Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/356 E. 2022/43 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/356 Esas
KARAR NO : 2022/43

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/06/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
KARAR Y.TARİHİ : 24/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkilinin imalat- kaynakçı (oksijen ve elektrik) olarak; davalı …’ün yanında 28/04/2006 – 31/08/2012 yılları arasında çalıştığını, …’ün daha sonra … Makina İmalat Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti’ni kurmuş olması nedeniyle, 31/08/2012 – 12/07/2019 tarihine kadar müvekkilinin, fasılasız olarak çalıştığını, ancak müvekkilinin iş kazası geçirmiş olması nedeniyle 12/07/2019 tarihinde iş akdinin sona erdiğini, müvekkilinin iş kazası geçirmiş olması, SGK’ya hiç ve/veya eksik prim bildirilmesi, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi gibi nedenlerle dava ve başvuruları başlattığını, müvekkilinin iş kazası geçirmesinden sonra başlattığı dava, şikayet ve başvuru süreçlerinden sonraki bir tarih olan 11/12/2019 tarihinde, davalılardan … tarafından, müvekkili aleyhine Ankara … Müdürlüğü’nün … E, sayılı icra dosyasında, kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibine dayanak olarak 03/03/2016 keşide tarihli, 15/07/2017 vade tarihli ve 71.300,00 TL tutarlı bononun dayanak gösterildiğini, söz konusu bononun keşidecisinin müvekkili olarak göründüğünü, lehtarın ise … olduğunu, …’ün bonoyu, …’a ciro ettiğini ve icra takibine girişildiğini, ancak senet üzerindeki tarihler, tutar, icra takibine geçilme tarihi ve kişiler arasındaki ilişkiler birlikte değerlendirildiğinde bononun ve icra takibinin haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu belirterek; davanın kabulü ile, Ankara … Müdürlüğü’nün … E, sayılı icra takibine konu bononun hükümsüzlüğü ile icra takibinin müvekkili yönünden iptaline ve müvekkilinin, davalılara karşı borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli olarak açılmış bulunan ve ciro edilen senede dayalı takibin iptali ile davalıların kötüniyetli olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına ve alacağın %10’u oranında para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 08/09/2021 tarihli dilekçesinde; işbu davanın menfi tespit istemli olarak açıldığını, ancak yargılama sırasında davaya konu Ankara … Müdürlüğü’nün … E, sayılı dosyasına haciz yoluyla 68.024,75 TL ödeme yapıldığını, bu nedenle, bu tutar üzerinden davanın istirdat davası; kalan bedel üzerinden ise davanın menfi tespit davası olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacının keşideci, müvekkili …’ün lehtarı olduğu, 15.07.2017 vadeli iş bu davaya konu bononun, 03.03.2016 tarihinde, taraflarca hiçbir baskı altında kalmadan ve TTK’nın göstermiş olduğu zorunlu unsurları taşır şekilde keşide edildiğini, davaya konu senedin, diğer davalı …’a ciro edildiğini, davacının, davalı müvekkille olan işçi-işveren ilişkisinin başlangıcının 2006 tarihi olup, senedin keşide tarihinin ise 2016 olduğunu, davaya konu bono ile bahsedilen işçilik alacaklarına ilişkin davalar arasında herhangi bir illiyet bağı bulunmadığını, ispat külfetinin davacıya ait olduğunu, Ankara … İcra Hukuk Mahkemesi’nde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu imzanın, davacıya ait olduğunun tespit edildiğini, müvekkili tarafından, diğer davalı …’a ciro edilen bononun, vadesinde ödenmemesi sebebiyle yasal süreler içerisinde icra takibine konu edildiğini, Ankara … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının bir diğer borçlusunun ise müvekkili olduğunu, davacının, dilekçesinde, borcunun olmadığından bahisle bir itirazda bulunmadığını belirterek; davanın reddine, asıl alacağın %20’si oranında tazminatın, davacıdan alınarak davalı müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmilinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde, davacı aleyhine 11.12.2019 tarihinde, Ankara … Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibinin dayanağının, 03.03.2016 keşide tarihli, 15.07.2017 vade tarihli ve 71.300 TL tutarlı bono olduğunu, davacının, diğer davalı ile aralarında olan işçi işveren ilişkisinden, bundan kaynaklı açılan ve sonuçlanan iş davasından, davacının iş kazası geçirdiğinden ve buna bağlı olarak açılıp sonuçlanan ve derdest olan davalardan bahsettiğini, ancak, davacı ile diğer davalı arasında, hukuki uyuşmazlık bulunmasının, alacaklı sıfatı ile icra takibi yapılmasına engel olmadığını, hem davacının, hem de diğer davalı …’ün Ankara … Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile tarafına borçlu bulunduğunu, bononun, serbest dolaşıma açık bir kıymetli evrak olduğunu, vade tarihinden önce olabileceği gibi vade tarihinden sonra da serbest dolaşıma açık olacağını, davacının, dilekçesinin hiçbir yerinde bonodaki imzaya itiraz etmemiş olduğunu belirterek; davanın reddine, işbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının, alacağın %20” sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına ve alacağın %10 u oranında para cezasına hükmolunmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafından, davalı …’e verilen ve diğer davalı …’a ciro edilen, 03/03/2016 keşide tarihli, 15/07/2017 vade tarihli, 71.300,00 TL bedelli bonodan dolayı başlatılan icra takibi nedeniyle, davacının, davalılara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
05.12.1977 tarih, 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere, mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup, kıyas veya yorum yolu ile genişletilmesi veya değiştirilmesi mümkün değildir. İş Mahkemeleri, 25.10.2017 tarih ve 30221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 10/1. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olan mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile kurulmuş bulunan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. Kanunda sınırlı olarak sayılmış dava ve uyuşmazlıklar ile diğer kanunların iş mahkemelerini görevlendirdiği dava ve işler dışındaki dava ve işlere, iş mahkemelerinde bakılamaz.
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartlarından biri olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri İş Mahkemeleridir. Anılan maddede belirtildiği üzere, iş mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur:
a)Uyuşmazlığın tarafları işçi ve işveren (ya da işveren vekili) olmalıdır.
b)Uyuşmazlık, iş sözleşmesinden veya İş Kanunu’ndan kaynaklanmalıdır.
Somut olayda; davacı işçi tarafından keşide edilerek, davalı işveren …’e verilen, 03/03/2016 keşide tarihli, 15/07/2017 vade tarihli, 71.300,00 TL bedelli bononun, diğer davalı …’a ciro edildiği ve bu bononun … tarafın icra takibine konu edildiği ve davacının borçlu olmadığından bahisle menfi tespit istemli işbu davanın açıldığı, yargılama devam ederken, davacı tarafından, davaya konu Ankara … Müdürlüğü’nün … E, sayılı dosyasına haciz yoluyla 68.024,75 TL ödeme yapıldığının bildirildiği, bu nedenle, bu tutar üzerinden davanın istirdat davası; kalan bedel üzerinden ise davanın menfi tespit davası olarak devamına karar verilmesinin talep edildiği, ticaret mahkemesinin görev alanının, TTK. 4,5 maddelerinde ayrıntılı şekilde düzenlendiği, her iki tarafı tacir ve ticari işletme ile ilgili olan uyuşmazlıklar ve kanunda özel olarak sayılan konular ve sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğu, dava konusu ihtilafın, İş Kanunu kapsamında kalan uyuşmazlık niteliğinde olduğu, tarafların tacir olmadığı anlaşıldığından, davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20 maddeleri uyarınca, görevli ve yetkili Ankara İş Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara İş Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2022
Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı