Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/366 E. 2021/717 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/366 Esas
KARAR NO : 2021/717

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/06/2021
KARAR TARİHİ : 28/10/2021
KARAR Y.TARİHİ : 03/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili Şirketçe 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa dayalı olarak davalı … Müdürlüğüne taahhüt edilen “Bilecik-Pazaryeri Günyurdu (Bakraş) Barajı İnşaatı” nın yarısından fazlasının ikmal edildiği bir aşamada iken yapım sözleşmesinin feshi ile birlikte sözleşme eki Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi madde 47-48 hükümleri gereği iş yerinde bulunan malların bulundukları hali ile işveren davalı DSİ’nin koruma ve kontrol sorumluluğuna geçtiğini, malların korunması Pazaryeri İlçe Jandarma Komutanlığının gözetiminde olarak devam etmiş, koruma konusundaki hassasiyetin sağlanması bakımından da Pazaryeri Kaymakamlığına, İlçe Jandarma Komutanlığına ve davalı işveren DSİ’ye bildirimler yapıldığını, Davalı DSİ’nin malları bir araya toplamadan önce Pazaryeri As.Huk.Mah.nin … D.İş sayılı dosyası ile işin bıraktırıldığı konumda olarak malların halihazır durumlarının tespitini yaptırdığını, haklarında Bozüyük C.Başsavcılığınca kovuşturma yapılan şahıslar tarafından 2014 yılı 12-16.Şubat tarihleri arasında 4-5 gün boyunca malların bulundukları yerde parçalara ayrıldığı, vinçlerle TIR, kamyon vb. araçlara yüklenerek götürüldüğünün (çalındığı) sonradan öğrenildiğini, bu olayın üzerine Bozüyük 2.As.Ceza Mah.de …E sayı ile ceza davası açıldığını, dava ile sanıklardan … suçlu bulanarak cezalandırılmasına, diğer sanıkların beraatına karar verildiğini, Malların bulunması ve icabında teşhisi için taraflarına haber verilmesi istenmiş olmasına, davalıların (olay faillerinin) şikayetten çok önce belli olması, adreslerinin, işyerlerinin de tespitli olmasına karşın malların bulunduğuna dair hiç bir bilginin bugüne kadar verilmemiş olmasının hırsızlığın, davalı DSİ, Kaymakamlık, İlçe Jandarma Komutanlığının bilgisi, görgüsü ve hatta yardımı ile gerçekleştiğini düşündürdüğünü, Çalınan malların bulunması talebine ve uzunca bir süre geçmesine rağmen çalanlar da bilindiği halde halen bulunmamış olması nedeniyle uğranılan zarar ziyanın telafisi için davalı DSİ Genel Müdürlüğüne önce 22.07.2014 tarihli bir yazı ile bilgilendirme yapıldığını, belirterek, Mal bedelleri için maddi tazminat olarak şimdilik 200.000,00 TLnin tespiti ve tahsiline, Mal bedelleri için olay tarihinden (15.02.2014) dava tarihine kadar en yüksek TCMB avans faiz oranları ile işlemiş faizlerinin yıllık bazda kapitalize edilmiş olarak tespiti ve tahsiline, Mal bedelleri için dava tarihinden karar-tahsil tarihine kadar işleyecek faizlerin yıllık azda kapitialize edilmiş olarak tespiti ve tahsili için en yüksek TCMB avans faiz oranlarının uygulanmasına, Olay tarihinden (15.02.2014) dava tarihine kadar geçen süre için malların ecrimisil bedellerinin şimdilik günlük 3.000,00 TL/gün den hesaplanmak üzere tespiti ve tahsiline, Ecrimisil bedelleri için dava tarihinden karar-tahsil tarihine kadar işleyecek faizlerin yıllık bazda kapitalize edilmiş olarak tespiti ve tahsili için en yüksek TCMB avans faiz oranlarının uygulanmasına, Dava tarihinden karar-tahsil tarihine kadar geçen süre için malların kullanım kira bedellerinin şimdilik günlük 3.000,00 TL/gün den hesaplanmak üzere tespiti ve tahsiline, Olay tarihinden dava tarihine, dava tarihinden karar-tahsil tarihine kadar kötü niyetli zilyedin elde ettiği, edeceği faydaların karşılığının şimdilik günlük 1.500,00 TL/günden hesaplanmak üzere tespiti ve tahsiline, Manevi tazminat olarak şimdilik 100.000,00 TL nin tespiti ve tahsiline, Şimdilik 13.11.2014 tarihli Jandarma tutanağı ile tespitli 60,000 TL mal bedelinin Tensip kararıyla birlikte 15.02.2014 tarihinden tensip karar-tahsil tarihine kadar geçen süreler için TCMB avans faizi oranlarıyla hesaplanacak faizleriyle birlikte tahsiline, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı DSI vekili cevap dilekçelerinde, zamanaşımı ve yetki itirazlarının bulunduğunu, idari yargının görevli olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre malzemelerin sorumluluğunun yüklenici de olduğunu, müvekkili kurumum kusurunun bulunmadığını, davacının taleplerinin dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık; davacı şirkete ait malların davalı DSI Genel Müdürlüğünün uhdesinde bulunduğu sırada yine davalı tarafından bu mallara zarar verilip verilmediği, zarar verilmişse davacı tarafın tazminat talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Davacı ile DSI arasında yapılan yazışmalar, Tutanak örnekleri ve diğer belgeler dosyada mevuttur.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 s. TTK 19/2’de, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK m. 5 uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m.1) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller ve diğer belgelerin incelenmesinde; taraflar arasında yapılan Barajı İnşaatı” yapım sözleşmesinin davalı DSİ Genel Müdürlüğü tarafından feshedilmesi üzerine davacıya ait malların teslim alınmadan önce Davalı DSI’nin sorumluluğunda bulunup bulunmadığı, meydana gelen hırsızlık nedeniyle çalınan malların bedellerinin davalılardan tahsilini talep ettiği görülmüştür. Eldeki davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıya ait olduğu iddia edilen malların davacı ile davalı DSİ Genel Müdürlüğü arasında yapılan sözleşmenin sona ermesinden sonra diğer davalılar tarafından zarar verildiği iddiasına dayanılmasına göre ve bu eylemin haksız fiil niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki davanın nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı anlaşıldığından; 6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2) . maddeleri uyarınca görevli mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/10/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸