Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/29 E. 2021/798 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/29 Esas – 2021/798
T.C.
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2021/29 Esas
KARAR NO : 2021/798

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 15/01/2021
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
KARAR Y.TARİHİ : 02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkili şirketin … Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, davalı … Mühendislik Müş. Ve Tic. Ltd. Şti’den alacaklı olduğunu, davalıların teşkil ettiği adi ortaklığın Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 2017/233144 İKN sayılı ihalesi ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Yozgat bölge Müdürlüğü, Çorum Kadastro Müdürlüğü yetki alanında bulunan Alaca İlçesi İhale Paket No:22-3 Sözleşme Referans No:SAY/CRM-ALC Kadastro Haritalarının Sayısallaştırılması işinin yüklenicisi olduğunun bilindiğini, davalıların, bahsi geçen işlerden başka bir ihalede yüklenici olup olmadıklarının bilinmediğini, TBK 639. Maddesinde; adi ortaklığın sona erme sebepleri arasında ortaklardan birinin alacaklısı tarafından tasfiye hissesi hakkında cebri icraya başvurulmasının gösterildiğini ve müvekkili şirketin, davalı … Müh. Şirketinden alacaklı olduğunu, … Müdürlüğü’nün … E, sayılı takip dosyasında borçlu şirketin kar payı ve tasfiye hissesine yönelik gerçekleştirilen haciz işlemi ile ortaklığın son bulduğunu, davalıların teşkil ettiği adi ortaklıktan doğan borçlu ortağa ait kar payı ve tasfiye edilmesi neticesinde borçlu ortağın hissesine düşecek tasfiye hissesinin müvekkilin alacağı lehine hacizli olduğundan, tasfiye aşamasında kar payının ve tasfiye neticesinde tasfiye payının tedbiren korunmaması halinde ,müvekkilinin alacağının tahsilinin imkansız hale gelmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu, bu nedenle borçlu ortağa düşecek kar payı ve tasfiye hissesinin tespitine kadar geçecek sürede adi ortaklığın alacaklarının verilecek tedbir kararı ile ilgili kurumda veya mahkeme veznesinde muhafaza edilmesini, davalıların teşkil ettiği ortaklığın feshi ile tasfiyesine, tasfiye işlemlerinin mahkeme tarafından yapılmasına, tasfiye neticesinde hesaplanacak borçlu ortak … Müh. Müş. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait kar payı ve tasfiye hissesinin hacizli olması nedeni ile borçlu ortağa ödenmeyerek … Müdürlüğü’nün … Sayılı takip dosyasına gönderilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin şikayet eden üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılar vekili cevap dilekçelerinde, davacının işlemlerine dayanak olan ve alacaklı olduğunu iddia ettiği … Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına karşı, müvekkili … Ltd. Şti tarafından, … Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı menfi tespit davasının derdest olduğunu ve tedbir kararı verildiğini, bu nedenle, davacının, müvekkilinden iddia ve talepte bulunduğu kesinleşmiş bir alacağının mevcut olmadığını,
Türk Borçlar Kanunu’nun Adi Ortaklığın Sona Erme Sebepleri Başlıklı 639.
Maddesinde; ortaklığın hangi durumlarda sona ereceğinin belirlendiğini, ancak somut olayda; müvekkil şirketin tasfiye ve kar payı üzerine konulmuş geçerli bir haciz işleminden söz edilemeyeceğinden, işbu davanın derdest edilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, müvekkili … Müh. Müş. İnş. Ve Tic. A.Ş. ile … Müh. Müş. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin imzalamış oldukları iş ortaklığı sözleşmesi ile Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ait “Karayolları Genel Müdürlüğü Muhtelif Bölgelere Ait Kamulaştırma Planı Üretimi, Kamulaştırma Planlarının Güncellenmesi ile Ek Plan Üretimi İşi” ni üstlendiklerini, sözleşme gereği, iş ortaklığının üstlenmiş olduğu bu işin yapımının tamamlandığını ve ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak, verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırıldığını, bu durumun, 31.12.2019 tarihinde Doğanbey Vergi Dairesi’ne bildirildiğini ve 02.01.2020 tarihi itibariyle iş ortaklığının son bulduğunu, iş ortaklığının tüzel kişiliği bulunmadığından, ortaklık sözleşmesinin sona erdiğini, müvekkili … Müh. Müş. İnş. Ve Tic. A.Ş. ile … Müh. Müş. Ve Tic. Ltd. Şti. imzalamış oldukları 07.09.2020 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne ait “Tapu ve Kadastro Modernizasyon Projesi Ek Finansman Tkmp-Ef(3402/Ek1) Grup-Ek1-7 Çorum İli Alaca İlçesi 22-3 (SAY/CRM-ALC) Sözleşme Nolu Kadastro Haritalarının Sayısallaştırılması İşi” ni üstlendiklerini, taraflar arasında imzalanan iş ortaklığı sözleşmesine göre; … Müh. Müş. Ve Tic. Ltd. Şti. 01, … Müh. Müş. İnş. Ve Tic. A.Ş. ise 9099 ortaklık payına sahip olduğunu, işin yapımının halen devam ettiğini, iş ortaklığının tasfiye edilmediğini, kazancın ortaklar arasında taksim edilmediğini, henüz taksim edilmeyen ortaklık geliri üzerinde bütün ortakların iştirak halinde mülkiyet hakkının bulunduğunu, dava konusu olayda, davacının henüz doğmamış bir hakkı talep etmesinde, korunacak hukuki bir yararı bulunmadığını belirterek; davacının, usule, yasaya, Yargıtay İçtihat ve yerleşik kararlarına aykırı taleplerini içeren davasının, öncelikle usulden, aksi halde esastan reddi ile yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Adi ortaklık sözleşmesi; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK. 620/1 md; mülga BK m. 520). Bu sözleşme türü Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, mutlak ticari dava sayılmaz.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 s. TTK 19/2’de, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK m. 5 uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m.1) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, sözleşme, ve diğer belgelerin incelenmesinde; taraflar arasındaki temel ilişki ve uyuşmazlığın, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığı, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yeni oluşumun her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığının değerlendirilmediği ve buna göre davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların mutlak ticari dava sayılamayacağı, açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle (HMK 114/1-c, 115) usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,

Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı hükmün tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.30/11/2021