Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/708 E. 2022/389 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2021/708 Esas
KARAR NO : 2022/389
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
KARAR Y.TARİHİ : 08/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde: davalı … … inşaat Emlak Oto.Har.San.
ve Tic Ltd. iti.ile dava dışı S.S. … Konut Yapı Kooperatifi arasında; …. Ada üzerindeki söz konusu kooperatife ait arsa üzerinde davalı şirket
tarafından yapılacak inşaat işleri karşılığında bir kısım taşınmazların davalı şirkete ait olacağı konusunda
sözleşme yapıldığını, davalı şirketin, dava dışı arsa sahibine sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine
getirdiğini, buna karşılık kooperatifin (inşa edilen yapıların tapuları çıkmadığından) davalı şirketin
bildirdiği beş kişiyi peşin ödemeli ortak olarak kaydettiğini, davalı şirketin kendisine kooperatif üyeliği
devredilmiş olan taşınmazlardan … Parsel üzerindeki konutun 247.000,00TL bedel karşılığında
dava dışı …’na satışı konusunda 07.01.2020 tarihli sözleşme akdettiği ve
kooperatif üyeliğini (konutun mülkiyetini talep hakkı sağlayan) devretmeyi taahhüt ettiğini, nitekim
kooperatif ortaklığının, 01.02.2021 tarihinde davalı şirket namına, kooperatif ortağı olan …. tarafından …‟na devredildiği, 07.01.2020 tarihli sözleşmenin tarafı olan …‟nun davacı müvekkilin kardeşi olup, davacının da kardeşi ile
aynı koşullarda kardeşinin aldığı konutun bitişiğindeki konutu satın almak istediği ve davalı …
…ile 298 Ada 23 Parseldeki taşınmazın satışı konusunda 31/01/2020 tarihli sözleşmeyi akdettiğini, davacının satış sözleşmesi
imzalandıktan sonra satış bedelini taksitler halinde ödemeye başladığı, davalı tarafın … ile yapılmış olan sözleşmedeki şartları kabul ettiğinden 2020 yılı Haziran ayına kadar Kooperatif
ortaklığını davacıya devretmesi gerektiği halde ne bu tarihte ne de sonraki bir tarihte Kooperatif hissesini
davacıya devretmediğini, 2021 yılında bölgede konut fiyatlarının yükselmeye
başlaması üzerine davalının davacıya satmayı taahhüt ettiği konutu 750.000-TL bedelle satışa çıkardığını,
müvekkilden de Kooperatif üyeliğinin devri için 750.000-TL ödemesini istediği, sonraki ilanlarda ise satış bedelini 825.000,00-TL olarak talep ettiği, davacı müvekkilin bugüne kadar davalının banka
hesabına davaya konu sözleşme bedeli olarak 49.500-TL ödeme yaptığı, davacının söz konusu Kooperatif
nezdinde yaptığı araştırmada 298 Ada 24 parsel taşınmazın hak sahibi olan Kooperatif ortağının davalı
değil kardeşi … olduğunu öğrendiğini, …. sayılı ihtarname ile davalıdan Kooperatif üyeliğini 7 gün içinde devretmesi,
şayet devretmeyecek ise sözleşme bedeli (247.000-TL) ile müvekkilin yaptığı ödeme olan 49.500-
TL’nin oranı olan (%20.04) esas alınarak taşınmazın rayiç değerinin bu orana isabet eden miktarı kadar
paranın iade edilmesini talep ettiğini, davalının bu ihtara cevap vermediği, davalının sözleşme ile taahhüt
ettiği edimi yerine getirmeyeceği ve taraflar arasındaki harici sözleşmenin de üçüncü kişi adına kayıtlı
olan Kooperatif hissesini talep hakkı vermeyeceği düşüncesi ile davalıya yapılmış olan ödemenin iadesini
sağlamak için dava açmak zorunluluğu doğduğunu,
davacının yapmış olduğu ödemenin sözleşme bedeline oranlanarak, taşınmazın dava tarihindeki rayiç
değerinin bu orana isabet eden kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte
davalılardan tahsiline karar verilmesi ile sağlanabileceğini, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak davacı
tarafından …. Parseldeki taşınmazın satışı hususunda
düzenlenen 31/01/2020 tarihli sözleşmeye istinaden yapılan 49.500,00-TL ödemenin denkleştirici adalet
ilkesi gereğince 31/01/2020 tarihli sözleşmede kararlaştırılan satış bedeline oranlanarak, taşınmazın dava
tarihindeki rayiç değerinin bu orana isabet eden kısmının, davalılardan müştereken ve müteselsilen dava
tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde 49.500,00-TL ödemenin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte
davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde özetle; şahsi sorumluluğu olmadığı müvekkiline dava açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca görevli ve yetkili
mahkemenin Ankara Batı Tüketici Mahkemeleri olduğu, görev ve yetki bakımından itiraz ettiklerini, Ankara Batı ….Tüketici Mahkemesi’nin 2021/613E. Sayılı dosyasından taşınmazın güncel değerinin belirlenmesi ile 30.000,00 TL alacağın 01.02.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile müvekkile ödenmesi talep edildiğini, müvekkile ait taşınmazlardan 298 Ada 24 Parsel üzerindeki konutun, 07.01.2020 tarihli
sözleşme ile 247.000,00 TL bedel karşılığında …’na harici olarak satıldığını, müvekkili tarafından kooperatifteki işlemlerin tamamlanması üzerine 01.02.2021 tarihinde harici
sözleşmedeki edimi yerine getirilerek, dava dışı …’na üyelik devri yapıldığını, ancak dava dışı …’na yapılan tüm başvurulara
rağmen en son üyelik devri ile harici sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödeyeceği belirtilmesine rağmen müvekkiline sadece 52.500,00 TL’lik kısmı ödendiğini, taşınmaz bedelini bir türlü tahsil edemediğini,
üyelik devrini de yapan müvekkilinin yaklaşık 7 ay süre ile iyi niyetli bir şekilde bekledikten sonra davalı’nın … yevmiye nolu
ihtarnamesini keşide edildiğini, ihtarname kendilerine tebliğ edilmesine rağmen dava konusu taşınmaz bedelinin ödenmediğini, yine ekte sunulu …. yevmiye nolu
ihtarnamesi ile, müvekkile olan dava konusu taşınmaz bedelinden kaynaklı borcunu kabul ve ikrar ettiği
gibi üyelik devrini almasına rağmen 330.300 TL’yi yaklaşık bir yıl sonra ödeyebileceğini beyan ettiğini, davacının 23.08.2021 tarihli taraflarına ulaşan ihtarnamesi ile takas mahsup talebinde bulunduğunu, davacı tarafın takas mahsup iddiası ileri
sürerken aynı zamanda da alacak iddiasında bulunduğunu, davacı yanın müvekkili uğratmış olduğu her türlü zararlarına yönelik dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinden aynı alacak için farklı farklı taleplerde bulunulduğu dikkate alınarak, öncelikle depo kararı verilmesine ve husumet itirazları ile görev ve yetki itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.

YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalıdan, 07/01/2020 tarihli harici konut sözleşmesi ve bu sözleşmeye ek 31/01/2020 tarihli sözleşme kapsamında tahhüt edildiği halde devredilmeyen kooperatif hissesi için yapılmış ödemelerin sebebsiz zenginleşme gereği iadesi talebi istemine ilişkindir.
6102 s. TTK m. 5/…’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/…. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/…. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/…. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 s. TTK 19/2’de, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C-Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK m. 5 uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. … uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m….) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, sözleşme, ve diğer belgelerin incelenmesinde; davacının, dava dışı Kooperatife ortak olup olmadığı yönünden yapılan değerlendirmeye göre, davacı, ….parselde bulunan S.S… Konut
Yapı Kooperatif’e ait konutu, davalı şirket (satıcı) ile … (alıcı) arasında
07.01.2020 tarihinde imzalanan Konut Satış Sözleşmesi’nin şartlarında satın almak üzere, satıcı …
… ile 31.01.2020 tarihinde sözleşme (Ek Sözleşme 2) imzalamış olup, 07.01.2020 tarihli Konut
Satış Sözleşmesinde; alıcının, kooperatif üyeliğinin 2020 yılı Haziran ayına kadar yapılacağı, ayrıca
alıcının inşaat yapım aşamasında kooperatife herhangi bir inşaat yapım ücreti ödemeyeceği, bu anlamda
kooperatif aidatlarından muaf olduğu, ancak inşaatın tamamlanmasından sonra alt yapı, bağlantı ve
abonelik ücretleri, tapu masrafları gibi haneye ait giderlerden sorumlu olduğu belirtilmiş olup (Peşin
ödemeli ortaklık), buna göre, davalı satıcı … ….inşaat Emlak Oto.Har.San. ve Tic.Ltd.iti. adına
…; konutu satın alan …’na kooperatif üyeliğini de devretmeyi
taahhüt etmiştir. Çünkü satışa konu olan konutların maliki olduğu anlaşılan dava dışı S.S …
Konut Yapı Kooperatifi her iki sözleşmenin de tarafı değildir. Kooperatif üyeliğinin devredildiği
konusunda dosyada herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.
Aynı şartların, davacı ile diğer davalı … arasında imzalanan 31.01.2020 tarihli
“Ek Sözleşme 2” için de geçerli olması nedeniyle; davacının, kooperatif üyeliğinin 2020 yılı Haziran ayına kadar yapılacağı, ayrıca davacının inşaat yapım aşamasında kooperatife herhangi bir inşaat yapım
ücreti ödemeyeceği, bu anlamda kooperatif aidatlarından muaf olduğu, ancak inşaatın tamamlanmasından
sonra alt yapı, bağlantı ve abonelik ücretleri, tapu masrafları gibi haneye ait giderlerden sorumlu olması
gerekmekte olup (Peşin ödemeli ortaklık), buna göre, diğer davalı satıcı …; konutu satın
alan davacıya, kooperatif üyeliğini de devretmeyi taahhüt etmiş bulunmaktadır. Davalı tarafından davacıya üyeliğin devredildiğine ilişkin dosyada herhangi bir kayıt ya da
belgeye rastlanmamış olması nedeniyle; davacının, dava dışı S.S. … Konut Yapı
Kooperatifi‟nin ortağı olmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki satış sözleşmesinde; davacı alıcı olarak, diğer davalı … da satıcı
olarak bulunmaktadır. Ancak atıf yapılan sözleşmede ise davacı alıcı olarak, davalılar … …. inşaat
Emlak Oto. Har.San. ve Tic. Ltd. Şti‟yi temsilen … da satıcı olarak bulunmaktadır.
Davalı/Davalılar bahse konu satış sözleşmesinde kendilerine ait olmayan kooperatif hissesini satmayı
taahhüt etmişlerdir. Buna göre davanın müstakilen Kooparatifler kanundan kaynaklanmadığı, davacının kooparatif üyeliğinin bulunmadığı davanın mutlak ticari dava olmadığı, nispi ticari dava da olmadığı anlaşılmakla, harici satım sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkta yetkili ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Anlatılan nedenlerle,
…-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,

2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine, GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/06/2022