Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/743 E. 2023/248 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/743 Esas – 2023/248

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/743 Esas
KARAR NO : 2023/248

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/12/2021
KARAR TARİHİ : 10/04/2023
KARAR Y.TARİHİ : 19/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki kapsamında davalı şirkete fatura içeriğinde belirtilen ürünün teslim edildiğini, yapılan satışa ilişkin olarak 05/04/2019 düzenleme … nolu 256.060,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini ve müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı tarafından yasal süresi içerisinde itirazsız kesinleştiğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine … sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haklı nedenlere dayanmadığını belirterek itirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dilekçesinin ekinde sunduğu fatura incelendiğinde müvekkilin elinde olan ıslak imzalı fatura ile karşılaştırıldığında iki fatura arasında fark olduğunu, davacı şirket kaşesi üzerinde atılan atılı imzaların farklı olduğunu, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, davanın tarafları arasında akdedilen 15.11.2015 tarihli protokolde belirtildiği üzere fatura konusu “…” müvekkili şirkete süresinde teslim edilememiş ve bu sebeple malın siparişine ilişkin sözleşmenin iptal edildiğini, söz konusu malın müvekkili şirkete teslim edilemediği için herhangi bir borcunda doğmadığını, protokolde taraflarca malın… tarafından zamanında teslim edilemediği, bahsi geçen faturanın iptali ile faturaya konu sözleşmenin iptal edildiğini, malın teslim edilmeyeceğini, müvekkili şirketin davalı şirkete bahse konu fatura sebebiyle borçlu olmadığını ve bu sebeplerle de taraflar arasında herhangi bir alacak verecek ilişkisinin bulunmadığı hususlarında mutabık kalındığını, davacı şirketin herhangi bir alacak verecek ilişkisi olmadığının protokol ile sabit olmasına rağmen müvekkili şirkete karşı icra takibi başlatması ve sahte/ikiz fatura düzenleyerek yapmış olduğu göz önünde alındığında davacının icra takibinde haksız olduğunu, kötü niyetli olarak dava açıldığını savunmuş haksız davanın reddine, %20 ‘sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, ticari satımdan kaynaklandığı ileri sürülen fatura alacağının tahsiline yönelik girişilen icra takibine vaki itirazın iptali, icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Arabuluculuk son tutanağı, fatura örneği, … müzekkere cevabı, … müzekkere cevabı, …. müzekkere cevabı, … sayılı takip dosyasının uyap evrakları ve diğer bilgi belgeler dosyada mevcuttur.
… sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Tic. Ltd. Şti, borçlu … Ltd. Şti. aleyhine 256.060,00 TL asıl alacak, 33.585,95 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 289.645,95 TL’nin tahsili için 02.12.2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 15.12.2020 tarihinde borçlu şirkete tebliğ edildiği, borçlu şirketin 10/12/2020 tarihli borca itirazı üzerine takibin durduğu, davanın yasal süresi içeresinde açıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 24/10/2022 tarihli celsenin 3 nolu ara kararı ile; ” davacı vekiline; 1.000,00 TL bilirkişi ücretini yatırmak üzere iki hafta kesin süre verilmesine, süresi içinde yatırılmadığı takdirde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağının ve mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtarına” karar verildiği, davacı vekiline, ihtarlı davetiyenin 14.11.2022 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, verilen kesin süre içeresinde 1.000,00 TL gider avansının yatırılmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı yan, takip dayanağı 05.04.2019 tarih ve … seri nolu fatura konusu ürünleri davalıya satıp teslim ettiğini ancak davalının fatura bedelini ödemediğini, aleyhine girişilen takibe itiraz ettiğinin, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir
Davalı yan ise; fatura konusu ürünler süresinde teslim edilmediğinden, taraflar arasında siparişin iptal edildiğine dair 15.11.2019 tarihli protokolün akdedildiğini, davacı yana borçlu olmadığını, takibin haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
6100 sayılı HMK 90. maddesinde belirtildiği üzere, süreler kanunda belirtilir veya hakim tarafından tayin edilir. Kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltılıp çoğaltılamaz. Buna karşın, HMK’nın 94/2. maddesine göre hakimin belirlediği süreler kural olarak kesin değildir. Dolayısıyla hakim tarafından tayin edilen süre henüz dolmadan azaltıp çoğaltılabileceği gibi süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine hakim yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir.
Hakim tayin ettiği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Ancak bu durumda, kesin süreye ilişkin ara kararının açık ve eksiksiz yazılması gerektiği gibi yapılacak işlerin de tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi gerekir. Zira kesin süre, yargılamanın uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilmiş olup, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olması ile birlikte tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 324. maddesinde delil avansının yatırılmaması halinde o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı düzenlenmiş olup, bu durumda mahkemenin mevcut delil durumuna göre değerlendirme yaparak bir karar vermesi gereklidir. Delil avansının kesin süreye rağmen yatırılmaması halinde davanın usulden değil, esastan reddi gerekir.
Mahkemece 13.06.2022 tarihli ön inceleme duruşmasının 6 nolu ara kararı ile tüm eksiklikler ikmal edildikten sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi için 1.000,00 TL ücret takdir edilmiştir. Eksik hususlar ikmal edildikten sonra 24.10.2022 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararıyla davacı vekiline 1.000,00 TL bilirkişi ücretini yatırmak üzere iki haftalık kesin süre verilmiş, kesin süre içinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı takdirde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağı ve mevcut delil durumuna göre karar verileceği ihtar edilmiş, ihtar içeren duruşma tutanağı davacı vekiline 14.11.2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili kesin süre içinde bilirkişi ücretini yatırmamıştır.
Öte yandan taraflar arasında 15.11.2019 tarihli protokol imzalanmış olup, buna göre; takip dayanağı fatura konusu “…” nın davalı şirkete süresinde teslim edilmediği ve malın siparişine ilişkin sözleşmenin iptal edildiği, fatura nedeniyle tarafların birbirlerinden alacağının bulunmadığı hususunda mutabakata varılmıştır. Davacı vekili 13.06.2022 tarihli ön inceleme duruşmasında; anılan protokolün varlığını kabul ederek, davacı şirket adına protokolü imzalayan …’nin, şirket ortağı olduğunu ve yetkisini aştığını savunmuştur. Ancak, davalı vekilince dosyaya kazandırılan …. Noterliğinin 26.03.2019 tarih ve … yevmiye nolu vekaletnamesinin incelenmesinde; protokolü imzalayan şirket ortağı …’ye “ibra” yetkisinin verildiği görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacı süresi içinde bilirkişi ücretini yatırmayarak faturaya konu ürünleri davalıya teslim ettiğini ve alacaklı olduğunu ispatlayamadığı gibi takip dayanağı faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edilmediği taraflarca akdedilen protokol içeriğinden anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı yan, alacaklı olmadığını bildiği halde, haksız ve kötüniyetli olarak davalı aleyhine takibe giriştiğinden, takip konusu alacağın %20’si kadar kötüniyet tazminatına mahkum edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatı istemini kabulü ile 289.645,95 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 57.929,19 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 43.525,23 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
4-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Alınması gerekli 179,90 TL harcın, peşin alınan 4.946,43 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 4.766,53‬ TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
7-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca …. bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ….Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 10/04/2023
Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır