Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/311 E. 2022/568 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ
Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/311 Esas
KARAR NO : 2022/568 Karar

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 02/07/2019
KARAR TARİHİ : 05/10/2022
KARAR Y.TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
I-İDDİALAR
1. Davacı vekili Asli Müdahale/Dava dilekçesinde; davalı … … D. … ile şirket yönetim kurulu başkanı …nın müvekkilinin %80 hisse ile ortağı olduğu davalı şirkete karşı operasyon içerisinde olduklarını, amaçları şirket yönetimini ele geçirerek şirket mal varlığı ve şirkete ait olan taşınmazı kendi mülklerine geçirmek olduğunu, tarafların danışıklı olarak Mahkemenin 2019/349 sayılı dosyasını ikame ettiklerini, davalıların bahsi geçen dosyada sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının iptalini istediklerini, tarafların danışıklı olarak bahsi geçen dosyayı ikame ettiklerini, davanın iptali istenen genel kurul toplantısından 5 yıl sonra açıldığını, sermaye artırımının bahsi geçen 2019/349 sayılı dosyasının davacısı olan … … D … ile şirket ortağı ve aynı zamanda o dönem yönetim kurulu başkanı olan …’nın bilgisi dahilinde yapıldığını, genel kurul kararının iptalini gerektiren hiçbir neden bulunmadığını, davalı … … D …’in bizzat katılım sağladığı 06/07/2017 tarihli genel kurulda iptali istenen karar doğrultusunda pay değerinin yazılı olduğu tutanağı imzaladığını, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan … … D …’in 133.000,00 TL itibari pay değerine herhangi bir itirazda bulunmadığını ve tutanağı imzaladığını, yine aynı tutanakta pay oranı olarak yazılmış bulunan %13,3 orana da itiraz etmediğini, davalı şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi … … D … ile davalı şirket ortağı ve yönetim kurulu başkanı …’nın yönetim kurulu üyeleri olarak şirkete verdikleri zararlardan TTK kapsamında sorumlu olduklarını, sonuç olarak bahsi geçen 2019/349 sayılı dosyada genel kurul kararının iptaline yönelik talebin reddini, müvekkilinin ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğini kasten zarara uğrattıkları sabit olan şirket ortağı ve şirket yöneticisi olan davalılardan kasıtlarıyla şirketi uğratmış oldukları zarardan şimdilik 1.000,00 TL’nin müşterek ve müteselsil olarak tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı vekili 05/10/2021 tarihli talep açıklama dilekçesi ile; sermaye artırımının davalının ve şirket ortağı ve aynı zamanda o dönem yönetim kurulu başkanı olan …’nın bilgisi dahilinde yapıldığını, genel kurul kararının iptalini gerektiren hiçbir neden bulunmamakta iken tarafların şirket sermayesi taşınmazı mülklerine geçirmek amacıyla 5 yıl sonra oy kullandıkları genel kurul kararının iptali için işbu davayı ikame ettiklerini, şirket ortağı ve yönetim kurulu başkanı olar …’nın tasfiye memurluğu görevinden Mahkemenin 2019/118 E, 2020/172 K, sayılı ilamı ile azledildiğini, şirket ortağı ve yönetim kurulu başkanı olan …’nın ortak ve yönetici olarak üstlendiği sorumlulukları yerine getirmediğini şirkete kasten zarar verdiğini, tasfiye memurluğu görevini de özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak gerçekleştirdiğini, …’nın yönetici olarak kasten sebep olduğu şirket zararlarıyla yönetmediğini, tasfiye memurluğu sürecinde de şirkete zarar vermeye devam ettiğini beyan etmiştir.

II-SAVUNMALAR
3. Davalı Tasfiye Halinde … Dış Tic. Ve Müş. A.Ş ve … vekili cevap dilekçesinde; asli müdahale talep edenin dilekçesinde yer alan hiç bir hususun müvekkili şirket açısından kabulünün mümkün olmadığını, asli müdahale talep edenin dava dilekçesinde müvekkili şirketin zarara uğradığından bahisle müvekkili şirketi davalı sıfatı ile dosyaya eklediğini ve zararın tazminini de müvekkili şirketten talep ederek büyük bir çelişki içerisine girdiğini, müvekkili şirket açısından anılan davada husumet oluşmadığını, kanunen müvekkilinin bu davanın tarafı olamayacağını, davanın müvekkili şirket açısından aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, bu nedenle müvekkili açısından davanın usulden reddini talep ettiklerini, davanın taraflarının ve konularının farklı olduğunu, davaların tefrik edilerek görülmesini talep ettiklerini, sonuç olarak müvekkilinin davalı sıfatı ile kusurdan sorumluluğu mümkün olmadığından davanın usulden reddini, usuli itirazları dikkate alınmaz ise davanın tefrik edilerek görülmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
4. Davalı … … D. … vekili cevap dilekçesinde; asli müdahale talep edenin dava dilekçesinde talebinin açık ve net olmadığını, hazirun cetvelinin kabul beyanı içeren bir sözleşme olmadığını, yalnızca paydaşları gösteren bir liste olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte hazirun cetvelinde müvekkilinin imzası bulunsa dahi bu paylarının durumundan haberdar olduğu ya da olacağı anlamına gelmediğini, müvekkili imzalamış olsaydı dahi hazirun cetvelinde yazan hiçbir şeyi anlamadığı için irade sakatlığı hali mevcut olduğunu, müvekkilinin bildiği dilin Arapça olduğunu, asli müdahale talep edenin davasını belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğini, ancak anılan davada şirketin yahut kendisinin uğradığı hiçbir zararı kanıtlayamadığını, sonuç olarak asli müdahale talep edenin ikame ettiği davanın haksız ve hukuka aykırı olduğu dikkate alınarak reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı ve asli müdahale talep eden tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

III-TARAFLAR ARASINDAKİ UYUŞMAZLIK
5. Uyuşmazlık, davalı yöneticilerin yine davalı şirkete yönetici olarak zarar verip vermedikleri ile zarar vermişler ise verdikleri zarar tutarına ilişkindir.
6. Tarafların yargılamada üzerinde anlaştıkları bir vakıanın bulunmadığı anlaşılmaktadır.

IV-ÇEKİŞMELİ VAKILAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER
7. Mahkememizin 2019/349 sayılı dosyası; Davanın … Emhemmed D … tarafından … ve Tasfiye Halinde … Dış Tic. A.Ş aleyhine davalı şirketin 10/07/2014 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların iptali istemiyle açıldığı, Feri Müdahil … vekilinin 31/03/2021 tarihli asli müdahale dilekçesi üzerine, davacının asli müdahale talebinin Mahkememiz asıl dosyasından tefrik edilerek yukarıda bahsedilen esasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkememiz dosyası içeriği bu dosya bakımından da delil olarak değerlendirilmiştir.
8. Mahkememiz 2019/118 Esas sayılı dosyası;
V- DELİLLERİN TARTIŞILMASI, YARGILAMA ve GEREKÇE
9. Dava, şirket yöneticilerinin şirkete vermiş olduğu zararların tazmini istemine ilişkindir.
10. 6102 sayılı TTK m. 553 “(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) (2) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
(2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.
(3) Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz” hükmünü içermektedir.
11. TTK m. 555 hükmü ise “(1) Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.
(2) Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır” şeklindedir.
13. 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi uyarınca, anonim şirketlerde yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen kurucular, yöneticiler, yönetim kurulu üyeleri ve tasfiye memurları bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumlu olup, sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir.
14. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik göstermektedir. Yönetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Bu tür davalarda, hükmolunacak tazminatın da şirkete verilmek üzere istenmesi ve hükmedilmesi gerekmektedir. Zira TTK’nın 555. maddesi uyarınca şirketin uğradığı zararlar zarara neden olanlardan, ortak tarafından açılacak davayla istenebilecek ise de, hükmolunacak tazminatın ancak şirkete ödenmesi istenebilir.
15. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir ki, bu ihtimalde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Bu halde doğrudan zarara uğrayan ortaklar ve alacaklılar kendileri adına tazminat talep edebilirler.
16. Uyuşmazlık konusu olayda şirket yetkilisi davalıların davalı anonim şirketi zararlandırıcı eylemlerinin bulunduğu, davacı ortakların ise şirketteki hisseleri oranında zarara uğradığı iddia edilmekte olup, iddia olunan zararlar, dava dışı anonim şirketin doğrudan, davacıların ise dolaylı zararı kapsamındadır.
17. Bu halde ise TTK m. 555 hükmü uyarınca oluştuğu iddia edilen zararın şirket adına tahsilinin talep edilmesi gerekmekte olduğundan somut olayda davacı yanın hem dava dilekçesindeki talep sonucu hem de yargılama aşamasındaki beyanlarından zararın şirket adına tahsilinin talep edilmediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
18. Ayrıca 6100 sayılı HMK’nin 65. maddesi ise; “Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır” biçimindedir.
19. Somut olayda; davacının asli müdahale talep ettiği davanın davalı şirketin 10/07/2014 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkin olduğu, asli müdahale dilekçesinde ise davalı şirketin yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat isteminde bulunulduğu, asli müdahale yolu ile açılacak davada müdahale edilen davadaki talep sonucuna yönelik bir hak iddiasında bulunulması gerekirken asli müdahale talep eden davacının şirket yöneticisinin sorumluluğuna yönelik talepte bulunduğu, bu anlamda usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı da gözetildiğinde davanın burada ve yukarıda açıklanan gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekmiştir.
20. Davalı şirket aleyhine dava açılmış ise de, sorumluluk davasının şirkete yöneltilmesi mümkün olmayıp TTK m. 553 hükmü uyarınca sorumluluğu sözkonusu olanlar aleyhine yöneltilmesi gerekli ve yeterlidir. Açıklanan bu nedenle davalı şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

VI-HÜKÜM
1-Açılan tazminat davasının dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davalı şirket yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
3-Alınması gerekli 80,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
6-Davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak ayrı ayrı davalılara ödenmesine,
Dair davacı vekillerinin ve davalı … Dış Tic. Ve … vekilinin yüzüne karşı dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 345. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesine ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yasa yolu açık olmak üzere 05/10/2022 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/10/2022
Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15 uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur”