Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/686 E. 2023/637 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/670 Esas – 2023/614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili

T.C.
ANKARA
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/670 Esas
KARAR NO : 2023/614

HÂKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 11/11/2021
KARAR TARİHİ : 19/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 27/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasında 15/12/2020 ile 14/10/2021 tarihleri arasında ticari ilişki bulunduğunu, yapılan ticaretin toplam değerinin 465.365,20 TL olduğunu ve işbu bedelin 333.920,04 TL. tutarlı kısmının ödendiğini, icra takibine konu bakiye 131.445,16 TL. miktarlı kısmının ödenmediğini, davalı borçlu aleyhine … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalı/borçlu şirketin icra takibine itiraz ettiğini; davalının, icra takibine konu borcu ödemediğinin, şirket defter ve kayıtları ile sabit olduğunu; arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ve davalı şirket ile anlaşma sağlanamadığını beyan ederek; fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak üzere, haksız ve kötüniyetli itirazın iptaline, icra takibinin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA :
Davalı tarafa gönderilen tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiği anlaşılmakla birlikte, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememiz nezdinde açılan dava konusunun;… Esas sayılı dosyasında, davalı/borçlu … Limited Şirketi tarafından sunulan itiraz ile ilgili olarak, “İtirazın İptali” talebi olduğu; davacı tarafından sunulan dava dilekçesi kapsamında aynı zamanda, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de talep edildiği anlaşılmaktadır.
İtirazın İptali Davası; herhangi bir (ilamsız) icra takibinde, borçlu tarafından sunulmuş olan “itirazın geçersiz kılınması”, borçlu itirazı ile devam edilemeyen ilamsız takibe konu “alacağın varlığının tespiti” ile “icra takibinin devamına karar verilmesi” talebi ile ilgili olup; bu doğrultuda, takibe konu alacağın borçludan tahsilini temin amacı taşımaktadır.
İtirazın İptali Davasını düzenleyen, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İtirazın İptali” başlıklı 67. maddesi, aşağıda belirtildiği şekildedir:
“(1) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(2) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.
(3) İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(4) …
(5) Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(6) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.”
Yukarıda belirtilen Kanun hükmünden de anlaşılmakta olduğu üzere, “İtirazın İptali Davası” açılabilmesi için:
a) İlamsız takip yapılmış olması,
b) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
c) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde Mahkemeye başvurmuş olması
yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen madde hükmü kapsamında da açıkça belirtildiği üzere alacaklı; ilgili icra dosyasında, borçlu/borçlular tarafından sunulan “ödeme emrine itiraz beyanının” kendisine tebliğini müteakiben bir (1) sene içerisinde açabileceği “itirazın iptali” davası kapsamında; borçlu/borçlular tarafından ileri sürülmüş olan itirazın, (genel hükümler uyarınca “alacağının varlığını” ispat etmek suretiyle) iptalini talep edebilir.
İtirazın iptali davası ile ilgili olarak belirtilen bir (1) senelik süre, hak düşürücü nitelikte olup; anılan süre içerisinde “itirazın iptali davası” açılmaması halinde dahi alacaklı, genel hükümler çerçevesinde dava açmak suretiyle alacağını talep edebilecektir.
İtirazın iptali davası; yargılama usulü bakımından “genel hükümlere” tâbidir. Davalı/borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da, bu dava içinde kendisine tanınan yasal cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Yasal cevap süresi içinde davalı/borçlu tarafından ileri sürülmeyen itirazlar, Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınamaz ve takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapılır.
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tâbi bulunduğundan; “ispat yükü” normal bir alacak davasında kabul edilecek “ispat yükü” ile aynıdır. Bu açıklamadan hareketle; 6100 sayılı HMK.’nın 190. maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, “iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa” aittir. Bu genel kuralın dışında bazı istisnai hâllerde, ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer.
Neticeten; davacı ya da davalı, iddiasını ya da savunmasını, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen hükümler uyarınca ispat külfeti altındadır. Buna göre yürütülecek yargılama sonucunda Mahkeme tarafından verilecek karar; “dava konusunun esası” hakkında, söz konusu uyuşmazlığı “kesin hükümle sonuçlandıran” bir nihai karar olup, “icra takibinin devamı” hususunda da takdir içermektedir.
Belirtilen bu açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde;
Dava konusu … Esas sayılı dosyasında talep edilen alacağın, davacı/alacaklı tarafından ileri sürülen “davacı şirket ile davalı şirket arasında 15/12/2020 ile 14/10/2021 tarihleri arasında mevcut bulunan ticari ilişkiye” dayalı olarak mevcut bulunduğu iddia edilen 131.445,16 TL. miktarlı alacağına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı … A.Ş. vekili tarafından sunulan dava dilekçesi kapsamında; müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasında 15/12/2020 ile 14/10/2021 tarihleri arasında ticari ilişki bulunduğunun, yapılan ticaretin toplam değerinin 465.365,20 TL olduğunun ve işbu bedelin 333.920,04 TL. tutarlı kısmının ödendiğinin, icra takibine konu bakiye 131.445,16 TL. miktarlı kısmının ödenmediğinin, davalı borçlu aleyhine … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığının, davalı/borçlu şirketin icra takibine itiraz ettiğinin; davalının, icra takibine konu borcu ödemediğinin, şirket defter ve kayıtları ile sabit olduğunun; arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunun ve davalı şirket ile anlaşma sağlanamadığının beyan edilerek; haksız ve kötüniyetli itirazın iptaline, icra takibinin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmektedir.
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesini ve Mahkememiz tensip zaptını içeren “ön inceleme duruşma davetiyesi”; (6100 Sayılı HMK.’nın 317, 318, 140/5, 141, 147 ve 320. maddeleri uıyarınca ihtarat içerir şekilde) davalı … Ltd. Şti.’ye 05/04/2022 tarihinde (usulüne uygun olarak) tebliğ edilmiş olup; davalı şirket tarafından yasal süresi içerisinde cevap verilmediği anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak Mahkememizce öncelikle, “davacının ticari defter ve kayıtlarının” dikkate alınması suretiyle mali müşavir – vergi ve hesap uzmanı bilirkişiye yaptırılan inceleme kapsamında; davacı … A.Ş.’nin, usulüne uygun tutulduğu tespit edilen (2020 ve 2021 yıllarına ait) ticari defter ve kayıtları incelenmiş olup; 28/04/2022 tarihli rapor kapsamında; davalı tarafından düzenlenen faturaların, yapılan tahsilatlar ile iade faturasının davacının ticari defterlerine usulüne uygun kaydedilmiş olduğunun ve yapılan inceleme neticesinde davalı şirketin, davacı şirkete 131.445,16-TL. borçlu bulunduğunun tespit edildiğinin bildirildiği;

Müteakiben Mahkememizce “davacının ticari defter ve kayıtları hakkında düzenlenen rapor” ve “davalının ticari defter ve kayıtları” ile “taraflara ait BA/BS formlarının” dikkate alınması suretiyle bankacı / mali müşavir bilirkişiden alınan 19/12/2022 tarihli görüş kapsamında; taraflar arasında 15/12/2020 tarihinde başlayan bir ticari alım satım ilişkisinin mevcut olduğunun, mevcut ticari ilişki çerçevesinde, davacı tarafça davalıya hitaben (bilirkişi raporunda detayları gösterilen) faturaların düzenlenmiş olduğunun; davacı şirketin, davalı şirkete hitaben 16/06/2021 tarihine kadar toplam 464.588,53 TL. Miktarlı fatura düzenlediğinin ve bu miktarda mal satışı yaptığının; yine aynı dönemde davalıdan 214.000,00 TL. Miktarlı tahsilat yaptığının ve davalının davacıya hitaben 119.143,37 TL’lik iade faturası kestiğinin; sonuç itibariyle de davacı tarafın, takip tarihi olan 21/10/2021 tarihi itibariyle davalı şirketten (sayısal dökümleri bililrkişi raporunda belirtilen) 131.445,16 TL alacağının kaldığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 19/12/2022 tarihli bilirkişi raporu; davacı vekiline 24/12/2022 tarihinde, davalı şirkete 23/12/2022 tarihinde (usulüne uygun olarak) tebliğ edilmiş olup; taraflarca “bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi” sunulmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosya üzerinde yapılan incelemede; davacı tarafın usulüne uygun tutulduğu anlaşılan ticari defter ve kayıtları ile yine tarafların “Beyan Alış” ve “Beyan Satış” kayıtlarında, dava konusu alacağın; birbiri ile örtüşür mahiyette tespit olunduğu anlaşıldığından; davanın kabulüne dair aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : (Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle)
1) Davanın KABULÜNE,
Bu doğrultuda;
… Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın asıl alacak olan 131.445,16 TL yönünden iptaline;
Mevcut koşulları ile icra takibinin devamına;
2) Hükmolunan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE;
3) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 8.979,02 TL harçtan peşin alınan 1.558,38 TL harcın düşümü ile arta kalan 7.420,64‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
4) Peşin alınan 1.558,38-TL harcın davalı tarafdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE;
5) Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. ve 13. maddeleri uyarınca hesaplanan 20.716,77-TL vekalet ücretinin, davalı taraftan alınarak, davacıya ÖDENMESİNE;
6) Davacı tarafından yapılan; 59,30 TL başvuru ve 8,50 TL vekalet harcı, 1.700,00-TL bilirkişi ücreti, 280,25-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.048,05‬-TL yargılama giderinin, davalı taraftan alınarak davacıya ÖDENMESİNE;
7) Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK.’nın 333. maddesi uyarınca taraflara İADESİNE;
8) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca … bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin, davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar, gerekçeli kararın TEBLİĞ tarihinden itibaren (2) hafta içerisinde; (Mahkememiz’e veya istinaf edenin bulunduğu yer İlk Derece Mahkemesine dilekçe sunmak suretiyle) HMK’nın 345. maddesi uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi’ne İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere okunup, yapılan açık yargılamada karar verildi.19/09/2023

Katip …. Hâkim …