Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/257 E. 2022/479 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/257 Esas – 2022/479
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/257 Esas
KARAR NO : 2022/479
DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 22/04/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2022
KARAR Y.TARİHİ : 07/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen 100992519 numaralı Kasko Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirkete ait … plakalı araç sürücüsü … yönetiminde iken direksiyon hakimiyetinin kaybolması sonucu 05/04/2020 günü tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası geçirdiğini, müvekkiline ait arata 599.965,73 TL hasar tespit edildiğini, ancak davalı şirketlerin hiçbir maddi olguya dayanmaksızın hasar tazminatı ödemesi yapmadığını, dilekçe ekinde sundukları ekspertiz raporunda araç üzerinde yapılan inceleme neticesinde aracın bütün hava yastıklarının açılmış olması ve mekanik aksamdaki hasarın ağır olması sebebiyle aracın tam hasarlı olarak değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, davalı şirket tarafından düzenlenen poliçenin 10. Sayfasında “Eskisi Yerine Yenisi” klozu bulunduğunu, müvekkiline ait araç, hasar, poliçe, düzenleme tarihi göz önüne alındığında tam hasara uğraması halinde bu klozdan faydalanılacağının aşikar olduğunu, aracın hasar bedelinin 599.965,73 TL olduğunu, ancak güvenli sürüş özelliğinin kaybedilecek olması göz önüne alındığında aracın kaza tarihindeki sıfır km fiyatının 2.100.000,00 TL kazalı halinin 1.000.000,00 TL olması göz önüne alındığında aracın hazar tazminatının 1.100.000,00 TL olarak ortaya çıktığını, davalı şirketin polis tutanağında yazan “yapılan Mobese kamerası incelendiğinde kazanın hemen sonrasında kaza mahalline erkek şahsın koşarak gittiği tespit edilmiş” ifadesi sebebiyle hasar tazminatını ödememe yoluna gittiğini, bu şahsın muhtemelen kaza sonrası yaralanan biri varsa yardım etmeye giden bir şahıs olduğunu, sigorta kuruluşunun birçok inceleme yaptığını, sürücünün telefon kayıtlarını dahi incelediğini, kaza saatinde hiçbir arama olmadığının görüldüğünü, kazanın beyan edilen şekilde gerçekleştiğini, davalı şirketin sürücü değişikliği olduğunu somut delillerle ispat etmek zorunda olduğunu, davalı şirkete taraflarınca 29/06/2020 tarihinde başvuru yapıldığını ve ayrıca Arabulucu başvuru çerçevesinde arabuluculuk görüşmesi gerçekleştirildiğini ancak anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, taraflarınca uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulduğunu ancak 31/12/2020 tarih, 2020/107312 K, sayılı karar eile dosyanın genel yetkili Mahkemelerce çözümlenmesi gerektiğinden dosyanın görevli Mahkemeye tevdiine karar velireke dosyadan el çekildiğini, sonuç olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL hasar tazminatı ve ekspertiz ücreti için müvekkili tarafından ödenen 1.200,00 TL ekspertiz ücretinin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin sürücünün kaza yerini terk etmesinden dolayı mevzuat gereği teminat dışı kaldığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davaya konu araç hasarının Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.10. Maddesinde yazılı bulunan teminat dışında kalan zararlar kapsamında olduğunu, bu nedenle davaya konu tazminat talepleri bakımından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, kaza sonrasında trafik polisleri tarafından düzenlenen resmi kaza tespit tutanağında sürücünün … olmadığının kayıt altına alındığını, polis memurları tarafından yapılan MOBESE incelemesinde kimliği tespit edilemeyen araç sürücüsünün kaza mahallini koşarak terk ettiğinin hasar dosyası içerisinde yer alan kaza tespit tutanağında beyan edildiğini, hasar dosyası içeriğinde yer alan araştırma raporunda yer alan bilgi ve belgeler doğrultusunda hasarın beyan edilen şekilde gerçekleşmediği ve olayda sigorta suiistimali mevcut olduğunun tespit edildiğini, sigortalının beyan yükümlülüğüne kasten aykırı davranmış olmasının müvekkili şirketin sorumluluğunu sona erdirdiğini, kabul anlamına gelmemek üzere talep edilen hasar bedelinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, davacının talebinin fahiş olduğunu, sonuç olarak öncelikle olay yerinin terk edilmesi sebebiyle davanın reddini, dava konusu araç hasarı bedelinden müvekkili sigorta şirketinin özel ve genel şartlar gereği poliçe kapsamında sorumluluğu bulunmadığından davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Kaza tespit tutanağı, arabuluculuk son tutanağı, kasko poliçesi ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
Davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araca ait Genişletilmiş Kasko Poliçesinin incelenmesinde; … plaka sayılı aracın 1030992519 numaralı sigorta poliçesi ile 26/11/2019-2020 tarihleri arasında olmak üzere müsnet kaza tarihini de kapsayacak şekilde sigortaladığı anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde sigorta bilirkişisi ve adli trafik bilirkişisi marifetiyle inceleme yaptırılmıştır. Alınan bilirkişi raporunda özetle; Kaza Tespit Tutanağı’ndaki kroki ve kazanın özeti bölümündeki anlatımlar üzerinden yapılan değerlendirmede aracın dış etkiye maruz kalmadan, sürücünün aracın hızını karayolunun şartlarına uyduramaması nedeniyle bariyerlere çarpması sonucu trafik kazasının meydana geldiği, sürücünün kullandığı aracın otobüs olması ve kazanın yerleşim yerinde meydana geldiği dikkate alındığında; aracın azami hızının 50 km olması gerektiği, ancak sürücünün her koşulda aracın hızının kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun getirdiği şartlara uydurması gerektiği, dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde …’nun kusurlu olduğu, dava konusu kasko sigorta poliçesinin davacı adına düzenlendiği, kasko poliçesiyle sigortalı araç ile kazaya karışan araç bilgileri karşılaştırılmış ve birbiriyle uyumlu olduğu ve poliçe vadesinin dava konusu hasar / kaza tarihini kapsadığı, dava konusu araca ait Ruhsat / Tescil Belgesi fotokopisi dava dosyasının içinde bulunmadığı, yapılan incelemede aracın dava konusu yapılan aracın Sigortalı Davacı … Yapı Ltd. Şti.’ne ait olduğu, dava dosyasına sunulan belgelere göre sürücünün ehliyetinin aracı kullanmak için yeterli olduğu ve sürücünün kaza sırasında alkolsüz olduğu, davalı tarafından görevlendirilen sigorta eksperi tarafından hazırlanan raporun belgeler üzerinden yapılmış olması, fiziki tespite dayalı olmaması nedeniyle taraflarınca dikkate alınmadığı, davalı sigorta şirketi tarafından görevlendirilen sigorta eksperinin hazırladığı raporun onarım servisinde araç üzerinde yapılmış olması ve hasar fotoğraflarıyla uyumlu olması nedeniyle taraflarınca esas alınmadığı, aracın tam hasara (perte) uğradığına ilişkin dava dosyasında belge bulunmadığı, davacı sigortalı tarafından aracın kaza 05.04.2020 tarihinden 25.11.2020 satış tarihine kadar yaklaşık 7 ay süreyle hangi şartlarda muhafaza edildiği, aracın satışının onarılmış olarak mı veya hasarlı haliyle mi yapıldığı hakkında dava dosyasında belge bulunmadığı, aracın tescil kaydına “çekme belgeli” olduğuna ilişkin belge bulunmadığı, taraflarınca dava dosyasındaki belgeler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, aracın onarımının tamamlanabileceği ve sorunsuz kullanılabileceği, emsal Yargıtay Kararları dikkate alınarak yapılan değerlendirmede hasar bedelinin tespitinde iskonto dikkate alınmadığı ve tespit edilen hasar tutarına KDV eklenerek aracın onarımına ilişkin hasar bedelinin 580.563,36 TL olarak tespit edildiği, kazanın oluşumuna ilişkin beyan yükümlülüğünün olması gerektiği gibi yerine getirilmediğine kanaat getirilmesi durumunda ispat külfeti yer değiştirerek davacı sigortalı da olacağı, sonuç olarak trafik kazasının meydana gelmesinde araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu, dava konusu kasko sigorta poliçesinin dava konusu araç için düzenlendiği ve poliçe vadesinin hasar tarihini kapsadığı, hasarın oluşumunun aksine durum olmadığı takdirde kasko poliçesi teminatları kapsamında olduğu, davacı tarafın talep edebileceği hasar tutarının KDV dahil 580.563,36 TL olacağı, ispat külfetine ilişkin olarak sürücü değişkenliğine ilişkin dava dosyasında somut belge bulunmadığı, beyanlar ve tutanaktaki açıklamalarda çelişkin bulunduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak … Trafik denetleme Şube Müdürlüğü’nde görev yapan polis memurları … ve …’nun “Olay hakkındaki bilgi ve görgülerinin alınması, ve trafik kazası tespit tutanağında geçen “MOBESE kamerasının incelenmesinde kazanın hemen sonrasında kaza mahalline erkek şahsın koşarak gittiği” şeklindeki ifade ile, araştırma şirketi raporunun 3. sayfasında belirtilen “olay yerinin gerekli incelemerini yaptıktan sonra MOBESE kamera görüntülerini incelediklerinde kaza yerinden bir erkek şahsın koşarak ayrıldığını ve … isimli iş yeri tarafına gittiğini gördüklerini” şeklindeki ifade arasında oluşan çelişki sorularak, bu konu hakkındaki bilgi ve görgülerinin tespiti,” için ifadelerinin alınması istenmiştir.
Tanık …’ün; “Davaya konu kazanın tutanağını diğer tanık … ile birlikte biz tanzim ettik tutanaktaki imzalar bizimdir, olay günü kaza ihbarı üzerine olay yerine en yakın biz olduğumuz için oraya intikal ettik, olay yerine gittiğimizde kalabalık vardı, saat 03:00 civarlarıydı, kaza yapan araç D100 Ankara istikametinden Atatürk Bulvarı şehir merkezine doğru keskin virajda bariyerlere girmiş vaziyetteydi, biz oraya intikal ettiğimizde sürücü koltuğu boştu, sürücü kapısı açıktı araçta başka kimse yoktu, ben olay yerinin güvenliğini sağlamaya çalışırken, diğer arkadaşım Mehmet sürücüyü tespit etmeye çalışıyordu, sürücü kim diye etraftakilere sorduğunda daha sonradan ismini öğrendiğimiz … isimli … isimli iş yerinin sahibi veya çalışanı olan şahıs Mehmet isimli arkadaşıma ”araç sahibini tanıyorum beni şoför olarak gösterin” dedi, biz kendisine bunu yapamayız dediğimizde bize ısrar etti, bunun üzerine biz kamera araştırması yaptık olay yerini gören yakın bir bina veya iş yeri kamerası bulamadık bunun üzerine mobese kameralarını inceledik kameralarda … isimli iş yerinden alt geçidi kullanarak kaza mahalline doğru koşarak giden bir erkek şahıs görünüyordu, ancak görüntü net değildi kimin olduğunu tespit edemedik, araçtan kimin indiği kameralarda görünmemektedir, zaten aracın kaza yaptığı yer mobese kameralarınca görünmemektedir sadece oraya giden yolu görmektedirler, olay yerinde biz gittiğimizde en az 15 kişi vardı, bize anons gelmesi üzerine biz bir kaç dakika içinde olay yerine intikal ettik sonrasında da işlemleri yaparak tutanağı tuttuk” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Tanık …’nun ; ” Davaya konu kazanın tutanağını diğer tanık … ile birlikte biz tanzim ettik tutanaktaki imzalar bizimdir, olay günü kaza ihbarı üzerine olay yerine en yakın biz olduğumuz için oraya intikal ettik, yaklaşık 2 dakika içinde olay yerine vardık, kaza mahalli D100 Ankara istikameti Atatürk Bulvarına girişte bariyerlere çarpmış ve araç hareket kabiliyetini yitirmiş vaziyetteydi, kaza mahalline yaklaşık 30 metre mesafede 17 kişilik bir grup vardı, aracı kontrol ettiğimizde aracın içerisinde hiç kimse yoktu, yaralanma veya kan izi yoktu, biz arkadaşımla birlikte olay yerinin güvenliğini aldık sonrasında sürücüyü tespit etmeye çalıştık bu sırada nefes nefese kalmış bir şekilde isminin sonradan … olarak öğrendiğimiz şahıs bana ”kaza yapan aracın sahibini tanıyorum arkadaşım olur sürücü beni gösterin” dedi, bunun üzerine ben kendisine bunun suç olduğunu gerçek sürücü kimse onu söylemesini istedim bunun üzerine aracın kendisinin kullandığını sürücüsünün kendisi olduğunu söyledi, bunun üzerine ben kendisine sorular sormaya başladım, kendisi bize olay yerine yaklaşık 100-150 metre mesafede bulunan … İsimli işletmenin işletmecisi olduğunu söyledi ben kendisinin aracı olup olmadığını sordum kendisinin …. marka aracının olduğunu ve arızalı olmadığını şuan kapının önünde olduğunu söyledi, bunun üzerine ben kendisine gecenin bu saatinde kendi aracın varken neden bu aracı kullandığını ve nereye gittiğini, aracı kendisine kimin getirdiğini sordum kendisi eve gittiğini söyledi diğer soruları cevapsız bıraktı, bunun üzerine biz kamera araştırması yaptık mobese kameraları kaza mahallini tam olarak görmüyordu, ancak … isimli iş yeri ile kaza mahalli arasını kısmen görüyordu, kamerayı incelediğimizde kamera saatine göre kazadan yaklaşık 5 dakika sonra … isimli iş yerinden kaza mahalline doğru koşarak giden bir erkek şahıs görünüyordu ancak bu şahsın kim olduğu belli değildi, bu şahsın … olup olmadığını tespit edemedik, biz aracın içini kontrol ettikten sonra kalabalığın içinden … isimli şahıs yanımıza geldi ve sürücü olduğunu söyledi, yani kamera görüntülerinde …’den kaza yerine doğru koşan bir şahıs gördük, araçtan uzaklaşan bir şahıs görüntüsü tespit edilememişti” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin talebi üzerine … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarık dava dışı …’nun dava konusu kazaya ilişkin olarak ifadesinin alınması istenmiştir.
Tanık …’nun; ” Davacı şirketin sahibi olan … … benim arkadaşımdır, olay günü kendisi ile beraberdik, ona ait araç ile kendisini evine bıraktım ve bu araç ile, … isimli babamla işlettiğimiz isimli iş yerimize gitmek için yola çıktım, araba lüks bir araba olunca biraz hız yaptım, yerlerde hafif ıslaktı, bizim iş yerimizin bulunduğu yol ayrımına geldiğim de telefon çaldı, telefonu almak isterken yol ayrımını da kaçırmamak için hafif direksiyonu çevirince araba kaydı ve direksiyon hakimiyetimi kaybederek arabanın ön kısmı ile bariyerlere çarptım, kaza yapınca yüksek bir ses çıktı, kaza saati gece 3 civarı idi, kaza yaptığım esnada olay yerinde kimse yoktu, kendi imkanlarım ile aracın içinden çıktım, daha sonra kısa bir süre içerisinde olay yerine tam olarak sayısını hatırlamamak ile birlikte yaklaşık 8-9 kişi toplandı, belki de daha fazladır, olay yerine gelenler arasında bizim dükkanda çalışan elemanlar da vardı, bir kaç dakika içinde polisler geldi, polisler geldiğinde ben arabanın yanındaydım, kaza nedeniyle benim kolum ve yanağım kızarmıştı, polisler şoförün kim olduğun sordu, kendilerine şoförün ben olduğumu söyledim, polisler ile aramızda şoförün kim olduğuna ilişkin tartışma olup olmadığını hatırlamıyorum, polislerin olay yerinde kendi aralarında gülüştüklerini görünce “kaza yaptım, niye gülüyorsunuz” şeklinde tepki gösterdiğim bu nedenle aramızda ufak bir tartışma yaşandı. Sonrasında benden ehliyet ve ruhsat istediler, aracın ruhsatını verdim, ancak yanımda ehliyetim olmadığı için GBT sorgusundan baktılar, daha sonra kaza tutanağını tuttular, muhtemelen kaza tutanağında yazan mobese de olay yerine doğru koşan birinin göründüğüne dair ifade, kaza nedeniyle bizim dükkandan gelen kişilerin görüntüsü olabilir, daha sonra aracın sahibi olan … …’da olay yerine geldi, ona kimin haber verdiğini bilmiyorum, tanıklık ücreti talep etmiyorum, benim olaya ilişkin bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde geçerli olan Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.10. maddesinde, “zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere; bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma” denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Diğer taraftan, poliçe tanzim tarihi ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın A.5. maddesi ve TTK’nın 1446/2. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
Somut olayda; kaza tespit tutanağından anlaşılacağı üzere, 05.04.2020 günü saat 03:13 sıralarında sürücü olduğunu beyan eden … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, … İli, Merkez İlçesi, Atatürk Bulvarı girişinde D-100 Ankara şeridi … Kuruyemiş istikametinden gelip sağa Atatürk Bulvarına tehlike viraj levhası olmasına rağmen hızını azaltmadan giriş yaptığı sırada aracının ön kısımlarıyla bariyerlere çarpması neticesinde tek taraflı kazanın meydana geldiği ve davacıya ait … hasarlandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında, davacı sigortalının ihbar mükellefiyetini doğru şekilde yapıp yapmadığı, sürücü değişikliği olup olmadığı noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Kaza tespit tutanağında, aracı kullanan kişi olarak gösterilen, …’nun araç sürücüsü olduğuna dair bir tespitte bulunulamadığı, belirtilmiştir. Gerçekten de, kaza tespit tutanağında, …’nun yaralandığına dair bir emare bulunmadığı gibi, talimat ifadesinde yaralandığına dair beyanına rağmen, olaydan sonra hakkında adli rapor düzenlenmediği ve her hangi bir hastane kaydı oluşturulmadığı, anlaşılmıştır. Dahası, … isimli kişinin kaza anında aracı kullananın kendisi olduğu beyanına rağmen, talimat mahkemesinde dinlenen tutanak mümzilerinin, kaza yapan şoförün kim olduğunun araştırıldığı esnada, nefes nefese kalan … isimli kişinin “kaza yapan aracın sahibini tanıyorum arkadaşım olur, sürücü benim gibi gösterin” şeklinde beyanda bulundukları, görülmüştür. Yine, …’nun kaza mahalline gelenler arasında, kendisine ait … isimli iş yerinde çalışanların da olduğunu beyan ettiği ancak MOBESE kayıtlarında olay yerine koşarak giden bir kişinin olduğu tespit edilmiştir. Yanı sıra, sürücü olduğunu beyan eden …, sigorta şirketine yaptığı başvuruda evine giderken kaza yaptığını belirtmesine rağmen, talimat ifadesinde, davacı şirketin sahibi olan … …’nun arkadaşı olduğunu, olay günü kendisi ile beraber olduğunu, ona ait araç ile kendisini evine bırakıp … isimli babasına ait iş yerine giderken kaza yaptığını savunarak çelişkiye düşmüştür.
Yukarıda aktarılan hukuki ve maddi tespitler ışığında; kazanın, sigortalının ileri sürdüğü biçimde gerçekleştiğine ve araç sürücüsünün … isimli kişi olduğuna dair doğru ihbarda bulunulduğu hususunda ciddi çelişki ve tereddütlerin meydana geldiği, araç sürücüsünün gerçekte kim olduğunun geçerli ve somut delillerle ortaya konulamadığı, bu durumda rizikonun teminat içinde gerçekleştiğinin davacı sigortalı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 46.138,17 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
3-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
5-Alınması gerekli 80,70 TL harcın, peşin ve ıslah ile alınan 9.935,07 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 9.854,37 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
6-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/07/20222