, iş bu hususlarda yapılan gider, kira bedelleri ve harcamaların da mahkeme
tarafından belirlenecek bilirkişi tarafından tespit edilerek iş bu tutarların müvekkile ödenmesi
veya caride görülen borçtan mahsup edilmesi gerektiğini,
davacı tarafından davalıya ait olduğu iddiasıyla muavin defterine ait kayıtların
paylaşıldığını, ancak söz konusu kayıtların eksik ve hatalı olduğunu, davalı firma tarafından
davacı firma yetkilisine ödeme mahiyetinde 60.000-TL tutarlı çek verdiğini ve bunun da cari
hesaptan düşüldüğünü,
davacı tarafından davalıya ait olduğu iddia edilen muavin defter belgesinin gerçeği
yansıtmadığını, çekin hukuki niteliği itibariyle havale hükmü taşıdığını, davalı firmaların
cirantası olduğu söz konusu çek borca karşılık olarak verildiğini, bu nedenle davacının talep
ettiği alacak miktarı hatalı olup söz konusu çek bedelinin de düşülerek hesap yapılması
gerektiğini,
dava konusu alacağın likit olmadığını ve icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini
, haksız olarak alacak konusu yapılan davanın reddi ile reddedilen miktar üzerinden %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 04/07/2022 havale tarihli dilekçesinde, müvekkilinin talepleri konusunda davalı şirket ile sulh olunduğunu, bu nedenlerle, sulh protokolü gereği feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde, feragate yetkisi olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili de, mahkememizin 08/11/2022 tarihli 3 nolu celsesinde, taraflar arasında sulh sözleşmesi imzalandığını, davacının da davasından feragat ettiğini, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini ve 21/06/2022 tarihli sulh protokolü gereği yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. ve devamı maddelerinde düzenlenen davadan feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak kayıtsız ve şartsız olarak yapılabilen, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmayan, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesine dair bir taraf usuli işlemi olup feragat ileri sürüldüğü an hüküm ifade eder. Davacı vekilinin feragati sayılan şartları haiz olduğundan mahkememizce davanın feragat nedeniyle reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Anlatılan nedenlerle,
1-Davanın Sulh protokolü gereği feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına, taraf vekillerinin beyanı doğrultusunda vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Alınması gerekli 53,80 TL harcın, peşin alınan 2.617,66 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 2.563,86 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
5-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda. kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/11/2022