Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/665 E. 2022/107 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/665 Esas – 2022/107
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/665 Esas
KARAR NO : 2022/107
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARAR Y.TARİHİ : 18/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, davalı şirket tarafından, müvekkilleri aleyhine Ankara … Müdürlüğünün … E, sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus 170.000 TL bedelli takip başlatıldığını, müvekkillerinin, 1213227 işyeri nolu alacaklı şirketin işçisi konumunda olduğunu, müvekkilleri …’in 15/08/2017 ve …’in 06/09/2017 tarihinden itibaren alacaklı şirkette işçi olarak çalıştığını, müvekkillerinin, davalı şirkette işçi olarak çalışırken, davalı şirket tarafından, 30/09/2018 tarihinde, müvekkilleri ile prosedür için gerekli olduğunu beyan ederek, taşeronluk sözleşmesi imzaladığını ve takibe konu senedi imzalatarak müvekkillerinden aldığını, müvekkillerinin çalışmaya devam edebilmek için davalının taleplerini kabul etmek zorunda kaldıklarını, davalı şirketin, işçi maaş ödemelerini müvekkillerinin hesabı üzerinden yaptığını, ancak, davalı tarafından müvekkillerinin maaş ödemelerinin düzensiz olarak yatırıldığını, bu nedenle müvekkillerinin 20/01/2019 tarihinden itibaren işten ayrıldıklarını, ancak alınan senedin müvekkillerine iade edilmediğini, davalı şirketin, izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmemeleri gerekçesiyle savunmalarını vermeleri için müvekkillerine ihtarname gönderdiğini, davalının, müvekkillerinden iş yerinde çalışmaya devam edebilmelerinin koşulu olarak alınan ve arkasında “Teminat senedidir” ibaresi bulunan 170.000 TL bedelli senede ilişkin olarak, Ankara … Müdürlüğünün … E, sayılı dosyası ile takip başlattığını belirterek; Ankara … Müdürlüğünün … E, sayılı dosyası ile takibe konulan senede dayalı olarak başlatılan icra takibinin durdurulması ve iptali için müvekkillerinin, davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile senette yazılı miktarın % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, öncelikle Ankara … Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında takip çıkışı miktarının 213.601,51 TL olduğunu, menfi tespit davasında kısmi dava açılamayacağını, icra takibinin konusunun bono olarak gösterildiğini, bu nedenle görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu, davacıların müvekkili ve müvekkili şirket yetkililerinden aldıkları borçları ödemediğini, bu nedenle icra takibi başlatıldığı, daha öncesinde Ankara … Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, İşbu davanın, mahkemesi tarafından 09/09/2020 tarihinde reddedildiğini ve kesinleştiğini, davacı tarafın imzaya veya borca itiraz etmediğini, senedin arkasında, teminat senedidir yazmasının takibe dayanak yapılmasını engellemeyeceğini, davacıların, müvekkillerinden para aldıklarını, şirketi zarara uğrattıklarını, işi yarım bıraktıklarını ve iş makinelerine zarar verdiklerini, davacıların, İşbu dava ile müvekkili şirketin alacağına kavuşmasını engellemek/geciktirmek adına yanıltıcı beyanlar ileri sürdüğünü belirterek; davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise %115 oranında teminat sunulması kaydı ile durdurma talebinin kabulüne, müvekkil şirket lehine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar/kötüniyet tazminatı ödenmesine, yargılama gideri ile arabuluculuk görüşmelerine katılma vekalet ücreti ve dava vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilsen alınarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, davacı işçilerin, takip dayanağı senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dosya, Ankara 9. İş Mahkemesi’nin … K, sayılı görevsizlik kararı üzerine mahkememize gönderilmiş olup; yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılıp incelendi.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
05.12.1977 tarih, 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere, mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup, kıyas veya yorum yolu ile genişletilmesi veya değiştirilmesi mümkün değildir. İş Mahkemeleri, 25.10.2017 tarih ve 30221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 10/1. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olan mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile kurulmuş bulunan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. Kanunda sınırlı olarak sayılmış dava ve uyuşmazlıklar ile diğer kanunların iş mahkemelerini görevlendirdiği dava ve işler dışındaki dava ve işlere, iş mahkemelerinde bakılamaz.
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartlarından biri olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri İş Mahkemeleridir. Anılan maddede belirtildiği üzere, iş mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur:
a)Uyuşmazlığın tarafları işçi ve işveren (ya da işveren vekili) olmalıdır.
b)Uyuşmazlık, iş sözleşmesinden veya İş Kanunu’ndan kaynaklanmalıdır.
Somut olayda; davacı işçiler tarafından keşide edilerek, davalı şirkete verilen bononun, davalı tarafından icra takibine konu edildiği ve davacıların borçlu olmadığından bahisle menfi tespit istemli işbu davanın açıldığı, ticaret mahkemesinin görev alanının, TTK. 4,5 maddelerinde ayrıntılı şekilde düzenlendiği, her iki tarafı tacir ve ticari işletme ile ilgili olan uyuşmazlıklar ve kanunda özel olarak sayılan konular ve sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğu, davacıların tacir olmadığı, davacı …’in 15/08/2017, davacı Emin Yüksel’in 06/09/2017 tarihli davalı şirkette SGK girişlerinin yapıldığı, davalı şirketin işçisi olarak çalışmaya başladıkları, davacıların 4 gün işe gelmediğinden bahisle davalı şirket tarafından davacıların 16/01/2020-17/01/2020-18/01/2020 ve 20/01/2020 tarihlerinde amirlerden/işverenden yazılı veya sözlü izin almaksızın ve haklı bir neden bildirmeksizin mesaiye gelmedikleri ve bu hususta mazeret bildirmedikleri belirtilerek, 4857 sayılı İş Yasası’nın 25/2 ve 109. Maddeleri gereği savunma yapmaları için davacılara ihtarname keşide edildiği, her ne kadar, davalı taraf cevap dilekçesinde, davacıların SGK giriş ve çıkışlarının tehammülen ve prosedür gereği yapıldığı, yine SGK çıkışları yapılırken de bütün işçilere ihtar çekildiğini, davacıların taşeron temsilcileri olsa da işçi statüsünde olduklarından bu ihtarnamenin gönderildiği ve davacıların taşeron temsilcisi oldukları hususunun maddi hata ile gözden kaçırıldığını belirterek, davacılarla kendi aralarında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını ve iş mahkemelerinin görevli olmadığını iddia etse de, kendi beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacıların işçi statüsünde oldukları ve davalı şirketin basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, sonuç olarak dava konusu ihtilafın, İş Kanunu kapsamında kalan uyuşmazlık niteliğinde olduğu anlaşılmakla, davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden reddine, görevli ve yetkili mahkemenin Ankara 9. İş Mahkemesi olduğunun tespiti ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin Ankara İş Mahkemesinin OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Mahkememiz tarafından karşı görevsizlik kararı verilmiş olduğundan,

a) Mahkememiz kararı aleyhine süresinde ve usulüne uygun şekilde istinaf yoluna başvuru yapılması durumunda dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,

b) Mahkememiz kararının istinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmesi durumunda HMK 22 madde hükmünde öngörüldüğü şekilde daha önce tarafları aynı ve dava konusu aynı dava hususunda Ankara 9. İş Mahkemesi’nde görevsizlik kararı verilmekle işbu davaya ilişkin iki mahkeme arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığını gidermek ve yargı yerininin (görevli mahkemenin) belirlenmesi için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,

Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/02/2022