Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/584 E. 2021/861 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/584 Esas – 2021/861
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/584 Esas
KARAR NO : 2021/861
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2015
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
KARAR Y.TARİHİ : 25/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkilinin 4562 sayılı OSB Kanunu kapsamında EPDK’dan aldığı Dağıtım Lisansı ile elektrik dağıtım ve satış hizmetleri verdiğini, çevresinde bulunan tesislere enerji temini hususunda davalı şirketle Bağlantı Anlaşması ve Sistem Kullanım Anlaşması (SKA) akdettiğini, taraflar arasında akdi ilişki devam ederken davalı şirket tarafından 13.05.2013 tarihli yazı ile SKA ve Yöntem bildiriminde yer alan reaktif sınır değerleri ihlali ile ilgili olarak oranların ilgili mevzuata uygun olmadığı gerekçesiyle Aralık 2009-Aralık 2012 dönemleri için 34 adet ceza faturası ile ceza muhteviyatı gönderildiğini, 24.05.2013 tarihli ihtarname ile faturaların itiraz edilerek iade edildiğini, ancak itirazın reddedildiğini, müvekkilinin yasal takiple karşılaşmamak için bu bedelleri ödediğini, Bağlantı Anlaşmasının 16. maddesine ve SKA nın 10. maddesine göre ceza bedel tahakkuk ettirilmesi için mutlak şekilde ihlalin varlığının tespiti halinde kullanıcıya uyarı yapılma zorunluluğu bulunduğunu, davalının hiçbir uyarı ve bildirimde bulunulmadan doğrudan ceza tahakkuk ettirerek tahsilat yaptığını belirtilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanarak tespit edilecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmektedir.
Davacı vekili 29/05/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 10.000,00 TL olan dava değerini 649.593,50 TL’ye yükselttiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu,idari yargının görevli olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, 16.09.2008 tarihinde sistem Kullanım Anlaşması imzalanarak 01.01.2008 tarihinde yürürlüğe girdiğini, daha sonra 10.07.2009/ 28.12.2009/ 14.02.2011/ 27.04.2011/ 19.10.2011720.03.2012 ve 24.07.2012 tarihlerinde revize edildiğini, bu nedenle bu anlaşmaların Cezai Şartlar başlıklı maddesi uyarınca işlem yapıldığını, ihlalle ilgili olarak Aralık 2009-Aralık 2012 dönemleri için 29.04.2013 tarihli sistem kullanım ceza faturaları düzenlenerek gönderildiğini, davacının 24.04.2013 ve 05.06.2013 tarihli ihtarnameler ile iade ettiği faturaların itirazının reddedilerek tekrar gönderildiğini, Reaktif enerji sınır değerlerinin aşılmasına ilişkin ihlal durumunun ve bu ihlale yaptırım uygulamasının, Elektrik İletim Sistemi Arz Güvenliği ve Kalitesi Yönetmeliğinin 11. maddesinde belirlendiğini, müvekkili şirketçe yapılan tüm işlemlerin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu belirterek; davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında kurulan Sistem Kullanım Anlaşması’na aykırılık nedeni ile düzenlenen ceza faturalarının geçersiz olduğunun tespiti ve yapılan ödemelerin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında kurulan 10/07/2009, 14/02/2011, 17/04/2011, 19/10/2011, 29/03/2012, 24/07/2012 tarihli Sistem Kullanım Anlaşması örnekleri, Bağlantı Anlaşmaları örnekleri, dava konusu faturalara ilişkin muhteviyat çizelgeleri, yapılan ödemeye ilişkin dekont örneği, ihtarname örnekleri, bilirkişi raporu ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
Dosya, Ankara … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/12/2014 tarih 2014/379 E, 2014/663 K, sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
Davalı taraf, açılan davada idari yargının görevli olduğunu belirterek, yargı yolu itirazında bulunmuştur. Taraflar arasında, özel hukuk hükümlerine göre kurulan akdi ilişki bulunduğundan, itirazın reddine karar verilmiştir. 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgesi Kanunu 5. Maddesinde yapılan düzenleme uyarınca, OSB’ler özel hukuk tüzel kişisi sayıldığından, 6102 sayılı TTK m. 16 uyarınca, tacir sayılır. Aynı Kanun m. 4/1 uyarınca, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıktan kaynaklanan nispi ticari dava olduğundan, ticaret mahkemesi görevlidir.
Taraflar arasında kurulan ve ceza uygulanan dönemde geçerli olan 31/07/2008 tarihli Bağlantı Anlaşması’nın incelenmesinde; Cezai Şartlar başlıklı 16. maddesinde ” Kullanıcının ilgili mevzuat ve bu anlaşma hükümlerinden her hangi birini ihlal etmesi ve söz konusu ihlali, …’ın uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içinde sona erdirmemesi durumunda, …, Kullanıcı ile imzalanan Sistem Kullanım Anlaşmasında belirtilen cezai şartları uygulayacaktır.” hükmünün yer aldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketin tesisleri için davalı şirketle 16.09.2008 tarihinde Sistem Kullanım Anlaşması akdedildiği, bu anlaşmanın 10.07.2009/14.02.2011/27.04.2011/19.10.2011/29.03.2012 ve 24.07.2012 tarihlerinde revize edildiği, taraflar arasında akdedilen ve dava konusu faturaların geçerli olduğu Ağustos 2012 tarihine kadar olan dönemlere ait 6 ayrı Sistem Kullanım Anlaşmasının 10. madde hükümlerinin aynı olduğu ve bu anlaşmaların, “Cezai Şartlar ” başlıklı 10. maddesinde; “Kullanıcının ilgili mevzuat,taraflar arasında imzalanan Bağlantı Anlaşması ve bu anlaşma hükümlerinin her hangi birini ihlal etmesi,söz konusu ihlali …’ın uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içinde sona erdirmemesi durumunda,… aşağıda belirlenen cezai şartları uygulayacaktır. …’ın uğradığı zararlar ayrıca tazmin edilecektir.” hükmünün yer aldığı, Sistem Kullanım Anlaşmalarının 10.maddede yer alan ihlallere ilişkin çizelgede;” İletim sitemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin İletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması” ihlalinin tanımlanarak bu ihlal karşılığı “kullanıcının o ayki Sistem kullanım Fiyatına göre hesaplanan bedelin % 50’si oranında ceza uygulanır. Ceza 00.00-24.00 saatleri arasında bir defadan fazla uygulanmayacaktır” şeklinde düzenleme yapıldığı, Cezai şartların 24.07.2012 tarihli SKA nın 9. maddesinde düzenlendiği ve bu düzenlemelerde uyarı ve bildirimle ilgili bir hüküm yer almadığı anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi kurulu marifeti ile inceleme yapılmıştır.
Bilirkişi kurulu 02/05/2016 tarihli rapor ve 15/11/2016 tarihli ek raporlarında; taraflar arasında elektrik alınması ve kullanılmasına yönelik Bağlantı Anlaşması ve Sistem Kullanım Anlaşması kurulduğunu, Aralık 2009 ila Aralık 2012 ayları içerisinde 34 ay değişik sayıda mevzuatın öngördüğü reaktif sınır değerlerinin aşıldığı, bu durumun Elektrik İletim Sistemi, Arz Güvenilirliği Ve Kalitesi Yönetmeliği ile Sistem Kullanım Anlaşmalarına aykırı olduğunu, ancak anlaşmanın 10. Maddesinde yapılan açık düzenleme uyarınca, …’ça uyarı yapılması ve ihlalin ortadan kaldırılması için süre verilmesinin ön şart olduğunu, düzenlenen dava konusu faturaların Bağlantı Anlaşması’na tabi olduğunu, Bağlantı Anlaşması’nın Cezai Şartlar başlıklı 16. Maddesinde, Sistem Kullanım Anlaşmasın’da belirlenen cezai şartın uygulanabilmesi için “…’ın uyarısına rağmen, uyarıda belirtilen sürede sona erdirilmemesinin” ceza uygulaması için ön şart olduğunu, ihlal tarihleri itibariyle iletim sistemi kullanıcısı olan davacıya herhangi bir uyarı yapılmadan ve ihlali gidermesi için süre verilmeden yapılan ceza uygulamasının sözleşmeye uygun olmadığını, bu nedenle davacı tarafın itirazı kayıt ile ödediği 649.593,50 TL’yi ödeme tarihi 21/06/2013 tarihinden itibaren ticari faiziyle talep etmekte haklı olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup hükme esas alınmıştır.
Somut olayda; taraflar arasında elektrik alınması ve kullanılmasına yönelik Bağlantı Anlaşması ve Sistem Kullanım Anlaşmaları yapılmıştır. Davalı … sözleşmeye aykırılık nedeni ile davacıya yönelik ceza faturaları tahakkuk ettirmiştir. İhlalin gerçekleştiği dönemler itibari ile taraflar arasında kurulan sözleşme hükümlerine göre, …’ın öncelikle uyarıda bulunması ve ihlalin giderilmesi için uygun mehil vermesi zorunlu olduğundan, buna uyulmadan kesilen ceza faturaları nedeniyle yapılan ödemeleri davacı taraf talep etmekte haklıdır.
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüte düşer (TBK m. 117). Davacı taraf, davalı tarafın sözleşmelere aykırı olacak şekilde düzenlediği ceza faturalarını itirazı kayıt ile ödemiş olduğundan, ödeme tarihi 21/06/2013 tarihi itibariyle temerrüt gerçekleşmiştir.
Dosya içerisinde toplanan deliller, Sistem Kullanım Anlaşmaları, Bağlantı Anlaşmaları, ceza faturaları ve itirazı kayıtla yapılan ödemelere ilişkin dekont örnekleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; davacı tarafın sözleşmeye aykırı olacak şekilde sistemden elektrik çektiği, davalı tarafın sözleşmede yapılan açık düzenlemeye rağmen herhangi bir uyarı ve mehil vermeden doğrudan ceza uyguladığı anlaşıldığından, davanın kabulüne, dava konusu alacağın temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce 14/06/2017 tarihinde, “davanın kabulüne,” karar verilmiş, bu karar davalı tarafın İstinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2018/924 E, 2021/1274 K, sayılı kararıyla kaldırılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararında özetle, “02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanunun 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklendiği, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklendiği, 46. madde ile de Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin düzenlendiği, 7257 sayılı kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihalelerine ilişkin cezai şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceğinin hükbe bağlandığı, yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olması nedeniyle derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsayacağı, Mahkemece HMK 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa dair inceleme yapılmasının doğru görülmediği” bildirilmiştir.
Dava şartları HMK 114 maddede düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme uyarınca açılan davada davaya devam edilebilmesi için öncelikle mahkemeye ilişkin dava şartları bulunmalıdır. Bunlar; yargı hakkı, yargı yolu, görev, kamu düzenine ilişkin yetki halledilir. Taraflara ilişkin dava şartları: Davada iki taraf bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname, davaya takip yetkisi olmalıdır. Dava konusuna ilişkin dava şartları: kesin hüküm bulunmaması, aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması (derdestlik) ve hukuki yarar (menfaat) bulunmasıdır.
HMK m. 115 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca; mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davayı usulden reddeder.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/b maddesi ile; “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davasının idari yargı yerinde açılacağı düzenlenmiştir.”
İstinaf kararında da belirtildiği gibi; dava konusu uyuşmazlığın İdari yargının görev alanına girdiği anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Yargı yolu caiz olmadığından, davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan ve ilk kararla tamamlatılan 44.373,73 TL harçtan düşümü ile arta kalan 44.314,43 TL’nin karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2021