Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/522 E. 2021/737 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/522 Esas – 2021/737
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/522
KARAR NO : 2021/737
DAVA : Borçtan Kurtulma Davası
DAVA TARİHİ : 07/10/2015
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
KARAR Y.TARİHİ : 01/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, esas itibariyle açılan davanın müvekkilinin borçlu olmadığı yönünde açılmış bir menfi tespit davası olduğunu, müvekkilinin dava konusu fatura yönünden taraf olmamakla birlikte borç nakil sözleşmesi ile … Elektrik Dağıtım A.Ş’nin yerine geçtiğini, kesilen cezanın iptali için … Mahkemesinin … E, sayılı dosyasında dava açıldığını, davanın bu uyuşmazlıkta görevli olduğu gerekçesi ile reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, davalı … Genel Müdürlüğü tarafından; 4628 s. Enerji Piyasası Kanunu kapsamında, tek taraflı olarak ve kullanıcıların hiçbir suretle değişiklik yapamadığı “Sistem Kullanım Antlaşması” ve “Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntem Bildirimi” hükümleri uyarınca, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak il sınırları dahilinde elektrik satış hizmeti faaliyetlerini, ceza faturası tanzim tarihinde yürüten …’a verilen cezanın yasal mevzuata aykırı olduğunu, TEMMUZ 2012 döneminde aylık olarak bağlı olduğu fidere arızanın intikal ederek kesicinin açması nedeniyle sistem kullanım anlaşmasının 10.maddesi ve dayanak olarak gösterilen anlaşma ve yöntem bildiriminde öngörülen ihlal, uyarı, ve süre kurallarına uyulmadığını, uyarı yapılmadan ceza kesilmesinin mümkün bulunmadığını, ihlale konu olan fider açmaları sadece …’ın değil, bizzat davalı tarafın eksikliğinden kaynaklandığını, bildirilen cezaya tabi Fider açma sayılarını elektronik ortamda kaydeden bir sistem kurulmamış olup, açma sayılarını trafo merkezlerinde tablocuların tuttuğu vardiya defterlerindeki açma sayılarına göre belirlendiğini, bunların gerçeğe uygun olmadığını, ceza konusu fider açma sayılarının artmasında bizzat davalı tarafın kendi kusurundan kaynaklandığını belirtilerek, 29.07.2011 tarih, 579052 no.lu 2.667.772,71 TL tutarındaki Ceza faturası için borçlu olmadığının tespiti ve yargılama ve avukatlık ücretlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, faturaya yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğini, fatura içeriğinin kesinleştiğini, yaklaşık 4 yıl sonra açılan bu davanın reddi gerektiğini, davaya konu Temmuz 2011 faturasının iptali talebiyle, … Mahkemesinde açılan dava, anılan mahkemenin 10.09.2013 tarihli ve E…., K.2013/1223 sayılı kararı ile görev yönünden red ve temyiz edilmeyerek kesinleştiğini, yasal süre içerisinde adli yargı mahkemesinde dava açılmadığını, bu nedenle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, dava konusu ceza faturalarının ilgili olduğu döneme ilişkin olarak davacı Şirket ile … arasında imzalanmış bir Sistem Kullanım Anlaşması bulunmadığını, dava konusu ceza faturaları, İletim Sistemi Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntem Bildiriminin (Yöntem Bildirimi) 1.5 maddesine göre düzenlendiğini, dava konusu faturanın Temmuz 2011 dönemi için “Kullanıcının bağlı olduğu fidere arıza intikal ederek kesicinin açması” ihlal haline ilişkin 29/07/2011 tarihli ve A 579052 no’lu sistem kullanım ceza faturası düzenlenerek 22/08/2011 tarihli ve 3927 sayılı yazı ekinde Şirkete (… Elektrik Dağıtım A.Ş) gönderildiğini, … … 26.08.2011 tarihli ve 3909 sayılı yazısı ile Temmuz 2011 dönemi için düzenlenen sistem kullanım ceza faturasına daha önceki itirazlarında olduğu gibi farklı bir sebep göstermeden itiraz ettiğini, davacı Şirket ile Davalı arasında henüz imzalanmış bir sistem kullanım anlaşması bulunmadığını, ancak, Kuruluşumuzla Sistem Kullanım Anlaşması imzalamamış olan iletim sistemi kullanıcıların meydana getirdiği ihlal hallerinin uygulanabilmesi için 21/12/2006 tarihli ve 1029 sayılı EPDK Kurul Kararıyla onaylanarak 01/01/2007 tarihinde yürürlüğe giren İletim Sistemi Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntem Bildiriminde (Yöntem Bildirimi) gerekli düzenleme yapılmış ve 1.5 maddesinde Kuruluşumuzla Sistem Kullanım Anlaşması imzalamamış olan kullanıcıların meydana getirdiği ihlal halleri de hüküm altına aldığını, davacı Şirket tarafından dava dilekçesinde, Sistem Kullanım Anlaşmasının 10. maddesinde yer alan süreçlere uyulmadığını yönelik iddianın kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu 2011 yılına ilişkin Kuruluşumuz ile davacı Şirket arasında imzalanmış bir Sistem Kullanım Anlaşması mevcut bulunmadığından davacı Şirket ile Sistem Kullanım Anlaşmalarının imzalanmamış olması nedeniyle, 09.12.2010 tarih ve 2913 sayılı EPDK Kurul kararına dayalı 01.01.2011 tarihli Yöntem Bildiriminin 1.5 maddesi uyarınca dava konusu sistem kullanım ceza faturası düzenlendiğini, açılan davanın haksız olduğunu belirterek, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, fider açmaları sebebiyle uygulanan cezai şart nedeniyle davalı tarafça tanzim edilen 29/07/2011 tarihli ve 2.667.772,00 TL ceza faturasından dolayı davacı tarafın borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) istemine ilişkindir (İİK m. 72).
Mahkememizce 14.12.2016 tarihinde, “davanın kabulüne, davacı tarafın, dava konusu 29.07.2011 tarihinde 5759052 numaralı ve 2.667.772,00 TL bedelli ceza faturasından dolayı borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiş, bu karar davalı tarafın İstinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2017/1878E, 2019/667 K, sayılı ilamı ile davalı tarafın İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, davalı tarafın istinaf kararını temyizi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 31.05.2021 tarih, 2021/808 E-2341K sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 31.05.2021 tarih, 2021/808 E-2341K sayılı ilamında özetle; 02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanunun 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklendiği, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklendiği, 46. madde ile de Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin düzenlendiği, Hukuk yargılamasında usul hükümlerinde yapılan değişikliklerin derdest davalarda derhal uygulanacağı, bir davaya hangi yargı kolunda bakılacağı konusu HMK’nın 114/1-b maddesi gereğince dava şartı olduğu, HMK’nın 115/1. fıkrası gereğince anılan dava şartının yargılamanın her aşamasında (ilk derece ve istinaf mahkemeleri ile Yargıtayca) resen dikkate alınacağı, İlk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesinin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin cezai şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Yeniden yapılan yargılamada Yargıtay kararına uyulmuştur.
Dava şartları HMK 114 maddede düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme uyarınca açılan davada davaya devam edilebilmesi için öncelikle mahkemeye ilişkin dava şartları bulunmalıdır. Bunlar; yargı hakkı, yargı yolu, görev, kamu düzenine ilişkin yetki halledilir. Taraflara ilişkin dava şartları: Davada iki taraf bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname, davaya takip yetkisi olmalıdır. Dava konusuna ilişkin dava şartları: kesin hüküm bulunmaması, aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması (derdestlik) ve hukuki yarar (menfaat) bulunmasıdır.
HMK m. 115 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca; mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davayı usulden reddeder.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/b maddesi ile; “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davasının idari yargı yerinde açılacağı düzenlenmiştir.”
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği gibi; dava konusu uyuşmazlığın İdari yargının görev alanına girdiği anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Uyuşmazlığın çözümünde İdari Yargı yeri görevli olduğundan davanın usulden reddine,
2-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İş bu dava nedeniyle alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin yatan 45.565,50 TL harçtan mahsubu ile kalan 45.506,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük sürede verilecek dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2021