Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/242 E. 2021/315 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/242 Esas
KARAR NO : 2021/315

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 16/04/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; müvekkili kooperatifin 30 dönümlük arsaya ihtiyacı üzerine davalı taraflarca bir araya gelerek 30.000 m2 ‘lik arsa ihtiyacı için anlaşma sağlandığını, ödemelerde sıkıntı yaşanmaması için 04/10/2004 ve 04/10/2004 tarihlerinde “arsa satış vaadi protokolü” imzalandığını, sözleşme ile ….civarı parsellerde 1/1000 ‘lik plan içinde kalmak koşuluyla 5000 m2 ‘lik arsanın 108 milyar TL bedel karşılığında müvekkiline satılmasının vaat edildiğini, sözleşme konusu bedellerinin müvekkil tarafından ödendiğini ve vaat edilen arsanın tapu devrinin müvekkiline yapıldığını, daha sonra 25/05/2005 tarihli adi yazılı “arsa satış vaadi protokolü” başlıklı sözleşme imzalandığını, sözleşmeyi davalı şirket adına …’ın imzaladığını, müvekkilinin sözleşme gereği toplam 110.000 TL ödeme yaptığını, söz konusu ödeme tutarının fazla olması nedeninin tapu masraflarının da peşinen davalı tarafa ödenmesi olduğunu, bu bedellerin ödendiği hususlarının ihtilafsız olduğunu, müvekkilince sözleşme konusu tapu devrinin yapılmasının davalı taraftan talep edildiğini, söz konusu imar planının Ankara Nazım İmar Planına aykırı olduğu gerekçesiyle imar planının iptal edildiğini, müvekkilinin davalı tarafa tapu devrinin yapılması için ihtarname gönderildiğini ancak tapu devrinin yapılmadığını, müvekkili tarafından gösterilen tüm iyi niyete rağmen davalı taraflarca tapu devrine yanaşılmadığını ve müvekkili kooperatif üyelerinin mağdur olduğunu, taraflarca imzalanan taşınmaz satış vadi sözleşmesinin geçerli bağlayıcı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla …. civarı parsellerde 04/08/2004 tarihinden onaylanan 1/1000 ölçekli imar planı içinde yer alan, yoğunuluğu emsal 1,00 , konut büyüklüğü 135 m2, daire sayılı en az 20 olacak şekilde yüzölçümü 5000 m2 lik davalılar adına bulunan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kaydı ve tesciline, davalılar adına kayıtlı tapu kaydı bulunmadığının anlaşılması durumunda dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin tespit edilerek işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline verilmesine, taleplerinin kabulü mümkün olmaması durumunda taraflarıca ödendiği sabit olun 110.000 TL’nin taşınmaz satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması şeklinde güncelleştirilmiş bedellinin işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Dava dilekçesi tebliğe çıkmamıştır.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Arabuluculuk son tutanağı örneği, ihtarname örnekleri, ödeme belgeleri, sözleşme örnekleri ve diğer bilgi belgeler dosyada mevcuttur.
Somut olayda; davacı kooperatif, üyelerine konut edindirmek amacıyla 10.10.2001 tarihinde kurulduğunu, davalılarla ayrı tarihlerde “arsa satış vaadi protokolü” imzalandığını, protokol uyarınca arsa bedellerini ödediği halde davalıların tapu devrine yanaşmadığını ileri sürerek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline, aksi takdirde taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerinin tespiti ile avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istediği görülmüştür.
“6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekmektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun’un 1. maddesinde ise kooperatifin tanımı yapılmış, madde de kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır.
TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır.
Dava, TTK’nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 16/12/2013 tarihinde açılmış olup davalı kooperatif tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak mümkün değildir.
Bu durumda, davaya bakmaya asliye ticaret mahkemesi görevli olmayıp davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle, mahkemece işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilip, talep halinde Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekirken, görevli mahkemenin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde işin esasının incelenip, karar verilmesi doğru olmamıştır.”(Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 24.03.2021 tarih ve 2019/246 Esas, 2021/290 Karar sayılı ilamı)
“Somut olayda, davacı taraf davalı kooperatifin üyesi olmayıp uyuşmazlık kooperatif ve üyesi arasındaki ilişkiden kaynaklanmamaktadır. Yine davalı yapı kooperatifinin de tacir niteliği taşımadığı, buna göre davanın 6102 Sayılı TTK’nın madde 4/1 kapsamındaki nispi ticari dava da olmadığı, uyuşmazlığın taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu dikkate alınarak HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”(Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 18.11.2019 tarih ve 2016/9276 Esas, 2019/4777 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda yazılı açıklamalar, Yargıtay ve Ankara BAM kararlarında işaret edilen hususlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; üyelerine konut edindirmek amacıyla kurulan davacı yapı kooperatifin tacir sıfatının bulunmadığı, davanın TTK’nın 4/1. maddesinde belirtilen dava türlerinden olmadığı, uyuşmazlığın satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olduğu, bu halde uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20. maddeleri uyarınca, görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın, mahkemenin görevli olması dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun TESPİTİNE,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde taraflarca müracaat edilmesi halinde dava dosyasının görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca harç ve yargılama gideri hususunun yetkili ve görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi. 27/04/2021
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır