Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/486 E. 2022/60 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/486 Esas
KARAR NO : 2022/60

DAVA : Rehin Karşılığında Ödünç Verme İşinden Kaynaklanan (TMK M. 962 – 969) (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 24/08/2021
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
KARAR Y.TARİHİ : 28/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Rehin Karşılığında Ödünç Verme İşinden Kaynaklanan (TMK M. 962 – 969) (Menfi Tespit) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkilinin, 22/04/2009 tarihinde, … Gıda Hayvancılık Motorlu Araçlar Ticaret Ltd Şti’den … plakalı … Panelvan aracı satın aldığını, aracın bedelinin 12.500,00 TL’lik kısmını, ayda 1.000,00 TL olacak şekilde, taksitle ödemek suretiyle, söz konusu şirket tarafından senetler düzenlendiğini, ayrıca müvekkilinin, rehne konu aracın 12.500,00 TL’lik kısmı için, aracı; 24/06/2010 tarihli, Ankara … Noterliği’nin, …numaralı Borç Ve Rehin Sözleşmesi ile davalı yanın temsilen yetkilisi olan …’e rehin olarak verdiğini, müvekkilinin, 12.500,00 TL tutarındaki borcu ödediğini ve senetleri aldığını, ancak, davalı şirketle defalarca görüşülmesine rağmen, araç üzerindeki rehnin kaldırılmadığını, 25/11/2017 tarihinde, müvekkilinin, rehne konu aracının, Kurtuluş mevkiinde, … isimli şahıs tarafından çalındığını, araç üzerindeki rehnin kaldırılması amacıyla, 21/04/2021 tarihinde, davalı şirketin mersis adresi olan …. Yenimahalle/Ankara adresine iadeli taahhütlü mektupla ihtarname gönderildiğini, ancak ihtarnamenin taraflarına iade edildiğini belirterek; müvekkilinin davaya konu aracının üzerindeki rehnin fekkini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı tarafa usulüne uygun şekilde meşruhatlı davetiye çıkarılmış olup; dosyaya yazılı ve sözlü savunma bildirilmemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafça, davalı şirketten satın alınan araç üzerinden rehinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın cevabi yazısı, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazısı ve diğer bilgiler dosyada mevcuttur.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 sayılı TTK 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; davacının, TTK 12, 16 madde kapsamında kalan tacir veya ticari işletme olmadığı, anlaşılmaktadır. Bu nedenle HMK 2. Madde uyarınca genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevli ve yetkilidir.
Mahkemelerin görevi, ancak Kanunla belirlenir (HMK m.1). kanunla düzenlenir. görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir(HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller ve diğer belgelerin incelenmesinde; Gelir İdaresi Başkanlığı’nın cevabi yazısında, davacı …’nin gelir getirici kazanç unsurunun bulunmadığının, potansiyel mükellef olduğunun bildirildiği; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısında ise; davacının herhangi bir şirketin ortağı, yetkilisi ya da sahibi olmadığının bildirildiği, davacının TTK 12, 16 maddeleri kapsamında kalan tacir olmadığı ve davanın mutlak ticari dava sayılmadığı, açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla; mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20 maddeleri uyarınca, görevli ve yetkili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/01/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı