Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/344 E. 2021/518 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/344 Esas
KARAR NO : 2021/518

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/06/2017
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kalite belgeleri konularında danışmanlık, eğitim ve yazılım hizmetleri sunmakta olduğunu, davalı …’ın 02.07.2014 – 16.02.2017 tarihleri arasında davacı şirkette “satış, pazarlama ve iş geliştirme sorumlusu” olarak çalıştığını, davalıya söz konusu süre zarfında davacı şirket tarafından yoğun bir eğitim verildiğini ve faaliyet konusunun öğretildiğini, davalı …’ın şirketteki görev kapsamının “danışmanlık ve eğitim taleplerine cevap vermek, müşterilerle görüşmek, müşteri bilgilerini almak ve kaydetmek, teklif hazırlamak, sözleşme süreçlerini takip etmek, her yıl devam eden tekrar işleri ile ilgili müşteri takiplerini yapmak vs.” şeklinde olduğunu, davalılardan …’in 02.01.2008 – 31.05.2017 tarihleri arasında davacı şirkette “yönetim sistemleri danışmanı” olarak çalıştığını, davalı …’e ISO 9001 vb. standartlarla ilgili yoğun bir eğitim verildiğini, bu eğitim sayesinde davalının ISO-9001, ISO 14001, OHSAS 18001, ISO 22000, HELAL ISO 17025, ISO 17024 konularında davacı şirketin müşterilerine danışmanlık ve eğitim hizmet verebilecek donanıma ulaştığını, davalıların kendi isteğiyle şirketten istifa ile ayrıldıklarını, müvekkili şirketi ibra edecek ibraname imzaladıklarını, … ve …’in görevleri gereği müvekkilinin; ticari sırlara, müşteri bilgilerine, birlikte çalışılan iç ve dış danışmanla, çalışılan belgelendirme kuruluşu bilgilerine sahip olduklarını, ticari ve mesleki bilgileri öğrendiklerini, her iki davalının da iş sözleşmesinin 9 ve 10. maddesinde gizlilik taahhüdünde bulunduklarını, davalı …’in ise çıkış taahhütnamesinde de “burada öğrendiği bilgileri yalnız başına ve/veya daha önceden burada çalışmış kişi/kişilerce rekabet edici bir şekilde kullanmayacağını, burada veya burasıyla ilişkili olan herhangi bir yer ile ilgili öğrendiği herhangi bir bilgiyi üçüncü taraflarla paylaşmayacağını, aksi takdirde tazminat dahil tüm yükümlülükleri üstleneceğini, buna rağmen davalıların henüz müvekkili şirkette çalışmaya devam ettikleri 19.01.2017 tarihinde, davalı …’ın ablası olan dava dışı üçüncü kişi (…) ile birlikte rakip … Danışmanlık Eğitim Ticaret Limited Şirketi’ni kurmuş olduklarını, davalıların şirketinin www…com internet adresindeki referanslar kısmında bu şirketin 20 müşteriye danışmanlık ve eğitim hizmeti verdiğinin belirtildiği, referans olarak gösterilen bu müşterilerden … Catering, … Tercüme, …, … Bilişim”in, davalıların davacı şirkette çalışırken davacı adına görüşmeye gittikleri şirketler olduğunu, davacı, iş ilişkisi sona erdikten sonra gerçekleşen rekabet ilişkisine TBK m. 444 -hükümlerinin uygulanması gerektiğini, müveklilinin ayrıldığı firmanın üretim sırlarına, işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanına sahip olan kişileri, bu bilgileri kullanması ve işverenin zararına sebep olmasının kuvvetli ihtilam dahilinde olmasının dahi rekabet yasağının ihlali olacağını, davalıların müvekkili şirket edindikleri bilgileri, kendi kurdukları şirket lehine kullandıklarını, ileri sürerek haksız rekabetin tespitine, men’ini ve davalıların her birinden 50.000,00’er TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin imzaladıkları rekabet yasağı şartlarının geçersiz olduğunu, davalı …’in aslında istifa etmediğini, istifaya zorlandığını, rekabet etmeme taahhüdünde konu, yer ya da süre bakımından sınırlandırma bulunmadığını, davalı …’ın 2014 tarihli iş akdinde yer alan rekabet etmeme kaydının davalıya üç yıllık bir rekabet etmeme yükümlülüğü getirdiğini, davacı şirketin işletme konusunun çok geniş olduğunu, davalıların bu şirketin işletme konusuna giren her alanda çalışmasının yasaklanmasının işveren sıfatını kötüye kullanmak olacağını, müvekkillerinin iş sırrını edinecek konumda çalışmadıklarını, müşteri isimlerini bilebilecek durumda olmanın iş sırrına erişmek anlamına gelmeyeceğini, davalıların rakip şirketin ortağı olmalarının sır saklama yükümlülüklerinin ihlali olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkillerinin davacı şirketin müşterilerinden hiçbiriyle sözleşme imzalamadıklarını, bu nedenle davacının somut bir zararının oluşmadığını, davacının zarar miktarını ispatlayamadığını belirterek davacının haksız rekabetinin men’i ve her iki müvekkili açısından tazminat talepleri yerinde olmadığını ve davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava; davalıların davacı şirkette çalışırken imzaladıkları iş sözleşmesi uyarınca haksız rekabet yasağını ihlal edip etmedikleri bu nedenle davacı şirketin tazminatı talep edip edemeyceği, edebilirse miktarı ve haksız rekabete ilişkin sözleşmenin geçerli olup olmadığı konularına ilişkindir.
Mahkememizce verilen 11/04/2019 Tarih, 2017/428 E., 2019/278 Sayılı Karar örneği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 20 HD’nin… K. Sayılı Kaldırma kararı, İbraname örneği, çıkış taahhütnamesi, taraflar arasında imzalanan Sözleşmeli personel belirsiz süreli iş sözleşmesi örneği, Ticaret sicil özeti, bilirkişi raporu ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekmektedir.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi, “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmünü içermektedir.
Madde metninde açıkça “…akdin sona ermesinden sonra…” sözcükleriyle ifade edildiği üzere, TBK’nın 444. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı, hizmet akdi sona erdikten sonra hüküm doğurur ve hizmet akdi sona erdikten sonra yapılmaması gereken davranışlara ilişkindir. Hizmet akdinin devamı sırasında meydana gelen bir sadakatsizlik, ister bir sözleşme ile düzenlensin ister yasayla düzenlensin, iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturacaktır.( (HGK’nun 29.02.2012 tarih ve 2011/11-781 Esas, 2012/109 Karar, 09/03/2016 tarih ve 2014/11-866 Esas 2016/289 Karar sayılı ilamları)
Somut olayda; davacının eski çalışanları olan davalı …’ın 16/02/2017 tarihinde, davalı …’in de 31/05/2017 tarihinde davacı şirketten istafa ederek ayırldkları, davalıların kurucu ortağı olduğu anlaşılan dava dışı … Danışmanlık Eğitim Ticaret Limited Şirketi’nin ise, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin devamı sırasında 16/01/2017 tarihinde kurulduğu anlaşılmaktadır. Toplanan deliller, Bölge Adliye Mahkemesinin 20 HD’nin 2019/1285 E., 2021/488 K. Sayılı Kaldırma kararı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin devam ettiği zaman dilimi için de davalılarının rekabet yasağına aykırı hareket ettiğinin iddia edildiği nazara alındığında davaya bakmak görevinin İş mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara İŞ Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/07/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸