Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/667 E. 2021/762 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/667 Esas – 2021/762
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/667 Esas
KARAR NO : 2021/762

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/06/2019
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARAR Y.TARİHİ : 11/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, 4691 Sayılı Kanun uyarınca kurulan ve davalı şirketin mülkiyetinde bulunan işyerinin, ar-ge faaliyetinde bulunmak üzere … Hosting Sunucu İnternet Hizmetleri Tic. Ltd. Şti (sigortalı) tarafından kiralandığını, daha sonra müvekkili şirket nezdinde ticari paket sigorta poliçesi kapsamında 28/08/2017 tarihinden başlamak üzere bir yıl süre ile sigortalandığını, 14/11/2017 tarihinde söz konusu iş yerinin üst katında bulunan bayan abdesthanesinin gider süzgecinden yoğun bir şekilde su sızması nedeniyle iş yerindeki elektronik cihazların hasara uğradığını, oluşan hasarın tespiti ve müvekkili sigorta şirketince poliçe kapsamında tazmini için düzenlenen 27/12/2017 tarihli ekspertiz raporunda; hasarın Ankara Teknoloji Geliştirme Bölgesinin yönetimi ve işletmesinden sorumlu olduğunun, aynı zamanda mülk sahibi olan davalı şirketin bakım ve gözetiminde bulunan bayan abdesthanesinin gider süzgecinden su sızması sonucu meydana geldiğinin tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından sigorta teminatı kapsamında sigortalıya 03/01/2018 tarihinde 11.880,00 TL, 01/02/2018 tarihinde 2.138,40 TL olmak üzere toplam 14.018,40 TL hasar tazminatı ödendiğini, müvekkili sigorta şirketinin ödediği hasar tazminatını gerçekleşen zarardan dolayı sorumlu olan davalı şirkete rücu ettiğini, davalı şirketin rücu edildiğini içeren ihtarı iade taahhütlü olarak gönderdiğini, bunun üzerine … Dairesi’nin … E, sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, davalı şirketin borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, dava konusu zararın müvekkili davalının kusurundan kaynaklandığına dair herhangi delilin söz konusu olmadığını, müvekkili davalının herhangi bir kusuru olsa dahi meydana gelen zararın ve dahi zarar miktarının iddia konusu olay neticesinde gerçekleştiğine dair bir delilin söz konusu olmadığını, davacı tarafın, sigortalısına yapmış olduğu ödeme neticesinde müvekkili davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, ancak müvekkili davalının kusur oranı ve varsa kusuru oranında belirlenecek ödemesi gereken zarar miktarı yapılacak yargılama neticesinde belli olacağından dolayı, takip konusu alacağın likit olmadığını, dolayısıyla alacak miktarı likid olmadığı için takibe itirazın da haksız olduğunun söylenemeyeceğini, ayrıca davacının inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığını, müvekkili davalının anılan binanın yönetimi ve işletmesinden sorumlu ve aynı zamanda mülk sahibi olduğunu ancak; anılan binanın yapım işinde ana yüklenici firmanın … İnşaat Sanayi Turizm Madencilik ve Ticaret Anonim Şirketi olduğunu, meydana gelen zararın binadan kaynaklandığının saptanması halinde, ana yüklenici konumundaki firmanın sorumluluğu nedeniyle, müvekkil davalının rücusu söz konusu olabileceğini belirterek; davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Fer’ i Müdahil … İnş. San. Turizm. Mad ve Tic. A.Ş: davanın haksız olduğunu, her ne kadar müvekkil şirketin dava konusu binanın ana yüklenicisi ise de, meydana gelen zararın müvekkil şirket kusuru sebebi ile meydana geldiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığını, zarar kabul anlamına gelmemek kaydı ile bu sızıntının kullanım hatasından meydana geldiğini, dava konusu tazminat miktarının fahiş olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, ticari paket sigorta poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 06/07/2021 tarih, 2019/308 E, 2021/510 K, sayılı kararı ile “davanın kabulüne, davalının … Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin 14.018,40 TL asıl alacak, 1.140,53 TL işlemiş olmak üzere toplam 15.158,93 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari faiz işletilmesine” şeklinde karar verildiği, kararın davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2021 tarih, 2021/1704 E, 2021/1546 K, sayılı kararı ile mahkememizin kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2021 tarih, 2021/1704 E, 2021/1546 K, sayılı kararının incelenmesinde; “…Buna göre ilk derece mahkemesince, dava dışı sigortalı-kiracıya halef olarak, davalı-kiraya veren aleyhine açılan davada, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.6100 sayılı HMK’nın “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353. maddesi, “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;…a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:…3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması.” hükmünü içermektedir. Buna göre dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. ve 355 maddesi uyarınca, HMK’nın 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir…” şeklinde bildirilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında, “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun “Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. Maddesinde de “(1) Sulh Hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir.
Görev kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınmalıdır.
Dava dışı kiracı sigortalı ile davalı kiraya veren Ankara Teknopark Teknoloji Gelitştirme Bölgesi Yönetimi arasında kira sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı sigorta şirketince davalının kira sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluklarına dayanılarak sigortalının haklarına halef sıfatıyla dava açıldığı görülmekle, yukarıda belirtilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı ile de belirlendiği üzere dava, bu haliyle sigorta poliçesinden kaynaklanan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.
Bu haliyle davacı sigorta şirketi olup davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki iddia edilen kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra açılmış olmakla; 6100 sayılı HMK.4/1-a maddesi hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemeleri görevli bulunmaktadır.
Dosya içerisinde toplanan deliller, icra dosyası, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2021 tarihli kesin nitelikte kararı ve tüm dosya içeriğine göre; davacı sigorta şirketi olup, davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra açılmış olması ve yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine, davanın görevli Ankara Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2- Süresinde ve istek halinde dosyanın görevli Ankara Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/11/2021