Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/464 E. 2022/71 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/464 Esas – 2022/71
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/464 Esas
KARAR NO : 2022/71

DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 10/08/2021
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
KARAR Y.TARİHİ : 08/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkillerinin, …’ın mirasçıları olduğunu, …’ın, 02/04/2021 tarihinde Ankara Şehir Hastahanesi’nde vefat ettiğini, muris …’ın vefat etmeden önce, dava dışı … Bankası A.Ş. Ankara/Dikmen Şubesi ve … Bankası A.Ş. Ankara/Öveçler Şubesinden kullandığı iki ayrı ihtiyaç kredisine bağlı olarak, davalı firmadan 22006245 ve 24509231 poliçe numaralı hayat emeklilik sigortaları yaptırdığını, murisin kullandığı krediler bitmeden vefat ettiğini, murisin vefatından sonra, müvekkillerinin, dava dışı bankaya konu hakkında başvuru yaptığını, ancak talebin kabul edilmediğini, murisin, önceden bilinmeyen hastalıklar sebebi ile vefat ettiğini, davalının poliçeler gereği, sigorta tazminatından banka borcunu ve bakiyesini mirasçılarına ödemesi gerektiğini belirterek; davanın kabulüne, davacıların murisinin, davalı şirket ile yaptığı sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan sigorta teminatının, öncelikle dava dışı bankalardan çekilen kredi borçlarına ödenmesine, teminat kalması halinde ve belirlenebilir olduğunda, ileride arttırmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’sinin ticari avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, davacı tarafın arabuluculuk dava şartını yerine getirmediğini, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, sigorta sözleşmesinden … hak ve alacakları talep etme hakkının, sigorta sözleşmesi uyarınca ilgili bankaya ait olduğunu, davacıların, doğrudan şirketleri aleyhine dava açma yetkisi bulunmadığını, bu nedenle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu sigortaların, sigortalı olan …’ı vefat riskine karşı güvence altına alan hayat sigortaları olduğunu, teminatın kapsamının, grup kredi hayat sözleşmesi, özel ve hayat sigortası genel şartlarına tabi olduğunu, 24509231 ve 22006245 numaralı hayat poliçeleri incelendiğinde, …’ın … Bankasından kullandığı kredisi kapsamında, Tüketici Kredisi Grup Hayat Sözleşmesi Sertifikaları tanzim edildiğini, iş bu poliçeler ile sigortalının 06/10/2017 – 27/09/2021 dönemine ve 28/02/2019 – 28/02/2022 dönemine ilişkin sigorta kapsamına alındığını ve vefat tarihi itibariyle yürürlükte olan poliçe teminat tutarlarının 9338.34-TL ve 16102.77-TL olduğunu, her iki poliçeden kaynaklı toplam sigorta bedelinin 25.441,11-TL olduğunu, sigortalı muris …’ın, 02.04.2021 tarihinde vefat etmesi üzerine, mirasçıları tarafından şirketilerine başvuru yapıldığını ve rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle sigorta tazminatı için talepte bulunduklarını, evrakların incelenmesi akabinde; murisin, sözleşme tarihlerinden önce gelen mevcut kalp hastalığını, poliçelerin başlangıç tarihlerinden önceki formda beyan etmediğini, beyan yükümlülüğünü bilerek ve kasten ihlal ettiğini, bu nedenle tazminat talebinin reddedildiğini belirterek; davanın öncelikle usulden ve husumetten reddine, aksi halde esastan reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, hayat sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev konusu dava şartı olup, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında, talep halinde veya resen incelenebilir. Mahkememizde açılan bu davada öncelikle taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğinde olup olmadığı ve ticaret mahkemesinin bu davada görevli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur.
Tüketici işlemi ile ticari iş kesişmesinin meydana geldiği hallerde, emredici şekilde tüketicinin korunması amaçlanmaktadır. Böylece tüketicinin bulunduğu işlemlerin, ticari iş sayılmasının yanında ayrıca tüketici işlemi olarak kabul edilmesi gerektiği, kanunların çatışma içerisinde bulunduğu hâllerde; 6502 sayılı TKHK’nın gerek özel, gerekse sonraki kanun olması nedeniyle tüketici mevzuatının önceliğinin kabulü, isabetli bir çözüm yöntemidir (Ayhan, Rıza/Çağlar, Hayrettin: Ticari İşletme Hukuku -Genel Esaslar-, Ankara 2018, s. 24).
28.11.2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde bu kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsayacağı;
3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler, “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler, “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanunu’nun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanun’un 73/1. maddesinde; “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 15.06.2020 tarih, 2018/4019 Esas, 2020/3394 Karar sayılı kararına göre; hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada; davacılar murisinin tüketici olduğu ve davacıların davalı sigorta şirketi ile muris arasındaki hayat sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunduğundan, davaya konu uyuşmazlık bakımından Tüketici Mahkemesi görevlidir.
Somut olayda; davalı ile muris … arasında hayat sigortası sözleşmesi bulunduğu, …’ın, krediler bitmeden önce 02/04/2021 tarihinde vefat ettiği, davacıların, davalıdan, poliçeler gereği, sigorta tazminatından banka borcunu ve bakiyesini mirasçılarına ödemesini talep etmiştir. Dava konusu hayat sigorta sözleşmesi, tüketici işlemi niteliğinde olup, sigorta sözleşmesinin tarafı olan ve ticari amacı olmayan davacılar murisi, tüketici konumunda olduğuna göre, uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevlidir. Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümünde mahkememiz görevli olmadığından, davanın, mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1 ve 20 maddeleri uyarınca, görevli Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/02/2022